
Silivri Selimpaşa'daki Yeşilay Danışmanlık Merkezi'nde görevli Klinik Psikolog Ahmet Çelik, tütün ve türevlerine yönelik bağımlılıkların güncel durumunu değerlendirdi. Erken yaşta başlayan bağımlılıkların, sosyal ortamlarda normalleştirilen nargile ve “masum gösterilen” elektronik sigaralarla daha da yaygınlaştığını vurgulayan Çelik, kalıcı bırakma sürecinde bireysel danışmanlığın önemine dikkat çekti.
Tütün bağımlılığı günümüzde sadece sigarayla sınırlı değil. Özellikle gençler arasında moda haline gelen elektronik sigaralar ve sosyal etkinliklerin vazgeçilmezi haline gelen nargile, yeni bir bağımlılık dalgasını beraberinde getiriyor. Silivri Selimpaşa'da hizmet veren Yeşilay Danışmanlık Merkezi'nde Klinik Psikolog Ahmet Çelik ile bir araya geldik. Bağımlılığın beyin hastalığı olduğunu hatırlatan Çelik, her birey için farklı bir bırakma sürecinin işlediğini, doğru danışmanlıkla bu sürecin kalıcı başarılara dönüşebileceğini anlattı.
“TÜTÜN BAĞIMLILIĞI, ÜLKEMİZDE ÜÇ KİŞİDEN BİRİNİ ETKİLİYOR”
Sevginar Sali: Silivri Selimpaşa'da hizmet veren Yeşilay Danışmanlık Merkezi'ndeyiz. Klinik Psikolog Ahmet Çelik ile birlikteyiz. Kendisi bize tütün bağımlılığı konusunda bilgi verecek. Sayın Çelik, tütün bağımlılığı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ahmet Çelik: Tütün bağımlılığı, ülkemizde çok sık karşılaştığımız bir bağımlılık türü. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2022 yılında yaptığı araştırmaya göre, toplumda %29 oranında bir tütün kullanımı söz konusu. Bu da her üç kişiden birinin tütün ürünü kullandığını gösteriyor. Ne yazık ki bu oldukça yüksek bir oran.
“BU SADECE KİŞİSEL DEĞİL, TOPLUMSAL BİR SAĞLIK SORUNU OLARAK DA ELE ALINMALI”
Sevginar Sali: Tütün kullanımının sağlık üzerindeki etkileri nelerdir?
Ahmet Çelik: Çok yeni yapılan bir çalışmaya göre, her yıl ortalama 100.000 insan, doğrudan tütün kullanımına bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu hastalıkların başında solunum yolları rahatsızlıkları, kalp-damar hastalıkları ve çeşitli kanser türleri geliyor. Dolayısıyla bu sadece kişisel değil, toplumsal bir sağlık sorunu olarak da ele alınmalı.
Sevginar Sali: YEDAM olarak tütün bağımlılığıyla ilgili nasıl bir danışmanlık süreci yürütüyorsunuz?
Ahmet Çelik:YEDAM'da tütün bağımlılığı olan bireylere yönelik ücretsiz psikolojik destek sağlıyoruz. Danışmanlık sürecimizde kişinin bağımlılık düzeyini değerlendiriyor, bireysel terapi seanslarıyla hem psikolojik hem de davranışsal düzeyde destek sunuyoruz. Gerekli durumlarda hekim yönlendirmesi de yapılabiliyor. Amacımız, bireyin bu alışkanlıktan tamamen kurtulmasını sağlamak.
“TÜTÜN KULLANIMINA BAŞLAMA YAŞI OLDUKÇA DÜŞTÜ”
Sevginar Sali: Tütün bağımlılığıyla ilgili yaş sınırı nedir? Genellikle kaç yaşında başlanıyor?
Ahmet Çelik: Bu bağımlılığın kesin bir yaş sınırı yok. Ancak ne yazık ki tütün kullanımına başlama yaşı oldukça düştü. Ortaokul çağındaki çocuklarda, yani 12 yaş civarında başlayan vakalarla karşılaşıyoruz. Bu da demek oluyor ki tütün bağımlılığı giderek daha erken yaşlara iniyor ve bu durum toplum sağlığı açısından ciddi bir risk oluşturuyor.
“HER BİREYİN BIRAKMA SÜRECİ FARKLI İŞLEYEBİLİYOR”
Sevginar Sali: “Bırakamıyorum” diyenler de var, “Bıçak gibi kestim bıraktım” diyenler de. Sizce tütünü bırakmakta hangi yöntem daha etkili: bir anda kesmek mi, yoksa azaltarak bırakmak mı?
Ahmet Çelik:Bu tamamen kişiden kişiye değişen bir durum. Gelen danışanlarımızdan bazıları, “Ben birden kesmek istemiyorum hocam” diyor. Bu durumda bizim de “Hayır, mutlaka birden bırakmalısınız” gibi bir dayatmada bulunmamız doğru olmaz. Çünkü burada esas olan bireyin motivasyonu ve hazır oluş düzeyidir.
Kimi kişiler için bir anda bırakmak daha başarılı sonuçlar doğurabilirken, kimileri için kademeli olarak azaltmak daha sürdürülebilir bir yöntem olabiliyor. Biz her iki yöntemi de destekliyoruz. Önemli olan, kişinin bırakma konusunda gerçekten istekli olması ve sürece kararlılıkla yaklaşması. Bu istek ve motivasyon olduğu sürece, her iki yol da başarıyla sonuçlanabilir.
“TÜTÜN BAĞIMLILIĞI, PROFESYONEL DESTEK ALINMADIĞINDA ÖMÜR BOYU SÜRME RİSKİ TAŞIYABİLİR”
Sevginar Sali: Tütünü bıraktıktan sonra kalıcılık durumu nasıl oluyor? Örneğin benim babam bir dönem günde üç paket sigara içiyordu. Kalp ameliyatı geçirdikten sonra bıraktı ve şimdi yanında biri sigara içse bile çok rahatsız oluyor. Bu dönüşüm neye bağlı? Herkes için böyle bir kalıcılık mümkün mü?
Ahmet Çelik: Bu konuda iki önemli noktaya değinmek gerekiyor. Birincisi, bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve bu nedenle “nüks” dediğimiz tekrarlar yaşanabilir. Tıpkı tansiyon gibi, tedavi sürecinde dalgalanmalar olabilir. Kişi sigarayı bıraktıktan sonra yeniden başlama riski daima vardır. Ancak bu riski en aza indirmek mümkündür.
İkincisi ve daha önemlisi, kalıcılığı sağlayan şey “değişim”dir. Yani kişi yaşam tarzında, düşünce yapısında ve günlük alışkanlıklarında ne kadar değişim gösterirse, sigarayı da o kadar hayatından uzaklaştırır. Örneğin biri, sigarayı sadece kahve içerken içiyorsa, kahveyle sigara arasında kurduğu bağlantıyı koparması gerekir. Ya da öfkelendiğinde, üzüldüğünde sigara içmeye alışmışsa, bu duygularla başa çıkmak için yeni sağlıklı yollar öğrenmesi gerekir.
YEDAM'da yürüttüğümüz psikolojik danışmanlık sürecinde, kişinin “Bir kereden bir şey olmaz” gibi tetikleyici düşüncelerini ele alıyoruz. Kişi bu düşüncelerle nasıl başa çıkacağını öğrendiğinde, sigaraya karşı zihinsel bir savunma geliştiriyor. Kalıcılığı sağlayan da bu zihinsel değişim oluyor. Yani tütün bağımlılığı, profesyonel destek alınmadığında ömür boyu sürme riski taşıyabilir. Ama biz burada bu riski en aza indirmek için çalışıyoruz.
“NARGİLEDEKİ TÜTÜN MİKTARI VE DUMANIN YOĞUNLUĞU DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE, ASLINDA RİSK ÇOK DAHA YÜKSEK”
Sevginar Sali: Son yıllarda özellikle gençlerin gündemine giren nargile ve elektronik sigara konusunda size başvuran vakalar oluyor mu? Bunlarla ilgili gözlemleriniz neler?
Ahmet Çelik: Elbette, son dönemde bu iki başlıkla ilgili başvurular arttı. Sigara ile nargile arasındaki farklardan biri, sigaranın bireysel ve sürekli bir kullanım alışkanlığı oluşturması. Nargile ise daha çok sosyal ortamlarda tüketilen bir tütün türü. Ancak nargiledeki tütün miktarı ve dumanın yoğunluğu düşünüldüğünde, aslında risk çok daha yüksek.
Ama asıl dikkat çekmemiz gereken konu elektronik sigaralar. “Puf” olarak bilinen bu ürünler, özellikle çocuklar ve ergenler tarafından ilgi görüyor. Meyveli, naneli aromaları ve rahatsız etmeyen kokularıyla masum gibi görünebiliyor. Hatta bazı gençler, kokusunun güzel olmasının onu zararsız yaptığı yanılgısına düşüyor.
Oysa elektronik sigaraların içeriğinde de nikotin bulunuyor. Bağımlılık yapıcı etkisi en az klasik sigara kadar güçlü. Üstelik bu ürünler genellikle gizli tüketilebildiği için aileler çocuklarının kullandığını geç fark ediyor. Bu da müdahale sürecini geciktiriyor. Biz YEDAM'da bu tür vakalarla da yakından ilgileniyor, erken müdahale konusunda aileleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz.
“ELEKTRONİK SİGARA DA, NARGİLE DE, KLASİK SİGARA DA BAĞIMLILIK ZİNCİRİNİN BİR PARÇASI”
Sevginar Sali: Özellikle elektronik sigaralar artık bir moda gibi. Gençler adeta bir aksesuar gibi ellerinde taşıyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Çelik: Evet, çok doğru bir tespit. Bazı gençlerin elektronik sigarayı cüzdanının üstüne koyduğunu bile görüyoruz. Tasarımları, renkleri, şekilleri oldukça şık ve dikkat çekici yapılıyor. Bu da onları özellikle ergenler için daha cazip hale getiriyor. Yani ürüne yaklaşmak, denemek ve alışmak ne yazık ki çok daha kolay hale geliyor.
İlk etapta, “zararsız bir alternatif” gibi sunulan bu ürünler çoğu zaman kişinin sigaraya geçişine zemin hazırlıyor. Yani biri elektronik sigarayla başlıyor, bir süre sonra gerçek sigaraya geçiyor. Bazı bireyler ise sigarayı bırakmak için elektronik sigaraya yöneliyor ama bu da oldukça yanıltıcı bir yöntem. Çünkü her iki ürün de bağımlılık yapıcı maddeler içeriyor ve aslında biri diğerinden daha az zararlı değil.
Kısacası bu çabaların çoğu beyhude. Elektronik sigara da, nargile de, klasik sigara da bağımlılık zincirinin bir parçası. Özellikle gençleri bu zincire hiç dahil etmeden korumak, bilinçlendirmek ve gerekirse erken dönemde profesyonel destek sunmak çok önemli.
Sevginar Sali: Son olarak tekrar hatırlatalım; tütün bağımlılığı yaşıyor ya da bir yakınınızın bu konuda desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız, Yeşilay'a 115 numaralı danışma hattından ulaşabilirsiniz.Ayrıca, Silivri Selimpaşa'daki Yeşilay Danışmanlık Merkezi'ne başvurarak da uzman psikologlardan tamamen ücretsiz destek alabilirsiniz.
Klinik Psikolog Ahmet Çelik'e verdiği bilgiler ve kıymetli zamanı için çok teşekkür ediyoruz.
RÖPORTAJIN DİKKAT ÇEKEN BAŞLIKLARI:
• Tütün kullanım yaşı 12'ye kadar düştü.
Ortaokul çağında başlayan tütün bağımlılığı vakaları artık çok yaygın.
• Türkiye'de her üç kişiden biri sigara kullanıyor.
TÜİK verilerine göre toplumda %29 oranında tütün kullanımı var.
• Her yıl 100.000 kişi tütün kaynaklı hastalıklardan ölüyor.
Kalp-damar hastalıkları, kanser ve solunum sorunları öne çıkıyor.
• Sigara bırakmak için tek bir doğru yol yok.
Kimi bireyler "bıçak gibi keserek", kimileri ise kademeli olarak bırakabiliyor. Süreç kişiye özel planlanmalı.
• Bağımlılık bir beyin hastalığıdır, tekrar etme riski vardır.
Kalıcılığı sağlayan en önemli faktör, kişinin yaşam tarzı ve düşünce sistemindeki değişimdir.
• Elektronik sigaralar ‘masum' değil.
“Puf” olarak bilinen aromalı e-sigaralar, gençler için bağımlılığa giriş kapısı haline geldi.
• Güzel koktuğu için zararsız sanılıyor.
Naneli, meyveli aromalar özellikle ergenlerin sigaraya daha kolay yönelmesine neden oluyor.
• E-sigaralar sigarayı bırakma aracı değildir.
Sigarayı bırakmak için elektronik sigaraya yönelenler aslında başka bir bağımlılık döngüsüne giriyor.
• Sigaradan nargileye, elektronik sigaradan tütüne: Hepsi zararlı.
Bağımlılık biçim değiştiriyor ama zararları aynı kalıyor.
• Yeşilay 115 hattı ve Selimpaşa YEDAM ücretsiz destek sağlıyor.
Uzman psikologlar tarafından verilen bireysel danışmanlık hizmeti herkese açık.
BİR MERKEZDEN FAZLASI: SİLİVRİ'DE YEDAM'IN HİKÂYESİ
Bağımlılıkla mücadelede ön safta yer alan Yeşilay Danışmanlık Merkezi'nin (YEDAM) bugün Silivri Selimpaşa'da hizmet veriyor olması, kurumsal bir iş birliğinin ve toplumsal sorumluluğun ürünüdür.
2020 yılında Silivri Belediyesi ile Türkiye Yeşilay Cemiyeti arasında imzalanan protokol, 2023 yılında revize edilerek merkezin kullanım süresi 5 yıl daha uzatıldı. Böylece Silivri'de bağımlılıkla mücadeleye kalıcı bir zemin hazırlandı.
Bu süreçte özellikle iki ismin katkısı unutulmamalıdır:
Dönemin Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, tahsis sürecinde gösterdiği destekle merkezin ilçede hayat bulmasını sağladı.
AK Parti Meclis Üyesi ve Yeşilay Genel Merkez yöneticisi Ülkenur Büke ise sürecin başından sonuna kadar gönülden takipçisi oldu.
Bugün YEDAM Silivri'de; bağımlı bireylere, ailelerine ve yeni bir hayat kurmak isteyen herkese kapılarını açıyorsa, bu kararlılığın ve inancın eseridir.
Bu vesileyle, Silivri'ye böyle bir merkez kazandırılmasında emeği geçen herkese; özellikle de Volkan Yılmaz ve Ülkenur Büke'ye gönülden teşekkür ediyoruz.
Sevginar SALİ