“Büyük bir halk sağlığı sorunu başladı”

“Büyük bir halk sağlığı sorunu başladı”

13.04.2022 11:52:28

Hekimler Aydan Okuyucu ve Orhan Veli Keskin, hastalara daha iyi hizmet verme şartlarında iyileşme ve özlük hakları için HEKİMSEN ile başlattıkları yeni soluklu mücadelenin ayrıntılarını Hürhaber'e anlattılar. HEKİMSEN Silivri Temsilcileri, “Büyük bir halk sağlığı sorunu başladı” uyarısında bulunurken, gerekçelerini de paylaştılar.

Hekimler Aydan Okuyucu ve Orhan Veli Keskin ile Hekimsen, Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası'nın (HEKİMSEN) kuruluşu ve hedeflerini konuştuk...

Hekimlerin hak mücadelesinin ötesinde karşı karşıya kaldığımız önemli bir toplum sağlığı sorunu ile yüzleştik de denebilir esasen. Apolitik bir mesleki örgüt ile hak mücadelesi, hekimlerin uğradığı itibarsızlaştırma, şiddet ve daha pek çok konu üzerinde durduğumuz söyleşinin ana konusu HEKİMSEN'in kuruluşu dileriz ki daha iyi çalışma koşulları ve sağlık hizmetine katkı sunma uğrunda başarılı olur.

“SENDİKAMIZ APOLİTİK”

Orhan Veli Keskin, HEKİMSEN'in kuruluş sürecini şöyle anlattı: “Hekim haklarına yönelik ortak kaygıları olan birçok meslektaşımız, sosyal mecrada bir araya geliyorlar. Zaman içinde bunu bir tık daha ileriye götürüp platform oluşturuyorlar. Bunu somut bir noktaya taşımak istiyorlar ve Sendika kuruluşu gündeme geliyor.

Meslek Odası olarak Tabipler Birliği ve çeşitli sendikalar var, fakat hepsi bir şekilde ya kendisi politize olmuş, ya da kamuoyu tarafından politize edilmiş.

HEKİMSEN'i kuranlar, tamamen apolitik bir maksatla bu işe başladı. Sorunlarımız; şiddet, özlük haklarımız, maddi kayıplarımız, ağır çalışma koşullarımız, yasal bir korunağımızın olmaması, çok riskli işler yapılması. Bütün branşlardaki hekimlerin ortak kaygıları bunlar. Dile getirmek, çözüm üretmek için bu şekilde bir sürece gidildi. 2019 yılında sendikalaşmaya varıldı.

“14 MART, SAĞLIK ÇALIŞANLARIN DEĞİL, HEKİMLERİN TIP BAYRAMI”

HEKİMSEN'in kurulmasında en büyük nedenlerden biri de diğer bütün sendikalar veya Tabipler Odası'nca hekim maddi manevi değersizleştirilmişti. Mesela Tıp Bayramı, hekimlerin bayramı. Çıkış noktası dahi Kurtuluş Savaşı'nda Hikmet Boran'ın Eski Marmara Tıp Fakültesi'nin yan tarafından İngiliz işgaline karşı direniş başlatmasıdır. Sivas Kongresi'ne çağırılıyor. Tıbbiyelerin temsilcisi olarak Hikmet Boran katılıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı bir açıklama var. Ancak günümüzde giderek Tıp Bayramı, diğer sendikalar ve Tabipler Odası tarafından sağlık çalışanları bayramı gibi ilan ediliyor.

Yardımcı sağlık personellerin özel günleri zaten var; Teknisyenler Günü, Ebeler Günü, Eczaneler Günü var. Kamuoyunda 14 Mart hep yanlış lanse edildi. 14 Mart Sağlık Çalışanları günü değil, Tıp Bayramı yani Tıbbiye Tıp Fakültesi'ni bitirenlerin bayramı. Bırakılsın da bari bir gün de bizim bayramımız olsun.”

OKUYUCU: HEKİMLER İTİBARSIZLAŞTIRILDI

Aydan Okuyucu söze girerek klinik işleyişte karşılaşılan temel sorunlardan birini şöyle ifade etti: “Mevzuatta hekim yardımcı sağlık personelinin amiridir, karar vericidir, yöneticidir. Maalesef şu an hemşireler, hekimleri dinlemiyor çünkü itibarsızlaştırıldık. Bu, klinik işleyişi aksatma noktasına geldi. Hastayla ilgili kararlarda yetkileri olmamasına rağmen ne yazık ki hekimi sorgulama hakkını kendinde görüyor. Bununla ilgili sıkıntılar maalesef yaşanmaya başlandı.”

“KİMLİKSİZLEŞTİRME GAYESİ VAR”

Orhan Veli Keskin, tekrardan sözü alarak, “Yasada veya yönetmeliklerde Yardımcı Sağlık Personeli olarak geçmekte. Bu, ifade edildiğinde sanki bir küçümseme gibi algılanıyor ama değil, yasa bunu böyle belirlemiş. Mesela Başhekimi de bize amir yapmış. Normalde o da hekim, biz de hekimiz. O, bize amir olarak konumlandırıldığı için yasa ne diyorsa biz de yasal çerçevesinde yapıyoruz her şeyi. “Biz de hekimiz sen de bunu bize diyemezsin” şeklinde bir tavır içinde olmuyoruz ama kliniklerde bu ciddi anlamda tüm hastanelerde, tüm Türkiye genelinde sorun olarak gözlemlenmeye başlandı. Bayramı dahi sağlık çalışanları olarak ilan etmenin arka planındaki maksadı görebiliyoruz. Bir kimliksizleştirme gayesi var. Herkesi bir çuvala koyup bu şekilde idare etmeye çalışıyorlar. Politik maksatlı yapıldığını düşünüyorum. Çeşitli sendikadaki birçok hekim de benzer düşüncede.

“ARTIK BIÇAK KEMİĞE GİRDİ”

O yüzden sendikalaşma olayına girildi. ‘Bıçak kemiğe dayandı' derler ya artık onu da geçti, bıçak kemiğe girdi. İnsanların artık kaybedeceği bir şeyi yok. Artık sıfırı gördük. Bundan artık daha kötü ne olabilir noktasına gelince, insanlar bir şeyler yapmaya karar verdi.

“GÖREVLİ AVUKATLARIMIZ VAR”

Sevginar SALİ: Tespit ettiğiniz sorunları nasıl çözeceksiniz? Çözüm önerileriniz neler?

Aydan OKUYUCU: Sendika, hukuksal platformda ilerliyor. Sendikamıza bağlı olarak görev yapan birçok avukat bulunmakta. Bizler de tüm Türkiye'deki hekimler olarak HEKİMSEN'e üye olanlar olarak bunu söyleyebiliriz. Hastane içinde yaşadığınız herhangi bir sorunda hekimsen.org'a sıkıntınızı yazarsanız, avukatlar bize en kısa sürede geri dönüş yapıyorlar. Gerek sözel anlamda destekleriyle, gerek manevi anlamda, usulle ilgili ne yapıla bilineceği konusunda yardımcı oluyorlar.

“HEKİMLERE HAKLARI ÖĞRETİLMEDİ, ÖĞRETİLMEK DE İSTENMİYOR”

Hekimler olarak hukuk konusunda hiçbir bilgimiz olmadan yetiştik ve bu günlere geldik. Bir anda kendimizi hukuksal sorunların içinde bulduk. Savunma yöntemlerini bilmiyoruz. Bizlerin aslında Sağlık Bakanlığı tarafından verilmiş hakları var fakat bunları bilmiyoruz. Haklarımız bize öğretilmedi, öğretilmesi de istenmiyor. Tıp Fakültelerinde bir ders konulması fikri de öne sürülüyor. Mobing denen kavram da var olduğu için yöneticiler hiçbir zaman bu olasılıklardan da bahsetmediler.

“HAKLARIMIZI KULLANABİMEK AMAÇLI HAREKET EDİYORUZ”

Yaşadığımız sıkıntılardan dolayı sendikalaştık ve bundan sonra haklarımızı aramak ve öğrenmek noktasında ilerliyoruz. Avukatlar her an yanımızda. Her zaman bize yol gösterici olarak çalışıyorlar. Yazılı işlemlerle, tutanaklarla, davalarla şu anda haklarımızı elde etme ve var olan haklarımızı kullanabilmek amaçlı hareket ediyoruz.

“HUZURLU VE GÜVENLİ BİR ORTAMDA ÇALIŞMAK İSTERDİK”

Sevginar SALİ: Sendikalaşmaya gidildiğinde iş veren tedirgin oluyor. Sizin de çalıştığınız kurumlardaki yöneticiler şu anda aynı tedirginlik içinde muhtemelen. Bu, aslında kurumun sağlıklı işleyişini destekleyen bir şey değil mi?

Aydan OKUYUCU: Kesinlikle öyle. Apolitik olduğumuzu sonuna kadar söylüyoruz. Biz bu memleketin evlatlarıyız ve genellikle memur çocuğuyuz. Memleketin orta sınıfından gelen, zeki öğrencilerden seçilmiş, iyi eğitim almış bireyleriz. Bizler halkımız için, insanlar için, hastalar için daha iyi bir ortamda çalışmak istediğimiz için bu yola girdik. Bir sendikal oluşumu biz de istemezdik. Huzurlu ve güvenli bir ortamda çalışmak isterdik. Olmayınca bizler de bu mücadelenin içine girmek zorunda bırakıldık.

“9 BİN'E YAKIN HEKİM YA ÖZEL'E GEÇTİ YA DA YURT DIŞINA GİTTİ”

Sevginar SALİ: Toplumun büyük bir çoğunluğu hasta ve hekim ilişkisine, hasta olarak dahil oluyor. Hekimlerin bakış açısı topluma yabancı. Bize neler yaşadığınızı anlatın. Bizler, hastalar hekimlerde neyi göremiyoruz?

Orhan Veli KESKİN: Geçen sene kamuda çalışan hekim sayısı 109 bin'di, şuan 100 bin. 9 Bin'e yakın hekim ya özel'e geçmiş ya da yurt dışına çıkmış. Bunun 3 bin'e yakını yurt dışına gitti. 82 milyona yakın bir nüfus var ama göçmenlerle birlikte hekim sayısı 100 bin'e yaklaştı.

“HEKİMLER İÇİNDE OLAN EN KALİFİYE SINIF YURT DIŞINA GİTTİ”

Aydan OKUYUCU: Toplumdaki nüfusa oranla doktor saylısı çok çok daha az, hatta git gide de azalmakta. Giden doktorların çok büyük kısmı uzman. Hekimler içinde olan en kalifiye sınıf gitti.

“EL CERRAHI UZMANI 17 YILDA YETİŞİYOR”

Orhan Veli KESKİN: 1.5 ay önce Şanlıurfa'da bir tane el cerrahı vardı. Bir el cerrahı, 6-7 yıl Tıp Fakültesi, 2 yıl pratisyenlik, 5 yıl Ortopedi veya Plastik Cerrahisi Uzmanlığı ve mecburi hizmetini yapıyor. Onun üzerine bu iki branştan yan dal uzmanlık sınavına giriliyor. Onun üzerine 3.5 yıl daha asistanlık yapılıyor. Yani 17 senede bir el cerrahı yetişiyor.

“BİZ BURADA ÇALIŞMAK İSTİYORUZ”

Şanlıurfa'da bir taneydi. 1.5 Yıl önce istifa edip Katar'a gitti. Toplumuz şunu göremiyor? Biz aslında ülkemizde ve devlet hastanelerinde çalışmak istiyoruz. Yurt dışına veya özele gitmek istemiyoruz. Biz de hasta oluyoruz. Kalp hastası olduğumda bir kardiyoloğa gideceğim. Kaza geçirdiğimde, parmağım koptuğunda el cerrahı dikecek. Urfa'daki el cerrahı gittikten sonra bir çocuk elini kesiyor. Köyden ilçeye geliyor, ilçeden Urfa'ya sevk ediliyor. El Cerrahı olmadığı için Diyarbakır veya Malatya'ya gönderilecek. Yaklaşık 6-8 saat içerisinde dikilmezse o parmak kayboluyor. Baş parmak olmazsa elin fonksiyonun yüzde 60'ı yerine getirilemiyor.

“BÜYÜK BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU BAŞLADI”

Dikkat çekmeye çalıştığımız nokta büyük bir halk sağlığı sorunu başladı.

Taleplerimiz, kimi medya tarafından para isteniyormuş gibi lanse edildi. Büyük bir algı yönetimi var. Aralık ayında Sağlık Bakanı çıkıp dedi ki, “Pratisyen hekime 2 bin 500 TL, Uzman Hekime 5 bin TL zam yapılacak”. Sonra yasa tasarısı geri çekiliyor, bütçe görüşmelerine yetişmediği, yıl başından sonra yapılacağı söylendi. Sendikalar bununla ilgili eylem yaptı.

“BİZE VERDİKLERİ ZARARIN FARKINDAYDIK”

Aydan OKUYUCU: Politik dediğimiz sendikalar, doktorun maaşına zam diye gündem üzerinden Yardımcı Sağlık Personellerinin hakimiyetindeki, HEKİMSEN öncesi var olan sağlık sendikaları eylem yaptılar ve orada bir doktor maketi yakıldı. Biz çok üzüldük ve şaşırdık. Daha sonra bu maketin sağlık personeli olduğunu söylediler ama gündem aslında hekimdi. Dolayısıyla çok da inandırıcı gelmedi. Zaten bu güne kadarki politikaları hekimi itibarsızlaştırma yönünde olduğu için bize verdikleri zararların farkındaydık. İptal oldu, bize hiçbir şekilde zam yapılmadı.

“HEKİMLER ZAMMI HAK ETMİYOR MU?”

Orhan Veli KESKİN: Aralık ayında eskinden var olan sendikalar, eylem kararı aldı. Başlık; “Haksız zamma tepki”. Bugün beraber çalıştığım teknisyen arkadaşlarıma zam yapılsa, ben buna itiraz etmem, mutlu olurum. Niye haksız? Hekimler zammı hak etmiyor mu?

Bir yıldır müthiş derecede şiddet zirve yaptı. Bu sendika, kınama açıklamasından başka hiçbir şey yapmadı ama iki gün içinde organize olup, o yapılmayacak olan zamma karşı tüm Türkiye genelinde eylem yaptı. O eylemlerden birinde, Aydan Hanım'ın söz ettiği gibi, önlük giydirilmiş bir maket yakıldı. Sağlık çalışanı dediler. Hangi sağlık çalışanı önlük giyiyor? Önlük, doktor üniforması olarak giyilir. Dolayısıyla sonradan yaptıkları açıklama hiç inandırıcı değil.

Son bir yılda Kartal Aile Sağlığı Merkezi'ndeki hemşirenin kafasına silah sıkılarak öldürüldü. Bir başka hastanede gebe olduğu söylendiği halde sağlık çalışanı yerlerde tekmelendi. Malum sendikaların hiçbiri eyleme girmedi!  

Aydan OKUYUCU: Sanırım o olayda üstelik bebeğe hiçbir şey olmadığı gerekçesi ile faile ceza verilmedi.

Orhan Veli KESKİN: Tutuklanmadı. Sonrasında Tabip Sen dava açtı. Fail ondan sonra tutuklandı. Mesela Sağlık Sen'in 45 bin'e yakın üyesi, Türk Sağlık Sen'in de 30 bin'lerde üyesi var. Çoğunluğu da yardımcı sağlık personelinden oluşuyor. Kamuoyunun ateşini yakan yine sonradan kurulan Tabip Sen oldu. Geldiğimiz durum çok trajik.

“TEHDİT EDİLDİKLERİNİ GÖRÜYOR VE KINIYORUZ”

Aydan OKUYUCU: HEKİMSEN'den sonra Tabip Sen ve Hekim Birliği de kuruldu. Eskiden var olan sağlık sendikalarıyla ilgili çok açık ve kötü bir gerçek var; sağlık çalışanlarını üye olmaya zorladıklarını ve olmazlarsa görev yerlerinin değiştirileceği, rapor ve izinlerde sorun yaratılacaklarına dair tehdit edildiklerini görüyor ve bunu kınıyoruz. Hastane yönetimlerinin bu durumu hassasiyetle gözlemlemelerini ve usul dışı suç unsuru içeren bu diyaloglara bir son vermeleri gerektiğini söylüyoruz.

(Devam edecek…)

 

YORUM YAP