Ahmet Yücegök

Bu Doğru Değil


Ramazan ayındayız ve İftar yemeğinizi, istediğiniz yerde, istediğiniz kişilerle yiyebilirsiniz, burası “laik ve demokratik bir ülke” kimse bir şey diyemez.
Partinizin, “kuruluş yıldönümü yemeği veya üyelerle kaynaşma yemeği” de olabilir, buna da kimsenin sözü olmaz…
 Kimse laf edemez.
Lakin…
 Sözünü edeceğim yemek öğle değil…
Adı geçen yemek…
İlk haberlerde;
“AKP İlçe Teşkilatı kuruluş yıldönümü münasebetiyle, kendi üyelerine verilen bir yemek” dediler.
Öyle söylendi. Sanki, parasını “AKP Silivri İlçe Teşkilatının ödediği bir yemekmiş” gibi haberleştirildi…
“Haberleştirildi” diyorum.
Çünkü, Yemekte,  kaynaşan eski ve yeni tüm yöneticiler de buna uygun  konuşmalarda bulundular. Teşkilata o şekilde gaz verdiler…
Sonra ne oldu?.
Sonra…
Öğrendik ki bu adı geçen yemek, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin Silivri halkına vermiş olduğu iftar yemeği imiş. Parası ondan çıkıyormuş. Olacak şey mi?.
Bu kadarına da pes…
Efendiler…
Beyler…
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ayni zamanda tüm Silivrililerin belediyesi.  O yemeği eğer İstanbul Büyük Şehir Belediyesi veriyorsa, Silivri’de oturan herkesin davetli olması lazım. Çünkü,o yemekte herkesin hakkı var. MHP’linin de, CHP’linin de, DP’linin de, ÖDP’linin de, TKP’linin de  hatta BDP’linin bile…Edildi mi?. Hayır.
O zaman, AKP’nin Silivri yöneticilerine soruyorum.  
Eğer o yemeği İBB vermiş, parasını orası ödemiş ise adı niye “AKP’nin kuruluş yıldönümü ve kaynaşma yemeği” konması ayıp değil mi?
Evet…
Görünen burada AKP  kayrılmıştır…
  Orta yerde, kamu zararı vardır…
Tazmini …
İBB, bilerek böyle davrandı ise, bundan sonra Silivri’de ilçe örgütü olan tüm siyasi partilerin İFTAR yemeklerinin parasını da ödemek zorundadır… 
Diğer taraftan…
Yemekte  “İnsanların kutsalını sömürme” vardır.
Ve olayda…
Her zaman olduğu gibi “bilerek doğru söylememe” vardır.
***
Bizden sizden ayrımı yapmadan davet ettiğiniz birçok insan, sokak aralarında verilen iftar yemeklerine davet ediliyor. Davete  icabet edip gelen, o  insanlar siyasete alet ediliyor…
Bu doğru değil…

YARGI HERKESE LAZIM
Bu güne kadar değişik hükümetler geldi, geçti…
Zaman geldi Devlet memurlarını sürdü, süründürdü. Ama, haksızlığa uğrayan  memur, Danıştay ve Yargıtay gibi yargı kurumlarında haklarını aradılar …
Şimdi …
Eğer Referandum iktidarın istediği  gibi sonuçlanırsa…
 Anayasa Mahkemesi başkanını TRT Müdürü gibi atandığını düşünün …
 Danıştay ve Yargıtay Başkanlarını, Başbakanın atadığını gözünüzün önüne getirin…
Başbakanın, Sayın Meclis başkanına nasıl davrandığını düşünün…
Eski Maliye Bakanı Unakıtan’ın YÖK Başkanı için bir arkadaşına telefonda söylediklerini bir  düşünün...
 Ve, yalnız bu günkü iktidara bakarak düşünmeyin…
Diyelim ki, bu iktidara güveniyorsunuz, onun istediği gibi davrandınız.Yargıya, yürütmenin emrine soktunuz...
Diyelim ki iktidar değişti.
O zaman  ne yapacaksınız?..
Sonuç  …
Kararını Hükümetin isteği doğrultusunda vermiş olanlara sesleniyorum!.
Lütfen…
Sandığa mutlaka gidin…
Ve…
Sandığa gitmeden önce …
Tekrar bir düşünün!
Ve…
Gözünüzün önüne getirin…
- Dünyanın neresinde  bir insana (26) soru sorulmuş  ve tek cevap istenmiştir? Seçmene hakaret değil de nedir bu?
Ayrıca…
Unutmayın ki…
-Yargı herkese lazım!
Ve… 
“Ne yapalım, destekleyenler düşünsün de ” Diyemeyiz.

VE, GÜZELLİĞİN BÖYLESİ.
Referandum çalışmaları ile ilgili olarak,  Köy ve Mahalle gezileri başladı .
Partilerin gençleri Silivri Sahiline dizilmiş, partisinin  “referandum” tavrını sergiliyor.
Silivri’nin Merkezi ile birlikte (13) Orman Köyü dahil toplam (35) Mahallesi var. 
Partiler Referandumla ilgili çalışmalarını tamamında yürütmek zorundalar. O çalışmalar çerçevesinde;
Hafta başı akşam saatlerinde, Kadıköy Mahallesi’ne yollandık. Silivri Merkezden çıkarken güneş batmış olmasına rağmen, asfalt yoldan adeta ateş fışkırıyordu. Herkes kan, ter içinde…
Mahalleye giriyoruz…
Ama…
 O ne?.
Her taraf üfül üfül…
 Silivri’nin eski köyü, yeni Mahallesinin ortasında, eskiden kaba inşaat halinde duran, çöp atık yeri gibi kullanılan bir binanın içi ve dışı  çok güzel düzenlenmiş. Binanın önünde yapılmış olan çevre düzenlemesi içindeki masalarda çaylarımızı içerken ayni anda etrafı gözledim. Geniş bir meydan çok güzel bir düzenleme. Mahalleye bu kadar yakışır işte…
 Meydan ve Çevre düzenlemesi ile Binayı güzel bulduğumu söyleyince, masamızda bulunan Mahalleden bir arkadaş “binanın İçi daha da güzel” dedi…
 Hatta, biraz da  abartarak..
 “Tıpkı Merkezdeki MEGA SARAY gibi” dedi…
 Burada en çok ilgimi çeken…
  Henüz tamamlanmamış olmasına rağmen meydan düzenlemesi oldu...
Hiçbir abartı yok…
Çok yakışmış…
“şehirleri meydanlar gösterir” derler .
- Henüz ışıklandırması tamamlanmamış…
- Ekilen çimler de henüz yeşermemiş ...
Ama…
O Meydan …
Ve,  o bina Kadıköy’e çok yakışmış…
***
Şimdi…
 Gazitepe Mahallesindeyiz…
Buranın meydanı yeni değil, önceden varmış…
Ne var ki …
Son düzenlemelere kadar gelenlerin dikkatini çekmiyormuş…Güzelliği yeni yeni ortaya çıkmış. Burası da üfül üfül…
  Meydana bakan kahvehane görüntüleri Silivri sahili gibi… Silivri sahildeki çay bahçelerini andıran görüntüler bunlar... Bir tek deniz yok.
***
Ve, Küçük Sinekli Köyü…
Demir Yollarının ulaşım aracı olarak kullanıldığı zamanlardı, Silivri’nin en hareketli köyüymüş burası…
 Demiryollarının ulaşım aracı olarak kullanımı azalmış. İstanbul  yakacak  ihtiyacı ile diğer ihtiyaçlarını başka yerlerden karşılamaya başladıkça, burada ki Tren İstasyonu  iş göremez olmuş. O nedenle de  nüfus  azalmış…Şimdi, Silivri’nin en küçük köyü. İlk okulu bile kapalı. Oysa, bir zamanlar burası,İlçenin Küçüğü Nahiye Nahiye  imiş. Nüfus Müdürlüğü varmış. İstasyon şefliği. Jandarma Karakolu. Orman Bölge Şefliği varmış. Ayrıca, İstanbul’un zengin Tüccarlarının da evleri varmış… Alpulu Şeker fabrikasının Pancarları buradan sevkedilirken, ayni zamanda av mevsimde en uygun köymüş burası... Anlıyacağınız, zamanında, yaz kış demeden her mevsim hareketli ve her türlü ulaşım mevcutmuş. Şimdi ise  aylardır yolcu Treni  bile geçmez olmuş. Nedenini de  bilmiyorlar.
***
Ve, Kurfallı köyü …
 Çok önceleri Silivri’nin en eski tren istasyonu, en işlek tren istasyonu ...
Köyde eskiden kalma ahşap bir Sağlık Ocağı binası hala durur…
 Bu gün Silivri’de oturan Siyami Köylü’lerin Babalarının av köşkleri hala yerli yerinde. Bu, istasyon da İstanbul’un yakacak ihtiyacı ve Köylülerin şehre ulaşımına yönelikmiş. Ve, epey işlekmiş.
***
 Ve, Bekirli Köyü…
Durumu farklı …
 Orman Köyü ama ormanı az…
 Oturanlardan bazıları “Çiftçilik yapıyoruz” dese de  “ekilebilir toprağı çok az”
O nedenle de…
 Köyde kalmak çok zorlaşmış…
Göç almamış. Göç vermiş…
 Kısaca…
İnsanlar ekmeğini köy dışında aramışlar.
Kimi, elinde ne kadar varsa, satmış en yakın yer olan İlçesine koşmuş…
Kimi, yaban ellere gitmiş…
Köyde, tanıdıklara rastladım “İşim Silivri’de ama akşamları buradayım” dedi…
Bazıları da …
 “Baba Ocağı” demiş, terk edememiş “doğup büyüdüğüm bu yer bana dünyanın en güzel yeri geliyor, ayrılamam!” diyor.
***
Ve…
Ertesi gün…
Çayırdere köyü…
 Sımsıcak bir karşılama ve gülen yüzler…
Anamın doğduğu köy…
Silivri Belediyesi Mücavir alan sınırları içinde kalan, orman statüsünde...
Yıllardır  köşemden yazdığım, Türkiye Cumhuriyeti’nden bile eski, 132) Yıllık …
 Ve, yaşı kadar, tapu sorunu olan köylerden biri…
***
Ayni gün …
Sayalar Köyü...
Gecenin geç saatleri hava serinlemiş, saat geç olmasına rağmen, herkes sokakta.Ve, inanılmaz bir misafirperverlik. İnanılmaz bir karşılama…Evet, Burası da Silivri’ye Bağlı (13) Orman Köyünden biri. Sayalar’ın yaşı da Çayırdere Köyü’nden farksız. Ve, onun da TAPU sorunu  ayni. Hayvancılık neredeyse yok olmak üzere. İşsizlik kol gezmekte. Ne var ki, köy meydanı güzel. Köy düzenli.
Ve, kaderi de Çayırdere Köyü’nden farklı değil.
***
.Ve, üç maçın oynandığı o geceki ki, ulusal duyguların en  kabarık olduğu
o gece Beyciler’deyiz.
Burada da Köyün meydanındayız. Meydan düzenlemesi uygun bir yere yapılmış. Karşılıklı etrafı dükkan ve kahvehaneler…
 Çok güzel bir karşılama…
Hoş,beş …
Ama…
Hepimizin aklında O geceki üç maç…
İlki,  Galatasaray maçı …
  Başlayalı epey olmuş…
 İlk haber (1-0 ) Mağlup.Sonra beraberliğe ulaşmış…
O ara Fenerbahçe maçı başladı …
Ve, o da (1-0 ) Mağlup…
  İkisinde alınan bu kötü haber herkesin moralini bozdu…
Doğru dürüst dertleşemeden Silivri Merkeze döndük…

***
Ve, Büyük Sinekli Köyü…
Orman içinde gibi görünen ama geçimin çiftçilikle sağlamaya çalışan. Ama, toprağı az bir köyümüz. O da Silivri’nin en küçük köylerinden …
Hayvancılık yok denecek kadar azalmış…
Tarlaların çoğu Çiftlik Evlerine dönmüş. Yani, satılmış. İşsizlik bura da can yakıyor…
Özetle…
Burada da, Başbakanın ve yandaş medyasının bahsetmiş olduğu müthiş kalkınmadan nasibini alan pek yok...
Ve,ne yalan söyleyeyim.
Köy içindeki yol üzerine yapılmış  o setler  çok yüksek olmuş.Araba sahiplerinden  üzülenler oldu….

Ve…
Fener Köyü…
Bildiğim kadarıyla bir zamanlar Silivri’nin nüfus yoğunluğu açısından en büyük köylerinden biri idi...
“Belediye olacak” deniyordu.
Ama,olmadı.
Köy …
 Silivri’ye göç vermiş.
Eskiden cıvıl,cıvıl insan dolu olan o eski çarşı meydanı etrafı sanki boşalmış. O ahşap yapılan kaderine terk edilmiş gibi. Meydana bakan eski bir kahvehane de film çevriliyormuş. Yani, şimdilik STÜDYO olmuş.
Burada Köy Meydanı,  diğer köylerden farklı halde… Biraz kenarda kalmış. Yani, eski yerinden kaymış. Eski yerin o terk edilmiş haline üzülmedim desem yeridir. Ne var ki, yeni yeri sanki daha güzel…
Haftaya devam…                                            

ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL 
Nerden çıktı ?.
Talep  ne kadar ?
Talepleri kim aldı ?.
Yoksa, talep mi yaratılmak isteniyor ?.
 Bilemiyorum…
Evet, Silivri’de İmam Hatip Lisesi ihtiyacı varmış.
Bu sebepten…
Yüzlerce, Selimpaşa Lisesi öğrencisi ve velisi bu günlerde huzursuz …
Ve, bilebildiğim, Selimpaşa Lisesi …
İlçe Milli Eğitim Müdürünün yetkisinde ve sorumluluğunda olan düz bir lise .
Lise, bu yıl ilk sınıflara kayıt almıyormuş. İlk sınıflara İmam Hatip Lisesi öğrencilerini kaydediyormuş…Ve,“Kayıtlar başlamış” deniyor.
Gerekçe …
Sadece , “ihtiyaç” deniyor.
Ve…
Orada niye ısrar ediliyor?..

YORUM YAP