YAZ / Kürşat Başar

YAZ / Kürşat Başar

10.09.2015 10:52:03

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.
Bu karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak…
"Onu gördüm ve yaz geldi.
Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi… Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi… Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi… Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…”
"İşte hayat güldüğünüz şeyleri başınıza getirip size gülüyor sonunda…” Sayfa 106
"Onu gördüm ve içimde bir şarkı çaldı. Onu gördüm ve aklıma ilk gelen şey çocukluğum oldu. Onu gördüm ve sanki içimdeki fırtına dindi. Onu gördüm ve bütün renkler parlamaya başladı. Gördüm ve daha önce bana bir şey anlatamayan şiirler bir anda anlam kazandı.” Sayfa 107
"Her kitap benim evim gibi oldu. İçine girip yaşayabildiğim, sanki oradaki insanları tanıyormuş gibi dostluk kurabildiğim, birlikte onların hayatlarını, hüzünlerini, sevinçlerini, korkularını paylaştığım ve belki de asıl önemlisi, kendimi unuttuğum ve hep güvende hissettiğim evim gibi…” Sayfa 176
"Hayat, büyük bir oyun salonudur, renkli ışıkların altında kazananlar, zengin olanlar, aynı ışıkların altında her şeyini kaybedenler, bazen kazanıp bazen kaybedenler, öylesine ortada dolaşıp üç beş kuruştan fazlasını oynamaya cesareti olmayanlar, kendini bu renkli cümbüşe kaptırıp bütün hayatını burada geçirenler, gelenler, gidenler… Ama sonunda ne olur biliyor musun? Herkes kaybeder ve kasa kazanır. Aslında kazandıkların da, kaybettiklerin de hepsi buraya ait renkli pullardır. Geçen zaman senindir bir tek. Bunu unutma…” Sayfa 221
"Diller birbirinden farklıdır ama duyguları anlatırken birbirine benzer.” Sayfa 286
"Aşk da tıpkı romanlar gibi, hayalle gerçeğin birbirine geçtiği ara alanda var olabiliyor. Benim hayatım hep orada geçti. O belli belirsiz geçiş noktasında.” Sayfa 301
"Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…”
Keyifle okumanız dileğiyle…

YORUM YAP