Yaşar Kocabaş’ı anlattı

Yaşar Kocabaş’ı anlattı

13.12.2023 11:29:37

Yusuf Sarıbekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, Silivri Sanayici Ve İş Adamları Derneği (SİAD) Başkanı Hakan Kocabaş'la yakın zamanda kaybettiği babası iş insanı Yaşar Kocabaş ile ilgili söyleşi yaptı.

Yusuf Sarıbekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, İlayda Demir ve Levent Işıklı, Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Hakan Kocabaş ile özellikle yakın zamanda kaybettiğimiz Hakan bey'in babası iş insanı Yaşar Kocabaş ile ilgili söyleşi yaptı. Öğrencilere söyleşi sırasında Okul Müdürü Gürsel Ergün, Teknik Müdür yardımcı Halilcan Gülten ve öğretmenleri de eşlik etti. Söyleşinin içeriği şöyleydi;
Öğrenci: Öncelikle başınız sağ olsun. Allah size sabır versin. Bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için, bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyoruz.
Hakan Kocabaş: Ne demek, çok mutlu oldum, bu düşüncelerle geldiğiniz için sağ olun, var olun.
Öğrenci: Sorularıma başlamadan önce müsaadenizle kendimi tanıtmak istiyorum. Ben Levent Işıklı, 15 yaşındayım, Silivri Yusuf Sarıbekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik Bölümünde okuyorum. Öncelikle bize değerli babanız, iş insanı Yaşar Kocabaş'ın iş hayatındaki prensiplerinden bahseder misiniz?
“İŞ HAYATINDA DİSİPLİNLİYDİ, ERKEN KALKAR VE ÇOK ÇALIŞIRDI”
Hakan Kocabaş: Evet, babamız 1937 yılında doğmuş, hayatı çalışmakla geçmiş, bu yüzden de tabi en önemli düsturu çalışmak üzerine olmuş. Bir kere çok disiplinli bir çalışma düzeni vardı. Disiplinliydi iş hayatında. Erken kalkar, erken çalışır ve çok çalışırdı. Cumartesi, pazar tatili yoktu. Hatta hiç unutmam, biz daha ufakken fabrikaya gittiğimizde bize derdi ki: “İşte saat tam 18.00 oldu, paydos oldu ama asıl çalışma işte şimdi başlamalı, eksikleri giderme zamanı.”. Biz de tabi bir an önce eve gidelim, top oynayalım, arkadaşlarımızla oynayalım düşüncesindeyiz. Halbuki o daha rahat çalışma ortamının saat 18.00'den sonra olduğunu düşünecek kadar da çalışmayı seven bir insandı.
“İŞİ DOĞRU YAPMAK ÇOK ÖNEMLİYDİ”
Doğruluğu severdi. Yanlış yaptıysan yanlış, doğru yaptıysan doğru ama burada dürüstlük çok önemli. Hep de söylerim onu, “Düz duvar yıkılmaz.” derdi, bu çok önemli. Herkes yanlış da yapabilir ama dosdoğru, dümdüz söyleyecek ve hayatını bu şekilde idare ettirecek. Dediğim gibi, onun hayatında en önemli şey disiplindi ama doğru işi doğru yapmak da çok önemliydi. Özellikle de gençlere tavsiyesi çalışmaktı, sonra da hayatını güzel bir şekilde yürütmek. En önemli şeyi buydu babamın bizim yaşadığımız süre içerisinde. Hiç kimseden korkmadan doğruları söylemek o çok önemli.
“BABAMA GÖRE BÜYÜKLERE SAYGI ve SEVGİ ÖNEMLİYDİ”
Geleceğimiz sizin elinizde, yarın öbür gün yanlışlarımızı korkmadan çekinmeden söylemek lazım. Bunun da saygı çerçevesinde olması lazım. Sizlere söyleyeceğim en önemli şeylerden biri de saygı ve sevgidir, büyüklere saygı sevgi çok önemliydi babama göre.
“EN BÜYÜK HOBİSİ KLASİK ARAÇLARDI”
Öğrenci: Yaşar Amca'nın hobileri var mıydı?
Hakan Kocabaş: Hobileri vardı, evet çok önemli bir hobisi vardı: O gençliğinde, araçlarla iç içe yaşamış, hep ve oto tamirciliği yapmıştı, motor üzerine. O yüzden makinelere ve araçlara karşı çok büyük ilgisi vardı. Böyle ufak bir koleksiyonu da var, klasik araçlardan oluşan. 8-9 tane arabası var. O bize yadigâr kaldı. Dışarıda ve garajda da var. En büyük hobisi klasik araçlardı.
“BİLGİNİZİ İYİ ALIRSANIZ, İŞİNİZİ DOĞRU YAPARSINIZ”
Öğrenci: Başkanım sizin makine okumanızda babanızın etkisi var mı?
Hakan Kocabaş: Mutlaka olmuştur. Tabi o günkü şartlar belirli seviyedeydi. Dedem Giresun'un bir köyünde çalışan bir insandı. İşte gemilerde çalışmış, 6 ay evine gelemiyormuş, o yokluklar içinde tabi okuyamamış ama ilkokulu bitirdikten sonra çalışma hayatına başlamış. O belki içinde bir meraktı ama bize hiçbir şey söylemedi. Mesela “çalışın, okuyun” demedi, sadece “İşinizi doğru yaparsanız, bilginizi iyi alırsanız, her şey daha güzel olur” dedi. Bu da işte işinizi iyi yapabilmeniz için, okumanız lazım, okumanız için teoriyi almanız lazım ama bunu da pratikle yakınlaştırmanız lazım. Şimdi meslek liselerinin en önemli özelliklerinden biri aslında o teoriyi okulda alabildiğince alacaklar ama mühim olan da kendilerini okuyarak ve işletmelerde geliştirecekler, en önemli şeylerden bir tanesi de o.
“OKUMAYA ÖNEM VERİRDİ”
Evet, babamız tabi okumaya çok önem veriyordu. Biz üçümüz de yüksek okul okuduk. Herkes sevdiği dalda ilerledi. Benim makineci olmamda biraz da onun etkisi var ama derdi ki: “Hepiniz ayrı bir dalda ilerlerseniz birbirinizle birleştirdiğinizde daha iyi olur.”, ben de öyle oldum işte. Ben makine konusunda kendimi eğittim, öbür kardeşim finans konusunda, bir diğeri işletme konusunda. Bu konularda bir ilerleme kaydettik. Tabi okumanın, bilgi edinmenin, eğitimin ilk adımı ailede başlasa da sonuçta üretimde çok önemli yer tutuyor.
Öğrenci: Yaşar Amca'nın eğitme bakış açısı nasıldı?
Hakan Kocabaş: Biraz evvel bahsettiğim gibi, eğitim olmadan insanın kendini geliştirmesi mümkün değildir. O yüzden eğitime çok önem veriyordu. Bizlerin de hepimiz yani üç kardeş ve torunlarının okuması için elinden gelen herşeyi yaptı. O konuda okumanın ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu eski kuşaklar çok iyi biliyorlar, bizlere de bunu aşıladılar. Biz de çocuklarımızı okuttuk, okutmaya da devam edeceğiz. Sonra bizim çocuklarımız da ileriye doğru kendi çocuklarını okutacaklar ve eğitimi hayatımızın hiçbir merhalesinde eksik etmeyeceğiz.
“DÜRÜST ÇALIŞTIĞIN ZAMAN EVİNE HELAL KAZANÇ GÖTÜRÜRSÜN, BU DA BEREKETLİ OLUR”
Öğrenci: Yaşar Amca gençlere ne gibi öğütlerde bulunurdu?
Hakan Kocabaş: Biraz evvel söylediğim gibi disiplinli olmak, düzgün çalışmak, işini sevmek… Bunlar hep önemli düsturlar, aslında herkesin devamlı vurguladığı bir şey. Mesela geçenlerde bir video elime geçti; ben çocuklarıma bir lokma haram yedirmedim, hep çalışarak hep kazançla elde ettim diyor. Aşağı yukarı üç dört sene evvel gizlice kayda alınmış. İşte en önemli şeylerden bir tanesi de bu, bizim sahip çıkmamız lazım gençlerin bu yaşamlarına. Bu yüzden de gençlere önerilerim en başta da bahsettiğim gibi disiplinli çalışma, düzgün çalışma, işini severek yapmak… Tabi dürüst çalıştığın zaman helal kazanç götürürsün evine, bu da bereketli olur. Bunlar aslında çok önemli. Bütün arkadaşlarınıza da bunu iletin.
“HEDEFLERİNİZİ SEÇMENİZ VE ONLAR DOĞRULTUSUNDA ÇALIŞMANIZ LAZIM”
Ben mesela uçak mühendisliği istiyordum, uçak mühendisi olamadım ama makine mühendisi oldum. Onun için bir hedefin olacak, ona ulaşamazsan da alt hedefler olur, ona ulaşabilirsin. O yüzden hedeflerinizi seçmeniz, onun için çalışmanız, hiçbir zaman olumsuzluğa kapılmamamız lazım. Elinde bulunduğu şeyle mutlu olmak ve her anda yeni şeyler bulabilecek gibi çalışmak, gayret göstermek çok önemli. Rızkı Allah veriyor zaten siz çalıştığınız zaman. Eğer kaygı duymazsanız çok güzel şeyler de elde edebilirsiniz ama bu çalışmakla oluyor, bunu da hiç unutmamak lazım. Hani bu bir masal değil, bu bir hikaye değil. Biz Avcılar'da çalışırken bir taraftan rüzgar giriyordu bir taraftan çıkıyordu. O rüzgarlı yerlerden buralara geldik, şimdi toplantı odamız var. Orada ufacık bir odada toplanıyorduk. Kocaman fabrikamız var, o zaman bir metre karelik yerimiz vardı ama bu çalışarak oldu. Şimdi gençlerde ben evimi nasıl alırım, arabamı nasıl alırım filan gibi düşünceler oluyor. Böyle olumsuz, böyle huzursuz hava oluyor. Sizlerin bunu yapmamanız lazım. Hayatta her zaman bir umudunuzun olması lazım. Bu yüzden umutlu bir şekilde geleceğinize bakmalısınız.
“KÜÇÜK BİR ATÖLYEDE İKİ MAKİNEYLE BAŞLADIK”
Dediğim gibi küçücük bir atölyemiz vardı Güngören'de, babamızın kurduğu iki tane makineyle başladı. Onları İsviçre'den getirmişti. O makinelerden iki tanesini söktü, modellerini yaptı, altı taneye çıkardı. Sonra yurt dışından seçenekler geldi. Biz Avcılar'da büyüdük. Ben biraz daha gayretli değişik imalatlara girdim, ondan sonra el ele vererek bu günlere geldik.
“UMUTLU OLMAK ÖNEMLİ”
O yüzden adım adım gitmekte her zaman fayda var. Önümüzdeki günlerden de hayattan da umutlu olmak çok önemli. Sizlere tavsiyem ve babamızın da tavsiyesi bu olurdu yaşasaydı. O yüzden bunları söylemek istedim.
“12 YAŞINDA EV GEÇİNDİRİYORMUŞ”
Öğrenci : Yaşar Amca'nın ilgisi ve teknik becerisi o zaman iyiymiş ki onu çoğaltabilmiş. Dönüm noktası belki de bu.
Hakan Kocabaş: Şöyle, aslında biraz da böyle geriden başlayacak olursak babam İstanbul'a geldiği zaman 7 yaşındaymış. İlkokulu bitirmiş ondan sonra dedem bir rahatsızlık geçirmiş, eve o bakmak zorunda kalmış. 12 yaşlarında kirayı veriyor evi o geçindiriyormuş. Bir Rum ustanın yanında oto tamircisinin yanına girmiş, çırak olarak. Yani çıraklıktan buralara geliyor. Onun çıraklıkta kafası çok çalışırmış, 86 yaşında ölene kadar da maşallah kafası çok çalıştı. Rum olan usta babama her türlü bilgiyi vermiş. Babam her sabah 6'da kalkıp Kulaksız (Okmeydanı semtine yakın bir yer) denilen köylerinden Taksim'e yürüyerek gidermiş, yürüyerek gider yürüyerek dönermiş. Ama çok sebat etmiş orada, o anısını hiç unutmam anlatırdı: Kendini çok geliştirince çok iyi öğrenince kalfası bunun ayağını kaydırmak için, “Niye geç kaldın sabah” diye bir tokat atmış babama. Ondan sonra babamın burnundan böyle kanlar akmaya başlamış. O anda kısmete de oranın Rum sahibi gelmiş, babamı da çok sevdiği için anında kalfayı çıkarmış ve babam orada kalfalık yapmış. 17-18 yaşında kalfalık yapmaya başlamış ki hakikaten çok iyi ustaymış, çok kafası çalışmış. Askerde İskenderun'a gitmiş, denizci olarak. Sonra acemiliği bittiği zaman Çanakkale'ye dönmüş. Çanakkale'de 36 ay askerlik yapmış. Mesela biz şimdi 6 aylardan bahsediyoruz. Onlar 36 ay yapmış ve orada da çok sevmişler. Oranın araçlarının, motorlarının, jeneratörlerinin bakımlarını yapıyormuş. Sonra işte geldiğinde burada Eyüp Sultan Camisi'nin yan tarafında çok büyük bir alanda, adını da Allah Verdi diye koyduğu bir garajda oto tamirciliği yapmış. O zamanlar İstanbul'da çok büyük nam salmış, çok iyi usta diye. O zaman tabi usta da az. Amerikan arabalarının o zaman motorlarının yapılması kolay değil. Tek başına o motoru indirip tamir etmek çok zor. Bu yüzden orada öyle öyle bir aşama kaydetmiş. O zamanların önemli fabrikalarından -Haliç kıyısında Altınyıldız fabrikası vardı, ben hatırlarım çocukken sonra yıkıldı köprü geçince- Altınyıldız' ın bütün araçlarına bakarmış. Daha sonra orada işte bir şey oluyor ve diyorlar ki bu ürün yapılmıyor. Sonra babama geliyor, babam da araştırıp bir şey yapıyor. İsviçre'den iki tane makinayı buluyor. Böyle başlıyor işte serüven. Oto tamirciliğini bırakıyor. Böyle ilerliyor. İlk Türkiye'de yapılmaya başlayınca da sırada oluyor herkes bu ürünü alabilmek için, kapasite artırımı için.
Öğrenci: Bu girişimi yaptığında kaç yaşındaydı?
Hakan Kocabaş: 1977 yılına fabrikayı kuruyor. Dolayısıyla 40 yaşındaydı.
Öğrenci: 12 yaşında çıraklığa başladığında okul hayatına devam ediyor muydu?
Hakan Kocabaş: İlkokulu bitirdikten sonra daha devam edemedi.
Öğrenci: Biz gençlerin sizden ve kıymetli babanız Yaşar Kocabaş' tan öğrenecek çok şeyleri var. Bizleri ağırladığınız, kıymetli babanız Yaşar Kocabaş'ı tanımamıza ve anlamamıza fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
Haber Merkezi

YORUM YAP