“Tek adam diktatörlüğüyle karşı karşıyayız”

“Tek adam diktatörlüğüyle karşı karşıyayız”

20.04.2015 10:50:12

Metropol FM’de siyasi gündeme ilişkin düşünceleri sorulan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, 7 Haziran 2015 Genel Seçiminin ya Türkiye’nin demokrasiyle yönetilme ya da tek adama bağlı dikta bir rejim olma noktasında kader seçimi olacağını söyledi. Son 13 yılda demokrasi, insan hakları, barış, adalet, eşitlik, özgürlük kavramlarının hızla kan kaybettiğine dikkat çeken Işıklar, insani değerleri yücelten ve koruyan bir sistem için ‘yorgun’ AK Parti iktidarının gitmesi gerektiğini anlattı.

"FARKLI KUTUPLARDA OLUP VERİMLİ OLMAYI TERCİH EDERİM”
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, seçim sürecini şöyle değerlendirdi: "Demokrasiyi demokrasi yapan iktidara geliş şekli değil gidiş şeklidir. İktidar her rejimde vardır. Rejimi demokratik yapan muhalefettir. Muhalefet olacak. Muhalefete rıza göstermeyi, uyum içinde çalışmayı bilmek gerekiyor. Uyumdan kastım aynı anlayış birliğinde bulamadığınız verimi zıtlıkta bulabilirsiniz. Uyumlu oluruz ama verimli olamayız, zıt oluruz fakat verimli oluruz.

"ÖTEKİLEŞTİRME SEBEBİ DEĞİL; SİLİVRİ’NİN GELECEK RESMİNİ AYDINLIK DÜŞÜNENLERİN KARŞILIĞI”
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduğu dönemde, ‘%50 oy aldım’ diyordu. Şimdi senin 50 altın da bizimki pul mu? Ben de Silivri’de %50 oy aldım. Ben de burada iktidardayım yani 50’ye önem veriyorsun da buradaki 50’nin önemi yok mu? Ama ben bu 50’yi diğerini ötekileştirmesi vesilesi olarak görmüyorum. Bu 50; konsensüs (anlayış birliği), iyi yönetilmeyi, ahlakla, dürüstlükle, onurla, namusla, şerefle, Silivri’nin bir vizyonla, bilgi birikimiyle geleceğe taşınması anlayışının bir karşılığıdır.

"KENT VİZYONU VE HEMŞERİLİK BİLİNCİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN UĞRAŞIYORUM”
Halkın içinde olmakla, sosyal projelerle engellisine, yaşlısına, fakirine, işçisine, kültürüne, sanatına, sporuna, tarımına, denizine, balığına, ağacına, toprağına, meydanına dokunmakla olur bu %50’ler, kendiliğinden oluşmaz. Görür müyüm görmez miyim bilmiyorum ama iddia ediyorum; bir gün biri çıkıp, ‘Silivri’de tarımı, din ve kültür turizmini düşündü. İnsanlara dokundu, belediyecilik mecrasını sosyal belediyeciliğe döndürdü’ diyecek. CHP’li bir Belediye Başkanı olarak 6 yıldır siyaseti din temeline dayandırmadan, tüm insanları hemşerilik bilinciyle kardeş sayarak, ayırmadan kayırmadan, inançlara saygı göstererek ve bunu siyasete bulaştırmadan hizmetin temeline insan sevgisini koyarak örme gayretindeyim. Bütün kurumlarımızla diyalog içindeyiz.

"90 YILLIK CUMHURİYETLE NE DERDİNİZ VAR?”
3. Bölge’nin en önemli ilçelerinden biri Silivri. Bunu ben söylemiyorum, planlar söylüyor. İstanbul’un beş merkezinden bir tanesi Silivri. Silivri’nin ayrı konumlanması gerektiğine inanıyorum. Siyasi çekişmeleri bir kenara bırakacağız. Bu seçim, Türkiye’nin rejiminin değişmesinin kapısının aralanmak istendiği bir seçim. Sloganları ‘Yeni Türkiye’! Ne derdin var 90 yıllık Cumhuriyetle? Memleket ne kadar çok kişininmiş. Ülkemize yok canlarıyla sahip çıkmış, bu topraklar için can vermişler.

"TÜRKİYE BU DENGESİZLİĞİ HAK ETMİYOR!”
Şimdi ne kadar az kişinin bu memleket. 40 tane milyarder çıkarmış, gittikçe gelir dağılımı bozulmuş, asgari ücretin altında yaşayan 17 milyon insan, 6 milyon işsiz korkunç şekilde dengeler sarsılmış. Türkiye bu kırılganlıkları hak ediyor mu? Geleceğe daha yaşama isteğini ve umudunu bilimle, akılla yoğurup kültürle sanatla taçlandırıp yaşam biçimi geliştireceğimize düşmanlaştırarak örgütlü bir toplum yapısından atomize, dağınık, tek bir kişinin halet-i ruhiyesine, kararına ve kaderine teslim edilmek istenen ve dünyanın hiçbir yerinde başka örneği olmayan bir anlayışla Türkiye oylanacak bu seçimde.

"SOKAKTA ÖZGECAN’I, ODASINDA SAVCIYI, HASTANEDE DOKTORU KORUYAMIYORUZ!”
Bugün anayasa mahkemesi başkanından tutun Bülent Arınç’tan, parlamento başkanımız Babacan ve aklıselim olan bilim adamları, siyasetçiler, demokrat insanlar ve bu tehlikeyi görenler bunları söylüyorlar. ‘Bekleme odasına alındı’ denilen parlamenter sistemin, demokrasinin can çekiştirildiği dönemde bugün sokakta bir Özgecan’ımızı, askerimizi, türbemizi, hastanede doktorumuzu, savcımızı odasında koruyamıyoruz. Bir spor kulübümüzü maç bitiminde tam uçurumun kenarında şoförünün pompalı tüfekle vurularak yarlardan aşağı atılarak koskoca 20 milyonluk bir camiayı sokağa dökmek isteyen bir anlayışı önleyemiyoruz.

"TÜRKİYE BU GERGİNLİĞİ DAHA FAZLA TAŞIYAMAYACAK”
Birileri bu seçim öncesi kaos istiyor. Bundan kurtulmamız lazım. Bu gerginliği Türkiye daha fazla taşıyamayacak. Eskiden vardı, 12 Eylül’de kapatıldı. Bir parlamento, bir senato, karar mekanizmalarına ve organlarına daha çok temsilli ve daha çok kişinin fikrinin söylediği, dinamik, kültürlü ve zengin mozaiği yönetime yansıtan bir siyaset anlayışı getirin. İndirin barajını. Kaldırın milletvekillerinin dokunulmazlığını sadece kürsü dokunulmazlığı kalsın.

"AL BAYRAĞIMIZIN DALGALANDIĞI, EZANIMIZIN OKUNDUĞU ÜLKEMİZDE ONURLA YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Soygunlarla, yağmalarla, rantlarla konuşulan Türkiye’nin utanç vesikası olmaktan çıkarılması, demokratik, laik, hakça üreten ve paylaşan bir düzenin kurulması ve Türkiye’nin nefes alması lazım. 7 Haziran tarihinde Türkiye’de yeni bir dönemin başlayacağına inanıyorum. Biz Atatürk’ün kurduğu demokratik, laik cumhuriyette Müslüman olarak, ezan sesinin susmadığı, bayrağın inmediği topraklarımızda daha iyi ve onurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Türkiye karanlık anlayışlara teslim olmayacak!”

Hazal BAŞARAN

YORUM YAP