Yerel yönetimler ve siyaset kurumu üzerine düşünürken, odağı sadece bugünün sorunlarına değil, yarının aktörlerine de çevirmek gerekir. Bir üniversite öğrencisi ve Silivri'mizin geleceğine duyarlı bir genç olarak; Silivri'deki yönetim vizyonuna ve gençliğin bu denklemdeki yerine dışarıdan bir gözlemci dikkatiyle bakmak istiyorum.
Siyaset ve yeni nesil kavramları yan yana gelince, genelde klasik ezberler devreye girer. Ya ilgisizlikten yakınılır ya da o meşhur kuşak çatışmasından dem vurulur. Oysa Silivri özeline bakıldığında bir çatışma değil, tamamlanmayı bekleyen bir yapboz görüyorum.
Hakkını teslim etmek gerekir; ilçemizdeki mevcut yönetim anlayışı, kütüphanelerden spor alanlarına kadar yaptığı fiziki yatırımlarla gençlere "buradayım" mesajını net bir şekilde veriyor. Bu çabalar, şehrin sosyolojisini okuyan herkesin takdirini kazanıyor. Ancak şunu söylemek zorundayım: Artık bu güzel zeminin üzerine yeni bir kat çıkma zamanı geldi. Mesele sadece "hizmet almak" değil, o hizmetin şekillenmesine, karar alma mekanizmalarına "fikir sunmak" olmalı.
Çünkü gerçek siyaset, sadece seçimden seçime sandığa gitmek değil, kentli olma bilinciyle sürece dahil olmaktır. Peki, bu katılım sürecini Silivri'mizdeki biz gençler için nasıl daha verimli ve kurumsal hale getiririz?
Öyle süslü laflara, devrim niteliğinde değişimlere gerek yok. Bazen en büyük değişimler, bakış açısını bir santim kaydırmakla başlar.
Öncelikle katılımı sadece o ciddi toplantı salonlarına hapsetmemek gerekiyor. Dijital çağın getirdiği imkanlarla, karar mekanizmaları bir "tık" uzağa taşınabilir. Parkın tasarımından festivalin içeriğine kadar, "Sen ne düşünüyorsun?" sorusunun dijital bir modülle sorulması, o aidiyet duygusunu ve taban siyasetini bin tane afişten daha hızlı güçlendirir.
Bir diğer husus ise liyakat ve tecrübe aktarımı. Siyasetin okulda değil, sahada, teşkilatların tozunu yutarak veya bürokrasinin işleyişini görerek öğrenildiği bir gerçek. Gençler ile tecrübeli yöneticilerin bir staj veya mentörlük programında buluşması; devlet adabının yerinde öğrenilmesini, yöneticilerin de yeni dünyanın dinamiklerini doğrudan dinlemesini sağlar. Bu, bir hiyerarşi savaşı değil; aksine kıymetli bir tecrübe-vizyon takasıdır.
Enerjiyi doğru kanalize etmek de bir o kadar elzem. Genç zihinler şikayet etmeyi sevebilir ama çözüm üretmeyi daha çok severler; yeter ki fırsat verilsin. Sahil trafiğinden çevre temizliğine kadar, şehrin sorunlarını çözecek fikir maratonları düzenlenmesi ve kazanan fikirlerin belediyece uygulanması, bireyi "söylenen" değil, "çözüm üreten" konuma taşır. Siyaset de zaten çözüm üretme sanatı değil midir?
Bu bahsedilenler, belki bir kısmı halihazırda yapılıyor, belki bir kısmı planlanıyor. Eğer varsa daha görünür kılınmalı, yoksa da bir an önce hayata geçirilmeli.
Çünkü asıl mesele, güzel işler yapanların yükünü hafifletmek ve bayrağı daha ileriye taşımaktır. Bu şehirde kullanılmayı bekleyen taze bir enerji, muazzam bir potansiyel var. Büyüklerin devlet tecrübesine ve öngörüsüne duyulan güven tam. Bu köklü tecrübe, biz gençlerin dinamizmiyle harmanlandığında Silivri'nin önünde hiçbir engel duramaz.
Bu güzel şehri geleceğe taşırken adımları sıklaştırmak ve Silivri'mizin başarısını birlikte inşa etmek dileğiyle.






