Ahmet Yücegök

Silivri'den...

Partİler ve adayları…
Hafta boyu koşturdu durdu…
Gece gündüz durmadılar desem yeridir… Açılışlar, cenazeler, düğünler, nişanlar…Aynı anda… İktidarın önde gelenleri Ankara'dan “beka” diyerek dikkatleri başka tarafa çekmek istese de “ekonomik” sorun her yanı sarmış durumda ve seçim yapılıyor…
Yerel seçim… Kışın ortasında işinden atılmış birine “ben bu sokak yollarını daha güzel yapacağım oyunu bana verir misin?” denir de ne kadar dinler veya sesinizi duyar, ayrı konu…
Adaylar, seçmenine ulaşıp şikayetlerini almak istediğinde kimseden 2 ÖNEMLİ OLAN BEKA” diyen birini görmedim, duymadım…
Hoş… Adaylardan da, öyle söyleyenine rastlamadım ya, neyse…
***
Sırada…“14 Mart Tıp Bayramı” kutlaması vardı…
İstanbul Tabip Odası Silivri Temsilciliği'nin düzenlediği anıtsal törende, sağlıkla ilgili sorunların yanında, hekimlerin can güvenliği üzerine dertleri dile getirdiler. Ardından tıp bildirgesi okundu…
***
Haftanın son günü “belediye bir sürü köpek öldürmüş” safsatası…
Seçim numarası… Çirkin mi çirkin. Tam seçim üçkağıtçılığı…
“Belden aşağı” tabir edilen bir numara.

ÇEVREMİZDEN
Seymen Çöplüğünün kokusu, Baharın gelişiyle sıcak ve güneşli havalarda, Silivri sahiline kadar ulaşır. Demedi demeyin…
İnanın, sıcak ve biraz da güneşli havalarda, hafif poyraz rüzgarları ile birlikte kokuyu duyacağız…
Bu çöplükten enerji üretilecekmiş. Bakar mısınız?
Şu an, B.Kılıçlı Mahallemizden K.Sinekli Mahallemize giderken (5) kilometre ilerleyince, solumuzda kalıyor, yanından geçerken gördüğünüz manzara kötü görünmüyor ama aldatmaca. Bu sizin beceriniz. Dışından görüntü güzel ama KOKU… Onu ne yapacağız?
Aman, aman…Bu zihniyet, Silivri için bir şey yapmasın…
Onların derdi, Silivri'yi kötü kokulardan korumak değil…
Hatta… Onların derdi “Sorun Çözmek” değil seçimlere giderken göz boyamak v..s.
Nereden biliyorum, derseniz…
Bu güne kadar yaptıklarından…
Bir tane düzgün iş yaptıklarını görmedim… Yapamazlar. Becerileri yok çünkü…
Çünkü, “bilgiye, deneyime, birikime, eğitime” önem vermiyorlar…
Eğitim sistemini ne hale getirdiklerini görmüyor muyuz?
Akıl hocalarını görmüyor muyuz?
Bize “eğitim almış insan lazım değil” diyen onlar değil mi?
Ve…“Bu zihniyetin Trakya ile sorunu var” diyorum.
Lakin… Bursa'nın Karacağız Köylülerinin köylerine yapılması planlanan santral için (1) yıldır şantiye sahasında tuttukları nöbet sonuç vermiş. Bursa İdare Mahkemesi, Bursa İl Toprak Koruma Kurulu'nun santral kurulması için tarım arazilerinin tarım dışı amaçlı kullanılmasına onay veren kararını oy birliği ile durdurmuş…
Başta Seymen'de yaşayanlar olmak Çev-reye duyarlı herkesin desteği ile burada da başarabiliriz… Hep birlikte, Silivri'yi “İstanbul'un Çöplüğü” olmaktan kurtarabiliriz... Azıcık cesaret… Azıcık sabır. Azıcık liyakatle. Tıpkı, Kömürlü Termik Santral vakasında olduğu gibi. Tıpkı, B.Çavuşlu'da yapılması düşündükleri ÇÖPLÜK krizinde olduğu gibi… Unutmayın… Olay, Silivri Çevre Derneği'nin kapsam alanı içinde…

YEREL SİYASET
Günümüzde Mahalle Muhtarı olmak için şart, o mahallede oturuyor olmak ve standart seçilme şartlarına haiz olmanız…
Oysa… Yerel yönetimde görev almak için ilk önce seçim kazanabilecek partiden aday olmanız gerekiyor…
Onun için de, ilk önce parti üyesi olacaksın ama ondan önce, partide emeğin olacak, yani “tarla da izin” olması lazım… Sonra, belli bir çevren olacak… Sonra, belli bir grubu temsil eder olacaksın… Sonra, adaylık ücreti yatıracaksın... Yetmez… Kampanya için maddi katkıda bulunacaksın v.s…Mensubu olduğun siyasi partinin iktidar olabilmesi için seçimi kazanması için duruma göre, seçim taktikleri içinde değerlendirmek üzere listeye parti dışından alınacaklar olacak onu senden daha iyi yerlere koyulabilirler, kızmayacaksın… Bunları “partinin politikasını değiştirmeyen, adayın projelerini etkilemeyen, seçim kazanmak için atılmış adımlar” olarak değerlendireceksin…
Sonra… Seçmenin karşısına çıkacaksın. Partinin daha önceden belirlediği politikalar çerçevesinde “biz kazanırsak şunları, şunları yapacağız” diyerek oylarına talip olacaksın…
Sonrasında, iş biz seçmenlere iş düşecek…
Biz seçmenler de “yaşadığımız bu kent için, en iyisini bunlar yapacak” mührü sizin parti ambleminin altına basacağız… Benim seçimden anladığım bu…
Demem… Silivri insanı, kampanya döne-mini “geçmişte o şunu yapmış, bu bunu yapmış, onları konuşma” gibi dedikoduların yapıldığı bir süreç olarak görmüyor…
GEÇMİŞTEN BU GÜNE
Hafızalarda ne kadarı kaldı bilemiyorum ama bu ülkede bir 12 Mart 1971 hadisesi yaşandı… Literatürde “12 Muhtırası” olarak geçen bu olayı hatırlayanlardan biriyim… Tam olarak, ne olduğunu tam olarak bilmeyerek yaşayanlardanım… Yaşadığımız bu günlerde sanki o günleri yaşıyormuşum gibi oluyor zaman, zaman…Hatta zaman, zaman o günlerden de kötü günlerde olduğunu da düşündüğüm oluyor…
Evet… Adı üstünde ilk önce MUHTIRA idi…
Ardından, sıkıyönetim geldi…
Ardından, CADI AVI operasyonları ve yer, yer sokağa çıkma yasakları başladı…
Ardından, dünyayı takip edebilen ne kadar okumuş yazmış varsa, üretim için eğitim, diyen ne kadar aydın varsa…
Ne kadar “kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” diyen genç varsa…
Ne kadar “Demokrasi” talep eden varsa…
Her kim ki “savaşsız sömürüsüz bir dünya “demişse, aylarca, hatta yıllarca yargı önüne çıkarılmadan kodeste tutulmuştu tıpkı bu günkü gibi ve hiç biri, kimsenin burnunu kanatmadığı halde (Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan) bir çok genç idam edildi… Öldürüldü…
Ki, o idam edilenlerin çoğu “yağlı urgan boğazlarına geçirilmiş halde iken bile “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” demişlerdi…
Ki, onlar, kimsenin bir kuruşunu çalmamışlardı, kimsenin ne canına ne malına kastetmişlerdi…
Onlar FİLİSTİN topraklarında aylarca aç susuz İsrail'e karşı savaştılar… Ki, onlar “Fındık” mitingi için Karadeniz boylarında, ekmek kavgası verenlerin yanında, grev çadırlarındaydılar…
Ve, sonuna kadar “üretenler yönetsin” dediler…

GENEL SİYASET
Görülmüş şey değil… Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı, sanki Belediye Başkanı adayı gibi her Belediye seçiminin olduğu yere gidip oy istiyor. Sözde “Yerel Seçim” yapıyoruz ama AKP ve Ortağı'nın adaylarının hiç biri konuşmuyor. Her il, ilçe ve Belde için AKP Genel Başkanı ve ayni zamanda Cumhurbaşkanı konuşuyor. Sanki o ilde veya beldede o seçilecek, sanki o yerin Belediye Başkanlığı koltuğuna o oturacak…
Kısaca, her zaman olduğu gibi yine yağdı esti… Hep söylüyorum. Bu Cumhurbaşkanı'na yakışan bir üslup değil… Adı üstünde, Cumhurun Başı ülkede yaşayan herkesin başkanı olması gereken bir yerde…
Ama o, illa da “yalnız AKP'lilerin başı olacağım” diyor… Anlamakta zorlanıyorum. Hayret bir şey… Neyse…

TAPU VE ECRİMİSİL
MESELESİ
Seçim günü yaklaştı iktidar tayfasından hala TIK yok…
Adeta, altı üstü, bir hakkın iadesi olan TAPU sorununu çözmemekte direniyorlar… Oysa hala TBMM'sinde ezici bir çoğunluktalar… Yani, onlar için beş dakikalık iş… Ne bekliyorlar? Neden bekliyorlar? Bilmiyorum… Aslında, biliyorum da, söylemeye dilim varmıyor…
Kısaca… Sözün bittiği yerdeyiz…

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“Ekonomiyi ancak, üreterek büyütebilirsiniz, tüketerek sadece g.tünüzü büyütebilirsiniz…“
(Prf.Dr.Canan Karatay)

GÜNE UYAN
“Devrim sabit, değişmeyen bir şey değildir. Devrim, değişmesi gereken her şeyin değiştirilmesidir.”
(Fidel Castro)

KISA-KISA
İçinde fındık ve soğan olmak üzere ,(126) Ülkeden (135) çeşit gıda ithal ediyormuşuz…
• İşsizler ordusuna 2018 Yılında (1) milyon kişi daha katılmış…
• Mimarsinan, Süleymaniye Camisi'ni bitirdiğinde (70) yaşını geçmiş.

YORUM YAP