Silivri Danamandıra’da şafak vakti orman katliamı

Silivri Danamandıra’da şafak vakti orman katliamı

22.12.2025 13:04:24

Danamandıra'da taş ocaklarının genişletilmesi gerekçesiyle başlatılan eş zamanlı orman kesimleri, son bir ayda yaklaşık 150 dönümlük alanın yok olmasına neden oldu. Köylüye ceza, taş ocaklarına serbestlik tartışması büyürken; tarihi miras, su havzaları ve halk sağlığı ciddi tehdit altında.
Silivri'nin Danamandıra Mahallesi, bir kez daha orman kesimiyle güne uyandı. Son aylarda art arda yaşanan ağaç kesimlerine hafta sonu iki yeni ormanlık alan daha eklendi. Köylülerden alınan bilgilere göre, Silivri Orman İşletme Şefliği, iki ayrı taş ocağının genişletilmesi gerekçesiyle biri yaklaşık 40 dönüm, diğeri 70 dönüm olmak üzere toplam 110 dönümlük ormanlık alanda eş zamanlı kesim başlattı.
Köyün iki farklı noktasında aynı anda gerçekleştirilen bu çalışmalar, bölge halkı tarafından “planlı bir şafak operasyonu” olarak değerlendirildi.
SON BİR AYDA 150 DÖNÜM ORMAN YOK EDİLDİ
Bölgede son bir ay içerisinde gerçekleşen kesimlerle birlikte Danamandıra çevresinde yaklaşık 150 dönümlük orman alanı tamamen yok edilmiş olacak. Bu durum, yüz binlerce ağacın geri dönülmez biçimde kesilmesi anlamına geliyor.Köylüler, orman ekosisteminin parçalandığını, yaban hayatının geri dönüşsüz biçimde zarar gördüğünü ve bölgenin hızla çoraklaştığını ifade ediyor.
KÖYLÜYE CEZA, TAŞ OCAĞINA SERBESTLİK
Danamandıra'da yaşananlar, kamuoyunda ciddi bir çifte standart tartışmasını da beraberinde getirdi. Aynı Orman İşletme Şefliği, yalnızca birkaç hafta önce “orman ferahlatma” gerekçesiyle 15 köylüye kişi başı 10–12 bin TL arasında para cezası kesti. Köylüler hakkında yasal süreç başlatıldı.Buna karşın, geniş alanları kapsayan taş ocağı faaliyetleri için yapılan büyük ölçekli ağaç kesimleri hızla uygulanırken, bu kesimlere karşı verilen dilekçelere yaklaşık 2,5 ay sonra yanıt verilmesi, tepkileri daha da artırdı.Köylüler şu soruyu soruyor:“Ormanı korumak için mi yemin edildi, yoksa ormanı köylüden korumak için mi?”
SEKİZ AKTİF TAŞ OCAĞI, BİNLERCE DEKAR TAHRİBAT
Danamandıra ve çevresinde halen sekiz adet aktif taş ocağı bulunuyor. Bu ocaklar nedeniyle binlerce dekar orman alanı, dolgu malzemesi uğruna uçurumlara, yarıklara ve çorak sahalara dönüşmüş durumda.Bölge halkı, yeni taş ocaklarına verilen izinlerin Orman Kanunu'nun fiilen yok sayıldığını ve Silivri'nin İstanbul'un son büyük orman rezervlerinden biri olmasına rağmen sınırsız bir hammadde sahası gibi değerlendirildiğini dile getiriyor.
1600 YILLIK TARİHİ SU YOLU DİNAMİTLERİN YANI BAŞINDA
Kesim yapılan iki taş ocağının yalnızca yaklaşık 50 metre yakınından, Roma dönemine tarihlenen ve dünyanın en büyük antik su temin sistemlerinden biri olarak kabul edilen tarihi su yolu hattı geçiyor.
Yaklaşık 1600 yıllık, Horasan harcıyla inşa edilmiş bu eşsiz kültür varlığı, dinamitli patlatmaların hemen yanı başında korunmasız şekilde bırakılmış durumda.
KORUMA KURULU “50 METRE”YLE YETİNDİ
İstanbul 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, ruhsat sahası içinde kalan tarihi hattı tespit etmesine rağmen yalnızca 50 metrelik bir koruma bandı belirledi. Taş ocağı ruhsatı iptal edilmedi.Bu karara yapılan itirazlar sonucunda dosya Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'na taşındı. Ankara'dan gelen uzmanlar yerinde inceleme yaptı ve 50 metrelik mesafenin yetersiz olduğunu açıkça ifade etti. Buna rağmen kurul kararı onaylandı.
Bölge halkı şu soruyu yöneltiyor:“Dinamit patlatılırken 50 metre mesafede durmaları istense, bu kararı verenler orada durur mu?”
SU HAVZASI VE HALK SAĞLIĞI TEHLİKE ALTINDA
Taş ocaklarında çıkarılan kireç taşlarının depolandığı alanlardan süzülen rezerv sular, orman içindeki doğal kaynaklar aracılığıyla Mandıra Deresi'ne, oradan da Terkos Barajı'na ulaşıyor.Mandıra Deresi, Terkos'u besleyen iki ana koldan biri olmasına rağmen, DSİ'nin bu taş ocakları için “olur” yazısı vermesi, çevre örgütleri tarafından hukukla, bilimle ve kamu sağlığıyla bağdaşmayan bir karar olarak değerlendiriliyor.
“YASAL İZİN VAR” AMA YA DOĞA, YA TARİH, YA SU?
Yetkililerle yapılan görüşmelerde sıkça dile getirilen ifade ise şu:“Tüm taş ocaklarının yasal izinleri var.”
Ancak bölge halkı şu soruların yanıtsız kaldığını vurguluyor:
• On yıllardır bölgede yaşayan yurttaşların mülkiyet ve yaşam hakkı ne olacak?
• Onlarca bitki türü ve canlı çeşitliliği nasıl korunacak?
• 1600–1700 yıllık kültürel miras kim tarafından sahiplenilecek?
• İstanbul'un içme suyu kaynakları nasıl güvence altına alınacak?
ORTAK ÇAĞRI: BU SADECE AĞAÇ MESELESİ DEĞİL
Danamandıra'daki orman kesimlerine karşı ortak bir açıklama yayımlayan sivil toplum kuruluşları, yaşananların yalnızca çevresel değil; hukuki, bilimsel, kültürel ve vicdani bir yıkım olduğunu vurguladı.
Açıklamaya imza atan kurumlar şunlar oldu:
• Danamandıra Köyü Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Koruma Derneği
• Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma Eğitim ve Araştırma Derneği
• Silivri Kent Konseyi – Kültür Sanat Komisyonu
• Silivri Kent Konseyi – Çevre Komisyonu
• Silivri Kent Konseyi – Kültürel Miras ve Tarih Çalışma Grubu
• Silivri Çevre Derneği
• TURÇEP
• Kuzey Ormanları Savunması
• Silivri Su Sporları Spor Kulübü
SON SÖZ: KÂR, DOĞADAN DAHA DEĞERLİ DEĞİL
Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:“Bu ülkenin ormanı, bu halkın deresi, bu ülkenin doğası, havası ve kültürel mirası; hiçbir şirketin kârından daha değersiz değildir.”
Danamandıra'da kesilenin yalnızca ağaçlar olmadığına dikkat çekilerek, hukukun, bilimin, kültürel mirasın ve kamu vicdanının da büyük bir tahribata uğradığı vurgulandı.
Sevginar SALİ

 

YORUM YAP