Silivri, bu yıl 29 Ekim'de yalnızca bir kutlama değil; toplumsal hafızanın ve ortak aidiyetin yeniden görünür olduğu bir süreç yaşadı.
Özellikle 30 Ağustos Zafer Bayramı'ndaki yürüyüşün ardından CHP'nin yerelde güç kaybettiğine dair çeşitli yorumlar yapılmıştı. Fakat 29 Ekim'de çelenk sunma töreni ve bayram gecesinde sahildeki program, bu bakış açısını en azından yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor.
CHP İlçe Başkanı Doruk Bulut'un, eski ilçe binası önünde kitlesel buluşmaya yaptığı çağrıya örgütün verdiği güçlü karşılık ilk dikkati çeken oldu. Uzun zamandır parti içi tartışmaların gölgesinde kalan kolektif ruh, o kendine güven duygusu yeniden görünür olmuştu. Partililerin yüzünde yeni bir heyecan, yeni bir hareket isteği vardı. Bu tabloyu doğru okumak gerekiyor.
29 Ekim Fener Alayı'ndaki kalabalık ise ayrıca üzerinde durulmayı hak ediyor. Sahilde oluşan yoğunluk, yalnızca bir katılım göstergesi değildi. Silivri'de Cumhuriyet'in hâlâ güçlü bir toplumsal duygu ve ortak kimlik zemini olduğunu yeniden hatırlattı.
Bu yoğun katılımı “tatildi, hava güzeldi” diyerek açıklamak mümkün değil.
Aynı şekilde “konser vardı” kolaycılığı da gerçeği ıskalar.
Nitekim 30 Ağustos'ta hava daha güzeldi; ama katılım çok daha düşüktü.
Evinde rahatça oturmak varken insanların o kalabalık alanda olmasının asıl sebebi şuydu:
Cumhuriyet'e, laikliğe ve demokrasiye sahip çıkma ihtiyacı. Bu bir var oluşu koruma duygusuydu.
Doruk Bulut'un göreve gelmesi, örgüte yeni bir hareket ve canlılık kattı.
Birlik duygusunun ve ortak hedef bilincinin güçlendiğini görüyoruz.
Bu enerjinin sahaya yansıdığı da artık inkâr edilemez bir gerçek.
Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu'nun Cumhuriyet Bayramı sahnesinde yaptığı konuşma da dikkat çekiciydi. Elbette belediye başkanlığı yolculuğunda kat edeceği mesafe var; ancak o sahnenin ağırlığını taşıyabilen bir Başkan'ın artık Silivri'de olduğunu da görmek gerekir. Meydandaki kitlesel duyguyu iyi okuyan, Cumhuriyet'e sahip çıkma kararlılığını geleceğe dair bir sözle birleştiren bir söylem kurdu:
“Sadece yaşatmak yetmez; Cumhuriyet'i yüceltecek, büyütecek, adaletle taçlandıracağız!
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, özgür, eşit, adil ve müreffeh bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz.
Cumhuriyet ile demokrasi, ayrılmaz bir bütündür.”
Ve o güçlü kapanış:
“Hep birlikte — Cumhuriyetiz!”
Geride bıraktığımız bir aylık süreçte CHP'nin iki genç ismi —Bora Balcıoğlu ve Doruk Bulut— arasında, zannedilenin aksine yıpratıcı değil, birbirini daha iyisini yapmaya zorlayan bir eşik oluşuyor.
Sanki şu sözü hatırlatır gibi: “Tanrı size istediğimiz değil, (kendimizi geliştirmek için) ihtiyacımız olan insanları verir.”
Bu durumun Silivri'ye fayda üretme ihtimali var.
Yeter ki taraflar, rekabetin değil, sorumluluğun yükünü taşıyabilsin.
Çünkü bu şehirde artık mesele, kimin kazandığı değil,
kimin sorumluluk aldığıdır.
Ve bu akşam sahilde yankılanan söz, yalnızca bir slogan değil: Bir hafıza, bir tutum, bir irade: Hep birlikte — Cumhuriyetiz.
