
Eğitim İş Silivri Temsilcisi Ersan Süngü, yaptığı basın açıklaması ile Öğretmen Okulları'nın 162. kuruluş yıldönümünü kaydetti. Süngü açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ülkemizde çağdaş öğretmen yetiştiren kurumların öncüsü olarak 16 Mart 1848'de Darülmuallimin adıyla ilk öğretmen okulu açılmıştır. Bu yüzden öğretmen örgütleri, 12 Eylül darbesine kadar 16 Mart'ı öğretmenler günü olarak kutlamaktaydılar.
Osmanlı İmparatorluğu'nda mektep-medrese ikiliği bir türlü aşılamamış olmasına rağmen, Cumhuriyet'e öğretmen yetiştirme konusunda önemli bir deneyim devredilmiştir.
Atatürk, öğretmenlik mesleği ve öğretmenlerin cumhuriyet devrimlerinin gerçekleştirilmesindeki ve ulusal bilincin oluşturulmasındaki rolü hakkında pek çok önemli açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamaların en çarpıcılarından birisi 14 Ekim 1925 tarihinde İzmir Erkek Öğretmen Okulu'nda yapılmıştır:
"Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden ve eğiticiden yoksun bir ulus, henüz ulus olma yeteneğini kazanamamıştır; ona sıradan bir kitle denir. Bir kitle ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere ve öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki, bir topluluğu ulus haline sokarlar."
Cumhuriyet devrimlerinin ve ulusal değerlerinin ancak eğitim yoluyla kökleşip gelişebileceğinin bilincinde olan Atatürk, ulusal eğitim politikalarını geliştirmeye ve cumhuriyet değerleriyle donatılmış öğretmenlerin yetiştirilmesine büyük önem vermiştir. Cumhuriyet'in ilk yılları, devrimin gereksindiği öğretmenleri yetiştirmek ve öğretmen açığını kapatmak için gerçekleştirilen çabalarla doludur. İşte bütün dünyada örnek gösterilen Köy Enstitüleri, yeni insan ve öğretmen yetiştirme çabalarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Ne var ki, halkın aydınlanmasından çıkarları zedelenen güçler, Köy Enstitülerini kapatarak eğitimimizi ulusal, halkçı, laik ve bilimsel özünden uzaklaştırdılar. Eğitim sistemimiz gibi öğretmen yetiştirme sistemimiz de yazboza döndü.
Cumhuriyet değerlerini savunan, bilimsel bakış açısına sahip öğretmenler yetiştiren bir sistemimiz artık kalmamıştır ne yazık ki. Bugün ne istenilen nitelikte öğretmenler yetiştirilebilmekte, ne de öğretmen açığı kapatılabilmektedir. Yapılan kimi anketler bu üzüntü verici gerçeği göstermektedir.
Sorumsuz, ülke ve ulus çıkarlarını düşünmeyen yöneticilerin uygulamaları sonucunda, öğretmenlik mesleğinin saygınlığı büyük ölçüde zedelenmiştir.
Ülkemiz eğitim alanında ciddi sorunlarla yüz yüzedir. Bu sorunların başında da öğretmen yetiştirme sistemi ve öğretmen istihdamı gelmektedir.
Öğretmenler, kendi içlerinde farklı statülere bölünmüşlerdir.
Sözleşmeli öğretmenlik hızla yaygınlaştırılmaktadır.
Öğretmen yetiştiren okullardan mezun olan gençlerimiz, on binlerce öğretmen açığı olmasına karşın atanmamaktadırlar. Buna karşın öğretmenlik formasyonu olmayan pek çok gencimiz ücretle derse sokulmakta, öğretmen açığının üstesinden böylece gelinmektedir!
Bu sorunlara eğilmesi ve çözüm üretmesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı'nın bizzat kendisi sorunların yaratıcısı ve kaynağı haline gelmiştir.
EĞİTİM-İŞ olarak diyoruz ki: Zaman hızla ülkemiz aleyhine işlemektedir. Derhal, en kısa zamanda, ülkemizin tarihsel birikimine, deneyimlerine ve sosyokültürel yapısına uygun bir öğretmen yetiştirme sistemi oluşturulmalıdır. Sözleşmeli öğretmen istihdamına son verilmelidir. Eğitim hizmetleri iş güvencesi olan öğretmenler eliyle yürütülmelidir.
Ulusal, halkçı, bilimsel ve laik eğitimden asla ödün verilmemelidir.
Bütün öğretmenlerimizin ve öğretmen adayı gençlerimizin bu anlamlı günlerini kutluyoruz."