Cemil Kenar

Ne olacak bu Fener’in hali?

Şampiyonlar, düşenler, çıkanlar belli oldu. Yeşil ışığı, mavi boncuğu gören şampiyon oldu, beş yüz bin veren çıktı.
Adım Hıdır, elimden gelen budur diyenler düştü. Bir sezon daha ne olacak bu Fener'in hali mottosuyla bitti.
Oysa ortam müsaitti. Güzel de başlamıştı. Ama her güzel şey gibi kısa sürdü.
Futbol tabii ki üç ihtimalli oyun kaybetmek var ama kaybetmenin de bir şekli şemali olur. Fener son yıllarda özellikle derbilerde içerde dışarda 3'lük, 4'lük olan takıma dönüştü. Futbolda takım ruhu, takım kültürü, takım karakteri, oyuncu karakterleri, oyuncu tercihleri, iletişim, medya ilişkileri, takip edenleri ikna becerileri vs. hepsi pazılın parçaları gibidir, birisini doğru oturtmazsan başarılı olamazsınız…

Başkan ya da teknik direktör, patron kimse onun karakteri takıma yansır. Fener'de olan da budur…

Galatasaray, Ankaragücü'nü yenmiş şampiyonluğu garantilemiş Fener'de, Antalya'yı yenmiş bir hafta sonra FS-FB derbisi var. Antalya maçı sonrası Jesus'un açıklamalarını okuyan duymayan kalmamıştır. Ben olsam o açıklamalardan sonra Galatasaray maçına onunla çıkmazdım. Kaybedeceğimi bilsem bile Türkiye Kupasını ona kaldırtmazdım.
Ligde ikinci oldu.
Kupayı da aldı.
Şimdi Fener başarısız mı diyenler olabilir.
Kardeşim Fener'in büyüklüğü ne kupa büyüklüğü ne de şampiyonluk büyüklüğüdür onun büyüklüğü başka büyüklüktür ve adı konamaz.

İşte bu kültürü bu ruhu kaybettiler.
Elini kaldıran Fener'in ağzından lokmasını alıyor.
Sekiz yabancıyla oynayan bayan futbol takımı da benzer nedenlerle son maçta şampiyonluğu kaçırdı.
Basketbol takımı sıfır çekti.
Böylece Ali Koç kulüpler birliği başkanı olup da şampiyon olamayan ilk ve tek başkan ve 20 yılın ardından içerde dışarda derbi kazanamayan takımın patronu olarak tarihe geçti.
Jesus'a gelince elindeki kadroyu kobay olarak kullandı.
Üçlü denedi, beşli denedi az değişiklik yaptı, çok değişiklik yaptı, her maç herkesi değiştirdi, herkesin yerini değiştirdi, her türlü varyasyonu denedi, seyirciyle atışmayı, camiayla alay etmeyi bile denedi ve tutarsızlıklarıyla herkesin dengesini bozup geviş getirerek Arabistan yolunu tuttu…

Fenerbahçe ne saldıran, ne kapanan, ne önde basan, he set oyununu iyi oynayan, ne duran topları iyi kullanan, ne de her türlü skora ve sonuca uygun tepki verebilen bir takım olamadı.
Kimin hangi maçta ne kadar oynayacağı belli olmayan bitse de gitsek modunda rölanti temposundan çıkamayan bir takım haline geldi.
Kaptanı bile belli değil.
Kaptanın olmadığı yerde herkes dümencidir!...

YORUM YAP