
"HER ŞEY OLUYORLAR DA BİR ATATÜRKÇÜ BİR DE ADAM OLAMIYORLAR!”
Muharrem İnce’nin satır başları şu şekilde: "Baharın geldiğini nasıl çiçeklerin açmasından anlıyorsak seçimin yaklaştığını da Bülent Arınç ve Tayyip Erdoğan’ın ağlamasından anlarım. Bir gün bakıyorum ülkücü, öbür gün türkücü, bir gün Sağcı bir gün Solcu bir gün Esadcı oluyor, öbür gün vazgeçiyor; ‘Dostum Esad’tan ‘kanlım Esad’a’ geçiyor. Esadcıyken bir anda fesatçı oluyor. Bir gün Avrupa Birliği’ni öbür gün Amerika’yı savunuyor, başka bir gün Şangay Beşlisi diyor. El Kaideci, El Nusracı oluyor. Ayakkabı mağazası gibi her numara var bunlarda. Her şey oluyor; bir Atatürkçü olamıyor bir de adam.
"BU MEMLEKET BÖYLE GİTMEZ”
17 milyon yoksul, 6,5 milyon işsiz var. 1 milyon insan yatağa aç giriyor. 86 bin kişi borcunu ödeyemediği için hapse girmiş. Borcunu ödeyemediği için 440 bin kişi hakkında mahkeme kararı var, polis, jandarma gelir de alır diye evinde yatamıyor. Borsanın %62’si yabancıların eline geçmiş. Bankalar satılmış, çiftçinin elinde traktörü kalmamış, mazotu dolduramıyor, ürünü ekemiyor. Türkiye’nin dışarıda itibarı yerle bir olmuş. Kuzey Kıbrıs’ın yanındaki Rum kesimine posta koydu, petrol arayacak olmalarını savaş sebebi saydı, hikâye. İsrail’e sözde meydan okudu; Nisan’da Gazze’ye gideceğim dedi, Mayıs’ta Gazze’ye gideceğim dedi, Haziran’da Gazze’ye gideceğim dedi; 3 Mayıs 3 Nisan geçti, Gazze’ye gidemedi gitse gitse Gebze’ye gitti.
Şair ne diyor;
"Hasan dağı arpalıktır, eğer saban yürürse,
Her derede bir değirmen, eğer suyu gelirse,
Her köylüden birer tavuk, eğer köylü verirse,
Güzel gidiş bu gidiş eğer sonu gelirse.”
"ERDOĞAN İÇİN EZAN 50 DAKİKA GEÇ OKUNDU”
Diyanet’in son bir ayda hangi konularla gündeme geldiğine bakın; faiz, Mercedes, jakuzi, uçak, ezanı 50 dakika geç okutma! Vay vicdansız, vay utanmaz adam! Cumhurbaşkanı gelecek diye cenaze musallada bekliyor. Ezanı 50 dakika geç okutuyor. Ey Müslüman kesilenler, görmüyor musun bunu? Bu AKP’ye oy verenlerin vicdanına sesleniyorum; topraklarımız bunu hak etmiyor.
"PATRONLARA, CHP’Yİ ŞİKAYET EDİYOR”
TÜSİAD’a gitmiş, partimizin asgari ücreti 1,500 TL’ye çıkarma vaadini eleştiriyor. Patronlara CHP’yi şikayet ediyor. Ey benim gariban, fakir fukaram, işçim görmüyor musun bunu? Sen nasıl gidip de o ampulün üstüne oy basarsın?!
"HALKIN TA KENDİSİYİZ”
Van’a gitmiş, anlatıyor; ‘Biz sizi seviyoruz be ama siz bizi anlamıyorsunuz!” O be’yi de sonuna mutlaka ekler. Büyük adam, üst perdeden konuşuyor. Halka tepeden bakan bir üslubu var. Bir de bize derler, ‘CHP; elitist, seçkinci parti’ diye. Babam, kamyon şoförü bir adam. Ben çobanlık yaparak büyüdüm. 16 yaşıma kadar çobanlık yaptım, 16 yaşından sonra biraz büyüyünce tarlaya terfi ettim. Anam şalvarlı, babam sakallı. Bu ülkenin devlet okullarında okuduk, bu ülkenin sokaklarında büyüdük, bu ülkede öğretmenlik yaptık, bu ülkede milletvekilliği yapıyoruz.
"ELİNDE KURAN, DİLİNDE YALAN, KURSAĞINDA HARAM, MEYDANLARDA ERDOĞAN!”
Geçtiğimiz günlerde eline Kur’an-ı Kerim’i almış, meydana çıkmış. Seçim meydanında kin var, yalan var, ihtiras var, hırs var, kavga gürültü var. Kur’an-ı Kerim hepimizin kutsal kitabı. Kur’an-ı Kerim’in seçim meydanında ne işi var? Haram helâl ver Allah’ım, garip kulun yer Allah’ım sonra al Kur’an-ı Kerim’i çık meydana! Bende çıktım dedim ki; elinde Kuran, dilinde yalan, kursağında haram, meydanlarda Erdoğan!
"HÜKÜMETİ YIPRATMAK DEĞİL, YIKMAK İSTİYORUM”
Bunun üzerine gazetede bir haber gördüm. Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı benim hakkımda soruşturma başlatmış. Çok korktum, o günden beri de uyuyamıyorum. Mecliste dava rekortmeni adamım. Gurur kaynağım, istiklal madalyası gibi saklıyorum onları. Mesela bir tanesini anlatayım; Pamukova’ya gittim orada konuşurken savcı bir fezleke düzenlemiş. Şöyle yazıyor fezlekede; "CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, (o zamanlar grup başkanvekiliydim), hükümeti yıpratıcı konuşmalar yaptı.” Fezleke meclise gelmiş, dokunulmazlığımı kaldırıp beni cezalandıracaklar. Kürsüye çıktım, "Ey Savcı, adam gibi yaz, ben hükümeti yıpratmak istemiyorum, ben hükümeti yıkmak istiyorum!” Hiç kimse korkmayacak. Atatürk, ‘Bir tek şeye ihtiyacımız var; o da çalışkan olmak” diyordu. Şimdi bir şeye daha ihtiyacımız var; cesur olmaya. Emin olun, bütün gece uykusuz geçiriyor Kaçak Saray’da günlerini. Ne zaman bana sıra gelecek diye bekliyor.
"ÇOCUK DOĞMADAN 3 SENE ÖNCE OKUMA-YAZMA BİLİYORMUŞ!”
Elinde Kur’an, dilinde yalan demiştim. Gazetenin birine röportaj vermiş; "12 Eylül 1980 öncesi siyaset çok hızlıydı, her gece eve geç geliyordum. Bir gün kızım yatak odasının kapısına bir not bırakmış; ‘Babacığım, bir geceni de bize ayır’ diye.” Çocuk, 1983 doğumlu. Doğmadan 3 sene önce okuma yazma biliyormuş!
"1980 ÖNCESİNDE HENÜZ AÇILMAMIŞ METRİS CEZAEVİ’NDE YATTIĞINI ANLATTI”
Yine aynı gazeteye açıklama yapıyor; "12 Eylül 1980’den önce tutuklandım, Metris Cezaevi’ne kondum. Metris Cezaevi’nde her yer su içindeydi; o sandalyeden o sandalyenin üzerine atlıyordum” diyor. Bu işte bir yalan vardır dedim. Metris Cezaevi, 17 Nisan 1981’de açılmış, 1980 öncesinde böyle bir cezaevi yok!
"CAMDAN KONUŞUR, CANDAN KONUŞAMAZ”
O benim gibi küçük notlarla konuşamaz. Prompterları vardır onun, camlardan yazı akar. O yazıyı okur sizler de onu ezbere konuşuyor zannedersiniz. O camdan konuşur, candan konuşamaz!
"PROMPTER BOZULUNCA TARİHİ ŞAŞIRDI”
Bir gün yine öyle konuşurken prompter bozuldu. Tam da 1071 Malazgirt Zaferi’ni anlatıyordu; "1071’de Alpaslan Allah Allah nidalarıyla saldırırken Romen Dyojen topları gümbürdetiyordu” dedi. 1071’de top yoktu ki! Tarih bilgisi böyle.
"BUNDAN DAHA CAHİL İKİNCİ BİR ADAM YOK”
Çocukluğumdan beri bu partide siyaset yapıyorum. Demirel’i, Ecevit’i, Erbakan’ı, Türkeş’i, Mesut Yılmaz’ı, Çiller’i gördük. Hayatımda bundan daha cahil ikinci bir adam görmedim!
"TARİH, COĞRAFYA, TÜRKÇE, DİN KÜLTÜRÜ, BEDEN EĞİTİMİ SIFIR, YALNIZCA İNGİLİZCESİ BİR; ‘ONE MİNUTE’ DEMEYİ BİLİYOR”
Suriye Tezkeresi’ne karşı çıktık. Anlatıyor, "Ey CeHaPe! Suriye Tezkeresi’ne karşı çıktın, Çanakkale Savaşı’na niye karşı çıkmadın?” diyor?! Ne diyor bu cahil dedim? Çanakkale Savaşı’nda CHP yok ki karşı çıksın! Cahil, tarihi bu. E, coğrafyası farklı mı? Bir gün İzmir’de konuşuyor, "Ey, Akdeniz’in incisi İzmir…” Bölgelerde değişiklik mi oldu acaba dedim. Burası Ege. Coğrafya da sıfır. Benim partimin adı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP). O, CeHaPe diyor. Ya biz ona AkaPe diyor muyuz? Daha CHP diyemediği için Türkçeden de sıfır verdim. Haram bunda, yalan bunda, din dersi de sıfır. Beygire bile binemiyor, beden eğitimi sıfır. Eski bir öğretmenim, mesleğim fizik öğretmeni. Bütün derslerine sıfır verdim onun ama bir ders var o dersten sıfır değil bir vereceğim; İngilizce, one minute demesini biliyor.
"7 HAZİRAN’DA VER TASDİKNAMEYİ GİTSİN!”
Bir çocuğun bütün karnesi yukardan aşağı sıfır olursa senenin sonunda öğretmen ona ne verir? Tasdikname. 7 Haziran’da ver tasdiknameyi gitsin! Seçim sandığı, oy pusulası, mühür, mürekkep devletten. Bas Altı Ok’un üstüne kurtul bu illetten.
"EZİYETİ ÇEKEN BİZİZ, BU TOSUNCUKLARA NE OLUYOR?
"Darbeci CeHaPe” diye geziyor meydanlarda. 1980’de darbe olduğunda 650 bin genci gözaltına aldılar. Bunların 500 bini solcu çocuklar. CHP’nin mallarına el koydular. Genel Başkanımız Rahmetli Bülent Ecevit’i zorunlu ikamete gönderdiniz. Milletvekillerimiz hapse girdi. Eziyeti, işkenceyi çeken biziz, bu tosuncuklara ne oluyor?
"KENAN PAŞA İLE RECEP PAŞA AYNI KİŞİ!”
barajını Kenan Evren getirdi, YÖK’ü Kenan Evren kurdu, Siyasi Partiler ve Sendikalar kanununu Kenan Evren çıkardı. Kenan Evren’in çıkardığı ne kadar kanun varsa hepsine sarılan Tayyip Erdoğan. Aslında Kenan Paşa ile Recep Paşa aynı kişidir. Kafa aynı kafadır. Kenan Evren’in apoleti vardı, bunun kravatı var. Kenan Evren’in tankı vardı bunun toması hatta bir de biber gazı var. Kenan Evren’in süngüsü vardı bunun copu var. Bunlar aynı madalyonun ters yüzleridir. Kenan Evren 100 sene yaşadı, her gün dua ediyorum Tayyip Erdoğan da 100 sene yaşasın diye. Kenan Evren’in cenazesine gidecek adam bulunmadı bununki de öyle olacak! Bu memleketi ne hale getirdiğini, kurumlarını nasıl yok ettiğini herkes görecek.
"MAHALLE BAKKALINA OLAN BORCU KAPADILAR AMA BÜYÜKMAĞAZALARA 10 KAT BORÇ YAPTILAR”
Meydanlarda hava atıyor, "IMF’ye borcu sıfırladık” diyor. Bir bakkala kaç para borçlanabilirsiniz? 100-200 lira. Peki, bakkala 500 lira borçlanabilir misiniz? Hayır. Bakkalın bütçesi o kadar borç vermeyi kaldıramaz. IMF’de 5-10 milyar dolar borç verebilir. 100-200 milyar dolar borç veremez dolayısıyla mahalle bakkalına olan borcu kapadılar ama öbür taraftan büyük mağazalara, piyasaya 10 katı borçlandılar. 250 milyar dolar borçlandılar ama millete bunu söylemiyorlar. Bunu herkese anlatmamız lazım çünkü siyaset bir iddia aynı zamanda ikna işidir. Bunların nasıl bir haramzade olduğunu tek tek anlatacaksınız.
"13 SENE SONRA TÜRKİYE ÇAY-SİMİT YİYEMEZ İÇEMEZ DURUMA GELDİ”
2002’de meydan meydan gezip simit çay hesabı yapıyordu. Çay da simit de 1’er lira. Sen, eşin, 3 de çocuk sabah, öğle, akşam simit-çay yiyip içtiniz diyelim, ne yaptı? Ayda 900 lira. Asgari ücret kaç lira? 949 TL. Geriye kaldı 49 TL. Bununla kira öder, çoluk çocuğa harçlık verir, okutursunuz, elektrik-su parasını yatırır, tüp alırsınız üstüne de araba taksiti ödersiniz artık. 13 sene sonra memleket ne hale gelmiş gördünüz mü?
"ABDESTİNDEN ŞÜPHESİ OLMAYAN MAHKEMEYİ GERİ ÇEKER Mİ?”
Türkiye’nin 3Y sorunu vardı; Yolsuzluk, Yoksulluk, Yasaklar. Bu 3Y katmerlendiği gibi 2Y daha geldi. Yalan ve yüzsüzlük eklendi. 1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana bu topraklar böyle yalancı böyle yüzsüz görmedi! Genel Başkanımız bir gün meydanda, "Yalancıdan, hırsızdan Cumhurbaşkanı olmaz!” dedi. Bu da mahkemeye verdi. Avukatlarımız da mahkemeye hırsızlıkla ilgili delil olarak oğlu ile olan tapelerini verdiler. "Oğlum sıfırladın mı? Yok, babacım. Ne kadar kaldı? 30 milyon Euro.” diye konuşuyorlar. Artan 30 milyon Euro; eşek taşıyamaz kamyon lazım. Mahkemenin ne yapması lazım? Bu ses bandını bilirkişiye göndermesi lazım. Bilirkişi, gerçek ya da montaj olup olmadığını söyleyecek. Mahkeme ses kaydını bilirkişiye gönderdi. Erdoğan’ın avukatları ne yaptı biliyor musunuz? Mahkemeyi geri çektiler! Niye? Çünkü gerçek! Abdestinden şüphesi olmayan geri çeker mi? Adın AK olması önemli değil, alnın AK olacak! Ak demekle ak olunsaydı… Senin adın AK da yaptığın işler KARA.
"DOKUNULMAZLIĞINI KALDIRIN, BİZDEKİ İBADET AŞKINI O ZAMAN GÖRÜN"
Birisi çıkmış, "6 yaşındaki çocukla evlenilir” diyor. Sapık! Öbürü çıkıyor, "Annenin dizinin üstüne yatılmaz” diyor. Diğeri çıkıyor, "Tayyip Erdoğan’ın doğup büyüdüğü şehirler mübarek şehirlerdir” diyor. Bir başkası çıkıyor, "Erdoğan’a dokunmak ibadettir” diyor. Ben de diyorum ki, onun dokunulmazlığı var, kaldıralım dokunulmazlığını, gel gör bizdeki ibadet aşkını!
"TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ YOKSULLUKTUR”
Türkiye’nin 6 aylık gündeminden başlıklar vereceğim; "Amerika’yı kim keşfetti; Müslümanlar mı Hristiyanlar mı? Küba’ya cami yapacak mıyız? 77 milyon Osmanlıca öğrenecek.” Türkiye’nin gündemi yoksulluk, Türkiye’nin gündemi ekonomi, Türkiye’nin gündemi mide! Aç insanlar aç!
"KİLOSU 4 BİN TL’DEN BEYAZ ÇAY İÇENLER BİZE KAYNAK SORAMAZ!”
Biz emeklilere Ramazan ve Kurban bayramında birer maaş ikramiye vereceğiz. Asgari ücret 1500 TL olacak, vergi yükünden kurtaracağız. Çiftçiye mazotu 1,5 TL’ye vereceğiz. Tüketici kredilerinin faizlerinin %80’ini sileceğiz. Nasıl sileceksin diyor? Cevabım hazır; Ey AKP’liler! Ey Kaçak Saray’da oturan adam! Ey 23 Nisan Başbakanı Davutoğlu! Sen İngiliz viski şirketinin borcunu nasıl sildiysen biz de fakir fukaranın borcunu öyle sileceğiz! Kaynak nerede diyor? Bize 77 milyon kaynak sorabilir. Bu milletin bize kaynak sorma hakkı vardır ama bardağın tanesine 1000 TL verenler bize kaynağı soramaz. Kilosu 4 bin TL’den beyaz çay içenler bize kaynak soramaz. Kendisine uçak filosu alanlar, 1200 odalı saray yaptıranlar bize kaynak soramaz.
"AL SANA KAYNAK, AL SANA PARA!”
Kaynak nerede mi sayayım; Örtülü ödenekte 3 katrilyon para harcadın. Biz örtülü ödenekteki 3 katrilyonu fakir fukaraya aktaracağız. Al sana kaynak, al sana para! Kamu ihalelerinde 4,5 katrilyon para yolsuzluğa, yandaşlıda gidiyor. Kamu ihalelerini şeffaf yapacağız. Bu 4,5 katrilyon parayı fakir fukaraya vereceğiz. Al sana kaynak, al sana para! Ekonomideki büyümeyi %3’ten %6’ya çıkaracağız. Bu 60 katrilyonluk kaynak demektir. Al sana kaynak, al sana para! Kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alacağız. 100 katrilyon da buradan gelecek. Al sana kaynak, al sana para! YÖK’ü kapatacağız, 40 trilyonda buradan gelecek. Al sana kaynak, al sana para! 13 senedir milletin parasını çaldınız, gırtlağınıza basacağız, çaldıklarınızı geri alacağız! Al sana kaynak, al sana para!
"ŞAPTAN OLMAZ ŞEKER, CİNSİNİ SEVDİĞİM CİNSİNE ÇEKER”
Bizim milletle derdimiz yok, tepedeki yiyicilerden bahsediyorum, iyi olacak diye düşünüp AKP’ye oy verenlere durumu anlatacağız ama eski dönek Solcular var ya onlara da hasta oluyorum. 2002’de yapmayın etmeyin, bunlar değişmez dedik. "Gömlek değiştirdiler” dediler. Hep söylerim; şaptan olmaz şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker.
Hikâye bu ya... Padişah bir gün sadrazamı çağırmış:
- Sadrazam... Söyle bakalım... "Eğitim" mi önemli, yoksa "Huy... Alışkanlık... Karakter" mi?
- Sultanım... "Huy, alışkanlık, karakter" eğitimden daha önemli.
- Yanılıyorsun sadrazam... "Eğitim" hepsinden önemli... Göreceksin.
Sonra... Padişah "Ülkenin en iyi hayvan terbiyecisini" aratmış... Buldurmuş... Çağırmış:
- Al sana 10 kese altın... Al sana bir de kedi... Bu kediye "Servis yapmasını" öğretebilir misin?
- Bana bir yıl süre verin sultanım...
Kedinize "Servis yapmasını" öğreteceğim.
Aradan bir yıl geçmiş.
Padişah... Sadrazam... Saray erkânı... Salona toplanmışlar.
Kapı açılmış... Salona "Elinde bir tepsiyle" kedi girmiş.
Kedi önce padişahın çayını ikram etmiş.
Sonra... Sadrazamın önüne gelmiş... Çay ikramını yaparken... Padişah "Gördün mü Sadrazam" demiş:
- Önemli olan neymiş?.. "Eğitim" mi, yoksa "Huy, alışkanlık, karakter" mi?.. Eğitimin daha önemli olduğunu anladın mı?
Sadrazam... Böyle bir "Durumla... Soruyla" karşılaşacağını bildiği için... Önceden "Hazırlık" yapmış.
Cebine "Küçük bir fare" saklamış.
Sadrazam... Padişaha cevap vermeden önce... Cebindeki fareyi yere bırakıvermiş.
Kedi... Fareyi görünce... Elindeki tepsiyi fırlatmış... Ve farenin peşinden koşmaya başlamış.
Sadrazam "Yüce sultanım" demiş:
- Huy, alışkanlık, karakter "Eğitimden daha önemlidir." Zira... Ne kadar iyi eğitirseniz eğitin huylu huyundan vazgeçmez."
"CİBİLİYETLERİNDE CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI VAR!”
Ne kadar eğitirsen eğit kedinin cibilliyetinde fare varmış. O dönek Solcuların cibilliyetinde de Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı var!
"CEMAAT ERDOĞAN’I KANDIRDIYSA KİM BİLİR OBAMA VE PUTİN NELER YAPMIŞTIR”
Meydanlarda, ‘Bu paralel yapı beni aldattı’ diyor. Ekmek parası kazanan bir kişiyi aldatsalar o adamın dükkanı ayakta kalır mı? Yahu soruyorum size; aldatılan adamdan Cumhurbaşkanı olur mu? Cemaat Erdoğan’ı aldatmış, kandırmış! Kim bilir o zaman Obama ve Putin bunlara neler yapmıştır?!
"DİYARBAKIR’DA BARZANİ’NİN EŞ BAŞKANI, TRAKYA’DA ŞEHİT BABASI!”
Çok ağrıma giden bir şey var. Diyarbakır’a gidiyor Barzani’nin Eş Başkanı oluyor, Trakya’ya geliyor şehit babası oluyor. Şehitler üzerinden siyaset yapıyor. Bir oğlun bedelli askerlik yapmış, diğeri çürük raporu almış. Garibanın çocuğu Gabar’da, Cudi’de alnından vuruldu, şehit oldu. Sen neyin edebiyatını yapıyorsun? Geç bunları!
"ALLAH İÇİN BİR ÇOCUĞU NASIL YAPACAĞIMIZI ANLATMIYOR”
Meydanlarda sezeryana karşı olduğunu anlatıyor. Siyah ekmek yiyeceksin. Normal doğum olacak. 3 çocuk yapacaksın. Tek tek talimat veriyor. Bir çocuğu nasıl yapacağımızı anlatmıyor Allah için! Peki, nasıl bakacak bu millet? Onun cevabı yok. Millet çocuğuna sandal alamıyor sen gemi üstüne gemi alıyorsun. Al bizim çocuklara da birer gemi 5’te yaparız 6’da yaparız 7’de yaparız.”
DEĞİRMENKÖY HALKINDAN İNCE’YE AÇIK DESTEK
İnce son olarak CHP’ye destek sözü aldı ve Değirmenköylülerle birlikte, "Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit bir memleketi kurtarır” sözlerini ant içer gibi tekrarladı.
Tezahürat ve alkışlarla Değirmenköy’ün bağrına bastığı İnce, davullar çalınarak karşılandığı gibi aynı coşkuyla uğurlandı.
Haber:
Hazal BAŞARAN