Cemil Kenar

Mevsimler yas tutup çöller ağlasın

Futbolun konuşulduğu her hangi bir ortamda eski bir futbolcu varsa konu dönüp dolaşıp sizin zamanınızda futbol daha güzeldi be abi boyutuna varıyor.

Güzelliği belki de doğaçlama oynadığımızdan geliyordu.

Maç konuşmalarını, taktik tahtalarını hatırlıyorum da futbolu güzelleştiren gerçekten futbolcular ama doğal yeteneğine müdahale edilmemiş futbolcularmış…

Bunlara sayısız örnekler gösterilebilir.

O zamanlar tek yetkili kompetan antrenörler vardı. Konuşur anlatır, tahtaya çizer ama problem çözümünü, oyunu güzelleştirmeyi oyunculara bırakırdı.

Günümüzde başrol oyuncularda ancak artık sınırsız bütçeler kullanıp ilimsel-bilimsel verilere bakarak oyuncuların nerde nasıl duracağına, nereye döneceğine, topla ne kadar oynayacağına bile müdahale eden teknik adamlar var…

Oyuncular sınırlı, sorumlu, sisteme bağımlı, inisiyatif kullanmalarına izin verilmiyor.

Böyle olunca futbolcular üzerinden değil de teknik adamlar üzerinden okunan, konuşulan oyun haline gelen futbol tam bir stres kaynağına dönüştü.

Ligimizdeki teknik adamlara bakın Jesus dışında tamamı tartışılıyor.

Kimi oyunu okuyamıyor, kimi oyuncu değişiklikleri, oyuna müdahaleleri kötü, kimi kadro planlaması oyuncu tercihleri yıldızlarla iletişimi kötü vs. diye eleştiriliyor.

En çok eleştirilenlerden biri Okan Buruk.

Bir Türkiye Kupası var.

Önceki yılın lig şampiyonu.

Diğeri Abdullah Avcı, geçen yılın şampiyonu.

Aslında kendilerini kanıtlamış başarısı tescillenmiş hocalar ancak değişen şartlar ve büyüyen beklentilerin getirdiği kaygılar medya tarafından menajer baskısı bazen hatalı tercihlere neden olabiliyor.

Oyuncularda belirli standart kalıpların dışına çıkamadığı için bize de bir kaşık bal için bir çuval keçiboynuzu çiğnemek gerekiyor!!!...

Futbol otoriteleri oyuncu değişikliği, taktik değişikliği üzerinden algı yaratmaya çalışırken Dünya İklim değişikliğine karşı çok ilginç bir müdahale içinde.

Tarım ve hayvancılıkta inanılmaz kısıtlamalar dayatılmaya başlandı.

Bunun futbolla ne alakası var demeyin.

Bakın Ankaragücü-Fener maçında, bir maçın karbon ayak izini ortaya çıkarmak için ilk defa bir maçta sera gazı salınımı ölçülmüş!!!...

Dolu bir stadın doğaya saldığı sera gazı etkisi gündeme geliyor, bunun ne gibi sonuçlar doğuracağı ise meçhul. Bizim zamanımızda en meşhur soyunma odası esprisiydi. Isınmadan sonra sahaya çıkmadan önce bazı takım arkadaşlarımıza tuvalete gideceksen şimdi git de maçın içine etme diye takılırdık.

Her şakada biraz gerçek payı varmış ya!

Demek ki tüm statlarda elbirliğiyle futbolun da, dünyanın da içine etmişiz!...

YORUM YAP