
3 Haziran Salı günü Silivri Sahili Atatürk Meydanı’nda Haziran’da yitirdiğimiz usta kalem Nazım’ın yanı sıra, Ahmet Arif ve Soma’da kayıp verdiğimiz canlar anma etkinliğinde unutulmadı. Bu ülkenin şairine, geçen yıl bu zamanlar yitirilen gencine ve emekçisi için saygı duruşunda bulunuldu.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve eşi Esma Işıklar, CHP Silivri İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, Başkan Yardımcıları Mehmet Has, Bora Balcıoğlu ve Hasan Solak, CHP Silivri Belediyesi Meclis Üyeleri Ali Vural, Süheyl Kırkıcı, Saadet Gencoğlu, Melih Yıldız, İbrahim Çeşmecioğlu, CHP İlçe Kadın Kolları Başkanı Elif Yılmazer ve yönetim kurulu üyeleri, Gençlik Kolları, Silivri Belediyesi Mahalle Konseyleri Sorumlusu ve Halk Ozanı Muharrem Aydoğan, Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Nuray Koçer, Silivri Sanayi Sitesi Kooperatifi Başkanı Ercan Çalışkan, Eğitim Sen Silivri Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Satır, gazetemiz köşe yazarı Ahmet Yücegök, Resim ve Fotoğraf Sanatçısı Emine Toprak, Alevi Kültür Dernekleri Silivri Şube Başkanı Coşkun Aksoy ve Silivrili vatandaşlar katılanlar arasındaydı. Silivri Belediyesi ile kardeş belediye olan Saraybosna Stari Grad yetkilileri de anmada hazır bulundu.
IŞIKLAR: TÜRKİYE ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, konuşmasına Stari Grad nezdinde sel felaketi yaşayan Saraybosna ve Soma’da maden faciasında hayatını kaybedenleri rahmetle anmakla başladı. Işıklar, şöyle konuştu: "Gezi Olayı’nın 1. yılıydı. İnanıyorum ki Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Toplumun bütün iç dinamitlerinden gelen vicdani sesle, bağımsızlığa, özgürlüğe, yaşam biçiminin değiştirilmesine olan tepkinin dışa vurumuydu. Toplumun bütün kesimlerini, ülkemizin bugünkü fotoğrafının tamamını içsel bir dürtüyle bir sivil itaatsizliğe dönüşüm şekliydi. Ümitlerimizin kırıldığı, atomize olmuş bu toplumun, ‘Sonunu göremediğimiz bir karanlığa doğru gidiyor muyuz?’ acaba diye endişenin olduğu günlerde Taksim Meydanı’na akın akın gelen insanlar Türkiye’nin her tarafına dalga dalga yayıldı. Israrla ve inatla aydınlığa olan inancımızı, demokrasiye, adalete, insanı insan yapan değerlerin ve doğuştan getirdiğimiz hak ve özgürlüklerin korunmasına olan mücadelemizi daha güçlü savunmamız gerektiğini anlıyoruz.
"BİLGİYE SAHİP OLAN TOPLUMLAR REFAHI ELDE EDİYOR”
Türkiye’nin önünde Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim var. Bugün demokratik hak ve özgürlüklerin öncelikle dünyanın 1200-1300’lü yılların kuruluşundan insanlığın tarımla tanışmasındaki evresine kadar toprağa sahip olan güce, yönetime sahipti. Şimdi bilgi toplumuna geçiş evresinde dünya. Bilgiye sahip olan, güce sahip olur hale geldi. Bugün dünyanın gelişmiş ülkelerindeki aklın, bilimin, gelir getiren düşünceler bilgiyle oluşuyor. Bilgisiz kalan bir toplumun refahtan payını alamayacağını biliyoruz. Yerin altında bütün zenginliklerin olduğu yanı başımızdaki coğrafyada sefaletin yaşanmasının tek bir sebebi var; bilgisizlik, o bilgiye ulaşmaktaki zorluk.
"CUMHURİYET DEĞERLERİNE HER ZAMANKİNDEN ÇOK İHTİYACIMIZ VAR”
Kendi içindeki sıradan bir insanın çok doğal her türlü etkiden uzak hemşerimizin Cumhurbaşkanı yapabilecek kadar eşit bir anlayışın kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri işte bu zamanda daha çok lazım. 600 sene yaşamış Osmanlı bizim geçmişimiz, unutmayacağız. Geçmişimizden ders çıkarak, aydınlık, laik, eşitliği, adaleti, insani duyguları, demokrasinin temel değerlerini sonuna kadar koruyarak, bir yönetim anlayışının örselenmeden, bizi kul yapan, biat eden kültürün düşünmeden sadece boynunu eğen, içinin boşaltılıp kafasının uyuşturulduğu bir toplum yapısından kurtaran tek farkımız Cumhuriyetimiz var.
"SEVGİLİSİNİ TÜRKİYE’YE BENZETEN BAŞKA ŞAİR SAYILIDIR”
Elimizden kayıp, örselenmeye başladığını düşündüğümüz anda 30 Mayıs’ta bir kıvılcım başladı. Örgütlenme anlayışı hiçbir siyasi baskıdan terörize etme anlayışından uzak, doğal iç gelişmesiyle 90 yıllık Cumhuriyetimiz değerlerinin dürtüsüyle hareket etmiş bir yapı vardı. Bugün Nazım’la nasıl ilişkilendiriyoruz? Sevgilisini Türkiye’ye benzeten başka dünya şairi azdır. O ifade ettiği kimi şiirlerindeki sevgili Anadolu topraklarıydı.
"KELİME MÜHENDİSİ, YURTSEVER, UMUDUN TEMSİLCİSİ”
Yazdıklarını evrensel özgürlük şarkılarına dönüştüren dünyanın belki bugüne kadar gelmiş en güçlü kelime mühendislerindendir. Okyanus ötesi ülkelerde bile bugün O’nun ölüm yıldönümleri anılıyorsa umudu temsil ettiğinin çok açık göstergesidir. "Ben öldüğümde yeryüzünü üstüme örtün” diyen Nazım işte böyle bir dünya insanıydı. Ama Türk’tü, Anadoluluydu. "Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni, taş maş da istemez” diyecek kadar da yurtseverdi. Türkiye’nin bugünkü içimizi daraltan fotoğrafı aydınlıkların, çağdaş, demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin daha güçlenerek çıkacağına inanıyorum. Ben Nazım’ı sevenleri çok seviyorum, sevmeyenleri sadece seviyorum, Nazım iyi ki varmış, iyi ki bizim şairimizmiş…”
SATIR: GENÇLERİMİZİ YILDIZLARA UĞURLADIK
Eğitim Sen Silivri Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Satır, duygu ve düşüncelerini şöyle aktardı: "Geçen yıl bu zamanlarda Nazım’ı anarken aklımızda Taksim, yüreğimizde Taksim, dilimizde "Her yer Taksim her yer Direniş” sloganları vardı. Bir yıl geçirdik son Nazım’ı anma etkinliğimizden bu yana, çok acılar yaşadık bu bir yıl içerisinde, Ethem’i, Ali İsmail’i, Mehmet’i, Hasan Ferit’i, Ahmet’i, Abdullah’ı, Medeni’yi ve Berkin’i yıldızlara uğurladık. Onlarca gencimiz Gezi sürecinde gözünden oldu.
"SOMA’DA KATLİAM YAŞADIK”
Soma katliamını yaşadık geçen 3 Haziran’dan bu zamana, kimileri için bir kazaydı, kimileri katledilen madencilerin arkasından Fatiha okuyarak, sorumluluktan kaçmayı yeğledi. Kimileri içinse madenciliğin fıtratında vardı ölüm, oysa biz biliyoruz ki bu bir katliamdır. Sorumlusu da madenleri özelleştirenler ve taşeronlaştıranlardır.
"1963’TEN GÜNÜMÜZE DEĞİŞEN NE VAR?”
Nazım’ın hayatı mahkemelerde, hapishanelerde ve sürgünde geçti. Hayatının son yıllarını memleket hasreti ile geçirdi. Nazım yalnız değildi bu yaşadıklarında Fakir Baykurt, Rıfat Ilgaz, Sebahattin Ali, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve burada ismini sayamadığım niceleri Nazım’la benzer kaderi paylaştı. Son bir yılda halkın yanında duran sanatçılar, tiyatro oyuncuları, gazeteciler işlerinden edilerek açlıkla terbiye edilmeye çalışıldı. 1963’ten günümüze değişen ne var diye sormak istiyorum. Aslında çok söze gerek yok, usta güzel söylemiş, "Vatan hainiyiz, siz vatanperversiniz, siz yurtseversiniz, biz yurt hainiz, biz vatan hainiyiz.”
NAZIM, İNSAN MANZARALARI VE ŞARKILARIYLA ANILDI
Ayışığı Şiir Topluluğu tarafından Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaralı adlı oyununu sergilendi. Sesini ve yüreğini Nazım Hikmet etkinliklerinden esirgemeyen İbrahim Orçin ve ekibi de programın devamında sahne aldı.
Hazal BAŞARAN