“Hırsızlar İmparatorluğu’nu yıkalım

“Hırsızlar İmparatorluğu’nu yıkalım

25.05.2015 10:50:47

Mahalle ziyaretlerine Gümüşyaka ile devam eden CHP Silivri İlçe Örgütü’nün kahvehane toplantısına kadınlı erkekli yoğun bir katılım olduğu gözlendi. CHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adaylarından Selami Değirmenci ve Selçuk Müsnat Hazinedar ile Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın konuşma yaptığı programa CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil, CHP Silivri İlçe Yönetimi, İlçe Kadın ve Gençlik Kolları, CHP Silivri Belediye Meclis Üyeleri ve Gümüşyaka Mahalle Sorumlusu Sunay Avcıoğlu katıldı.  

DEĞİRMENCİ: YA DEMOKRASİ YA DİKTATÖRLÜK!
CHP Silivri İlçe Başkanı Suna Göçengil açılış konuşmasının ardından sözü ilk olarak CHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Selami Değirmenci’ye verdi. Değirmenci, şunları söyledi: "7 Haziran seçimleri ülkemiz açısından gerçekten çok büyük önem arz ediyor. Ülkemiz bir dönemeçte; ya demokrasiyi seçeceğiz ya da diktatörlüğü seçeceğiz! Ülkeyi gerilime sokan, kavgayla yönetmeye çalışan, insanlar arasında düşmanlıkları körükleyen bir yönetim anlayışı var. Yıllardır bundan nemalandı, insanları karşı karşıya getirdi. Bu anlayıştan faydalanarak bugüne kadar hükmetti. Bu düşüncelerle parlamentodaki çoğunluğuyla yasaları değiştirerek Avrupa Birliği’ne girmeye çalışarak tamamen antidemokratik yasalarla uygulamalar yapıyorlar. Bu seçimde eğer AK Parti’yi iktidardan düşüremezsek bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nde demokratik bir seçim asla olmayacak, gelişmeler bunu çok açık bir şekilde gösteriyor. Bugüne kadar yaşamadığımız bir olay yaşanıyor; Cumhurbaşkanı çıkmış bir siyasi partinin propagandasını yapıyor. Cumhurbaşkanı hiçbir şekilde siyasi taraf olup bu anlamda bir konuşma yapamaz ama hiçbir yasa onu durduramıyor. Ama ‘Hiçbir güç benim konuşmamı engelleyemez’ diyor. Bu nasıl bir anlayıştır? Eğer parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğu da ele alırsa bundan sonra zaten bu konuda hiçbir şey yapmamız mümkün değil.

"KAYNAKLARIN ADİL DAĞILIMI SORUN YAŞAYAN KESİMLERİ RAHATLATACAK”
Bu ülke çok zengin bir ülke, kaynaklarımız bol. İnsanların bu şekilde sefil bir hayat içine düşmesi normal şartlarda demokratik bir yönetimde mümkün değil. Eğer bu kaynaklar adil dağıtılırsa, devletin kaynakları belli kişilere hortumlanmazsa o zaman ne emeklimiz sıkıntı çeker ne asgari ücretlimiz ne de çiftçimiz bu hale düşebilir.

"HORTUMLAR KESİLİRSE HALKIMIZ REFAHA ERECEKTİR”
Çiftçimiz zaten bitmiş durumda. 20-25 sene öncesinde 1 kilogram buğdayın bedeli ile 10 tane çay içebiliyorken bugün 2 kilogram buğdayla 1 tane çay içemez hale geldi. İki yıl önce 1500 TL’ye verdiği ayçiçeği iki yıl sonra 1000 TL’ye vermek zorunda kaldı. İşçimiz bugün 950 TL’ye çalıştırılmak zorunda kalıyor oysa açlık sınırı 2 bin TL’ye dayanmış. 17 milyon insanımız yoksulluk sınırında! Emeklimiz zaten perişan halde. CHP öncelikle bu bozulan sosyal adaleti dengelemek açısından emeklilerimizden başlayarak her bayramda birer ikramiyeyle, işçimize 1500 TL vergisiz olarak asgari ücret yine işi olmayan ailelere 720 TL her ay ev kadınına verilmek üzere taahhütleri var. Kaynakları da hazır. Sadece hortumlanan, devletin kasasından çalınan paraların kesilmesiyle halkımızın refahını sağlayabileceğiz. Bunun mücadelesini veriyoruz.

"GELECEĞİNİZİ DÜŞÜNEREK KARAR VERİN”
Ordumuz, polis, yargı, üniversiteler elden gitti. Artık çok fazla yapacak bir şeyimiz kalmadı. Sadece 7 Haziran var, bunun bilincinde olalım. İçimizde başka partiye oy vermiş veya verebilecek arkadaşlarımız olabilir ama  Türkiye’nin ve çocuklarınızın geleceğini düşünün; kararınızı öyle verin. Ya demokratik sisteme geri döneceğiz ya bu despot yönetime evet diyeceğiz! Karar sizlerin… Ben inanıyorum ki Gümüşyaka ve Türkiye halkımız bu defa kararını verecek, geçmişteki hataları tekrar etmeyecek. CHP’nin iktidarında bu sorunlara son vereceğiz, inşallah tekrar demokrasiye kavuşturacağız ülkemizi.”

HAZİNEDAR: DEVRİM YOLUMUZ UZUN VE MEŞAKKATLİ
Değirmenci’nin ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Selçuk Müsnat Hazinedar, şu ifadelere yer verdi: "59 yaşındayım. 45 yılım politikada, 10 yılım siyasi nedenlerle hapiste geçti. Bu ülkede kimse acı ve ağrı çekmesin, çocuklar aç yatmasın, bayram günlerinde boyunları bükük kalmasın insanlarımızın diye bütün hayatımızı verdik. Helali hoş olsun ezilenlerimize ama demek ki devrim yolu, bu namuslu yol uzun, kolay değil.

"SAMSUN’A DEĞİL SANDIĞA ÇIKACAĞIZ”
Cumhuriyet 1919’lardan daha tehlikeli bir durumda çünkü o zaman düşman netti. Mustafa Kemal Atatürk, ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ dedi. İşgal orduları; İngiliz, Fransız, İtalyan açıktı. Şu anda net mi? Hayır çünkü baltanın sapı bizde yani bizim ülkemizi işgal edenler şimdi uşakları ve taşeronları kanalıyla bu işi yapıyor. Atatürk gelip yine Samsun’a çıkıp bizi kurtarabilir mi? Keşke kurtarsa ama öyle bir şey mümkün değil. Ne yapacağız? Bu sefer Samsun’a değil sandığa çıkacağız! Çıkamazsak ne olacağını adam söyledi: ‘Parlamenter sistem karantina altındadır’ dedi. Yani demokrasiymiş, medyaymış, hürriyetmiş böyle bir şey yok; yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, medyayı hatta yargıyı tek ele alacak.

"HAYATIMIZ PAHASINA DEMOKRASİMİZİ SAVUNACAĞIZ”
Hâkimler tutuklanıyor, dünyada böyle bir facia görülmemiştir! Bundan 5 yıl önce levhalardaki Türkiye Cumhuriyeti ambleminin kaldırılacağını düşünüyor muyduk? 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs’ın yasaklanacağını düşünüyor muyduk? Bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk bırakmanın yasaklanacağı aklımızdan geçiyor muydu?
Soranlarla dalga geçerdik ama bunlar oldu ve olmaya devam edecek. 24 saat uyumayacağız! Eksik gedik hürriyetimizi hayatımız pahasına bile olsa ev ev, sokak sokak savunmamız lazım. 7 Haziran’dan sonrası yok. Belki Suriye olacağız, kanlı bir savaşa sürükleneceğiz. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi, komşularımızı kaybedeceğiz. O duruma düşmemek için ne olur erken davranalım. Yalvaralım, ödünç oy isteyelim ve bu hırsızlar imparatorluğunu yıkalım!

"BUNLAR AMERİKAN MÜSLÜMANI, IŞİD MÜSLÜMANI, RECEP MÜSLÜMANI!”
 İki Müslüman kavga etse üçüncüye ayırmak düşer. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da bizim Müslüman kardeşlerimiz öldürülüyor. Bu ateşe kim benzin döküp silah yolluyor? Müslümanın ayırması gerekmiyor mu? Ne için, İsrail ve Amerika böyle istedi diye; biz birbirimizi keseceğiz, çocuklarımız ölecek, 10 yaşındaki kız çocukları 20 defa satılacak. IŞİD diye sapık supuk oluşum, biz böyle bir İslam gördük mü, elhamdülillah Müslümanız.  Bunlar Amerikan Müslümanı, IŞİD Müslümanı, Recep Müslümanı. İnsanlık dışı bir manzara var ortada. Genel Kurmay Başkanı bunların şerrinden kaçtı. Bizim ordumuzu Suriye’ye sokmak istiyorlar. Amerika ve İsrail’in uşağı olarak aynı Kore Harbi gibi çocuklarımızı orada öldürtmek istiyorlar. Atatürk ne demişti: "Eğer vatan savunması için değilse her savaş bir cinayettir!” Suriye bize saldırdı mı? Namusumuza dokundu mu? Niye saldıralım Suriye’ye? Birilerinin taşeronu bunu uygulamak istiyor.

"TARIM VE HAYVANCILIK ÇÖKTÜ, SANAYİ SATILDI”
Zaten 2,5 milyon insan gelmiş, iki üniversite mezunu çocuklarımız aç, 50 tane öğretmen adayı intihar etti bu ülkede! Patates 5 TL, fasulye lüks oldu, çiftçi tarlasını bıraktı karton topluyor. Tarım, hayvancılık çöktü. Sanayi satıldı. Hayat tarzımıza müdahale edildi. Kardeşçe oturup konuşamayacağız bile! Atatürk’ün dediği gibi, "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.” Gereken cevabı sandıkta vereceğiz, eski hayatımızı, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni geri alacağız!”

IŞIKLAR: BÖLÜNMENİN ADINI SİLAHSIZLIK KOYDULAR!
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, şunları kaydetti: "Kurulduğu günden bugüne Cumhuriyetimizi örseleyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Demokrasi ile korku yan yana gelecek iki kelime değildir. Demokrasi sindirerek, açlıkla, yoksullukla, çaresizlikle terbiye edip sonuç alınacak bir rejimin adı değil. Bu memleketin gidişatı konusunda herkes telaşlı. Bölünme teranesi çıkardılar; adına uzlaşma, silahsızlık, çatışmasızlık gibi birçok ismin konulduğu ve akıbetinin ne olacağının belli olmadığı bir durum. Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası var: "Hocaya bağırıyorlar: "Hoca nereye?” Hoca da eşeğin üzerinde: "Vallahi nereye gittiğimizi yalnızca eşek biliyor.” Bizim memleketinde hali böyle. Nereye gidiyor bu memleket, biz bilmiyoruz ama birileri biliyor. İşte biz 7 Haziran’da nereye götürmek istediklerini sorgulayacağız.

"ATATÜRK CUMHURİYETİ SONSUZA KADAR YAŞAYACAK”
Adam, ‘Yeni Türkiye’ diyor. 92 yıllık Cumhuriyet’le ne derdin var? Büyük Atatürk’ün 1923’te kurduğu bir tane Cumhuriyet var ve sonsuza dek yaşayacak. Hayran oldukları Ortadoğu coğrafyasının hilafet kaydıyla Atatürk’te kalmasını istediler ama o bunu ret ederek demokratik ve laik bir cumhuriyet kurdu. Halifelik, ‘Allah'ın yeryüzündeki gölgesi (zıllullah fi'l-arz)’ anlamını taşıyor. Bu kadar büyük bir ünvanı elinin tersiyle itmiştir. Çınarın dibindeki yosun bile olamaz, kalkıp da oraların halifeliğine soyunmak ne haddine. İçte huzurumuz yok, dışta da onuru kaybetmiş durumdayız.

"SOYGUN DEMEYE DİLLERİ VARMIYOR!”
Dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisi arasında olmakla övünürken 14 milyon insanımız fakirlik sınırının altında yaşıyor. 8,5 milyonu yeşil kartlı. Bu kartlar ellerinden alınacağı korkusuyla oylarını almak gibi bir baskı ortamı içerisinde seçime gidiliyor. CHP, onlara mahkûm olmadıklarını söylüyor. Sadece kendi yandaşına ‘sosyal yardım’ adı altında verdiği yardımın toplamı 26 katrilyon. Adaletsiz bir Türkiye yaratırsan fakirliği çözemesin diyen de kendileri. Bülent Arınç, "İsrafın önünü alsak sizden vergi almamıza gerek kalmaz” diyor. İtirafa bakar mısınız? Soygun demeye dili varmıyor, onu da söyleyecektir! Bu beyan kaynağı nereden bulacağımıza açık cevaptır.

"CHP, İNSANI İÇİN VAR OLAN DEVLET ANLAYIŞINI HAKİM KILACAK”
Emeklilere yıllık iki maaş tutarında ikramiye verilecek, mazot 1,5 TL, asgari ücret 1500 TL olacak, evi olmayıp da ev almak isteyenlere, yaşı ve geliri ne olursa olsun, ev almaları için aylık 277 TL ev kredisi desteği sağlanacak. Halk için sosyal bir devleti savunursan kaynağı bulursun. Bu kaynağın bulunamayacağını söylemek ahlaksızlıktır. CHP’nin söylediği kanamayı durdurmak, ümitsizlikten çıkarmaktır. İnsanı için var olan devlet anlayışını hâkim kılmaktır. Yapmak istediğimiz bu. Ötekileştirerek, bölerek, ayrıştırarak, düşmanlaştırarak yok etmeye ve bu toplumu ‘ümmet’ diye bir karanlığın içine atmaya yönelik projeye ‘dur’ demenin zamanı 7 Haziran. Sonrasında işte bu restorasyonu beraber yaşayacağız. Türkiye sahipsiz değil.”

İKTİDARA GELMELERİ HALİNDE UYGULAMAYA GEÇİRİLECEK MERKEZ TÜRKİYE PROJESİ’Nİ ANLATTI
Işıklar, Gümüşyakalılara CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin yeni Vizyon Projesi olan Merkez Türkiye Projesi’nden söz etti. Buna göre dünyada ticaret yollarını birbirine bağlayan üç proje var, dördüncüsü "Merkez Türkiye” olacak. 4.5 saat uçuş mesafesinde 58 ülkeye 1.5 milyar nüfusa ve 21.6 trilyon dolarlık bir pazara erişim imkanına sahip bir ülke olarak konsolidasyon yüklerin toplandığı ve dağıtıldığı yeni bir koridor olacak. Sadece yolları değil, ekonomileri, yaşamları, kültürleri birbirine bağlayacak; dünyanın merkezini Türkiye yapacak. Türkiye’yi de orta gelir ve orta teknoloji tuzağından kurtaracak, barış ve zenginleşme getirecek.   

Hazal BAŞARAN

YORUM YAP