Gültekin: İktidarlar kazandı Türkiye kaybetti

Gültekin: İktidarlar kazandı Türkiye kaybetti

15.02.2016 11:01:21

Silivri Söyleşilerinin 43'üncüsünde muhalif yazılarıyla bilinen Gazeteci-Yazar Levent Gültekin, konuk olarak ağırlandı. 9 Şubat Salı günü, saat 19.00'da, Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Sergi Salonunda kaydedilen söyleşi programını Silivrililerin yanı sıra Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Başkan Yardımcıları Emine Tarin ve Hasan Solak, CHP'li Belediye Meclis Üyeleri İbrahim Çeşmecioğlu, Doruk Bulut, Süheyl Kırkıcı, Semih Ayeş, CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Berker Esen ve yönetimi, Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, CHP eski İlçe Kadın Kolları Başkanı Nazan Kaçar dinleyenler arasında yerini aldı.

“TÜRKİYE YIKILIYOR!”
Gazeteci- Yazar Levent Gültekin, hatalı politikalar yüzünden ülkemizin umutsuzluğa sürüklendiğini, toplum olarak değerlerimize sırt çevirir hale nasıl geldiğimizi şöyle yorumladı: ”Benim saptamalarım biraz keskindir. O yüzden moral bozucu olabilirim, kusura bakmayın, moralinizi bozmaya geldim zaten. Türkiye nereye gidiyor? Türkiye yıkılıyor şu anda. Çok üzülerek söylüyorum; büyük bir deprem oluyor, hep beraber o depremin sonucunu bekliyoruz. Tahribatın ne boyutta olduğunu deprem durduğunda anlayacağız. Şu anda depremi durduracak bir güç yok. Umut ediyorum ki sonucunda çok büyük kayıplar verilmemiş olur, bu ülkenin belini doğrultacak kadar direnci kalmış olur.

“BU DURUMA GELMEMİZDE HEPİMİZİN PAYI VAR”
70-80 milyonluk aklı başında insanların olduğu bir ülke baş aşağı betona toslayacak bir duruma nasıl geldi? Hepimizin katkısı var, hep beraber bu hale getirdik. Yönetenlere çanak tuttuk. Bugün yaşadıklarımız sadece bugünkü iktidarın yaptığı bir şey değil. Türkiye'nin çok uzun yıllardır var olan birikimini düzeltmek yerine bir miktar daha koyunca artık taşımaz oldu. Hepimiz onun altında eziliyoruz.”

UMBERTO ECO'NUN GÖZÜNDEN ESKİ ZAMANLARDAN BUGÜNE DÜŞMAN YARATMANIN SERÜVENİ
Birçok devletin ayakta kalma mücadelesi verirken kendisine dışarıdan düşman yarattığını, Türkiye'de ise iktidarların varlıklarını sürdürmek için düşmanı içeride yarattığını söyleyen Gültekin, “İnsanlık tarihi, düşman yaratmanın ve onunla savaşmanın tarihidir” diyen Umberto Eco'nun bir anısından yola çıkarak siyasilerin beslendiği anlayışa dikkat çekti:


Sahi Türkiye'nin Düşmanları Kimler?
New York'ta Pakistanlı bir taksi şoförü İtalyan yazar ve düşünür Umberto Eco'ya soruyor:
“İtalya'nın düşmanları kimler?”
Eco, önce soruyu anlamıyor ve şöyle cevap veriyor: “İtalya'nın düşmanı yok. Uzun yıllardır kimseyle savaşmıyoruz.”
Fakat taksi şoförü cevaptan hoşnut olmuyor ve “İtalya'nın ihtilaflı topraklar, etnik temelli nefret, sınır ihlalleri gibi nedenlerden dolayı hangi halklarla yüzyıllardır savaş halinde olduğunu öğrenmek istediğini” söylüyor.
Eco, soruyu tam olarak anlamadığı için cevabını şöyle açıklıyor: “Son savaş halinden beri yarım yüz yüzyıldan uzun süre geçti o zamandan beri kimseyle savaşmıyoruz.”
Taksi şoförü: “Düşmanları olmayan bir halk olabilir mi?” diyerek aldığı cevaptan tatmin olmadığını belirtip sohbeti bitiriyor.
Umberto Eco taksiden indikten sonra sorunun üzerinde biraz düşününce Pakistanlı şoförün aslında ne demek istediğini fark ediyor.
“Devletler ulusal kimlik yaratmak, kendi toplumlarını bir arada tutmak için düşman yaratırlar.”
İtalya bu amaçla kimi kendisine düşman seçmişti? Taksi şoförü bunu merak ediyordu.
İtalya'nın yaratılmış düşmanlarını.
Mesela “Büyük düşman” Sovyetler birliği dağılınca ABD'nin imdadına Bin Ladin yetişmişti.
Sadece kimlik oluşturmak, toplumu bir arada tutmak için değil. Devletlerin, değer sistemlerini ölçebilmek ve sergilemek için de düşman bulmaları gerekiyordu.

“TÜRKİYE'DE İKTİDARLAR VARLIKLARINI SÜRDÜRMEK İÇİN DÜŞMANI İÇERİDE YARATTI”
Umberto Eco'nun son çıkan “Düşman Yaratmak” adlı kitabını okuyunca aklıma Türkiye'nin düşmanları geldi? Türkiye'nin düşmanları kimler? Eco, İtalya'nın son 60 yıldır yaşadığı felaketleri; düşmanları dışarıdan bulmak yerine içeride yaratılmış olmasına bağlıyor. Türkiye de benzer bir durumda. Birçok devlet kendisine dışarıdan bir düşman yaratırken, Türkiye'de iktidarlar varlıklarını sürdürmek için düşmanı içeride yarattılar. İktidara gelen partiler tabanlarını bir arada tutmak için kendisine muhalif kesimlere Türkiye'nin düşmanı muamelesi çektiler. Her iktidar kendisinden olmayanı düşman olarak lanse etti bize.

“SİSTEM NORMAL BİR İNSAN GİBİ YETİŞMEMİZE MÜSAADE ETMEDİ”
Bir dönem dindarlar, başka bir dönem solcular, Kürtler, Aleviler düşman olarak gösterildi bize. Sonuçta hepimiz birbirimize düşman olduk. Aramıza duvarlar ördüler. Devletin düşman yaratma politikası ne yazık ki hiçbirimizin normal bir insan gibi yetişmesine müsaade etmedi. Toplumun bütününü memnun edecek bir dil üretmekte başarısız oldukları için kendi gözlerine kestirdikleri kesimi arkasına alıp ötekini karşısına koyarak ancak yürüyebildiler.

“DÜŞMANLIK İÇİMİZE YERLEŞTİ”
Hiçbirimiz insana insan olduğu için bakmadık. İdeoloji, etnik köken, inanç, mezhep üzerinden hayatımızı tanzim ettik. Siyaset de bunu kullandı.

“BU ŞEKİLDE DEVAM EDEMEYİZ”
Hepimiz tabanını kenetlemek ve daha çok oy almak için ötekini düşman olarak tanımlayan iktidarların oyununa geldik. İktidarlar varlığını sürdürdü ama ülkemiz, dostluğumuz, değerlerimiz, geleceğimiz onarılmaz bir yara aldı. Ama yeter! Bu şekilde devam edemeyiz. Siyasetin ayrıştırmayı en çok kullandığı, inanılmaz kötü bir dönemden geçiyoruz. Bu siyasetle baş etmenin tek yolu, ortak değerlerimizin farkında olan bir bilinç düzeyi oluşturmak. Kendimizden başlamamız lazım ancak biz iyi olursak bu ülke iyi olur.”
Gültekin, söyleşiyi dinleyicilerden gelen soruları yanıtlayarak sona erdirdi.
Hazal BAŞARAN

YORUM YAP