“Eğitim bir halkın yarınıdır; onu karanlığa teslim etmeyeceğiz”

“Eğitim bir halkın yarınıdır; onu karanlığa teslim etmeyeceğiz”

16.09.2025 10:41:54

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, yayımladığı bildiride Türkiye'nin derin bir eğitim krizi yaşadığını vurguladı. Bilimsel ve kamusal eğitimin yeniden kazanılması gerektiğinin altı çizildi.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılına adım atılırken eğitimde ciddi bir erozyon yaşandığına dikkat çeken Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, kamuoyuna kapsamlı bir bildiri sundu. Açıklamada, Cumhuriyet'in aydınlanmacı mirasının piyasa çıkarları ve dogmatik yaklaşımlar arasında giderek aşındığı vurgulanarak, “Eğitim bir halkın yarınıdır; onu karanlığa teslim etmeyeceğiz” denildi.
Açıklama şöyle: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken, en temel kazanımlarımızdan biri olan eğitim büyük bir erozyon yaşıyor.
Cumhuriyet'in aydınlanmacı mirası, piyasanın çıkarları ve dogmatik yaklaşımlar arasında giderek aşındırılıyor. Okullar bilimin ve aklın kalesi olmaktan uzaklaşıyor; çağ dışı uygulamaların ve ticari kaygıların gölgesine bırakılıyor. Eğitim, toplumun tüm çocukları için eşit bir hak olmaktan çıkıp, ekonomik gücü olanların ayrıcalığına dönüşüyor.
Bu tablo, yalnızca bugünün değil, ülkemizin yarınını da tehdit eden ciddi bir tehlikedir.
Bir zamanlar toplumsal bütünleşmenin güvencesi olan Cumhuriyet okulu ise kayboluyor; okullar artık birleştirici değil, toplumsal ayrışmanın aracı haline getiriliyor.
“BUGÜN BİR EĞİTİM KRİZİNİN TAM ORTASINDAYIZ”
Son yirmi yılda yaklaşık 20 bin köy okulu kapatıldı. Ayrıca, temel eğitim çağındaki bir milyonu aşkın çocuğumuz çeşitli nedenlerle eğitim dışında kaldı. Sınav merkezli yapı nedeniyle milyonlarca çocuk sistemin dışına itiliyor; başarısız olarak etiketlenen öğrenciler imam hatip okullarına ya da meslek liselerine mecbur bırakılıyor.
On binlerce çocuk okula aç gidiyor, binlerce üniversite öğrencisi barınma sorunları nedeniyle eğitimini yarıda bırakıyor. Eğitim alamayan milyonlarca çocuk, çocuk işçiliğine zorlanıyor; atölyelerde ve tarlalarda çalıştırılıyor. Aileler artan okul masraflarıyla baş edemezken, gençler umutsuzluk içinde gelecek planlarını yurt dışında kurmaya çalışıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı ise bu yapısal sorunları çözmek yerine, çözümü özelleştirmede, uzak, dogmatik tutumlarla krizi derinleştiriyor.
Bu örnekler bile, eğitimdeki krizin boyutlarının ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor.
EĞİTİMDEKİ GİDİŞAT KARANLIĞA DOĞRU
Bilim ve akıldan uzaklaşma. Müfredatlar ve eğitim politikaları, çağın gerektirdiği bilgi ve beceriler yerine dogmatik yaklaşımlara yöneliyor; özgür düşünce alanı daralıyor.
Eğitimin piyasalaşması. Okullar ve dersler, bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp adeta ticari bir mal gibi sunuluyor. Gelir düzeyi, çocukların aldığı eğitimin niteliğini belirler hale geliyor.
Çürüme ve yozlaşma. Eğitim sisteminde liyakat aşılıyor; okullarda tarikatlar cirit atıyor. Son dönemdeki sahte diploma skandalları ve denetimsizlik, hem kurumlara hem de topluma güveni zedeliyor.
Toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesi. Eğitim, tüm yurttaşların ortak hakkı olmaktan çıkarak elit bir kesimin ayrıcalığına dönüşüyor; milyonlarca çocuk ve genç fırsat eşitsizliğinin gölgesinde büyüyor.
“ÇAĞRIMIZ NET”
Bilimsel ve çağdaş eğitim yeniden kazanılmalı. Eğitim, sorgulayan ve üreten bireyler yetiştirecek şekilde kurgulanmalıdır.
Eğitim bir haktır, ayrıcalık değil. Gelir düzeyi ya da sosyal statü, çocuklarımızın geleceğini belirlememelidir; kamusal eğitim, tüm yurttaşlara eşit sunulmalıdır.
Toplumsal kalkınmanın temeli eşitliktir. Eğitim hakkının daralması, yalnızca bireyleri değil ülkemizin geleceğini de tehdit eder.
“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI'NA SESLENİYORUZ”
Okulların açıldığı bu Eylül ayında, çocuklarımızın geleceğini gölgeleyen dayatmalara ve güç ilişkilerinin gölgesini hissettirmeye çalışan politikalara karşı çıkacağız. Cumhuriyetimizin aydınlanmacı mirası; laiklik, bilimsel ve kamusal eğitim ilkeleriyle birlikte yeniden güçlendirilmelidir.
Eğitim bir halkın yarınıdır; onu karanlığa teslim etmeyeceğiz.”
Haber Merkezi

 

YORUM YAP