Dönülmez Bir Yola Giriyoruz

Dönülmez Bir Yola Giriyoruz

20.08.2010 10:33:02



CHP İlçe Başkanı Selami Değirmenci Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nı ziyaretinde referandumda “Hayır” konusunda destek isteyerek çeşitli açıklamalarda bulundu.

 

“REFERANDUMU

ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ”

CHP Silivri İlçe Başkanı Selami Değirmenci şöyle konuştu: “Meslek odaları ziyaretimize esnaf odasından başladık. Yaklaşık 1 haftadır bir koldan kadın kolları bir koldan gençlik kollarımız,  bir taraftan bizler halkımıza referandumda neden hayır denmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ülkenin geleceği açısından bu referandumun Türkiye’yi nereye götüreceğini anlatmaya çalışıyoruz. Alan çalışmamıza çıkalı bir hafta oldu. Kadınlarımız köylerden başladılar. Yaklaşık her gün 25-30 kişilik bir ekip ev ev dolaşıyor. Her eve referandumda neden hayır denmesi gerektiğini anlatıyoruz. İl başkanlığımız tarafından hazırlanan broşürlerimizi aktarıyoruz. Gençlerimiz hem hafta sonları sahil boylarında hem de akşamları yine kalabalığın yoğun olduğu sahil kesiminde stantlar kuruyor. Çarşı meydanında da standımız var.

 

“ŞU ANKİ PROPAGANDA

FAALİYETLERİ

RESMİ OLARAK YASAK”

Aslında propaganda dönemi henüz resmen başlanmadı. Fakat AKP’nin yasa tanımazlığı sonucunda; madem onlar yasaları çiğniyor, kamu görevlileri onlara sesini çıkaramıyor, biz de aynısını yapalım diyerek çalışmalara başladık. Bildiğiniz gibi pankart, afiş asmak 23 Ağustos’tan önce yasak. Ziyaretler hariç,  stantlar kurmak, araçlarla sesli yayın yapmak yasak olmasına rağmen ülkemizdeki kamu görevlileri AKP’ye sesini çıkarmıyor. Onlar ses çıkarmayınca aynısını yapıp bizde yasaları çiğniyoruz. Halkımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda 1 hafta içinde yaklaşık 80 bin el broşürümüz halkımıza iletildi.

 

“ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”

Şu saatlerde bile birçoğu oruçlu olmasına rağmen 25 civarında kadınımız Fener’de ev ev gezilerini sürdürüyorlar. Yine Ortaköy’deki ekibimiz çalışmalara devam ediyor. Gençler şu anda sahil çalışması yapıyor. Bundan sonra biz de Sanayi Sitesinde tekrar çalışmalarımıza devam edeceğiz. Oradaki esnaflarımızla görüşüp anlatmaya çalışacağız. Akşamları da belediye başkanımızla köy gezilerimizi sürdüreceğiz. Birlikte dün akşam (Pazartesi) Kadıköy, Gazitepe’den programımızı başlattık. Bu akşam (Salı) yine Akören, Kurfallı var. Oraya belediye başkanımız katılamayacak çünkü okul müdürümüz ve milli eğitim müdürümüzle iftar yemeği var. Yarın akşam yine belediye başkanımızla birlikte Çayırdere, Sayalar, Beyciler gibi her gece gezilerimize devam edeceğiz.

 

TABAKOĞLU: ALEYHLİ BİR

ANAYASA ONAYLANIYOR

Selami Değirmenci’nin ardından söz alan Esnaf ve Sanatkârlar Odası başkanı Ali Tabakoğlu ziyaretlerinden dolayı CHP’ye yönetimi adına teşekkür ederek referandum hakkındaki görüşlerini açıkladı.  Tabakoğlu şöyle konuştu: “Sizlerinde ifade ettiği gibi 12 Eylül’de Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir referandum var. Tabi bu referandumun anayasamızda yapılması gereken değişikliklere hiçbirimiz hayır demiyoruz. Ama gerçekten halkımızın istediği biçimde, halkımıza fayda sağlayacak, halkımızın özlediği bir demokrasi çerçevesi içindeki anayasayı hep birlikte onaylıyoruz. Ama şu kadarını söyleyeyim ki şu anki anayasadan esnafımızdan halkımızdan tutalım, 12 Eylül’de çıkan anayasadan, aleyhimize olarak daha farklı bir anayasa. Daha da aleyhli olan bir anayasa oylanıyor. Ben  bir oda başkanı olarak ifade etmek istiyorum. Belki siyasi olarak yorumlanabilir ama ben her zaman söylediğim gibi doğruları doğru, yanlışı da yanlış olarak ifade ediyorum.

 

“YARGININ SİYASALLAŞTIRILMASI

BENİ ÜZÜYOR”

 Yargının siyasallaştırılması konusu beni çok üzüyor, diğer konulara pek değinmek istemiyorum. Bu gerçekten ülkemiz için ilerisi için güdümlü bir demokrasi olacağını şahsi fikrim olarak ifade ediyorum. Halkımız bu konuda bilinçlendirilmeli. Her kişinin vereceği evet veya hayıra saygı duymamız lazım. Ama ileride de bizlerin aleyhine olacak sonuçları da şimdiden düşünerek değerlendirerek karar vermemiz gerekiyor. Tabi bunu yine halkımız değerlendirecek. Bizler de başta olmak üzere kafamız karışık bir halde. Bir iki konuyu anca çözebiliyoruz, diğerlerini çözemiyoruz. Ben şahsen çözemiyorum. Ama gözlerimizin önünde olan konu apaçık ortada. Yüksek Hâkim Savcılar Kurulu üzerinde alınacak kararlar.

Bugün yine gazete manşetlerinde ulusal basında bir haber okuyorum. Askerle yapılan pazarlıklar da bizi rahatsız ediyor.

 

“BÖYLE BİR UYGULAMA YARGIYI

İPOTEK ALTINA ALMAK DEMEK”

Başka bir birimde de yargı önünün açılması için ya da o kişi için yargıya müracaat edilmişse de atamalar yapılıyor. Şimdi böyle bir uygulama içine girilirse yarın yargı ipotek altına alındığında demek ki daha farklı uygulamalar çıkacak bizlerin karşısına. Bunun için çok iyi düşünerek bu değerlendirmeyi hep birlikte yapmamız gerekiyor. Türkiye’mizin bölünmemesi, parçalanmaması için el birliği içinde, birlik beraberlikle bizlerin üstüne düşen görev neyse sivil toplum örgütü, meslek kuruluşu olarak odalar olarak bir araya geldiğimizde de değerlendirme yapıyoruz. Siyasi görüş ne olursa olsun. Bizler sivil toplum örgütü meslek kuruluşu olarak siyasetin dışında  ülkemizi halkımızı ve başta da esnaf ve sanatkârlarımızı düşünerek bu şekilde değerlendirme yapıyoruz.”

 

DEĞİRMENCİ: GERİ DÖNÜLMEZ

BİR YOLA GİRİLİYOR

Değirmenci söz alarak, “Sivil toplum örgütü de olsanız ne kadar siyasetin dışında durmaya çalışırsanız çalışın ülkenin geleceği hakkında herkes kadar sizin de söz söylemeye hakkınız var. Geri dönülmez bir yola giriliyor. Eğer buralarda sessiz kalırsak yarın gelecek kuşaklara karşı hepimizin çok büyük vebali olacak. Biz halkımıza anlatalım, bilinçlendirelim gelecek karara elbette saygı duyacağız yapacak bir şey yok. Ama halkımız sonra  “Böyle olduğunu bilseydik oyumuzu ona göre kullansaydık”’ dememeli. Onun için biz elimizden geldiğince doğruları anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

 

TABAKOĞLU: SİYASİ PARTİ

TEMSİLCİLERİNE

BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR

Tabakoğlu: “Türkiye genelinde doğruların anlatılması gerekiyor. Sayın Değirmenci’nin de ifade ettiği gibi bize iyi anlatılmadı biz bunu düşünemedik demesin halkımız. Siyasi parti temsilcilerine, sizlere büyük görevler düşüyor. Bu yüzden doğruların bilinmesi gereken konuların referandum ve anayasa değişikliği üzerine önemli maddelerin bilinmesinde yarar var. Ben orada 6 tane maddeyi istemiyorum. Onları açık bir şekilde ifade ediyorum ki bunu engellemek istiyorum. Çünkü benim için sakınca doğuracak maddeler” şeklinde konuştu.

 

DEĞİRMENCİ: ZEHİRİ

ŞEKERLE SARIYORLAR’

Değirmenci tekrar söz alarak, “26 Mart’ta anayasada değişiklik oluyor diye göstermenin hiçbir âlemi yok. Çünkü ipe sapa gelmez şeyler. Hatta bizim Süheyl Batum hocamızın da çok açık bir şekilde ifade ettiği gibi o yasal düzenlemeler, sözüm ona yapılan anayasa değişiklikleri ileride bu konuda bir yasa çıkarsa buna uygun yapılır anlamında. Bugün hiçbir geçerliliği olmayan, özgürlüklerin genişletilmesi ile ilgili hiçbir şey ifade etmeyen bu anayasal değişiklikler sadece sivil diktaya gitmenin yolunda olan,  zehiri şekerle sarmaktan ibaret olan adımlar.

 

“ORTA DİREK GİDİYOR”

Bu her ne kadar genel seçim değilse de 8 yıl iktidarı sonucunda yine Silivri’den örnek verirsek; neredeyse Silivri’nin nüfusu ikiye katlamışken esnaf ve sanatkârlarımızın sayısında yarıya yakın bir düşüş var. Katlaması gerekirken tam tersine esnaf ve sanatkârlar, yani orta direk gidiyor. İşçimizin hali perişan. Bu gün birçok insan asgari ücretin altında çalışmak mecburiyetinde. Birçoğu çaresizlikten isteyerek sigortasız çalışmayı kabul etmek zorunda. Emeklilerimizin hali perişan. Çiftçi hiçbir dönemde görmediği zulmü görüyor, her gün biraz daha eriyor. Bugün artık bir çiftçi ailesi oğlunu, kızını evlendirebilmek için ancak arazi satarak düğününü yapar hale geldi. İnsanların bütün bunları görmezden gelmemesi gerekiyor.

 

‘İNSANLARIMIZ KANDIRILIYOR’

 Sayın Başbakanın olağanüstü yalan ifadeleriyle, gerçek dışı göstermeleriyle insanlarımız maalesef kandırılıyor. İki gün önce kendi gözlerimle görmesem televizyonda inanmayacağım. “Bu anayasa değişikliğiyle memurlar çok daha fazla maaş alacak” diyor. Anayasa değişikliğinin memur maaşı artışına nasıl bir katkısı olacağını hakikaten bilmek lazım. Kimse sormuyor anayasa değişikliği nasıl bir memur maaşı artışı getirecek diye. Ona ihtiyaç hissetmeden sadece toplum psikolojisiyle alkışlamaktan ibaret insanlar. Yanlışlardan biride 26 soruya bir tane cevap olması. Ya hepsini kabul edeceksin ya da hayır. Böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu.

 

ÜNAL: KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

CHP yöneticisi Avukat Ünal Doğrul kuvvetler ayrılığı ilkesine değinerek referandum konusunda görüşlerini şöyle açıkladı: “Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk kuruluşunda 1921’de kuvvetler birliği sistemi vardı. O gün o koşullarda Atatürk hem Cumhurbaşkanı, hem komutan. Meclis tam yetkiyle arkasında. Yargı, yürütme ve yasama hepsi beraber, o günün koşullarda normal. Fakat 1924’te Atatürk kuvvetler birliğini ayırdı. Yürütme farklı, yasama farklı, yargı farklı. Biz 2010’a geldik zaten yürütme yasamayı ya da yasama yürütmeyi kontrol altına almış. Yargı bunun dışındaydı.

Bu süreçte anayasa değişikliği ile anayasa mahkemesinin yetkilerinin tamamının cumhurbaşkanına verilmesi, yol arkadaşımız cumhurbaşkanı hepsini atayacak, yargı da benim demeleri oluyor.

 

“TUTUKLULUK ESAS DEĞİL”

Birilerine telefon açıyor şura öncesi ne hazindir ki bir aydır süren soruşturmada yakalama ve tutuklama kararları çıkıyor. Sonra şura bitiyor bir gün sonra yakalama kararları kalkıyor. Hukuk devletinde bunlar olmaz ki. Ergenekon diye bir ucube yarattılar. Bakan, sözüm ona koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı diyor ki; ‘ya bu Ünal da çok uzadı’ .Öyleyse şikâyet etme bunu değiştir. İki senedir insanları neden tutukluyorsun? Tutukluluk esas değil.

 

“AVUKATLARIN ALAMADIĞI

SORUŞTURMA BİLGİLERİ

GAZETECİLERDE”

Serbest yargılama olmasına rağmen insanları içeri atıyorsun. Denetimde serbestlik getirdin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmeleri var, Türkiye’yi de bağlıyor. Soruşturma başlamadan bütün özel bilgileri medyaya veriyorlar. Avukatların alamadığı soruşturma bilgileri gazetecilerin elinde. Diyor ki gazeteci; “Şu tutuklanacak şu tutuklanacak”.  Bakıyorsunuz bir hafta sonra oluyor. Bunun adı da özgürlük, demokrasi.

 

“AKP ZİHNİYETİ CUMHURİYETLE

HESAPLAŞIYOR”

Türkiye şu anda korku imparatorluğuna doğru gidiyor. AKP zihniyeti cumhuriyetle hesaplaşıyor. Adamlar diyor ki; ölüleri bile oy kullandırın, seçim önemli değil anayasa değişikliği daha önemli. Evet, önemli çünkü bu gün anayasa mahkemesi bile geri adım attı. Bunu neye dayanarak söylüyorum?  İptal etmesi gereken maddelerin hiçbirini iptal etmedi. Kapatması gereken AKP için, bu parti laiklik karşıtı bir eylemlerin odağı olmuştur diyerek pazarlıklarla para cezasına mahkûm etti. Böyle bir şey olabilir mi?

 

“YOL HARİTASI UYGULAMADA”

Düne kadar başbakan, “CHP MHP PKK” zihniyeti bir dedi. Bugün Apo açıklama yapıyor,  eylemsizlik kararı alıyor, “Referanduma destek olun” diyor. Şimdi sormak lazım Sayın Başbakan zaten senin müsteşarların çıkıp kendi ağzıyla açıkladı. Mit müsteşar yardımcısı Cevat Öneş, “PKK’yla Apo’yla görüşmeler yaptık” diye beyan verdi. Yol haritası nerede işte uygulamada. “Esas değişiklikleri 12 Eylül’den sonra yapacağız” diyor.

 

“REFERANDUM GEÇERSE

ILIMLI İSLAM OLACAĞIZ”

Bazı arkadaşlar bayrak istiyoruz diyor ya, işte bayrak o zaman çekilecek. Diyarbakır belediye başkanı dedi ki; ‘Meşe ağacı birilerinin bir yerlerine batsın’. O birilerinin ismini de verdi, “başbakan” dedi. Başbakan kendini değil Türk milletini temsil ediyor. Buna bile cevap vermedi. Ne acı bir durum bu. Eğer bu referandum geçerse bilin ki Amerikalıların dediği gibi ılımlı İslam olacağız. Hazırlayın kendinizi.

 

“LAİKLİK BU ÜLKENİN TEMELİ”

Mustafa Kemal bizi kulluktan tebaa olmaktan kurtardı, vatandaş olduk. 85 yıldır Ortadoğu’nun en parlak en batılı ülkesi Türkiye, cumhuriyet rejimi ayakta. Şimdi bu arkadaşlar yıkmak için mücadele ediyorlar. Laikliği kaldırdığınız zaman bu ülkede insanlar birbirlerini boğazlar. Bu ülkede bir sürü mezhep,  farklı farklı tarikat var. Laiklik bunların güvencesi, bu ülkenin temeli. Laikliği çekip aldığınız zaman Irak’tan Yugoslavya’dan farkımız olmaz. Zaten oraya götürmek istiyorlar süreci.

 

“ ARKADAŞLARA SANKİ

VAHİY GELİYOR”

Kendilerini ulema sanıyorlar, neyin ulemasıysa artık. “Biz karar verdik bitti” diyorlar, böyle bir şey dünyada yok. Bir toplumda istişare edersin, konuşursun tartışırsın akıl bunu emreder. Arkadaşlara sanki vahiy geliyor, topluma tebliğ ediyorlar onu. Sabah uyanıyorsun “Biz böyle karar aldık” deniliyor. Hadi geçmiş olsun. Başbakan özetliyor; diyor ki “Ben ülkemi pazarlıyorum”. Bu anayasa değişikliğinin bir nedeni de pazarlama. Sayıştay denetimi kaldırıp yargıyı istedikleri gibi değiştirip etki altına aldıktan sonra daha kolay olacak. Şimdi zorluklar var. Yabancı satışları var, sınırlamalar var, %5 oranları var, büyük kentlerde askeriyenin olduğu yerler var. Yarın oraları satacaklar. Çıkarıp uygulamaya koyamadıkları 2’B’ler var. Ben inanıyorum bu anayasa değişikliği geçtikten sonra bir sürü anayasa değişikliği yapacaklar.

 

“VATANDAŞLIĞI KALDIRIP

YERİNE NE KOYACAKLAR?”

“Anayasa’dan Türklük tanımını kaldıracağız” dediler peki, ne olacak? Burada herkes farklı etnik kimlikten. Çerkez’i, Arnavut’u, Boşnak’ı var, Muhaciri var. Ama herkes “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyor. Bu bir kültür bağıdır. Vatandaşlığı kaldırıp yerine ne koyacaklar? Dini mi koyacaksın? Din birleştirici olsaydı, Irak’ta Müslüman Müslümanı boğazlamazdı. Şii’si, Sünii’si birbirine düşman. Cumhuriyet yıllarca yaşamış buraya gelmiş, biz 500 yıl önceki etnik kimliklerimize geri döneceğiz. Böyle bir şey var mı? Biz bu coğrafyayla övünüyoruz. Her etnik kimlikten insan var.

 

“KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ”

Cemaatler bile birbirine düşmüş o bakanlık senin, bu bakanlık benim diyerek. Memleketi cemaatler paylaşıyor. Tamam, cemaatler de sivil toplum kuruluşu ama günümüzde ihtiyaç var mı onlara? Demek ki hala vatandaş olamamışız. Atatürk 85 yıl önce boşuna demiş “Burası bir Cumhuriyettir, siz de vatandaşsınız” diye. Bu köprüden önceki son çıkış. Burada dur demek lazım. Ya da yolu değiştirmek. Bunu yapamazsak bir daha çıkışımız kalmayacak.”

Cemile KAYAR/

Senem MARMARA

YORUM YAP