
CHP İlçe Başkanı Selami Değirmenci Esnaf ve Sanatkârlar
Odası’nı ziyaretinde referandumda “Hayır” konusunda destek isteyerek çeşitli
açıklamalarda bulundu.
“REFERANDUMU
ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ”
CHP Silivri İlçe Başkanı Selami Değirmenci şöyle konuştu:
“Meslek odaları ziyaretimize esnaf odasından başladık. Yaklaşık 1 haftadır bir
koldan kadın kolları bir koldan gençlik kollarımız, bir taraftan bizler halkımıza referandumda
neden hayır denmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ülkenin geleceği açısından
bu referandumun Türkiye’yi nereye götüreceğini anlatmaya çalışıyoruz. Alan
çalışmamıza çıkalı bir hafta oldu. Kadınlarımız köylerden başladılar. Yaklaşık
her gün 25-30 kişilik bir ekip ev ev dolaşıyor. Her eve referandumda neden
hayır denmesi gerektiğini anlatıyoruz. İl başkanlığımız tarafından hazırlanan
broşürlerimizi aktarıyoruz. Gençlerimiz hem hafta sonları sahil boylarında hem
de akşamları yine kalabalığın yoğun olduğu sahil kesiminde stantlar kuruyor.
Çarşı meydanında da standımız var.
“ŞU ANKİ PROPAGANDA
FAALİYETLERİ
RESMİ OLARAK YASAK”
Aslında propaganda dönemi henüz resmen başlanmadı. Fakat
AKP’nin yasa tanımazlığı sonucunda; madem onlar yasaları çiğniyor, kamu
görevlileri onlara sesini çıkaramıyor, biz de aynısını yapalım diyerek
çalışmalara başladık. Bildiğiniz gibi pankart, afiş asmak 23 Ağustos’tan önce
yasak. Ziyaretler hariç, stantlar
kurmak, araçlarla sesli yayın yapmak yasak olmasına rağmen ülkemizdeki kamu
görevlileri AKP’ye sesini çıkarmıyor. Onlar ses çıkarmayınca aynısını yapıp
bizde yasaları çiğniyoruz. Halkımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda
1 hafta içinde yaklaşık 80 bin el broşürümüz halkımıza iletildi.
“ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”
Şu saatlerde bile birçoğu oruçlu olmasına rağmen 25
civarında kadınımız Fener’de ev ev gezilerini sürdürüyorlar. Yine Ortaköy’deki
ekibimiz çalışmalara devam ediyor. Gençler şu anda sahil çalışması yapıyor.
Bundan sonra biz de Sanayi Sitesinde tekrar çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Oradaki esnaflarımızla görüşüp anlatmaya çalışacağız. Akşamları da belediye
başkanımızla köy gezilerimizi sürdüreceğiz. Birlikte dün akşam (Pazartesi)
Kadıköy, Gazitepe’den programımızı başlattık. Bu akşam (Salı) yine Akören,
Kurfallı var. Oraya belediye başkanımız katılamayacak çünkü okul müdürümüz ve
milli eğitim müdürümüzle iftar yemeği var. Yarın akşam yine belediye
başkanımızla birlikte Çayırdere, Sayalar, Beyciler gibi her gece gezilerimize
devam edeceğiz.
TABAKOĞLU: ALEYHLİ BİR
ANAYASA ONAYLANIYOR
Selami Değirmenci’nin ardından söz alan Esnaf ve Sanatkârlar
Odası başkanı Ali Tabakoğlu ziyaretlerinden dolayı CHP’ye yönetimi adına
teşekkür ederek referandum hakkındaki görüşlerini açıkladı. Tabakoğlu şöyle konuştu: “Sizlerinde ifade
ettiği gibi 12 Eylül’de Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir referandum var.
Tabi bu referandumun anayasamızda yapılması gereken değişikliklere hiçbirimiz
hayır demiyoruz. Ama gerçekten halkımızın istediği biçimde, halkımıza fayda
sağlayacak, halkımızın özlediği bir demokrasi çerçevesi içindeki anayasayı hep
birlikte onaylıyoruz. Ama şu kadarını söyleyeyim ki şu anki anayasadan
esnafımızdan halkımızdan tutalım, 12 Eylül’de çıkan anayasadan, aleyhimize
olarak daha farklı bir anayasa. Daha da aleyhli olan bir anayasa oylanıyor.
Ben bir oda başkanı olarak ifade etmek
istiyorum. Belki siyasi olarak yorumlanabilir ama ben her zaman söylediğim gibi
doğruları doğru, yanlışı da yanlış olarak ifade ediyorum.
“YARGININ SİYASALLAŞTIRILMASI
BENİ ÜZÜYOR”
Yargının
siyasallaştırılması konusu beni çok üzüyor, diğer konulara pek değinmek
istemiyorum. Bu gerçekten ülkemiz için ilerisi için güdümlü bir demokrasi
olacağını şahsi fikrim olarak ifade ediyorum. Halkımız bu konuda
bilinçlendirilmeli. Her kişinin vereceği evet veya hayıra saygı duymamız lazım.
Ama ileride de bizlerin aleyhine olacak sonuçları da şimdiden düşünerek
değerlendirerek karar vermemiz gerekiyor. Tabi bunu yine halkımız
değerlendirecek. Bizler de başta olmak üzere kafamız karışık bir halde. Bir iki
konuyu anca çözebiliyoruz, diğerlerini çözemiyoruz. Ben şahsen çözemiyorum. Ama
gözlerimizin önünde olan konu apaçık ortada. Yüksek Hâkim Savcılar Kurulu
üzerinde alınacak kararlar.
Bugün yine gazete manşetlerinde ulusal basında bir haber
okuyorum. Askerle yapılan pazarlıklar da bizi rahatsız ediyor.
“BÖYLE BİR UYGULAMA YARGIYI
İPOTEK ALTINA ALMAK DEMEK”
Başka bir birimde de yargı önünün açılması için ya da o kişi
için yargıya müracaat edilmişse de atamalar yapılıyor. Şimdi böyle bir uygulama
içine girilirse yarın yargı ipotek altına alındığında demek ki daha farklı
uygulamalar çıkacak bizlerin karşısına. Bunun için çok iyi düşünerek bu
değerlendirmeyi hep birlikte yapmamız gerekiyor. Türkiye’mizin bölünmemesi,
parçalanmaması için el birliği içinde, birlik beraberlikle bizlerin üstüne
düşen görev neyse sivil toplum örgütü, meslek kuruluşu olarak odalar olarak bir
araya geldiğimizde de değerlendirme yapıyoruz. Siyasi görüş ne olursa olsun.
Bizler sivil toplum örgütü meslek kuruluşu olarak siyasetin dışında ülkemizi halkımızı ve başta da esnaf ve
sanatkârlarımızı düşünerek bu şekilde değerlendirme yapıyoruz.”
DEĞİRMENCİ: GERİ DÖNÜLMEZ
BİR YOLA GİRİLİYOR
Değirmenci söz alarak, “Sivil toplum örgütü de olsanız ne
kadar siyasetin dışında durmaya çalışırsanız çalışın ülkenin geleceği hakkında
herkes kadar sizin de söz söylemeye hakkınız var. Geri dönülmez bir yola
giriliyor. Eğer buralarda sessiz kalırsak yarın gelecek kuşaklara karşı
hepimizin çok büyük vebali olacak. Biz halkımıza anlatalım, bilinçlendirelim
gelecek karara elbette saygı duyacağız yapacak bir şey yok. Ama halkımız
sonra “Böyle olduğunu bilseydik oyumuzu
ona göre kullansaydık”’ dememeli. Onun için biz elimizden geldiğince doğruları
anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
TABAKOĞLU: SİYASİ PARTİ
TEMSİLCİLERİNE
BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
Tabakoğlu: “Türkiye genelinde doğruların anlatılması
gerekiyor. Sayın Değirmenci’nin de ifade ettiği gibi bize iyi anlatılmadı biz
bunu düşünemedik demesin halkımız. Siyasi parti temsilcilerine, sizlere büyük
görevler düşüyor. Bu yüzden doğruların bilinmesi gereken konuların referandum
ve anayasa değişikliği üzerine önemli maddelerin bilinmesinde yarar var. Ben
orada 6 tane maddeyi istemiyorum. Onları açık bir şekilde ifade ediyorum ki
bunu engellemek istiyorum. Çünkü benim için sakınca doğuracak maddeler”
şeklinde konuştu.
DEĞİRMENCİ: ZEHİRİ
ŞEKERLE SARIYORLAR’
Değirmenci tekrar söz alarak, “26 Mart’ta anayasada
değişiklik oluyor diye göstermenin hiçbir âlemi yok. Çünkü ipe sapa gelmez
şeyler. Hatta bizim Süheyl Batum hocamızın da çok açık bir şekilde ifade ettiği
gibi o yasal düzenlemeler, sözüm ona yapılan anayasa değişiklikleri ileride bu
konuda bir yasa çıkarsa buna uygun yapılır anlamında. Bugün hiçbir geçerliliği
olmayan, özgürlüklerin genişletilmesi ile ilgili hiçbir şey ifade etmeyen bu anayasal
değişiklikler sadece sivil diktaya gitmenin yolunda olan, zehiri şekerle sarmaktan ibaret olan adımlar.
“ORTA DİREK GİDİYOR”
Bu her ne kadar genel seçim değilse de 8 yıl iktidarı
sonucunda yine Silivri’den örnek verirsek; neredeyse Silivri’nin nüfusu ikiye
katlamışken esnaf ve sanatkârlarımızın sayısında yarıya yakın bir düşüş var.
Katlaması gerekirken tam tersine esnaf ve sanatkârlar, yani orta direk gidiyor.
İşçimizin hali perişan. Bu gün birçok insan asgari ücretin altında çalışmak
mecburiyetinde. Birçoğu çaresizlikten isteyerek sigortasız çalışmayı kabul
etmek zorunda. Emeklilerimizin hali perişan. Çiftçi hiçbir dönemde görmediği
zulmü görüyor, her gün biraz daha eriyor. Bugün artık bir çiftçi ailesi oğlunu,
kızını evlendirebilmek için ancak arazi satarak düğününü yapar hale geldi.
İnsanların bütün bunları görmezden gelmemesi gerekiyor.
‘İNSANLARIMIZ KANDIRILIYOR’
Sayın Başbakanın
olağanüstü yalan ifadeleriyle, gerçek dışı göstermeleriyle insanlarımız
maalesef kandırılıyor. İki gün önce kendi gözlerimle görmesem televizyonda
inanmayacağım. “Bu anayasa değişikliğiyle memurlar çok daha fazla maaş alacak”
diyor. Anayasa değişikliğinin memur maaşı artışına nasıl bir katkısı olacağını
hakikaten bilmek lazım. Kimse sormuyor anayasa değişikliği nasıl bir memur
maaşı artışı getirecek diye. Ona ihtiyaç hissetmeden sadece toplum
psikolojisiyle alkışlamaktan ibaret insanlar. Yanlışlardan biride 26 soruya bir
tane cevap olması. Ya hepsini kabul edeceksin ya da hayır. Böyle bir şey
olabilir mi?” diye sordu.
ÜNAL: KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
CHP yöneticisi Avukat Ünal Doğrul kuvvetler ayrılığı
ilkesine değinerek referandum konusunda görüşlerini şöyle açıkladı: “Türkiye’de
Cumhuriyet’in ilk kuruluşunda 1921’de kuvvetler birliği sistemi vardı. O gün o
koşullarda Atatürk hem Cumhurbaşkanı, hem komutan. Meclis tam yetkiyle
arkasında. Yargı, yürütme ve yasama hepsi beraber, o günün koşullarda normal.
Fakat 1924’te Atatürk kuvvetler birliğini ayırdı. Yürütme farklı, yasama
farklı, yargı farklı. Biz 2010’a geldik zaten yürütme yasamayı ya da yasama
yürütmeyi kontrol altına almış. Yargı bunun dışındaydı.
Bu süreçte anayasa değişikliği ile anayasa mahkemesinin
yetkilerinin tamamının cumhurbaşkanına verilmesi, yol arkadaşımız cumhurbaşkanı
hepsini atayacak, yargı da benim demeleri oluyor.
“TUTUKLULUK ESAS DEĞİL”
Birilerine telefon açıyor şura öncesi ne hazindir ki bir
aydır süren soruşturmada yakalama ve tutuklama kararları çıkıyor. Sonra şura
bitiyor bir gün sonra yakalama kararları kalkıyor. Hukuk devletinde bunlar
olmaz ki. Ergenekon diye bir ucube yarattılar. Bakan, sözüm ona koskoca Türkiye
Cumhuriyeti’nin bakanı diyor ki; ‘ya bu Ünal da çok uzadı’ .Öyleyse şikâyet
etme bunu değiştir. İki senedir insanları neden tutukluyorsun? Tutukluluk esas
değil.
“AVUKATLARIN ALAMADIĞI
SORUŞTURMA BİLGİLERİ
GAZETECİLERDE”
Serbest yargılama olmasına rağmen insanları içeri atıyorsun.
Denetimde serbestlik getirdin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmeleri var,
Türkiye’yi de bağlıyor. Soruşturma başlamadan bütün özel bilgileri medyaya
veriyorlar. Avukatların alamadığı soruşturma bilgileri gazetecilerin elinde.
Diyor ki gazeteci; “Şu tutuklanacak şu tutuklanacak”. Bakıyorsunuz bir hafta sonra oluyor. Bunun
adı da özgürlük, demokrasi.
“AKP ZİHNİYETİ CUMHURİYETLE
HESAPLAŞIYOR”
Türkiye şu anda korku imparatorluğuna doğru gidiyor. AKP
zihniyeti cumhuriyetle hesaplaşıyor. Adamlar diyor ki; ölüleri bile oy kullandırın,
seçim önemli değil anayasa değişikliği daha önemli. Evet, önemli çünkü bu gün
anayasa mahkemesi bile geri adım attı. Bunu neye dayanarak söylüyorum? İptal etmesi gereken maddelerin hiçbirini
iptal etmedi. Kapatması gereken AKP için, bu parti laiklik karşıtı bir
eylemlerin odağı olmuştur diyerek pazarlıklarla para cezasına mahkûm etti.
Böyle bir şey olabilir mi?
“YOL HARİTASI UYGULAMADA”
Düne kadar başbakan, “CHP MHP PKK” zihniyeti bir dedi. Bugün
Apo açıklama yapıyor, eylemsizlik kararı
alıyor, “Referanduma destek olun” diyor. Şimdi sormak lazım Sayın Başbakan
zaten senin müsteşarların çıkıp kendi ağzıyla açıkladı. Mit müsteşar yardımcısı
Cevat Öneş, “PKK’yla Apo’yla görüşmeler yaptık” diye beyan verdi. Yol haritası
nerede işte uygulamada. “Esas değişiklikleri 12 Eylül’den sonra yapacağız”
diyor.
“REFERANDUM GEÇERSE
ILIMLI İSLAM OLACAĞIZ”
Bazı arkadaşlar bayrak istiyoruz diyor ya, işte bayrak o
zaman çekilecek. Diyarbakır belediye başkanı dedi ki; ‘Meşe ağacı birilerinin
bir yerlerine batsın’. O birilerinin ismini de verdi, “başbakan” dedi. Başbakan
kendini değil Türk milletini temsil ediyor. Buna bile cevap vermedi. Ne acı bir
durum bu. Eğer bu referandum geçerse bilin ki Amerikalıların dediği gibi ılımlı
İslam olacağız. Hazırlayın kendinizi.
“LAİKLİK BU ÜLKENİN TEMELİ”
Mustafa Kemal bizi kulluktan tebaa olmaktan kurtardı,
vatandaş olduk. 85 yıldır Ortadoğu’nun en parlak en batılı ülkesi Türkiye,
cumhuriyet rejimi ayakta. Şimdi bu arkadaşlar yıkmak için mücadele ediyorlar.
Laikliği kaldırdığınız zaman bu ülkede insanlar birbirlerini boğazlar. Bu
ülkede bir sürü mezhep, farklı farklı
tarikat var. Laiklik bunların güvencesi, bu ülkenin temeli. Laikliği çekip
aldığınız zaman Irak’tan Yugoslavya’dan farkımız olmaz. Zaten oraya götürmek
istiyorlar süreci.
“ ARKADAŞLARA SANKİ
VAHİY GELİYOR”
Kendilerini ulema sanıyorlar, neyin ulemasıysa artık. “Biz
karar verdik bitti” diyorlar, böyle bir şey dünyada yok. Bir toplumda istişare
edersin, konuşursun tartışırsın akıl bunu emreder. Arkadaşlara sanki vahiy
geliyor, topluma tebliğ ediyorlar onu. Sabah uyanıyorsun “Biz böyle karar
aldık” deniliyor. Hadi geçmiş olsun. Başbakan özetliyor; diyor ki “Ben ülkemi
pazarlıyorum”. Bu anayasa değişikliğinin bir nedeni de pazarlama. Sayıştay
denetimi kaldırıp yargıyı istedikleri gibi değiştirip etki altına aldıktan
sonra daha kolay olacak. Şimdi zorluklar var. Yabancı satışları var,
sınırlamalar var, %5 oranları var, büyük kentlerde askeriyenin olduğu yerler
var. Yarın oraları satacaklar. Çıkarıp uygulamaya koyamadıkları 2’B’ler var.
Ben inanıyorum bu anayasa değişikliği geçtikten sonra bir sürü anayasa
değişikliği yapacaklar.
“VATANDAŞLIĞI KALDIRIP
YERİNE NE KOYACAKLAR?”
“Anayasa’dan Türklük tanımını kaldıracağız” dediler peki, ne
olacak? Burada herkes farklı etnik kimlikten. Çerkez’i, Arnavut’u, Boşnak’ı
var, Muhaciri var. Ama herkes “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyor. Bu bir kültür
bağıdır. Vatandaşlığı kaldırıp yerine ne koyacaklar? Dini mi koyacaksın? Din
birleştirici olsaydı, Irak’ta Müslüman Müslümanı boğazlamazdı. Şii’si, Sünii’si
birbirine düşman. Cumhuriyet yıllarca yaşamış buraya gelmiş, biz 500 yıl önceki
etnik kimliklerimize geri döneceğiz. Böyle bir şey var mı? Biz bu coğrafyayla
övünüyoruz. Her etnik kimlikten insan var.
“KÖPRÜDEN ÖNCEKİ SON ÇIKIŞ”
Cemaatler bile birbirine düşmüş o bakanlık senin, bu bakanlık
benim diyerek. Memleketi cemaatler paylaşıyor. Tamam, cemaatler de sivil toplum
kuruluşu ama günümüzde ihtiyaç var mı onlara? Demek ki hala vatandaş
olamamışız. Atatürk 85 yıl önce boşuna demiş “Burası bir Cumhuriyettir, siz de
vatandaşsınız” diye. Bu köprüden önceki son çıkış. Burada dur demek lazım. Ya
da yolu değiştirmek. Bunu yapamazsak bir daha çıkışımız kalmayacak.”
Cemile KAYAR/
Senem MARMARA