
AK Parti eski Silivri İlçe Başkanı ve AK Parti İstanbul 3. Bölge Teşkilat Başkanı Rıfat Kutlu, Cumhur İttifakı'nın ruhuna, 15 Temmuz gecesi yaşananlara ve AK Parti saflarına dönen Metin Karakaş'ın teşkilata katkılarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Kutlu, “Bu ittifak, milletin aklının ve iradesinin tezahürüdür” dedi.
AK Parti Silivri eski İlçe Başkanı ve İstanbul 3. Bölge Teşkilat Başkanı Rıfat Kutlu, Kamil Bilici'nin sorularını yanıtladığı Metropol FM'deki röportajın ikinci bölümünde, Cumhur İttifakı'nın oluşum sürecinden bugünkü uyumuna, 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarından Silivri'de yürütülen halk direnişine kadar birçok başlıkta samimi açıklamalarda bulundu.
Cumhur İttifakı'nı “milletin vicdanında doğmuş bir birliktelik” olarak tanımlayan Kutlu, Silivri'de AK Parti İlçe Başkanı Sami Barlas ve MHP İlçe Başkanı Hakan Bakmaz'ın bu ruhu başarıyla taşıdığını ifade etti.
15 Temmuz gecesine dair tanıklıklarını da anlatan Kutlu, “Bir saniye bile tereddüt etmeden sokağa çıktık. Halkımızla birlikte hem binaları hem vatanı koruduk” dedi.
Metin Karakaş'ın yeniden AK Parti'ye katılımını da değerlendiren Kutlu, “Teşkilatlarımıza güç katmıştır. Bu zemini olgunlukla hazırlayan Sami Barlas'a da teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
“CUMHUR İTTİFAKI MİLLETİN AKLININ TEZAHÜRÜDÜR”
Kamil Bilici: Silivri, 5 yıllık bir Cumhur İttifakı belediyeciliği süreci yaşadı. Ardından seçmen, bu dönemi muhalefet görevi vererek değerlendirdi. Bu geçişin ardından Cumhur İttifakı'nın iki bileşeni olan AK Parti ve MHP'de de ilçe başkanlıklarında değişim yaşandı. AK Parti'de Sami Barlas, MHP'de ise Hakan Bakmaz göreve geldi. Her iki isim de hızlı bir çalışma temposu içinde. Bu yeni dönemi ve teşkilatlardaki bu taze kanı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rıfat Kutlu: Bu ikinci dönem Cumhur İttifakı temsilciliğinde, öncelikle ittifakın ruhuna bakmak gerekir. Cumhur İttifakı, milletin aklının ve iradesinin doğrudan tezahürüdür. Doğal seyrinde gelişmiş bir birlikteliktir. 15 Temmuz sürecinden sonra şekillenen bu ittifak, bugün geldiği noktada hem iç politikada hem de dış politikada Türkiye'nin lehine birçok adımın altında imzası bulunan güçlü bir dayanışmadır.
Cumhur İttifakı'nın attığı kararlı adımlar, ortak düşünce ve ortak gayretlerin sonucudur. Bu ruhun hem ülke genelinde hem görev yaptığım 3. bölgede hem de şu an içinde bulunduğumuz Silivri'de uyumlu ve gayretli bir şekilde devam ettiğine inanıyorum.
“SİLİVRİ'DE CUMHUR İTTİFAKI RUHU UYUM İÇİNDE DEVAM EDİYOR”
Bu çerçevede, Cumhur İttifakı ruhunu Silivri'de temsil eden hem AK Parti İlçe Başkanımız Sami Barlas'a hem de Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Hakan Bakmaz'a özellikle teşekkür ediyorum.
Sami Başkan'la ilgili olarak şunu da ifade etmek isterim: Aynı siyasi partiden olmamızın yanı sıra, bu davanın ruhunu ayakta tutma noktasındaki gayretine bizzat şahit olmuş biriyim. Benim AK Parti İlçe Başkanlığı yaptığım dönemde, Sami Barlas ilçe başkan yardımcısı olarak görev yapıyordu. Aynı zamanda Köy Koordinatörümüzdü. O dönemden itibaren projeleri takip eden, verilen görevi hakkıyla yerine getiren, sonuç almak için gayret gösteren bir yol arkadaşıydı.Bugün de 3. Bölge Teşkilat Başkanlığı görevim kapsamında Silivri'yi değerlendirdiğimde, ilçemizde hem İlçe Başkanımız hem de yönetim kurulumuzda genç ve nitelikli bir kadronun olduğunu görüyorum. Aynı şekilde Belediye Meclis Grubumuzun da uyum içinde gayret gösterdiğine şahidim.
Tüm bu çalışmalarında başarılar diliyorum. İnşallah bu gayretler güzel sonuçlara evrilir ve hep birlikte ilçemiz için hayırlı işlere vesile oluruz.
“15 TEMMUZ, DARBELERİN TARİHE GÖMÜLDÜĞÜ BİR MİLLET DİRENİŞİYDİ”
Kamil Bilici:15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandığında AK Parti Silivri İlçe Başkanıydınız. O gece neler yaşandı?
Rıfat Kutlu:15 Temmuz süreci, sadece ülkemiz için değil, jeopolitik açıdan bölgemiz için de çok kritik bir dönüm noktasıdır. Biz, yaş itibarıyla darbeleri sadece kitaplarda okuyan, belgesellerde izleyen bir nesildik. Dolayısıyla 15 Temmuz yaşandığında, bu ülkede artık darbelerin tarihe gömüldüğüne ve bir daha böyle bir şeyin olmayacağına inanan bir kuşaktık. Ancak o gece maalesef bu inancımızı sınayan karanlık bir kalkışmayla karşı karşıya kaldık.
O gece AK Parti Silivri İlçe Başkanıydım. Yanlış hatırlamıyorsam Fenerköy Mahalle Başkanımızın çocuklarının sünnet düğününden çıkıp eve dönmüştüm. Üstümü değiştirirken WhatsApp gruplarında bir hareketlilik başladı. O saatlerde, Kuleli Askeri Lisesi civarında askerlerin bir polis aracını durdurup silahlarına el koyduğu, F-16'ların alçak uçuş yaptığı gibi bilgiler gelmeye başladı. Bu gelişmeler, ülkede olağan dışı bir şeylerin yaşandığını ortaya koyuyordu.
Ayrıca o dönemde kamuoyunda, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yapılanmış FETÖ mensuplarının YAŞ kararlarıyla tasfiye edileceğine dair güçlü beklentiler vardı. Dolayısıyla bu hareketlilik, aklımıza doğrudan bir FETÖ kalkışması olabileceği ihtimalini getirdi.
“BİR SANİYE BİLE TEREDDÜT ETMEDEN SOKAĞA ÇIKTIK”
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, milletçe birçok badireyi aşmış bir siyasi hareketin mensuplarıyız. Emin olun, 15 Temmuz gecesi ilk andan itibaren içimizde bir saniyelik bile tereddüt oluşmadı. Olayların gelişmeye başladığı anlarda eşimle birlikte evdeydik. Televizyonu açtığımızda Boğaziçi Köprüsü'nde tankların hareket ettiğine dair bir son dakika haberi geçiyordu. Ancak henüz olayın ne olduğuna dair net bir açıklama yapılmamıştı.Ben, o ilk dakikalarda hiç zaman kaybetmeden eşimle birlikte AK Parti Silivri İlçe Başkanlığı binasına gittim. Daha yoldayken teşkilat mensuplarımıza “acil” koduyla WhatsApp üzerinden mesaj gönderdim: “Ülkede olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Herkes derhal ilçe binasına toplansın.”
O dönemde birlikte görev yaptığım tüm yol arkadaşlarıma, meclis üyelerimize gönülden teşekkür ediyorum. Çünkü 5-10 dakika gibi kısa bir süre içerisinde İlçe Başkanlığı binası dolup taştı. İnsanlar sadece gelmekle kalmadı, dışarıya taştılar. Bu tablo bize yalnız olmadığımızı, milletçe tek yürek olduğumuzu ve doğru yerde durduğumuzu gösterdi. O kararlılık ve cesaret, hepimizi daha da güçlendirdi.
“TRT'DE OKUNAN METNİ DUYUNCA ‘VAH ÜLKEM' DEDİM”
Elbette o gece hepimiz çok etkilendik. Açıkça ifade etmek gerekirse, beni en çok sarsan anlardan biri TRT'deki spiker hanımefendinin darbe bildirisi metnini okuduğu andı. O an, belki de ilk kez canlı şekilde bir darbe metnine şahitlik ettik. Ama ne yazık ki o metin, daha önce kitaplardan okuduğumuz, belgesellerde izlediğimiz Adnan Menderes dönemindeki bildirileri, 1980 darbesini ve benzerlerini birebir hatırlatıyordu.O cümleleri duyduğumda içimden sadece şunu geçirdim: “Vah ülkem… Yıllar geçti, nesiller değişti ama bu milletin kaderi değişmiyor.” İşte o an, tarihin tekrar etmesine duyduğumuz öfke ve üzüntüyle içimiz burkuldu. Ama çok şükür, milletimizin iradesiyle bu kalkışma boşa çıkarıldı ve o gece tarih yeniden yazıldı.
“İLÇE BİNASINA SIĞMADIK, SOKAKLARA İNDİK”
Ama hem bizlerin hem de yol arkadaşlarımızın kararlı duruşu, Cumhurbaşkanımızın dirayetli çağrısı — “Milleti meydanlara davet ediyorum” söylemi — ve Türk halkının vatanına karşı duyduğu cansiparane koruma içgüdüsüyle hamdolsun bu kalkışmayı bertaraf ettik.
O gece AK Parti İlçe Başkanlığı'nda ilk anda toplandık. Ancak 15-20 dakika içinde binaya sığamayacak hale geldik. Bu kez üst katta daha geniş bir toplantı salonumuz vardı, oraya geçelim dedik. Fakat oraya da sığmadığımızı gördük. Bu sefer teşkilat mensuplarımızla birlikte yeniden aşağı indik. Çünkü vatandaşlarımız doğal olarak endişeliydi, gelişmeleri merak ediyor, cevap bekliyorlardı. Aşağıda bir konuşma yaparak süreci anlatmak istedik.
O gece milletvekilimiz Tülay Kaynarca da bizlerle birlikteydi. Teşkilat mensuplarımızla hızlıca organize olduk. Özellikle Silivri'deki stratejik kamu kurumlarının — başta emniyet binası ve kaymakamlık olmak üzere — önlerine arkadaşlarımızı yönlendirdik. Çünkü ola ki darbe teşebbüsü bu kurumlara da yansırsa, en azından devletin makamlarını temsil eden bu kurumların güvenliğini sağlamayı amaçladık.
“VATANDAŞIN O GECE SÖYLEDİĞİ SÖZ, HÂLÂ KULAKLARIMDA”
O gece birçok olaydan etkilendik ama iki tanesini özellikle paylaşmak isterim. Bunlardan ilki, meydanda yaptığım konuşmayla ilgiliydi. Bu konuşmanın bir bölümünü, 15 Temmuz'un yıl dönümünde sosyal medya hesaplarımdan da paylaşmıştım. Konuşmam sona erdiğinde, yüzüne çok da aşina olmadığım bir vatandaş yanıma geldi. O duyguyla meydanlara inmiş, belki beni tanımıyordu bile ama bana dönüp şöyle dedi:“Başkanım hiç tereddüt etmeyin, hiç korkmayın. Bizim burada canımızı alırlar ama size dokunamazlar.”Bu söz, temsil ettiğimiz makamların halk nezdindeki güvenliğini, halkın devlete ve ülkesine olan bağlılığını o kadar güçlü bir şekilde ifade ediyordu ki... O anı asla unutamam.
Bir diğer etkilendiğim hadise ise meydandaki kalabalığın hâlâ ne olduğunu anlamaya çalıştığı, insanların zihinlerinde soru işaretlerinin dolaştığı o ilk dakikalardaydı. O esnada bir kepçe konvoyu gördüm. 5-6 kişilik bir gruptu. Yanlış hatırlamıyorsam, ülkücü camiadan insanlardı. Ülkücü işaretleriyle, sirenler ve kornalar eşliğinde ellerinde Türk bayraklarıyla meydana geldiler. Orada bulundukları varlıklarıyla “Biz de buradayız” dediler.
İşte ben o gece, “Cumhur İttifakı” dediğimiz ruhun aslında doğal seyrinde, milletin vicdanında ve iradesinde meydanlarda kurulduğuna bizzat şahit oldum. O birlik, o dayanışma, o karşılıksız sahiplenme, bu ittifakın halk nezdinde ne kadar içselleştiğini gösteriyordu.
“KAMYONLARLA, KEPÇELERLE, YÜREKLERİMİZLE TANKLARA KARŞI SET KURDUK”
Yanlış hatırlamıyorsam, o gece emniyetin bir istihbaratı doğrultusunda Marmara Bölgesi'nden Silivri'ye doğru bir askeri kuvvetin yaklaştığı bilgisi geldi. Fakat o dakikalarda gelen bu birliğin dost kuvvet mi, düşman kuvvet mi olduğu henüz tespit edilemiyordu. Belirsizlik hakimdi.Sabah namazını teşkilat mensubu arkadaşlarımızla birlikte kıldıktan sonra bu bilgiyi onlarla paylaştım. İçlerinden biri “Amenna Başkanım, çıkalım, gidelim, orada duralım” dedi. Düşünsenize, bir tankın karşısında 15 kişiyle ne yapılabilir? Tank ezer, geçer… Ama işte o gece insanların cesareti, feraseti, yüreği bu gerçeği alt etti. Bu ruh her şeyin önündeydi.
Kaymakamlığa ulaştığımızda şunu düşündük: Kaymakamlık, devletin ilçedeki en üst makamıdır. Ne olursa olsun, bu kurumu korumamız gerekiyor. Yanımızda Mehmet Karan isimli bir teşkilat mensubu arkadaşımız vardı. Hemen kamyonunu çekip “Bu yolu kapatalım başkanım” dedi. 5 dakika sonra kamyonunun o noktaya konuşlandırıldığını gördük.
Yine Selimpaşa gişelerinde Karayolları'nın kepçeleri, Büyükçavuşlu'da yol bakım ekiplerinin iş makineleri, Kınalı'da teşkilat mensubumuz Yasin Bey'in sahibi olduğu Atılım Beton'un mikser kamyonları yolları kapatacak şekilde konuşlandırıldı. Tüm bu reflekslerle, yaklaşık 3-4 saatlik zaman dilimi içinde, Silivri'nin neredeyse tüm giriş çıkış noktaları kontrol altına alınmış, dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı halk iradesiyle savunmaya geçilmişti.
Bu, milletin organize olma gücünün ve “gerekirse bedenimizi siper ederiz” kararlılığının gerçek bir örneğiydi. Hamdolsun, o gece Silivri de bu tarihi onur sayfasına güçlü bir imza attı.
“BU MİLLET ARTIK DARBECİLERE FIRSAT VERMEZ”
Tüm bu organizasyonu gönülden bir birlik ruhuyla yaptık. Umut ediyorum ki ülkemizin siyasi tarihinde bundan sonra böyle karanlık bir süreç bir daha yaşanmaz. Adnan Menderes dönemini, 1980'de Kenan Evren darbesini yaşadık. Ama özellikle 15 Temmuz'dan sonra darbeciler artık şunu çok iyi anlamıştır: Bu millet, artık darbecilere hiçbir şekilde fırsat tanımayacak cesaret ve yüreğe sahiptir.
Milletimizin o gece ortaya koyduğu kararlılık, sadece bir kalkışmayı bastırmakla kalmadı; aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini yeniden inşa eden bir irade beyanı oldu. Temennim odur ki, ülkemiz bir daha asla böyle bir atmosferle karşı karşıya kalmaz.
“METİN KARAKAŞ'IN DÖNÜŞÜ TEŞKİLATLARIMIZA GÜÇ KATTI”
Kamil Bilici: Metin Karakaş, bir dönem belki fiziki olarak AK Parti'den kısa bir ayrılık yaşadı ama kamuoyunun vicdanında hep AK Parti duygusunda kaldığı yönünde bir kanaat var. O ayrılık da artık sona erdi ve Metin Karakaş yeniden AK Parti kadroları arasına katıldı. Siz hem onunla siyasi yol yürümüş bir arkadaşıolarak bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rıfat Kutlu: Evet, Metin Başkan ilçe başkanı olduğu dönemde ben bir süre Gençlik Kolları Başkanıydım. Ardından da onunla birlikte ana kademe teşkilat başkanı olarak yakından çalışma fırsatı buldum. Enerjisine, gayretine, çalışkanlığına ve Silivri'ye dair duyduğu heyecana bizzat şahitlik ettim.
AK Parti'de ilçe başkanlığı gerçekten zor ve sorumluluğu yüksek bir makamdır. Bu vesileyle bugün görevde olan İlçe Başkanımız Sami Barlas başta olmak üzere, partimizin kuruluşundan bugüne kadar görev almış tüm ilçe başkanlarımıza şükranlarımı, selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Metin Karakaş'ın yeniden AK Parti'ye katılması hem teşkilatlarımıza hem de partimize güç katmıştır. Kendisinin geçmişte Silivri'ye sağladığı hizmet ve katma değeri biliyoruz. İnanıyorum ki şimdi de partimize yeni bir heyecan ve dinamizm kazandıracaktır.
Ayrıca bu sürecin olgunlukla yürütülmesini sağlayan ve bu zemini oluşturan mevcut İlçe Başkanımız Sami Barlas'a da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bu tür birliktelikler, gücümüze güç katacaktır.
“BİRBİRİMİZİ SEVELİM, SEVİLELİM; ORTAK NOKTAMIZ TÜRKİYE'DİR”
Kamil Bilici: Silivri kamuoyuna ve genel olarak halkımıza vermek istediğiniz son mesaj nedir?
Rıfat Kutlu: Bu sadece Silivri'ye değil, genelde tüm Türkiye'ye söylenmesi gereken bir şey: İnsanın temeli sevgidir, saygıdır. Hepimiz farklı siyasi görüşlerde olabiliriz, farklı futbol takımlarını tutabiliriz, farklı memleketlerden olabiliriz. Birimizin başı örtülü olabilir, diğerimizin açık… Ama tüm bu farklılıkları içinde barındıran bu ülkenin fertleri olarak, birbirimize karşı sevgi ve saygıyı esas almalıyız.
Bugün içinde bulunduğumuz jeopolitik konum, ülkemizin hem Orta Asya'da hem de dünya sahnesinde artan gücü ve etkisi, bizi çok daha dikkatli olmaya zorluyor. Ne yazık ki zaman zaman, Çanakkale'de, Doğu Cephesi'nde, 15 Temmuz'da omuz omuza mücadele ettiğimiz insanlarla aramıza suni ayrılıklar sokulmak isteniyor. Bu farkları büyütmeye çalışan bir mekanizma her zaman var olacak. Ama biz uyanık olmalıyız.
Birbirimizin değerlerine, farklılıklarına saygı duymalıyız. Ortak noktamız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ve bu vatana birlikte sahip çıkmaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ideallerini gerçekleştirme yolunda; savunma sanayiinden yerli uçaklara, altyapıdan uydu teknolojilerine kadar ülkemizin kazandığı birçok başarıyı görüyoruz. Daha fazlasını da hak ediyoruz ve bunu gerçekleştirecek irade yine bu millettir.Dolayısıyla son sözüm şu olsun: Birbirimizi sevelim, sevilelim. Her şeyin temeli budur.