Çocukları Sanata Yönlendirirsek, Gençliğimizi Kötülüklerden Kurtarmış Oluruz

Çocukları Sanata Yönlendirirsek, Gençliğimizi Kötülüklerden Kurtarmış Oluruz

07.03.2011 11:33:44

Nisan ayında sanat hayatında 34. Yılını tamamlayacak olan ve Silivri’nin en kıdemli ressamlarından Niyazi Bulut’la bir röportaj gerçekleştirdik. Atölye sahibi olan Bulut, aynı zamanda Silivri Belediyesi Kültür Merkezi’nde öğretmenlik yapıyor. 1994 yılından bu yana birçok öğrenci yetiştiren Ressam Niyazi Bulut, yaptığı çalışmaları, hedeflerini ve sanata olan bakış açısını paylaştı. 

“11 NİSAN’DA MESLEĞİMDEKİ
34. YILI TAMAMLAYACAĞIM”
Renginar SALİ: Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Niyazi BULUT: Bulgaristan doğumluyum. Yaşadığım şehir olan Tırgovişte’de bulunan Kültür Merkezi’nin Güzel Sanatlar Atölyesi’nde yetiştim. 16 Yaşından itibaren kurslara katılarak sanatın her dalında (resim, heykel, mozaik, vitray) profesyonel hocalardan ders aldım. Görsel sanatların her dalında çalışmalar yaptık. Çoğu zamanlar ekip halinde çalıştık. Bu birikimler ister istemez insanı profesyonelleştiriyor. Nitekim askerlik sürecinden sonra ressam olarak çalışmaya başladım. Jürinin olduğu sergilere katıldım. Belli topluluklarımız vardı, oralara üye olana kadar bu tür sergilere katılmak ve jüriden geçmek zorunluydu. Üye olduğunuz zaman üniversite mezununa denk geliyorsunuz.
Türkiye’ye 1994 yılında geldim. O yıldan beri Silivri’de atölye çalıştırmaktayım. Birçok kişisel sergilerim oldu. 11 Nisan’da mesleğimdeki 34 yılı tamamlamış olacağım.

“SÜREKLİ YENİLİK
ARAYIŞLARINDAYIM”
Renginar SALİ: Hangi konuları işliyorsunuz? Tarzınız nedir?
Niyazi BULUT: Daha çok peyzaj alanında çalışıyorum. Şu anda daha çok soyuta dönüş noktasındayım. Önümüzdeki yılların neyi göstereceğini bilmiyorum. Kalıplaşmış bir sistemde çalışmıyorum. Her ressamın çalışma sistemi farklıdır, kimileri aynı çizgide gider, çalışmalarını tekrarlar, ben sürekli yenilik arayışlarındayım. Aynı çizgi bana zevk vermiyor, zorluyor.

“EN GÜZEL ESERLER EN KISA
ZAMANDA ÇALIŞILANLARDIR”
Renginar SALİ: Bir eseri yaratmak ne kadar sürüyor?
Niyazi BULUT: Eseri zaten önce bir beyninizde tasarlıyorsunuz. Tuvale başladığınızda hafif değişikliklerle istediğiniz sonuca ulaşıyorsunuz. En güzel eserler en kısa zamanda çalışılanlardır. Ne zaman çalışmayı daha fazla didiklemeye başlıyorsunuz o, ya bozulur ya da istediğiniz sonuca ulaşmaz.

“DOĞANIN HER GÖRÜNTÜSÜNDEN
İLHAM ALIRIM”
Renginar SALİ: Nelerden ilham alıyorsunuz?
Niyazi BULUT: Doğanın her görüntüsünden ilham alırım. Ben figüratif çalışmalardan kaçınırdım ama son zamanlarda onu da uygulamaya başladım. Doğası çok güzel olan yerde doğup büyüdüm, o güzelliklerin içerisinden geldim. Betonlaşmış bir ortamın içinde değil, çiçeklerin böceklerin arasında yetiştim. Bu her zaman bir sanatçının içinde kalan bir şeydir, atamaz. Çalışmalarına başladığında mutlaka bir köşesinde doğayı uygulamaya geçer. 

“GÖRÜŞ AÇISI DEĞİŞİYOR”
Renginar SALİ: İnsanların eserlere bakış açıları nasıl şekilleniyor?
Niyazi BULUT: Görüş açısı değişiyor. Soyut resimde siz farklı ben farklı bir şey görürüm. Klasikten ekspresyonizme, soyut, yarı soyuta geçişte Avrupa ressamları arasında kabul ettirme kavgaları yaşandı.

“RESİMDE GİZLEME
TAKTİKLERİ BAŞLADI”
Artık resimde gizleme taktikleri başladı. Esere bir fotoğrafa bakar gibi değil de gizli olanları çözmek gerek. Bu dönemde artık asıl önemli olan budur. Soyutta da aynı şeyler var. Sanatçının o anda ne düşündüğü ortaya çıkıyor. Kendileri eserleri üzerinde pek fazla konuşma yapamaz.

“SANAT ELEŞTİRMENLERİNİN
GÖREVİ SANATÇININ
 ŞİFRESİNİ ÇÖZMEK”
 Asıl uzmanlar sanat eleştirmenleridir. Maalesef bunlar Türkiye’de çok az sayıda, uzman olanların çoğu Avrupa’da. Dünya sanatını takip ediyorlar. Eserleri değerlendirerek, yaptıkları yorumlarla bir nevi sanatçının şifresini çözüyor.

“SANAT ELEŞTİRMENLERİ
SAYESİNDE BU GÜNLERE GELDİM”
Renginar SALİ: Sanat eleştirmenleri sizin eserlerinizi değerlendirdi mi?
Niyazi BULUT: Bulgaristan’da yaptığım çalışmalar, sürekli onlar tarafından değerlendirildi. Orada hepimiz o yoldan geçtik. Türkiye’de o sistem yok. Orada bir sergi düzenlendiğinde bir kere jürinin sayısı 30 kişiden aşağı olmaz. Bunlar arasında sanat eleştirmenleri, profesör, ressamlar var. Onların eleştirileri sayesinde bu günlere geldim. Birinci baraj onlardır. Geçemiyorsan demek ki eksikliğin var. Türkiye’de şöyle bir şey var, “Ah, ne güzel olmuş!” Öyle değil.

Renginar SALİ: Sanırım bu yüzden sizden “güzel olmuş” gibi bir cümle hiç duymadık.
Niyazi BULUT: Öğrencilerim “Hocam olmuş mu?” diye sorduğunda “Olacak, olacak” diyorum. Henüz olmuş değil demek istiyorum. Öğrenciye Aaa ne güzel olmuş! desem, öğrenci tembelleşir. 
Renginar SALİ: Öğrenci sizden onu motive edecek bir söz beklemez mi?

“ESERLERE EN DOĞRU
NOTU, HALK VERİYOR”
Niyazi BULUT: Onu benden değil, sergide halktan bekleyecek. Biz böyle yetiştik. Öğrenci, darbeleri göğüslemeyi bilmeli, her zaman gerilmiş bir yay gibi olmalı. Şimdi bakıyorum ki dün eline fırçayı almış, bu gün ressam olmuş. Ressam olmak o kadar kolay mı? “Bırak sarhoşu yıkılana kadar gitsin” diye bir söz var. Öğrencilerime kötülük yapmamak için onları övmüyorum. Hiçbir zaman not vermem, öğrenci kendi kendine bulmalı. Eserler sergiye çıktığında halk en doğru notu veriyor.

“MADDİ DURUMUNUZ KÖTÜYSE
İSTEMEYEREK DE OLSA TALEBE
GÖRE ÇALIŞMAK ZORUNDASINIZ”
Renginar SALİ: Yapacağınız resimlerde halkın talebini dikkate alıyor musunuz?
Niyazi BULUT: Tabi, bu daha çok maddi durumunuzla alakalı bir şey. Maddi durumunuz kötüyse mutlaka halkın istediğini vermek zorundasınız. Bu gün ne satılıyorsa onu çalışmak zorundasınız. Ekonomik sıkıntılara girdiğimizde bunu yapıyoruz. Ben mesela Kapalı Çarşı veya İstiklal Caddesi’nde turistlere yönelik satış yapan mağazalara resimlerimi veriyorum. Bu içimden gelen bir şey olmasa da üç beş kuruş kazanmak için bunu yapmak zorundayım.

“ÇEVRENİZ OLMASA,
GÖKTEN YILDIZ
İNDİRSENİZ
GEÇİNEMEZSİNİZ”
Renginar SALİ: Kendini tümüyle resim çalışmalarına adamış bir ressam olarak, eserlerinizden kazandığınız parayla geçinebiliyor musunuz?
Niyazi BULUT: Resim sanatında geçim çok zor. Özellikle Türkiye’de büyük bir durgunluk var. Ancak çevreniz varsa resimlerinizi satabiliyorsunuz. Aksi takdirde gökten yıldız indirseniz asla geçinemezsiniz. 1994 Yılından beri İstanbul’daki galerileri ve çalışan ressamların durumunu takip ediyorum. Her ressamın belirli bir çevresi var, onların vasıtasıyla eserlerini bir yerlere satabiliyorlar. Şu anda İstanbul’da ayda bir iki resim satan ressamlar parmakla sayılacak kadar. Geri kalanı sürünüyor. Ben Kültür Merkezi sayesinde idare ediyorum. Yetmese de aç kalmayacak durumdayız. İstanbul’a turistlere yönelik yaptığım eserlerle aslında bir nevi sanattan uzak kalıyorum. İstesem de istemesem de bu şekilde çalışmak zorundayım.

Renginar SALİ: Resimlerinize olan ilgi nasıl?
Niyazi BULUT: Silivri’den zaten bir beklentim yok. Yıllarımı verdim, ortamı biliyorum. İstanbul’da sanat galerileriyle çalışıyordum. Satılan resimlerin ödemesini yapmamaya başladılar. Bu yüzden şu anda onlarla çalışmıyorum. Çalıştığım dönemlerde belirli koleksiyoncularım oluşmuştu. Belirli bir seviyeye yükselmeye başlamıştım. Götürdüğüm resimler satılıyordu. Galericiler bu oyunlara başlayınca, eser vermeyi kestim. Belki ben hata yaptım, başka galerilerle de çalışmam gerekiyordu. Şimdi kurslarla devam ediyoruz.

Renginar SALİ: Bu güne kadar kaç kursiyer yetiştirdiniz?
Niyazi BULUT: Sayısını tam bilmiyorum, ilk 4 kursiyerle başladım. Kültür Merkezi Müdürümüz Ayfer Köylü, Nilgün Karakaş, Semra Onater, Güner Abla ilk öğrencilerimden. Daha sonra sayıları her geçen gün daha da çoğaldı.

“RESİM YAPMAK, ARAÇ
KULLANMAK  GİBİDİR”
Renginar SALİ: Resim yapabilmek için mutlaka yetenek gerekli mi?
Niyazi BULUT: Herkes resim çizebilir. Resim yapmak araç kullanmak gibidir. Ehliyet kurslarına gidiyoruz, hocalar sayesinde belirli bilgiler alıyoruz. Kullanmaya başladığınızda önce tökezliyor, sonra biraz daha alışıyorsunuz. Gün geçtikçe alışmaya başlıyorsunuz. Bizdeki çalışma sistemi de aynı. Yeter ki öğretmenler sabırlı olsun. Sabırlı olmazsanız öğrenci yetiştiremezsiniz. Bu gün olmazsa, yarın olacak şeklinde öğrenciyi motive de etmeniz gerekiyor. Kültür Merkezimizdeki resim kursuna yeni başlayan öğrencilerin çoğu zorlu dönemi atlattılar. Bundan sonra onlardan tek istenen çabadır. Hiç kimse, “Ben resim yapamam” demesin. Yeter ki sabır göstersin, yapabilir. Yetenek farklı bir şeydir. Sürekli insanın içinde olması gereken bir şeydir. Beyninin devamlı ona çalışması gerekir. Yetenek; yaratıcılıktır, sanattır, sanatçıdır. Önünüze bir elma koyup onu çizmek yaratıcılık değildir.

“RESİM; DİPSİZ
BİR KUYU
GİBİDİR”
Resim; dipsiz bir kuyu gibidir. Bunu yapamazsanız mutlaka başka bir çizim veya tarzı yapabilirsiniz. O kadar bol tarzda çalışma sistemleri var ki öğrenci öğretmen sayesinde mutlaka bunlardan birine alışabilir. Tabi bu konuda özellikle ilk başlarda öğretmen çok sabırlı olmalı. Silivri yeni yeni sergilere ilgi göstermeye başladı. Bu kadar yıllık emeğimiz boşa gitmedi.

“SPONSOR BULURSAM KİŞİSEL
SERGİ DÜZENLEMEK HEDEFİM”
Renginar SALİ: Bundan sonraki hedefiniz nedir?
Niyazi BULUT: Sponsor bulabilirsem, Silivri’de kişisel bir sergi düzenlemeyi düşünüyorum. Şu anda sergilenecek tablom yok. Bir resmi sergiye bir defa çıkarırım, ikinci kez çıkarmam. Kuralım böyledir. Aynı resimlerle sergilere katılıyorsan, çalışmıyorsun demektir. Bu da benim çalışma sistemimi öldürür. Her yeni sergide yeni tablolarla çıkmak zorundasınız. Kişisel sergimi Nisan sonu gibi açmayı düşünüyorum. Malzememi alıp çalışmalarıma başlayacağım. Sergide aşağı yukarı 30 eser yer alacak. Sergi, New Center’deki Sanat Galerisi’nde halka açılacak. Sulu boya üzerine Haziran ayında Bulgaristan’da bir sergiye katılma durumum var. İstanbul’da Ekim veya Kasım aylarında bir sergi olabilir. Sempozyumlara katılma durumum olabilir.

“SEMPOZYUM KONUSUNA
BAŞKANIMIZ DA SICAK BAKABİLİR”
Renginar SALİ: Sempozyumlardan biraz bahseder misiniz?
Niyazi BULUT: Belediyeler tarafından düzenlenen bu sempozyumlar uluslar arası düzeyde yapılıyor. Belediye bütçesine göre 10-15 ülkeden ressamları davet ediyor. Onlar 10-15 gün içerisinde bir çalışma yapıyor. Sonunda da bir sergi yapılıyor. Bizim buradaki belediyeler bu konuda biraz geride kalıyor. Anadolu’daki belediyeler bu olaya çoktan el attı. Antalya, Bodrum, Mardin, Adana, Mersin’de bu tür sempozyumlar yapılıyor. Sanatçılar bölgenizin güzelliklerini eserlerine yansıtıyor. Bu sempozyumların belli şartları var. Belli sayıda eserler isteniyor, her sanatçıdan birer adet tablo Belediye satın alıyor, birer tablo da sanatçılar bağışta bulunuyor. Öyle bir çalışma sistemleri var. Bizim yöneticilerimiz “Bu işten bizim çıkarımız ne?” diyebilir. Bu sempozyumlar her yıl yapıldığında Belediyenin bünyesinde bir koleksiyon oluşuyor. Diyelim ki 10 sanatçı davet ettiniz, birer eser siz satın aldınız, birer de onlar bağış yaptı, 20 tane tablo bir senede koleksiyonunuza topladınız. Uluslar arası bir program olduğu için güzel bir kaynaşma oluyor. Yabancı bir sanatçının gözüyle bölgemizde bir çalışma yapılıyor. Türkiye’nin birçok bölgesinde başladı, sanırım yavaş yavaş bize de gelecek. Belediye yetkililerimize bu proje anlatıldığında hayır diyeceklerini sanmıyorum. Belediye Başkanımız da sanata önem verdiğini her zaman dile getiriyor, bu yüzden böyle bir projeye sıcak bakabileceğini düşünüyorum.

“ZOR DA OLSA BELİRLİ
HEDEFLERİME ULAŞTIM”
Zor da olsa belirli hedeflerime ulaştım. Hedeflerimden biri Silivri’nin bir galerisinin olmasıydı. Silivri Belediye Başkanımız Özcan Işıklar, bu konuda gerekli duyarlılığı göstererek, ilçemize kazandırdı. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Keşke galerimizde her 15 günde bir sergi düzenlense. İlçemiz öğrencilerinin de İstanbul’dakileri değil kendi galerimizdeki sergileri ziyaret etmesi bizi daha çok mutlu eder. Öğrencilerimden Alev Arakelyan’ın kişisel sergisini düzenledim. Uzun zamandır bunu yapmayı düşünüyordum, tabloları çok birikmişti, karma sergilere katılmasından çok artık kişisel bir sergisinin düzenlenmesi için elimden geleni yaptım. Bu gerçekleşti, en azından içimde kalmadı. Bu yüzden mutluyum.

“ÇOCUKLARI SANATA
YÖNLENDİRİRSEK,
GENÇLİĞİMİZİ KÖTÜLÜKTEN
KURTARMIŞ OLURUZ”
Renginar SALİ: Topluma nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Niyazi BULUT: Sanatla uğraşan kişi kötü bir şey ne düşünür ne de yapar. Belediyemiz çok güzel bir yer açtı ve imkan sundu. Her bireyin bir sanat dalına katılmasını, hiç olmazsa gelip görmesini isterim. Özellikle sanata eğilimli olan çocuklar ne uyuşturucu kullanır, ne de yasa dışı faaliyetlerle uğraşmaz. Bu çocuklar sanatla yetişirse gençliğimizi kötülüklerden kurtarmış oluruz. Sokaklardaki çocukları buraya almamız gerekiyor. Her öğretmen arkadaşımın farklı projeleri var. Bu projelerin daha fazla üzerine gidebilirsek bizim için çok iyi olur. Projelerin hayata geçmesinde ilçemiz çeşitli kuruluş veya dernekler de destek sağlamalı. Toplumun sanata daha fazla ilgi göstermesi ve daha duyarlı olması gerekiyor. Evde yapılan çay partilerinden ziyade bu tür yerleri gezmelerinde fayda var.

“ÖZCAN BAŞKAN SAYESİNDE
SİLİVRİ, KÜLTÜR
MERKEZİNE KAVUŞTU”
Kültür Merkezi, Silivri için büyük bir avantaj. Burada çok güzel çalışmalar yapılıyor. Ben artık üçüncü Belediye Başkanının yanındayım. Selami Değirmenci ile başladım, Hüseyin Turan ve şimdi de Özcan Işıklar dönemindeyiz. Özcan Başkanın döneminde sanata ağırlık verildi.  Yıllardır her sergi açılışında Başkanlar, “Yarından itibaren ilk işimiz Kültür Merkezi’nin temellerinin atılması olacak” şeklinde konuştu. Özcan Başkan döneminde Silivrililer Kültür Merkezi’ne kavuştu. Yıllardır çalışmalarımızı değişik yerlerde yaptık, en kötü yerlerden geçtik, burası bizim için saray. Herkesin buranın değerini bilmesi gerekir.
İnşallah Kültür Merkezi binamız da yapılır ve talebi daha iyi karşılarız. 

Haberi 03 Mart 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde 

YORUM YAP