
Bugün Çanakkale Zaferi'nin 95. yıl dönümüdür. Bu eşsiz zafer M.Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılmış büyük bir zaferdir. Dünyada eşi, benzeri görülmemiş bu savaş her türlü imkansızlıklara, çok zor şartlara rağmen, teknik yönden üstün donanmalara sahip birleşik düşmana emperyalistlere karşı dur denilerek kazanılan bir savaş olmuştur.
Çanakkale Destanı insanın inandığın da neleri başarabileceğinin ispatıdır.
Çanakkale Zaferi; imkansızın başarılmasının adıdır; ve Çanakkale Savaşı büyük Türk devletinin (Türkiye Cumhuriyeti) temellerinin atıldığı Büyük Zafer'dir.
Türk askeri ülkesini, vatanını, şeref ve onurunu, geleceğini ölümüne savunmuştur.
Bugün dünyanın en güzel köşesinde hep beraber yaşıyorsak o hakkı ödenemez kahramanlarımızın sayesindedir. Ruhları şad olsun.
Yazımızda Çanakkale Zaferi'nin tarihi ve askeri konumunun yanında, gençlerimiz bu günkü ve yarınki gençlerimiz acısından değerlendirmeye çalışacağız.
Dünya liderleri içinde gençliğe en çok değer veren ve güvenen Liderin M.Kemal Atatürk olduğunun altını çiziyoruz. Ulusal bağımsızlık ve özgürlük savaşlarının verildiği o dönemlerde pek çok cephede savaşan Türk askeri Çanakkale'de öylesine zor şartlarda savaşıyordu ki savaşın hızlı temposundan yorgun, uykusuzdu ama umutsuz değildi. Ziyan edilecek tek mermi ve topunuz yok, ölüm her an yanı başınızda bu nedenle cephede asker zayiatı önlenemiyor; Anadolu'da açlık, kıtlık ve hastalık çabası öyle an geliyordu ki cephede savaşacak asker bulmada sıkıntılar başlıyor ve en önemlisi bu denli çetin savaşta türlü zorluklara göğüs gerecek direnmeye her beden ve ruh dayanmazdı.
Büyük Önder M.Kemal Atatürk geleceği planlıyor. Bu zor ve çetin mücadeleye adapte olabilecek, yılmadan cesaretle, mücadele gücü yüksek neferlere ihtiyaç duyulduğunu hissediyordu.
İşte burada Atatürk'ün gençliğin ne olduğu, gençlere neden bu kadar önem ve özen gösterdiği, geleceğin gençler olduğu düşüncesiyle ağırlık kazanıyor.
Ülke savunmasında sorumluluklarının olduğunu anlayan, hisseden genç sporcular ve liseli gençlik yurt savunmasında görev almak için cepheye gitmek istediklerini Büyük Öndere ulaştırıyorlar; "Biz de varız, ülkemiz için bizler de savaşmak istiyoruz" diyorlardı.
Bu nedenle cephede savaşmak için o günün spor kulüpleri başta Fenerbahçe Futbol Kulübü, Mekteb-i Sultani (G.S), Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü(Beşiktaş) ve İstanbul Erkek Lisesi'nden gönüllü öğrenci ve sporcular Çanakkale'de cepheye gönderildiler.
İşte bundandır ki şimdiki İstanbul Cağloğlu Erkek Lisesi sonra İstanbul Spor Kulübü oldu, cephede hayatlarını kaybeden sporcuların matemi anısına forma rengi siyah sarıdır. O dönemde ülkenin içinde bulunduğu zor durumdan çıkmak için pırıl pırıl gençlerimiz hayatlarının baharında düşünmeden çanları pahasına ölüme gittiler.
Bu çetin savaşta genç gönül ve yürekler vatanı için ölümüne savaşarak gerçek vatan severliliği, gerçek anlamda yurt severliğin ve Atatürk milliyetçiliğinin ne olduğunu göstermiş oluyorlar. Gençlik adına daha açık bir dille ifade etmek gerekirse büyük Çanakkale Zaferi'nin kazanılmasında gençlerimizin ve sporcularımızın kanları-canları, alın terleri, emekleri vardır. Bir büyük ulusun böyle istikbali olduktan sora neler olmaz ki, neler başarılmaz ki.
Dönelim bu güne; gönül ister ki ülkemiz bu ve buna benzer durumlarla bir daha karşılaşmasın, yalnız bizim ülkemiz değil tüm dünyada artık savaşlar olmasın. Biz Türk gençliği olarak gönüllerinde "Yurtta sulh, Dünyada Barış" duygularıyla yetiştik bu nedenle tüm insanlık mutlu gelecekler için düşünsün, çabalasın.
Her değişen ve gelişen zaman içinde insanlarda var olan değerler de gelişiyor. Eğer gerekirse inanıyoruz ki bu günün gençliği dünden daha sorumlu, kendinden emin, ruhsal ve bedensel yönden daha güçlü, sorumluluk sahibi. Vatanı, milleti için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyecektir. Gerektiği zaman her yerde ruhunda ve kanında var olan o ulaşılmaz ve yılmaz enerjisiyle gereken hamleyi yapacaktır.
Bilim-Teknik / Eğitim- Kültür evet doğru bireyde ve toplumlarda olması gerekenler.
En az bunlar kadar önemli olan diğer konular da var; Bu konu bazen daha önemli bir yer teşkil ediyor.
Bireyde esas olması gereken "sağlam bir beden, yüksek bir ruh yapısı, kendine güven ve kendinden emin olmak, sevmek". Bütün mesele bu, üsteki unsurlarda olursa başarı ve zafer kaçınılmaz olur.
Sonuç; Düşünebiliyor musunuz, yetmiş milyonluk çalışkan, sorumluluk sahibi bir ülke, nüfusun büyük bir bölümü genç, bu çok güzel ve önemli potansiyeli iyi ve mükemmel eğitilir ve yönlendirilirse neler olmaz, neler başarılmaz.
Büyük Türk Ulusunun asil ve çalışkan gençliği olarak ülkesi için Çanakkale'de şehit düşmüş binlerce neferimize layık evlatlar olmak istiyorsak ve bu ruhu yani Çanakkale'de göğsünü emperyalist güçlere siper etmiş gençlik ruhunu her daim canlı tutmalıyız, işte o zaman geçmişimize layık bir gençlik oluruz.
A.GÜNEYSU