
Eğitim İş Silivri Temsilciliği ve Silivri Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin katılımıyla "Eğitim Sistemimiz Nereye Gidiyor?” konulu panel düzenledi. 26 Aralık 2014 tarihinde Silivri Belediyesi Nikah ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirilen panele yoğun katılım sağlandı. Eğitim İş Silivri Temsilciliği Yönetimi ve üyesi eğitimciler hazır bulunurken, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Belediye Başkan Yardımcıları, CHP İlçe Başkanı Mümin Tuğlu, CHP Belediye Meclis Üyeleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri ve çok sayıda vatandaş organizasyona katıldı. Cumhuriyet Partisi Yalova Milletvekili Muharrem İnce, davul ve zurna eşliğinde sevgi gösterileri ve yoğun alkışlar altında karşılandı.
Silivri Belediyesi Strateji Müdürü Ömer Çetin’in sunumunda gerçekleştirilen program Eğitim İş sendika temsilcilerinin konuşmalarıyla başladı.
TAŞKIN: CUMHURİYETİN ÖĞRETMENLERİ OLARAK DEMOKRASİ İSTİYORUZ
Eğitim İş Silivri Şube Başkanı Sanlı Taşkın, panelin açılış konuşmasını yaparak Cumhuriyet’in öğretmenleri olarak demokrasi istediklerini belirtti ve sendika olarak düzenledikleri 17 Aralık Laik Eğitim ve Emeğe Saygı yürüyüşünün son gününde yaşadıkları sert müdahale dolayısıyla Ankara polisini tekrar kınadı.
AKSOY: CUMHURİYET’E İNANDIK, MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Eğitim İş İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Erkan Aksoy da Laik Eğitim ve Emeğe Saygı yürüyüşünde yaşananlara değindi. Aksoy, polisin son kullanma tarihi geçmiş biber gazı kullanıldığını, coplarla kendilerini karşıladıklarını, üzerlerine Toma ile gazlı su sıkıldığını, 117 tane öğretmenin göz altına alındığını anlattı. Erkan Aksoy sözlerini şöyle sürdürdü: "Dediler ki bize eğer laik eğitim istiyorsanız, ülkede rüşvet ve yolsuzluk olmasın istiyorsanız, karşılığında biz de size bunu veriyoruz. Biz eğitim emekçileri olarak, bize gösterilen bu tutumdan dolayı geri adım atmış olabilir miyiz sizce? Mücadelemiz sürecek. Biz ülkenin kuruluş felsefesini benimsemiş, Cumhuriyete inanmış bir sendika olarak ideallerimizden vazgeçmeyeceğiz, mücadelemizi hem ülkemize, hem dünyaya göstereceğiz.”
IŞIKLAR: KORKU VE TESLİM ALMA SÜRECİNDE, MUHARREM İNCE TOPLUMUN VİCDANI VE SESİ OLDU
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, salona şu sözlerle seslendi: "2002 yılından bu yana Türkiye bir türbülansın içine girdi. Önce hayranlık oluştu, daha sonra korku yerini aldı, sonra da teslim almaya dönüşür. İşte şimdi korkuyla teslim alma süreci içerisinde, bu koyu karanlığın, umutsuzluğun, neredeyse bütün topluma sindirildiği, karınların doyurulduğu, kafaların boşaltıldığı bir dönemde derinliklerden bir ses geldi. Bu Cumhuriyetin değerlerine, bizi var eden ve bizi biz yapan değerlere sonuna kadar sahip çıkabilecek demokrasiye, hukuka, adalete sahip çıkan ve mecliste güçlü bir ses olan Muharrem İnce var. Top yere vurmadan zıplamazmış derler. Topun yere vurduğu anı yaşıyoruz. Muharrem İnce, bastırılmaya çalıştırılan toplumun sesi ve vicdanı oldu. Hoş geldiniz, şeref verdiniz.”
İNCE: ÇALIP ÇALMADIĞINA ALDIĞIN OYLAR DEĞİL, MAHKEMELER KARAR VERECEK
Tıklım tıklım dolu bir salonda karşılanan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, konuşmasına başlamadan önce herkesi Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, onun dava arkadaşı İsmet İnönü, bütün şehitlerimiz ve çocuklarımıza emeği geçmiş bütün eğitimcilerimiz adına bir dakikalık saygı duruşuna davet etti.
Ardından İnce, salonda bulunanlara şöyle seslendi: "Eğitim sistemi nereye gidiyor? Türkiye nereye gidiyorsa, o da oraya gidiyor. Soruyoruz: Çaldın mı? "Benim Allah’ım var” diyor. E, bizim de var. Çaldın mı? "İmam Hatip yapacaktım” diyor. Çaldın mı? "Onu oraya polisler koydu”. Polisler koyduysa Hazine’ye ver. Bir de faiz alıyor. Sorumuz net: Çaldın mı? Bunun cevabını kim verir? Seçmen kanaatiyle, hakim kanıtlarla oy verir. Çalıp çalmadığına kim karar verecek? Aldığın oylar mı mahkemeler mi? Oylar değil, tabi ki mahkemeler. O, zaman kaçmayacaksın. Makul şüpheyi değiştirdin, somut delile dayalı kuvvetli şüphe yaptın. Niye? Çünkü bakan çocukları yargılanıyor. Takipsizlik verildi. Cemaat gelince tekrar değiştirdin ve somut delilden çıkarak tekrar makul şüpheye döndün. Hakimlerin, savcıların, polislerin yerlerini değiştir.
"SEN DE YARGILANMALISIN”
Eski ortaklarınla şimdi kavga et. "Bu cemaat terör örgütüdür” diyor. Sen geçmişte ne dedin? "Ne istediler de vermedik” dedin. Sen bir terör örgütüne istediği her şeyi vermişsin. O zaman teröre yardım ve yataklıktan, hatta üye olmaktan sen de yargılanmalısın.”
"TELEFON DİNLEMEK DE, BU MİLLETİN PARASINI ÇALMAK DA AHLAKSIZLIKTIR”
Muharrem İnce, telefon dinleme konusuna şöyle değindi: "Biliyorsunuz telefonu dinlenen iki milletvekilinden biri de benim. Mahkeme kararı olmadan bir insanın telefonunun dinlenmesi ahlaksızlıktır. Aynı zamanda bu milletin parasını çalmak da ahlaksızlıktır. Bu arada hırsızlık operasyonunda meydana çıkan telefon görüşmeleri doğru mu? Doğrudur.
"BİR İNSAN BOĞAZINA KADAR PİSLİĞE BATTI MI, MECBUREN BAŞI DİK GEZER”
"Faiz haramdır” diyor. Doğru. Peki rant? Faiz yine -15 makul, rant 1/10 bin. Bunlar rant bittikten sonra faizi de haram olmaktan çıkarırlar. "Bizim başımız dik” diyor. Doğru söylüyor. Bunların başı dik, çünkü bir insan boğazına kadar pisliğe battı mı, mecburen başı dik gezer.
"İYİ OLDUĞU TEK BİR DERS VAR, O DA…”
Diyor ki: "Ey Ce Ha Pe! Sen Suriye tezkeresine karşı çıktın, neden Çanakkale savaşına karşı çıkmadın?” Çanakkale Savaşı 1915’te, CHP 1923 yılında kuruldu. CHP, yoktu ki, karşı çıksın.
"Türkiye’de felsefe yapılamaz” diyor. 2.5 sene önce bir açıklama yapmış ve demiş ki, "Türkiye’de felsefe ve bilim yapılamaz diyenler ırkçıdır”. 2.5 senede ne değişti? Konuşma metnini yazanlar değişti. Önceden cemaatçiler yazıyormuş, şimdi başkaları yazmış.
Tarif hafıza, hepsi uçmuş. Kendisine not vermem gerekiyorsa Tarihten sıfır. "CE HA PE” değişine Türkçe’den sıfır veriyorum. Din dersi, başta sona haram olduğu için bunlar zaten sıfır. İyi olduğu bir ders var. Her dersten sıfır veririm ama bir dersten bir veririm, o da yabancı dil; "One minute” demesini biliyor.
"BU NE MÜSLÜMANLIĞA, NE İNSANLIĞA, NE VİCDANA SIĞAR”
Senin başbakanlığın döneminde herkesin telefonları dinlenmişse, sınav soruları çalmışlarsa, sen bostan korkuluğu musun? Sen neden soruları çalanı bulmuyorsun? Hepimizin çoluk çocuğu var. Bu çocuklara yazık değil mi, günah değil mi? Sizde Allah korkusu yok mu? Veriyorsunuz cevapları yandaşlarınıza, diğer çocuklar da uğraşsın dursun. Bu ne Müslümanlığa, ne insanlığa, ne vicdana, ne öğretmenliğe sığar.
"HEPSİNİ OLUYORSUN DA BİR ADAM OLAMIYORSUN”
Fenerbahçe yönetimini ele geçirmek için taklitler uyguluyorsun, Aydın Doğan’a ceza kesilmesi için müdahil oluyorsun, Adalet akademisinin yönetimini değiştirmek istiyorsun, oğlanla manşet atıyorsun, çocuk sayısıyla uğraşıyorsun, doğum şekline müdahale ediyorsun, köprüye müdahale ediyorsun, gün geliyor jinekolog, gün geliyor biyolog, pedagog, psikolog oluyorsun. Hepsini oluyorsun da bir adam olamıyorsun.
"BU İNSANLIĞIN SORUNU”
Milletin bölüyorsun. 15 yaşındaki evladını kaybetmiş anneyi meydanlarda yuhalatıyorsun. Neden? O aile Alevi olduğu için. Bu hepimizin, insanlığın sorunu. Hepimiz buna sahip çıkmalıyız. İster Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Boşnak, Arnavut, Gürcü, Arap, Rus, Amerikalı, Alman v.s. olsun. O ananın yüreği yanmış. 15 yaşında evladını toprağa veren ananın acısını yüreğinde hissetmiyorsan sen insanlıktan nasibini almamışsındır.
"SİLİVRİ’DEKİ O ZİNDANI DEMOKRASİ MÜZESİNE ÇEVİRECEĞİZ”
Silivri, muhteşem bir coğrafya. İstanbul’daki belediyelerin içerisinde tarımla ilgili projeler üreten ve tarımı öne çıkartan tek belediye. Bu güzel ilçeye ne yaptın? İnsanları inim inim inleten o hapishaneyi, zindanı gelecekte biz demokrasi müzesine çevireceğiz. Bakan çocuklarına ayrı hukuk, onları yakalayana ayrı hukuk, vatandaşa ayrı hukuk uygulanıyor.
Siz sosyal demokrat, tarıma destek veren belediyeciliğin yanı sıra demokrasi müzesinin olduğu bir kent olmalısınız.
İNCE’DEN HAKİM VE SAVCILARA SESLENİŞ
Türkiye, bir talan rüzgarı içerisinde yüzüyor. Son yıllarda yapılanlar, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet çarklarının nasıl olduğunu gösteriyor. Hakim ve savcılara sesleniyorum, Ey savcılar! Sizin adınızın önünde Cumhuriyet yazıyor. Kimsenin önünde düğme iliklemeyin diye, cüppelerinizin önünde düğme yok.
Cüppelerinizde cep de yok. Bunu doğru bilmenizi istiyorum. Bu bakan çocuklarının yolsuzlukları ve hırsızlıklarını kapatmak isteyen hakim ve savcılarına yazıklar olsun. Tarih sizi öyle bir yere yazacak ki, çoluk çocuğunuz insan içine çıkamayacak.
İTİBAR NE DEMEK?
Saray yaptırarak yolsuzlukların üstünü örtebileceğini sanıyor. Saray itibarmış. İtibar, altın kaplamalı musluk ve klozet değildir, tanesi bin lira bardak değildir. İtibar, hukuk devletidir, hukuka olan saygıdır. Üniversite mezunlarının %33’ü işsizse, işçilerin 3/2’si asgari ücretliyse, 300 bin öğretmen atanamıyorsa, öğretmenlerini Ankara’nın meydanına biber gazına boğuyorsan, kendine çalınan paraları geri öderken faiz ödüyorsanız, herkesin depreme hazırlık çantası varsa şimdi de bir göz altı çantası olmaya başlamışsa bu ülkede itibarın yok demektir.”
"CUMHURİYET DÖNEMİNDE, ÜLKEYİ YÖNETENLERLE ÖĞRETMENLER UYUM İÇERİSİNDEYDİ”
Muharrem İnce, eğitim alanında devralanları rakamlarıyla vererek, günümüzdeki durumu değerlendirerek yorumladı. Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerden söz ederek şöyle konuştu: "Öğretmenler Mustafa Kemal’e gidip savaşa katılmak istediklerini söyleyerek, silah istemişler. Atatürk onlara: "Savaşacak insan var. Siz bize savaştan sonra lazımsınız. Gidin çocuklara matematik öğretin” demiş.
Savaş sırasında bile eğitimi önemsemiş. Cumhuriyet döneminde eğitim, halka verilmesi gereken bir şeyken, bugün halkın istediği bir şey. O günlerde halkın böyle bir talebi yok. Cumhuriyetin ilk yıllarında, eğitimin ışık olması, bugün ise becerilerin arttırılması ve kolaylaştırılması gerekiyor.
En ilginci, Cumhuriyette eğitim neden başarılı olmuş biliyor musunuz? Ülkeyi yönetenlerle öğretmenler uyum içerisindeydi. Aynı şeyi düşünüyorum. Bu milletin cehaletten kurtulması gerekiyor. İki ordumuz vardı; biri düşmana karşı olan, diğeri cehaleti karşı olandı.
"BİZİM OSMANLI’YLA BİR SORUNUMUZ YOK, AMA SENİN CUMHURİYETLE VAR”
Şimdi Osmanlıca tartışılıyor. Bizim Osmanlı’yla bir sorunumuz yok, o bizim ecdadımız, ama senin Cumhuriyetle bir sorunun var. 77 Milyona Osmanlıca’yı öğretsek çocuklarımız daha kolay iş bulacak mı, KPSS’yi daha kolay geçecek mi? Bir katkısı olacak mı? Çocuklara İngilizce öğretiyoruz, pratik yapsınlar diye de İngiltere’ye gönderiyoruz. Osmanlıca’yı öğrensinler diye hangi ülkeye göndereceğiz? Edebiyat ve tarih fakültelerinde öğretelim. Tabi ki geçmişimizi bilelim ve uzmanlar bunları okusun.
"BİZ ÇOCUKLARA ÖNCE MATEMATİK ÖĞRETELİM”
Biz çocuklara önce matematik öğretelim, fen öğretelim. Çocuklar matematik sınavlarında nal topluyor. Din diyorlar, Osmanlıca diyorlar. Bunların anlattıkları din bizim anladığımız din değil. Hırsızlığı yap, soy memleketi sonra "Allah” de. Yok öyle bir şey. 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin yüzde 4’ü temel matematiğe bilmiyor. 15 yaşındaki çocuklarımızın yüzde 15’i matematik bilgisine sahip değil. Eğitim konusunda Avrupa Birliği ülkeleri arasında en sondayız.
"BUGÜNKÜ EĞİTİM SİSTEMİ MİLLİ DEĞİL”
Tayyip Erdoğan, eğitimi hep ayak üstü konuşuyor. Bunun adı 4+4+4 değil, dert+dert+dert.
Atatürk, eğitimle ilgili konuşmalarını 16 kez TBMM’de, 9 kez öğretmen kongrelerinde, 4 kez halk görüşmelerinde, 2 kez CHP kurultaylarında, iktisat kongresinde ve Ankara Hukuk Fakültesi’nde yapmış.
Bugün Türkiye’de ne yazık ki çocuklarımızın geleceği eğitim, milli değil, piyasa anlayışı var. Cumhuriyet’ten intikam peşinde.
Üç şey peşinde bunlar; para, personel ve pedagoji. Para; yolsuzluklar, personel; kadrolaşma ve pedagoji; eğitim. Dertleri, akılları fikirleri bu üç P’de.
"OKULLARI AYRIŞTIRAN BİR CUMHURBAŞKANIMIZ VAR”
Okullar arasında ayrım yapan bir Cumhurbaşkanımız var. Böyle bir kafa olabilir mi? İmam Hatipleri en üst yere koyuyor, diğerlerini de işte... Böyle bir şey olur mu? Hepsi bizim evladımız. Sonra Cumhurbaşkanı kendisine saygı duyulmasını istiyor. Sana saygı duymuyorum.
"ÇOCUKLARINIZI MEB’DEN KORUYUN”
Okul zorunlu olarak gittiğiniz bir yer. Ben bir öğretmen olarak sizi uyarıyorum, çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan koruyun. Birleştiren değil, ayrıştıran bir yapı oldu. Okullarda nasıl yönetici olunduğunu biliyoruz. Yukarıdakiler euro’ları götürsün, sen de yöneticiliği götür. 12 yılda beş bakan ve beş müsteşar değişti.
"YOLSUZLUKLAR KONUŞULMASIN DİYE KEŞİFLERDEN SÖZ EDİLİYOR”
Ülkedeki yolsuzluklar konuşulmasın diye bir bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı keşiflerden söz ediyor. Amerika’yı Kristof Colomb değil, Müslümanlar keşfetmiş. Nereden çıktı bu? Ampulü kim buldu? Hiç ampulü Hıristiyan Thomas Edison buldu diye bir şey duydunuz mu?”
CHP Milletvekili Muharrem İnce, bir saat süren ve zaman zaman yoğun alkışlarla kesilen, bol anekdotların da yer aldığı konuşmasına birçok konuyla devam etti.
Panel sonunda Eğitim İş Sendika temsilcileri kendisine teşekkür plaketi, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar da hediye sundu. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, salondan alkışlar ve sevgi gösterileriyle uğurlandı.
Renginar M.SALİ