“Aşk ateşiyle yanan gönül, kil yerine gül, kavga yerine sevda dağıtır”

“Aşk ateşiyle yanan gönül,  kil yerine gül, kavga  yerine sevda dağıtır”

19.12.2015 11:57:18

Büyük mutasavvıf, gönül insanı Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi anma programı hazırlanıp dün Şerife Baldöktü Mesleki ve Teknik Lisesi tarafından sunuldu. İBB Abdülezelpaşa Ortaokulu gösteri salonunda gerçekleştirilen programa Belediye Başkan Yardımcısı Bora Balcıoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Ay, okul yöneticileri, öğretmen ve öğrenciler katıldı. Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve bizi bu günlere taşıyan yüce Türk büyükleri ve aziz şehitlerimizin manevi huzurunda saygı duruşunda bulunuldu, akabinde İstiklal Marşı okundu.

KILIÇ, YÜZYILLARIN MÜRŞİDİNİ ANLATTI
Program okulun Edebiyat Öğretmeni Azize Kanadıkırık Kılıç, “Mevlana Öğretisi” adlı konuşmasıyla devam etti. Kılıç konuşmasında şu sözlere yer verdi:  “Hz. Mevlana yüzyılların mürşidi. Asırlar boyunca herkesin bildiği ama çok az insanın anlayıp sırrına vardığı büyük bilge, sufi düşünür, irfan okyanusu…Bir ayagı şeriat-i Muhammediyyede sabit, diğer ayağı şefkat  nazarıyla yetmiş iki milleti dolaşan arif-i billah: Mevlana… Onun hikayesi; terk edişin ve vuslatın hikayesidir. Asıl gayenin Allah'a ulaşmak olduğu fani dünyada, medreseyi, makamı, şöhreti, talebelerini, varlığını, eserlerini bırakıp, Şems'in nazarında gördüğü tecellinin ardına düşmenin, aklın getirdiği rütbelerden arınıp, akleden bir kalbin makamlarında ilerlemenin hikayesidir.

“GÖNÜL EĞİTİMİ DEĞİRMEN BENZETMESİYLE ANLATILIR”
Eğitimde insanda bulunan dört istidadan bahsedilir. Bunlar da: İrade kuvveti, muhakeme açıklığı, ince ve ruhun derinden harekete geçirilmesidir. Gönül eğitimi değirmen benzetmesi ile anlatılır. Gönül buğdaya, insan değirmene, beden taşa, dününceler de suya benzetilir. Gönül değirmendeki buğdaydır. O insanlığa hayat veren gıdadır. Değirmen taşı olan beden, buğday mesabesindeki gönlü ezmekle ona çile çektirmektedir. Un haline gelen buğday incelemekte ve benlik ve gururdan kurtulmaktadır. Su ise düşünceleri temsil etmektedir susuz değirmen dönmez. Gönül kapısını aralamanın en etkili yolu aşk ve cezbedir. “Kainatta ne varsa aşktan ibarettir.” Aşk ateşiyle yanan gönül, kil yerine gül, kavga yerine sevda dağıtır. Mevlana der ki: “Gönül, gir şu ateş potasına, bir güzel otur, bu ateşin te'siriyle demir bile ayna oldu. İbrahim altın gibi ateşe girince, ateş onun yüzünden gül bahçesi oldu. Ateşten yaseminler, güller bitti. Gönlünü şu kavgadan böyle bir sevdaya çekmezsen bu gönlü ne yapacaksın? Gel otur, söyle bana!”
Gönül kapısının açılması için Mevlana, insanın doğuştan getirdiği kabiliyetlerin önemine işaret eder. O şöyle der: “Kendine gel kapıdaki benim işte. Aç kapıyı! Kapı kapamak razılık işi değildir.
Her zerrenin gönlünde bir saray vardır. Fakat açmadıkça o kapı kapalı kalır sana. Tam yerini yarıp sabah aydınlığını ortaya çıkaran seherin Rabbi sensin. Yüzlerce kapı açar da gel dersin. Hayır, kapıdaki ben değilim sensin. Yol ver, aç kendine kapıyı. Çakmak taşı ateşe geldi de dedi ki: A dilber, çık dışarıya, gel kucağıma benim. Şeklim şekline benzemez ama baştanbaşa senden ibaretim. Görünüşüm bir perdedir adeta. Fakat bana ulaşır, kavuşursan görünüşte de sen olurum, iç yüzde de sen. Bu kavuşmayla şeklim yok olur gider.”
Gönlü olgunlaşmanın yollarından bir de başka gönüllere değer vermektir. Onları hor görmek ve yıkmak en büyük günah; yapmak ise en büyük sevaptır. Mevlana der ki: “Senin bir saman çöpü kadar değer vermediğin yıkık gönül, arştan da üstündür, kürsüden de, levheden de, kalemden de.
Hor bile olsa gönlü hor tutma, o horluğu ile gene de pek üstündür. Yıkık gönül Allah'ın baktığı varlıktır. Onu yapan can, ne kutludur. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönlü yapmak Allah katında hacdan da, umreden de değerlidir.”
Farklı dili konuşan, farklı dine inanan, farklı kültüre sahip olan milyonlarca insan, insan-ı kamil Mevlana'nın şahsında ve eserlerinde insan olmanın anlam ve değerini daha iyi kavramaktadır. 742 yıldır canı ölmeyen, muhabbeti bitmeyen, aşkı sönmeyen Mevlana'yı dinlemeye devam edeceğiz. O'nun bir rubaisiyle konuşmama son vermek istiyorum.
“Ömür tükendi ise
Allah başka
bir ömür verdi.
Geçici ömür
kalmadıysa, işte şuracıkta tükenmeyen, ölümsüz ömür…
Aşk, hayat suyudur, bu suya dal!
Bu denizin her
damlasında başka
 bir hayat, başka bir ömür var.”
Hz. Mevlana'yı tekrar rahmetle minnetle yad ediyor, en derin saygılarımı sunuyorum.”
Şerife Baldöktü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, daha sonra öğretmenleri Ayşe Demir ve Azize Kanadıkırık Kılıç'ın rehberliğinde Mesnevi'den hazırlamış oldukları “İki Tüccar ve Kadı” adlı hikayeyi sundular. Ardından okulun Kimya Öğretmeni Ziya Şalcıoğlu'nun hazırladığı “Mevlana'nın Hayatı ve Felsefesi” adlı video-sunum izlendi. Ardından gitarda Selimpaşa Ortaokulu Müzik Öğretmeni Türker Doğan, neyde Cahit İnci, solist ve ritimde Ali Metin Özdemir'in canlı performanslarına kulak verildi. Program sema gösterisiyle son buldu.
Renginar SALİ

YORUM YAP