Turan, Işıklara Aynı Kürsüden Yanıt Verdi

Turan, Işıklara Aynı Kürsüden Yanıt Verdi



 

Geçtiğimiz hafta Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın konuşmacı olarak katıldığı Fatih Üniverisetsi Siyaset Sosyolojisi dersine bu kez de Silivri Belediyesi Eski Başkanı Hüseyin Turan, AK Parti Grup Başkanı Metin Karakaş ile birlikte konuk oldu. Işıklar’ın seçim zaferini anlattığı öğrencilere Hüseyin Turan, seçimi kaybetme sebepleri ile görev süresince yaptığı çalışmaları anlattı.

Silivri Belediyesi eski Başkanı Hüseyin Turan, Fatih Üniversitesi’ndeki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

 

SİLİVRİ’DE İLK DEFA MERKEZ SAĞ KAZANDI

“1950 yılında rahmetli babam İstanbul’daki işlerinden dolayı göç ediyor ama aile yine Erzurum’da. Türkiye’de ilk inşaat ustalarından bir tanesidir rahmetli babam. İstanbul’da Hilton Otel’in yapımında, Galatasaray’ın alt yapısının yapımında kalfalardan bir tanesi. Hani derler kazma küreği sapı olayı vardır, birbirine koşar diye… Babam inşaatçı olduğu için inşaatçı olarak büyüdük, 10 yaşımdan beri babamın inşaatlarında çalıştım.

Yanımda bulunan Metin Karakaş ile birlikte çalıştık. Başkan yardımcım oldu, çocukluk arkadaşım, aynı sokakta büyüdük. Silivri ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi. Birlikte büyüdük, Silivri ile ilgili hayallerimiz vardı.

Siyasete 1991 yılında girdim Gençlik Kolları Başkan Yardımcılığı, Gençlik Kolları Başkanı, Yönetim Kurulu Üyesi ve yönetici olarak görevde bulundum. 2002 yılında AK Parti’ye katıldım, Rabb’im nasip etti, 2004 yılında Silivri’ye Başkan Adayı oldum. Ve ilk defa Silivri’de merkez sağ, muhafazakar sağ olan bir parti belediyeyi almış oldu. Tabii ki nasip kısmet işi olarak ta görüyoruz bazı şeyleri çünkü biz 2004 belediye seçimlerine girdiğimiz zaman Silivri’de AK Parti’nin oyu yüzde 18,9 idi, biz 2004 yerel seçimlerinde yüzde 34.7 ile aldık. Yani yüzde 100’e yakın bir oranla aldık. Yine arkadaşlara kısa kısa örnek vererek açıklayacağım. 2007 seçimlerinde AK Parti’nin Silivri’deki oyu yüzde 31. Kaybettiğimiz 2009 yerel seçimlerinde yüzde 41. Yani 10 puan arttırmamıza rağmen biz bu seçimi kaybettik.

 

AK PARTİ SİLİVRİ’DE NEDEN KAYBETTİ?

Çok güzel şeyler yapmamıza rağmen halk memnuniyeti anketlerinde yüzde 92.9 ile İstanbul birincisi çıktık. 2004 yılında seçildik, göreve başladık ama biz Büyükşehir’e bağlı değildik. Büyükşehir’e bağlı olmadığımız halde bu kentte su, alt yapı, her şeyi Silivri Belediyesi yaptı. Silivri’de ciddi oranda susuzluk vardı. İSKİ’ye bağlı değildik, Büyükşehir’e de bağlı değildik. Çünkü Büyükşehir’e bağlandığımız tarih 24 Temmuz 2004. Biz 2004 yılında Silivri’ye Belediye Başkanı seçildik. Geldik su problemini çözdük ve yine planlama ile ilgili ciddi problemler vardı. Ben İnşaat Mühendisiyim, Metin Bey Mimar. Teknik insan olduğumuz için bunun ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. İlçemizin üst planlar yok, mahkemelere gidilmiş, bütün mahkemelerden yürütmeyi durdurma kararı verilmiş. 25.000’lik planları, 50.000’lik planları Silivri’ye yaptırdık, Silivri’nin önünü açtık. Bununla birlikte geniş çaplı bir çalışma oldu.

Göreve geldiğimiz gün belediye binası kiralık bir binaydı. Silivri’nin dışında bir işadamının binası kiralık olarak tutulmuş o binada hizmet veriyorduk ve halkı belediye binasına biz otobüsler ile taşıyorduk. Böyle bir belediye teslim aldık, böyle bir belediyede görev yapmaya başladık. 2005 yılında Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş ile birlikte -kendilerine çok çok teşekkür ediyorum- Belediye Binasını yaptık. Şu andaki mevcut belediye binası bizim dönemimizde yapıldı.

Silivri’de altyapı iflas etmiş pozisyondaydı ve bunun çalışmasını başlattık. Hatta Ulaştırma Bakanımız Silivri’yi ziyaret ettiği zaman, “İlk dönem Belediye Başkanı olan kişiler genelde alt yapıya girmezler” demişti. Çünkü altyapı, çamur, pislik, toprak demek, yolların kapatılması, trafiğin engellenmesi demek ama biz hiç bunlara bakmadık. Olması gerekiyordu. Teknik insanlarız, alt yapı bizim için çok önemliydi ve biz bunların çözümünü sağladık.

 

DOĞALGAZ

Bütün bunları yaparken yine 2004 seçimlerinde çok önemli bir vaadimiz vardı. 1994 yılında bütün siyasi partiler, “Doğalgazı getireceğim” dedi. 1999’da denildi, 2004’te bütün siyasi partiler bu vaatte bulundu. Hatta çok iddialı bir söz verdik, “Silivri’ye 1 sene içinde doğalgazı getireceğiz” dedik. 2004 yılının sonunda Enerji Piyasası Genel Kurulu’ndan karar aldık, Başbakanımızla görüştük ve 2004’ün sonunda sanayi bölgesine doğalgaz geldi. 2005’in Kasım ayında Silivri’de konutlar doğalgazı kullanmaya başladı.

 

“SİLİVRİLİYİM, AİLEM ERZURUM KÖKENLİ”

Silivri’de göreve geldiğimiz zaman 4 tane çocuk parkı vardı. Sağolsun başkan yardımcımız Metin Bey’e çok teşekkür ediyorum, bizzat bu konularla ilgilendi ve yaklaşık 70 çocuk parkı yaptık. Çevre düzenlemesi, çocuk parkları, kapalı spor salonu, stat, çevre düzenlemeleri ile birlikte Silivri değişti.

Bana sorduklarında ben “Silivriliyim, ailem Erzurum kökenli” diyorum. Hem oralı olmaktan hem de Silivrili, Trakyalı olmaktan da gurur duyuyorum. Çünkü 3-4 yaşından beri Silivriliyiz. Ben ilkokulu ve ortaokulu Silivri’de okudum. Belli bir kesimin sizi Silivrili görmemek için yani Silivri nüfusu artıktan sonra siyasi dengelerin değişeceği ile ilgili hep bir kaygısı olmuştur ve bu seçim sürecinde de farklı noktalarda “Silivri’nin çocuğu Silivri’yi yönetsin” gibi mantıkla siyaseti yönetenler oldu. Ama kim kaybetti? Kaybeden yine Silivri oldu, Silivri’nin çocuğu kaybetti yani biz, hepimiz kaybettik. Yatırımların belli bir noktada durması ile birlikte ciddi anlamda Silivri etkilenmeye başladı ve biz Silivri’de bunları yaşadık.

 

ŞABAN DİŞLİ OLAYI

Seçimlerde gerçekten çok ciddi iftiralar ile dedikodulara uğradık. Arkadaşlar Şaban Dişli olayını hatırlayan var mı? Şaban Dişli olayı nerede oldu? Silivri’de. O Şaban Dişli olayının arazisinin kiralanmasını yapan Cumhuriyet Halk Partili Belediye. Bizden önceki belediye ama size gerçekleri göstermek yerine kendi menfaatleri ve çıkarları uğruna bütün dengeleri alt üst edecek şekilde açıklamalar yapıyorlar. Yani mesleğiniz gelecekte bu olacağı için arkadaşlar yönlendirmenin bu ülkedeki seçim öncesi dengelere bakın özellikle belli bir yayın gurubunun Türkiye’de yalan ve dedikodu üzerinde nasıl siyaset yaptığını görün. Bakın Şaban Dişli olayının size gerçeğinin söylüyorum. Bütün mahkemelerde bizim lehimize kararlar çıktı. Çünkü Şaban Dişli’nin buradaki yönlendirmesi, “Şu burada yatırım yapacak kişiye para lazım” diye kendi parasını kullandırıyor. Bunun karşılığında parasını kullandırmak amacı ile para kazanıyor. Yani tabiri caiz ise bunu yönlendirmesi dışında tefecilik mantığında bakabiliriz. Parasını kullandırıyor, kullanılmasından para kazanıyor.

Çıkan imar 1/25, çıkan imarın 3’te 1’i nasıl imar dağıtılıyor ki çıkan imarın yüzde 33’ünü 35’ini kullanıyorsunuz. Böyle bir şey yok ve yine Şaban Bey, 2008 Kasım ayında Vatan Gazetesi’ne açıklamasında “Yapılan imar düzenlemesi değil, benim kendi paramı kullandırmamın sonucunda oldu” dedi. Ama milletin kafasında ne kaldı? ‘Şaban Dişli bu işlerin karşılında 1 Milyon dolar rant elde etti’ diye kaldı, imar değişikliğinden dolayı insanların kafasında bu şekilde kaldı.

Mahkemeye, hukuka gidiyorsunuz. Hukuk’ta araştırılıyor ve bu olayla ilgili Belediye Başkanı olarak bizzat İçişleri Bakanlığı’ndan müfettiş talep eden kişi de benim. Sonuçları geldi, herhangi bir imar rantı olmadığını, herhangi bir kamu görevlisinin suçlu olmadığının kararı geldi ama iş işten geçti. Bu ülkede böyle çıkan haberi gazetede tekzip edersiniz, manşette giren bir haber 2., 3. sayfada çok küçük yazılar şeklinde tekzip yazısı olarak çıkıyor ama kafalara yerleşen düşüncelerin çok farklı olduğunu biz burada görmüş olduk.

Silivri Belediye Başkanı burada konuşurken, “Biz kimseye siyaset yapmadık, kimseye iftira atmadık” dedi. Arkadaşlar okullara giden çocuklarımıza kadar dedikodu yaptılar. Bunlarla ilgili bilgiyi bütün detayları Özcan Işıklar’ın internet sitesinden bulabilirsiniz. Arkadaşlar biz asla yalan-dolanla siyaset yapmadık, yapmayacağız, ilkeli, dürüst, samimi bir siyaset yapacağız, bugüne kadar böyle yaptık, bugünden sonra da böyle yapacağız. Asla bir takım makamlara girmek için yalan dolan içinde olmayacağız, hiçbir zaman başkasını kötüleyerek bir yere gelmeyeceğiz. Biz sadece yapacağımız işleri söyleyeceğiz. Ve bugün bulunduğumuz siyasi yapıda ben şu anda AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesiyim. Yerel Yönetimler Komisyonu’ndayım aynı zamanda Başbakanımız da bize bunu söylüyor, biz de bu çizgide devam edeceğiz.

 

“10.000 KİŞİYİ İŞE ALACAĞIZ” DESEK SEÇİMİ ÇOK RAHAT BİR BİÇİMDE KAZANIRDIK

Özellikle sizin ne yaptığınız değil kendiliğinden ne geliyor? Ona bakın.

Çok ilginç bir anımı anlatayım, seçimlerde bir evi ziyaret ediyorum. Çocuğu bir şekilde alt yapıyı denetlerken İSKİ’ye almışız. Ağabeyi şunu söylüyor; “Benim kardeşimi işe almanız önemli değil beni niye almadınız? Onun için size oy vermeyeceğim” dedi. Bu neyi gösteriyor biliyor musunuz arkadaşlar? Artık kişiselleşmiş ve halk kendi çıkarlarını, kendi cebini düşünmeye başlamış. Özellikle Silivri’de ekonomik kriz ile birlikte çok ciddi anlamda etkilenme oldu. 16.000 kişi fabrikalardan işten çıkarıldı. Bakın seçim öncesi Eylül-Ekim ayında yaptığımız anketlerde yüzde 55-60’lardayız. Kriz derinleştikçe her hafta yaptığımız anketlerde 1’er 2’şer puan düşmeye başladık. Son haftaya girdik, CHP 1,5 puan bizi geçti. Ve yine CHP’nin Silivri’ye astığı bir pankart vardı, “7500 kişiyi işe alacağız” diye. Eğer biz de pankart asıp “10.000 kişiyi işe alacağız” desek seçimi çok rahat bir biçimde kazanırdık ama yapmadık, çünkü o kadar kişiyi alamayız, öyle bir özellik, öyle bir kapasite belediyelerde yok. Ama dün o sözü verenler bugün halkın karşısına çıkamıyorlar. Ben tek başıma Silivri sokaklarında dolaşıyor, geziyorum ama bugün seçilenler Silivri sokaklarında dolaşamıyor, çünkü herkese bir sözleri var. Müdür, danışman gibi ünvanlarla herkese söz verdiler. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” denilir ama siyasette bazen yatsıyı da bulmuyor işte, akşam saatlerinde sönmüş oluyor.

 

CHP-MHP BİRLİKTELİĞİ

Cumhuriyet Halk Partisi ile MHP’nin Türkiye genelindeki siyasi birlikteliği var. Yani CHP’nin güçlü olduğu yerlerde MHP seçmeni CHP’yi destekledi. MHP’nin güçlü olduğu yerde CHP’nin seçmeni MHP’yi destekledi. İstanbul ve Türkiye genelinde bunları görüyoruz. Mesela Balıkesir’de Manisa’da yine Antalya’da Silivri’de bunların benzerini yaşadık. MHP’nin Silivri’deki oyu yüzde 16, bu seçimde yüzde 4’e düştü. Demokrat Parti’nin oyu yüzde 8’den yüzde 1’e düştü. AK Parti’nin dışında bütün siyasi partiler, AK Parti’nin karşısında birleşti. Lütfen seçim sürecini hatırlayın, genel seçim havasında geçti. Bütün siyasi liderlerin meydanlarda konuşması, ekonomik kriz, dünyada olan olaylarla birlikte genel seçim sürecinde geçti. Kavga eden kardeşler vardı 1980 öncesinde. 13 yaşlarındaydım o dönemlerde, ağabeylerimizin anlattıklarını biliyorum. Hiçbir araya gelmeyecek kutuplar birbirini çekti. Yani artı eksi birbirini çeker, artı artı birbirini iter ama bunlar birbirini çektiler. Ve seçimde birbirini desteklediler, Silivri’de CHP’nin yüzde 46 oy olmasının nedenlerinden biri de budur.

 

BELDELER

Demokrat Parti’nin belde belediye başkanlarının CHP’yi desteklemesi çok önemlidir. Çünkü Demokrat Parti’nin beldelerde 3 tane Belediye Başkanı vardı. Beldeler kapatıldı, Beldelerin kapatılması bizi çok ciddi anlamda etkiledi. Düşünün siz bir Belde Belediyesini kapatıyorsunuz, mahalleye dönüştürüyorsunuz ve bu kapatan belediyeden hükümetin partisi gelip sizden oy istiyor. Onlar “Siz bizim belediyemizi kapattınız” diyor. Silivri’de 8 tane belde belediyesi kapatıldı. Celaliye-Kamiloba, Büyük Çekmece’ye bağlandı. Ve 7 tane belde belediyesi Silivri İlçe Belediyesi’ne bağlandı. Arkadaşlar yapılan karar doğru mu? Evet yüzde 100 doğru. Belde Belediyeleri maalesef üzülerek söylüyorum kendi personelinin maaşını vermekte bile zorluk çekiyordu ve hizmet yapma konusunda çok büyük eksiklikleri vardı. Şimdi tek bir noktada toplandı ve hizmetin daha güçlü bir şekilde gelmesi sağlanacak. Personel sayıları abartılı bir şekilde coşturulmuş. 20 kişi ile yapılacak hizmet 40-50 kişi ile yapılıyor. Belediyelerin en büyük parası İller Bankası’ndan gelen katkı paylarıdır. Bu para kişi başına 10-12 TL. Nüfus başına dediğimiz bu para ile siz maaşları ödemekte bile zorluk çekiyorsanız burada bir sıkıntı olur. Bunun da halka yansıması bizim aleyhimize oldu. Siz kapatıyorsunuz belde belediyelerini ve girdiğiniz ilk seçimde de oy istiyorsunuz, bizim açımızdan eksilerden biri de buydu.

 

ALEYHTE ÇALIŞMA

Yine seçim sürecinde arkadaşlar şunu da gördük kendi siyasi partinizden de olsa arkadaşlarınız bir yerlere aday oldukları zaman o yerlerde aday gösterilmezse sizin aleyhinize çalışabiliyor. Beni niye aday göstermedi veya farklı partilerdeki siyasi oluşumları destekleme olur, bu bizim partide de var diğer partilerde de var. Sadece Ak Parti’de olan bir özellik değil.

 

EKONOMİK KRİZ

Ekonomik kriz ve doğalgaz zammı da etkili oldu. Doğalgaza seçim öncesi yüzde 47 zam yapıldı. Silivri’ye doğalgazı getirdik, doğalgaza yüzde 47 zam yapıldı. Ev sohbetlerine gidiyoruz, konuşuyoruz, “20 yıldır söz verilen doğalgazı getirdik” diyoruz. Bir kişi elimden tutuyor, kapının dışına çıkarıyor, “İşte başkanım doğalgazı kapattık” diyor. Yani bunlar da bizim için çok büyük eksi oldu. Seçimlerde doğalgazı getirdiğimize pişmanlık gibi oldu ama ben şuan yine doğalgazı getirdiğime pişman değilim, bugün de olsa yine getiririm.

 

DEVLET HASTANESİ

Siz hizmetleriniz ile anılırsınız, bundan sonra Silivri’de 50 sene sonra, 100 sene sonra şu denilecek, “2004-2009 senesi arasında Silivri Belediyesini yöneten Ak Parti Belediye Başkanın ekibi Silivri’ye alt yapıyı getirdi, doğalgazı getirdi, belediye binasını yaptı, devlet hastanesini yaptı, adliye binasını yaptı, bütün çevredeki çocuk parklarını yaptı, spor sahalarını yaptı.”

Bakın adliye binası yoktu, hastane yoktu, devlet hastanesi yaptık. Başbakanımız Silivri’ye 2005 yılında geldiği zaman ben kürsüde, “Sayın Başbakanımız Silivri’de çok büyük hastane problemimiz var” dedim. Başbakanımız “Bu hastaneyi Silivri’ye ben yapacağım” dedi. Liderlik bu işte… Liderlik Başbakanımızın dediği gibi, çıktı kürsüye “Senin etin budun ne? Senin gelirin 10 Trilyon, sen 20 Trilyonluk yatırımı nasıl yapacaksın?” dedi. Bunun yatırıma olan payı bizim dönemimizde 4-5 Trilyon. Çıktı Sayın Başbakanımız -işte en iyi özelliği bu- Sayın Vali’ye, bana, İl Genel Meclis Üyeleri’ne talimat verdi ve “Bu hastaneyi birlikte el ele yapacağız” dedi ve birlikte yaptık. 20 Trilyonluk dev yatırım 100 yataklı dev bir hastane ve biliyorsunuz Silivri’de Türkiye’nin en büyük cezaevi var. Eskiden bu hastane bitmeden önce bu hastaneye gidip geliyorduk, daracık koridorlar, elleri kelepçeli mahkûmlar geliyor, çocuklar ve kadınlar hastanenin koridorlarında herkes sanki vebalı insan görmüş gibi sağ sola kaçışıyor ama yeni hastanede bu yok. Herkes kader mahkûmu olabilir, bir iftiranın kurbanı da olabilir, bu insanların psikolojik durumlarını da düşünmek zorundayız ve yeni hastane ile tüm bu eksiklikleri gidermiş olduk.

 

DIŞARDAN GELEN İŞLER

Silivri’ye birçok yatırım oldu. Bunlar küçük detaylar ama yapılan bütün yatırımların sahipleri İstanbul’dan, o yüzden de çalışanlar oralardan. Biz onlara “Hayır kardeşim, işçi getiremezsin” demedik çünkü onların bizden aldıkları bir şey yoktu. Her şeyi Silivri’den alacaksın mantığına dönüştü. KİPTAŞ evleri yapılıyor, KİPTAŞ evlerinin ihalesini müteahhit İstanbul’dan almış. Müteahhit gidiyor malzemesini ana merkezden, ana fabrikadan 3 liraya alıyor, aynı malzeme, aynı marka Silivri’de 4 liraya satılıyor. Biliyorsunuz müteahhitlerde ciddi kırılmalar yapıyor, işi almak için bunu ucuz malzeme ile alması gerekir ama Silivri’deki malzemeci bunu anlamıyor, anlıyor ama anlamamazlıktan geliyor. Siz isteseniz bizden alır, şu olur, bu olur, bunlar tabi işçisinden malzemesine kadar dalga dalga yayılan özellikleri oldu. 

 

NÜFUS ARTIŞI

Silivri, planlamada İstanbul’un yeni çekim merkezi oldu. Silivri’nin nüfusu 2.000.000 ile 3.000.000 arasında olacağı öngörülüyordu. Ve Silivri’deki belli bir kesim zannetti ki Silivri’nin nüfusu birden bire 2.000.000 ile 3.000.000’a çıkacak. Silivri’nin nüfusu bizim dönemimizde yani 2004 ile 2009 yılları arasında nüfusun artması en fazla 20.000 civarıdır. O da cezaevi ile birlikte sadece cezaevine gelen nüfus 10.000 ile 12.000 civarı arasında. Bunun kent propagandası ile birlikte “İşte şöyle olacak, böyle olacak, daha kötü olacak” gibi mantıkla, dedikodu mantığı ile Silivri’de ön plana getirdiler.

 

KILIÇDAROĞLU RÜZGARI

2009 seçim sürecinde bir Kılıçdaroğlu rüzgârı vardı bizde. Ulusal basında dosyaları eline alıp “Şu yolsuzluklar, bu yolsuzluklar, şöyle yapılıyor, böyle yapılıyor.” dedi. O yolsuzluk dosyalarından bir tanesi mahkeme kararı ile veya diğer konular ile birlikte sonuca ermiş bir tane dosya var mı? Ve malum medya biliyorsunuz Kılıçdaroğlu’nu pofpoflaya pofpoflaya, büyüte büyüte belli bir noktaya getirdi. Ve diğer siyasi partilerin oluşumlarını da Kılıçdaroğlu rüzgârının altında birleştirmeye çalıştı ve bu da Silivri’de, özellikle geçmişte solun kalesi olan Silivri’de fazlasıyla etkili oldu. Mesela bir örnek vereyim. Kadir Topbaş, Silivri’ye ve köylerine 100 yılda yapılmayacak yatırımları yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tekrar tekrar da teşekkür ediyorum, 100 yılda yapılmayacak hizmeti yaptı. Kılıçdaroğlu Silivri’ye bir kere geldi, gitti ama Kadir Topbaş senede 1-2 defa gelip gezdi. Hatta kar zamanında çok ilginçtir, Gazitepe Mahallesi eskiden köydü, biz Kadir Başkanımız ile birlikte köye gittik. Ciddi anlamda kar yağmıştı, yollar kapanmıştı. Bir hamile bayan, yolu açmasak hastaneye yetişemeyecekti. Yolu açmıştık ve tesadüfen orada bulunduk, muhtarın söylediği biz söz var: “Başkanım geçmişte bu kar yağsaydı bizim yolumuz 10 gün ulaşıma kapanırdı ama 2 saat içinde açıldı” Arkadaşlar oranlama için söylüyorum bu köyde Kemal Kılıçdaroğlu 3 oy aldı, Kadir Topbaş 1 oy aldı. Yani yapılan hizmetin karşılığında bir beklenti vardı, bizlere en büyük teşekkür nedir oydur ama böyle bir şey olmadı. Bunlar neden dolayı oldu? Günümüz internet çağı, bilgi çağı, iletişim çağı, bu çağlarla ilgili yönlendirmede çok ufak bir noktada oldu. Televizyonu açtığınız zaman belli bir basın- yayın guruplarında “Kemal Kılıçdaroğlu kurtaracak onu yapacak, bunu yapacak” dendi, oysa yapacağı hiçbir şey yok. Biz onların dönemlerinde İstanbul’a neler yapıldığını çok iyi biliyoruz. Bu açıdan bizi hayal kırıklığına uğratan özelliklerden biri de bizim için bu olmuştur.

 

BELEDİYE BAŞKANI HALK İLE GÖRÜŞMÜYOR.

Siyasette ilkeli olduğumuz zaman, dürüst olduğunuz zaman, samimi olduğunuz zaman, kazanırsınız. “Ne oldum?” demektense “Ne olacağım?” diye düşünmek gerekir ve biz dün halkın içindeydik, bugün de halkın içindeyiz, hiç değişen bir şeyimiz yok. 2004 öncesinde Hüseyin Turan ve Metin Karakaş’ın pozisyonu neyse bugün de aynıyız. Bakın arkadaşlar her salı günü halk günü vardı. En az 200-300 kişi ile teke tek, yüz yüze görüşüyordum. Arkadaşlar şimdi böyle bir şey yok. Sözüm ona sosyal demokrat belediyecilik ya, halkın belediyesi ya, böyle bir şey yok arkadaşlar. Şimdiki belediye başkanı halk ile görüşmüyor. Başkan yardımcıları halk ile görüşmüyor. Vatandaş biliyordu, “Ben belediyeye salı günü gittiğim zaman belediye başkanı ile görüşeceğim ve derdimi anlatacağım” diyebiliyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Ve yine siyasette arkadaşlar ilkeli olduğunuz gibi hedefinizi de bilmeniz gerekir. Dedim ya hedefe yönelmelisiniz diye.

 

KENDİ İŞİNDE BAŞARILI, PROBLEMLERİ OLMAYAN İNSANLARIN SİYASETLE UĞRAŞMASI GEREKİR

Üniversite mezunu arkadaşlarda gördüğüm en büyük eksiklik ülkemizde siyasete pekte sıcak bakmıyorlar. Yani siyasi partilerin kadrolarında şu anda arkadaşlarımıza görev vermek istiyoruz ama “Benim işim olmaz, benim rahatım yerinde” diyor. Senin rahatın yerinde ama halkın rahatı yerinde değil. Ben siyasette şunu da istiyorum, kendi işinde başarılı, problemleri olmayan insanların siyasetle uğraşması gerekir. AK Parti’de şu var, işinde başarılı, siyasette başarılı, gücü olan, kendi işinde başarılı olan aktif olan kişilerin siyasette görev almasını istiyoruz. Ben 20 sene önce girdiğim partilerde gördüm. Hiçbir işi gücü yok, bir siyasi partide yönetici. “Peki bu insan ailesinin, çocuklarının geçimini nasıl sağlıyor?” dediğimiz zaman herkes elini açıyor, “Biz de bilmiyoruz” diyor. Bu açıdan çok önemli olduğunu görüyoruz. Siyaset sadece makam mevki gibi bir yere gelmek için değil hizmet etmek için, bu millete vefa borcumuzu ödemek içindir. İnanıyorum ki Silivri’miz ileride İstanbul’un en gözde yerlerinden biri olacak, biz alt yapısını yaptık, planlaması yapıldı ve gelecekte Silivri’nin çok daha iyi noktalara gideceğine inanıyorum.

 

İSKİ’NİN KONTÜRLÜ SU SAYAÇLARI

Silivri İSKİ’ye devrolduktan sonra otomatik okuma sayaçları, güvenlikte üst düzey kartlı bir şekilde yüklersiniz ve yüklendikten sonra gazlı sistem gibi kullanırsınız. Bunların olumsuz tepkilerini almaya başladık. Seçim öncesi bunlar takılmaya başlandı ve ciddi anlamda eleştiri almaya başladık. Aslında bizimle hiç ilgisi yok, tamamen İSKİ’nin yaptığı bir çalışma ama bu bize mal oluyordu.

 

BİZİM VAATLERİMİZ TOPLUMUN GENELİNİ İLGİLENDİREN KONULARDI

Süleyman Demirel, Ecevit dönemlerinde Türk siyaseti hep kayıp etmiştir, demokrasi yönünden kaybetmiştir, insan hakları yönünden kaybetmiştir, ekonomik yönden kaybetmiştir. Türkiye’de çok büyük 3 tane akım dönemi var, 1 rahmetli Menderes dönemi, 2 Turgut Özal dönemi, 3 Tayyip Erdoğan dönemi. Ekonomik olarak bu 3 dönemde yapılmıştır. Biz umut ve vaatle ilgili çok güzel şeyler söyledik, Silivri’de iş hacminin, ticaretin artacağını, yatırımların geleceğini bundan dolayı işsizliğin ciddi anlamda düşeceğini ve şunu da söyleyeyim, biz geçmişte ne söylediysek hepsini yaptık. Bugün Silivri Belediyesi’nde 200 kişi işten çıkarıldı arkadaşlar, bu ay sonunda 120 kişi daha çıkaracaklar, toplam 320 kişi. Bırakın onların 7.500 kişiyi işe almasını işçi çıkarmak zorunda kalıyorlar. Bizim vaatlerimiz toplumun genelini ilgilendiren konulardı, kişisel değil. Bu kriz döneminde zarar gördük mü? Evet gördük ama siyasette biz asla yalancı duruma düşmeyeceğiz, ben ve arkadaşlarım böyle bir zihniyette değiliz. “10.000 kişiyi işe alacağız” diye pankart assaydık biz bu seçimi çok rahat bir şekilde alırdık. CHP’nin yaptığı gibi isim ve telefonlar ile yazarak “Sizi işe alacağız, seçimden sonra gelin” deyip seçimden sonra da hiç kimse ile görüşmeyip “Nasıl olsa seçimi kazandık, 5 sene boyunca mühür bizde” mantığı doğru değil. Ama şu anda Silivri’de yaşayan insanlar doğruyu yanlışı çok iyi ayırt etti ama iş işten geçmiş oldu.

 

TAVİZ VERMEDEN, DOĞRULARI SÖYLEYECEĞİZ, SÖZ VERDİĞİMİZ İŞLERİ DE YAPACAĞIZ

AK Parti’nin oyu 2007 seçimlerinde yüzde 31. Biz 2009 seçimlerinde yüzde 41 aldık. Biz seçimi 4 bin küsur oyla kaybettik. Bu işten çıkartılmadan dolayı sadece yüzde 15’i etkilense ciddi anlamda seçimde yansımasını görürsünüz. Keşke filmi geri çevirebilseydik. Mart ayının başında, kasım ayında aralık ayında neler olacağını birisi gösterebilseydi. Böyle bir şansımız yok, olsaydı zaten bunlar kesinlikle ve kesinlikle olmayacaktı. Biz yine doğruluğumuzdan, dürüstlüğümüzden ve samimiyetimizden hiçbir taviz vermeden, halkımıza sadece ve sadece doğruları söyleyeceğiz. Söz verdiğimiz işleri de yapacağız. Bu yüzden zaten bu milletin güveni bize tamdır. Bu noktada ilçe teşkilatları siyasi arkadaşlarımız zamanı geldiğinde bunun çalışmasını ve yönlendirmesini yapacağız ve o şekilde gideceğiz. Silivri’nin yüzde 70, 80’inin kimin ne olduğunu anladığını görüyorum ben 7-8 ay içerisinde…

 

CHP.ORG.TR

CHP’nin www.chp.org.tr adresine girin. Demokratik açılımla ilgili 89 raporu ve sonraki raporları bir okuyun. Lütfen bir gün girin, okuyun. Bizim söylediklerimizden, AK Parti’nin söylediklerinden daha ilerisini söylüyorlar. Ama bugünkü mantığa bakıyorsunuz “Biz karşıyız”. Niye? Bunu AK Parti söylediği için biz karşıyız diyor. Sosyal Demokrat Partililerin Türkiye’nin özgürlüklerinin önünde olması gerekirken İnsan Hakları noktasında herkesten daha önde olması gerekirken, bakıyoruz ki yani MHP’yi anlıyoruz ama MHP’den daha da önde çok farklı noktalara gelebiliyorlar, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.

 

BİZ DEVAM ETSEYDİK BİZİM İÇİN 38 TRİLYON BORÇ SİNEK VIZILTISI BİLE DEĞİLDİ 

2004 yılında ben CHP’den belediyeyi aldığım zaman borç 8,5 Trilyon, bütçesi de 11 Trilyondu. 2009’da devrederken Silivri Belediyesi’nin bütçesi 25 Trilyondu. Borcumuz 22 Trilyon, alacağımız 10 trilyon. Diğer kamu kuruluşlarıyla birlikte alacak verecekleri çıkarttığın zaman 14 Trilyon borcumuz var. Ve bu dönem içinde biz çok ciddi işler yapmışız. Şimdi eski CHP’li belediyeye bakın; belediye binası kiralık, altyapı yok, yollar çamur içinde. Garden arkası çamur içinde. 2007 seçimlerinde vatandaşlar onları oradan kovaladı. Orada oturan vatandaşların çocukları okula ayaklarına poşet bağlayarak gidiyorlardı. Bunlar vardı Silivri’de. Biz iş yapıyoruz, iş yaptığımız için kendi borcumuzu çevirebiliyoruz, vatandaşın güveni tam bize. Çok rahat bir şekilde gidebiliyorduk. Esas borç aldığı yerler belde belediyeleri. Beldelerdeki olaylar söylenmeden “Silivri Belediyesi’nin 38 Trilyon borcu var” dediler. Arkadaşlar biz devam etseydik bizim için 38 Trilyon borç sinek vızıltısı bile değildi.  Çok rahat bir şekilde çözüp, yolumuza devam edecektik, plan ve programlarını yapmıştık.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, hepimizin Başbakanı. Hangi siyasi partiden olursa olsun benim makamımın arkasında büyük bir Türkiye haritasının yanında Başbakanımız, yine sol tarafında Büyükşehir Başkanımız, yine tam ortada cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi var. Yani biz burada bu devlete resmi olarak hizmet ettik, çünkü 657’ye tabiyiz. Onlar seçildikten sonra bu kişilere Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın resimlerini gelir gelmez kaldırdılar. Yine konuşmamda söylediğim belediye binasının en büyük yapımda emeği geçen Kadir Topbaş’a teşekkür yazımız vardı belediyede, teşekkür yazısını bir hafta içinde kaldırdılar. Hani söylüyorlar ya, “Biz partizanlık yapmadık, onu yapmadık, şunu yapmadık” diye… İlk geldiği gün belediye personeli ile yaptığı toplantıda “Siyaseten gelen siyaseten gider” dedi. Hani hiç partizanlık yoktu, en büyük partizanlığı kendileri yapıyor. Kadrolaşmayı kendileri yapıyor. Buna benzer daha çok örnek var. Ben mesela yalan söylemekten sıkılırım ama bazı arkadaşlarda çok üzülerek söylüyorum yalan söylemeyi çok muaf görüyorlar, nasıl olsa her şey yapılır edilir, seçim döneminde biz her türlü yalanı söyleriz ama seçimden sonra deriz ki biz bu yalanı söyledik artık yalan söylemeye gerek yok.”

 

Silivri Belediyesi eski Başkanı Hüseyin Turan, öğrencilerin Silivri ile ilgili sorularını da yanıtladı. Turan, Fatih Üniversitesi öğrencilerine Silivri yoğurdu da ikram etti.

 

  • ETİKETLER
PAYLAŞ
« Önceki
Sonraki » Işıklar: Silivriyi Birlikte Yöneteceğiz

YORUM YAP