
Silivri Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) Klinik Psikoloğu Berna Baltacı, teknoloji bağımlılığının sadece bir ekran sorunu değil, çoğu zaman aile içi iletişimsizlikten duygusal yalnızlığa kadar uzanan derin nedenlerin sonucu olduğunu söylüyor. Üstelik bu süreç, depresyona giden yolu da açabiliyor.
Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza giren dijital alışkanlıklar, özellikle gençler arasında tehlikeli bir bağımlılığa dönüşmeye başladı. Ekran başında geçirilen uzun saatler, okul başarısında düşüşe, sosyal hayattan kopuşa ve hatta depresyona zemin hazırlıyor. Silivri Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) Klinik Psikoloğu Berna Baltacı ile teknoloji bağımlılığını, ailelerin yaklaşım biçimlerini, danışma sürecinin detaylarını ve YEDAM'ın bu alandaki ücretsiz hizmetlerini konuştuk. Baltacı, bağımlılığın sadece görünen değil, görünmeyen nedenleriyle de yüzleşilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sevginar Sali: Silivri Yeşilay Danışmanlık Merkezi'ndeyiz. Klinik Psikolog Berna Baltacı ile birlikteyiz. Kendisi bize teknoloji bağımlılığıyla ilgili bilgi verecek.
Berna Baltacı: Merhaba. Biz YEDAM'da alkol, madde, tütün, kumar ve teknoloji bağımlılığı olmak üzere beş temel alanda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Teknoloji bağımlılığı da günümüzde hızla artış gösteren önemli bir sorun haline geldi. Bu bağımlılık, hem yetişkinlerde hem de ergenlerde görülebiliyor ancak bize en çok başvuru ergen grubundan geliyor.
Özellikle okul başarısında düşüş, sorumlulukların yerine getirilmemesi gibi belirtilerle karşılaşıyoruz. Bu yaş grubundaki bireylerin sorumlulukları genellikle ödevlerini yapmak, ev işlerine yardımcı olmak gibi görevlerdir. Ancak ekran başında geçirilen süre arttıkça bu sorumluluklar ihmal edilmeye başlanıyor. Sürekli oyun oynama, telefon ya da bilgisayarla ilgilenme gibi durumlar zamanla günlük yaşamı sekteye uğratıyor. Hatta bu duruma ‘oyun oynama bozukluğu' da diyebiliriz.Bu sorun sadece çocuklarla sınırlı değil. Yetişkinler üzerinde de etkili oluyor...
“BİR ÇOCUĞUN YA DA ERGENİN İNTERNET BAĞIMLILIĞIYLA TEK BAŞINA MÜCADELE ETMESİ OLDUKÇA ZOR”
Sevginar Sali: Aslında tam da bunu soracaktım. Teknoloji bağımlılığı çocuklarda mı, yetişkinlerde mi daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor?
Berna Baltacı: Bu konuda çocuklarla çalışmak, yetişkinlere göre daha kolay oluyor. Çünkü ergen grubunda kurallar koymak, sınırlar belirlemek daha mümkün hale gelebiliyor. Ancak burada aile desteği çok önemli. Ailenin sürece dahil olması şart. Bir çocuğun ya da ergenin internet bağımlılığıyla tek başına mücadele etmesi oldukça zor. Aile kurallar koyduğunda, takibini yaptığında bir süre sonra düzen kurulabiliyor.
“YETİŞKİNLERLE ÇALIŞMAK İSE DAHA ZORLU BİR SÜREÇ”
Biz YEDAM'da genellikle 12 yaş ve üstü başvuruları kabul ediyoruz. Çocukla birlikte aile geldiğinde, onun yaşına uygun özel bir formatla çalışıyoruz. Yetişkinlerle çalışmak ise daha zorlu bir süreç. Çünkü yetişkinlerin hayatında sorumluluklar çok daha fazla. Bir çocuk sorumluluğunu ihmal ettiğinde arkasını toparlayan biri olabilir ama bir yetişkin işe gitmediğinde maddi kaybı oluyor, ailesine yeterince zaman ayıramıyor, sosyal ilişkilerden kopuyor, hobilerini bırakıyor.
Bu kişiler zamanla sosyal çevreden uzaklaşarak internet ortamına daha fazla bağlanıyor. Bu da hem bireysel hem de sosyal yaşamı olumsuz etkiliyor.
“BELİRTİLER BİZE, TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞININ ZAMANLA DEPRESYONA DOĞRU İLERLEYEN BİR SÜRECE DÖNÜŞEBİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Sevginar Sali: Bu noktada teknoloji bağımlılığının ruh sağlığı üzerindeki etkileri neler oluyor?
Berna Baltacı: Kişi yaşamdan uzaklaştıkça, biz bu durumu depresyon belirtileriyle birlikte gözlemleyebiliyoruz. Mutsuzluk, içe kapanma, insanlarla iletişim kurmak istememe, yalnız kalma isteği ya da sadece telefonda ve bilgisayarda vakit geçirme arzusu gibi birçok belirti ortaya çıkabiliyor. Bu belirtiler bize, teknoloji bağımlılığının zamanla depresyona doğru ilerleyen bir sürece dönüşebildiğini gösteriyor.
“TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI GÜNÜMÜZDE OLDUKÇA YAYGINLAŞTI”
Ne yazık ki teknoloji bağımlılığı günümüzde oldukça yaygınlaştı. Biz YEDAM Silivri olarak 10 yaş ve üzeri bireylere tamamen ücretsiz destek sunuyoruz. Merkezimizde danışanlarımızla birlikte sosyal yaşantıyı güçlendirmek adına atölye çalışmaları da yürütüyoruz. Halk Eğitim'den gelen eğitmenlerle birlikte özellikle çocuk ve ergen gruplarının boş zamanlarını daha verimli değerlendirmelerini sağlıyoruz.
Bu çalışmalar sayesinde çocuklar hem bir ürün ortaya koyuyor hem de kendi yeteneklerini keşfedebiliyorlar. “Benim buna ilgim varmış” diyerek kendilerini daha iyi tanımaya başlıyorlar. Bazen sadece bu farkındalık bile bağımlılığın seyrini olumlu yönde değiştirebiliyor. Tüm bu süreçte her danışanımıza bir psikolog ve bir sosyal hizmet uzmanı eşlik ediyor. Sosyal hizmet görüşmelerinde ise bireyin sosyal yaşamını güçlendirmeye yönelik adımlar atıyoruz.
“BİZE BAŞVURAN KİŞİLERİN BİLGİLERİ KESİNLİKLE HİÇBİR KURUM YA DA KURULUŞLA PAYLAŞILMAZ”
Sevginar Sali: Sosyal hizmetler noktasından söz ettiniz. Ancak ailelerin sıkça sorduğu bir konu var. YEDAM'a başvurduklarında bu durum resmi kayıtlara geçer mi? Tedavi süreci bir yere işlenir mi diye tedirginlik yaşayabiliyorlar. Bu konuda ne söylersiniz?
Berna Baltacı: Bu çok önemli bir konu. YEDAM olarak tamamen gizlilik esasına göre çalışıyoruz. Bize başvuran kişilerin bilgileri kesinlikle hiçbir kurum ya da kuruluşla paylaşılmaz. Danışanlarımızın bize güvenmesi çok önemli çünkü destek alabilmeleri için önce kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor.
“TÜM PSİKOTERAPİ SÜREÇLERİ MAHREMİYET TEMELİNDE YÜRÜTÜLÜR”
Alkol, madde, kumar veya internet bağımlılığı fark etmeksizin, tüm psikoterapi süreçleri mahremiyet temelinde yürütülür. Kişi bize başvurduğunda özel hayatına dair detayları paylaşır ve biz ruh sağlığı çalışanları olarak bu bilgileri korumakla yükümlüyüz.
Zaten sürecin başında 18 yaşın üzerindeki bireylere, 18 yaş altındakilere ise aileleriyle birlikte olmak kaydıyla, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında bir onam formu imzalatıyoruz. Bu sayede kişinin hakları korunmuş oluyor.
Sosyal hizmet uzmanımız sürece dahil olsa da biz sosyal hizmet merkezi değiliz. Yani sürecin bizim tarafımızdan yürütülen kısmı, tamamen gönüllülük ve danışan gizliliği ilkesiyle ilerliyor.
“İNTERNET BAĞIMLILIĞI, KENDİ BAŞINA BİR SORUN OLMAKTAN ZİYADE, BAŞKA PROBLEMLERDEN BESLENEN BİR SONUÇ OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR”
Sevginar Sali: Teknoloji bağımlılığını anlatırken özellikle ekran başında geçirilen sürenin bireyi nasıl olumsuz etkilediğini detaylı biçimde aktardınız. Peki, birçok kişi depresyonda olduğunu söyleyip doğrudan antidepresan kullanımına yöneliyor. Oysa bu depresif halin altında yatan bağımlılıklar ve tetikleyici süreçlere odaklanmak daha doğru olmaz mı?
Berna Baltacı: Kesinlikle katılıyorum. Çünkü bazen görünen şey aslında altta yatan başka bir sorunun sonucu olabiliyor. İnternet bağımlılığı da bu kapsamda değerlendirilmeli. Yani çoğu zaman internet bağımlılığı, kendi başına bir sorun olmaktan ziyade, başka problemlerden beslenen bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Mesela aile içinde anne-baba arasındaki kopukluklar, çocuğa karşı ilgisiz ya da aşırı baskıcı tutumlar, iletişim eksiklikleri gibi durumlar, bireyde duygusal bir boşluk yaratabiliyor. Bu boşluk da internet aracılığıyla doldurulmaya çalışılıyor. Biz danışanlarımızda sadece internet bağımlılığı değil, onunla birlikte gelen bu temel sorunları da değerlendiriyoruz.
Sevginar Sali: Siz bu tür nedenleri kişisel görüşmelerde tespit edebiliyorsunuz değil mi?
Berna Baltacı: Elbette, tespit edebiliyoruz.
“İNTERNETTE, ÖZELLİKLE OYUN ORTAMINDA BULAMADIĞI MUTLULUĞU, İLGİYİ YA DA TATMİNİ ARIYOR”
Sevginar Sali: En azından kişinin yaşadığı sorunun temelini anlaması açısından bu oldukça önemli.
Berna Baltacı: Kesinlikle. Zaten bize başvuran her danışana detaylı bir değerlendirme formu uyguluyoruz. Bu formda kişinin teknolojiyle ilişkisi ne zaman başladı, ne gibi olaylardan sonra yoğunlaştı, hayatında neler yaşadı gibi birçok noktaya odaklanıyoruz.
Çünkü teknoloji bağımlılığı çoğu zaman bir şeylerin sonucu olarak gelişiyor. Örneğin bir çocuk duygularını ifade edemiyor olabilir. Kendini ailesine anlatamadığında, anlaşılmadığını hissettiğinde ya da evde sürekli bir tartışma ortamı olduğunda, sanal dünyaya sığınma ihtiyacı hissedebiliyor. İnternette, özellikle oyun ortamında bulamadığı mutluluğu, ilgiyi ya da tatmini arıyor. Biz bu tabloyu detaylı biçimde değerlendiriyoruz ki asıl sorunu doğru anlayalım.
Sevginar Sali: Son olarak iletişim bilgilerinizi de hatırlatalım. Size nasıl ulaşabilirler?
Berna Baltacı: Bize 115 Yeşilay Danışma Hattı üzerinden ulaşabilirler. Aynı zamanda Selimpaşa'daki merkezimize de başvurabilirler. Tüm hizmetlerimiz tamamen ücretsizdir.
“KİŞİNİN KULLANIMINI BIRAKMASI BİR BAŞARIDIR AMA YETERLİ DEĞİLDİR”
Sevginar Sali: Tedavi sürecinde başarı oranları hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Berna Baltacı: Bu aslında oldukça bireysel bir süreç. Bize çok uzun süredir gelen danışanlarımız var. Bağımlılıkla mücadele uzun bir yolculuk. Örneğin üç-dört yıldır takip ettiğimiz bireyler bulunuyor. Kişi bağımlı olduğu maddeyi ya da teknolojiyi bıraksa bile, biz tedavinin orada bitmediğini biliyoruz ve takibini yapmaya devam ediyoruz.
Alkol, madde, internet, kumar ya da sigara... Hangi bağımlılık olursa olsun, kişinin kullanımını bırakması bir başarıdır ama yeterli değildir. Çünkü hayat içinde tekrar zorlandığı noktalar olabilir. Biz de bu noktada yanında olmayı sürdürüyoruz.
Spesifik bir başarı yüzdesi vermem mümkün değil çünkü her bireyin süreci kendine özgü. Ama şunu net şekilde söyleyebilirim: Yıllarca bu desteği alarak bağımlılıkla mücadele eden ve yaşamını olumlu yönde değiştiren çok sayıda danışanımız var. Bu da bizim için en güzel sonuç.
Sevginar Sali: Verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ederiz.
Berna Baltacı: Ben teşekkür ederim. Böyle önemli bir konuda farkındalık yaratma fırsatı sunduğunuz için biz de YEDAM olarak minnettarız.
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE HIZLA ARTIYOR
En fazla başvurunun ergen yaş grubundan geldiğini belirten Berna Baltacı, okul başarısında düşüş ve sorumlulukların ihmal edilmesinin en yaygın belirtiler olduğunu vurguluyor.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI SADECE BİR SORUN DEĞİL, BİR SONUÇ
Baltacı, internet bağımlılığının çoğu zaman aile içi problemler, ilgisizlik veya aşırı baskı gibi daha derin sorunlardan kaynaklandığını ifade ediyor.
"BİR ÇOCUK TEK BAŞINA BU MÜCADELEYİ VEREMEZ"
Ergenlik dönemindeki bireylerin bağımlılıkla baş edebilmesi için aile desteğinin hayati olduğunu söylüyor.
“YETİŞKİN BAĞIMLILIĞI DAHA ZORLU BİR SÜREÇ”
Yetişkinlerin sosyal ve ekonomik sorumluluklarının fazlalığı, bağımlılık tedavisini daha karmaşık hale getiriyor.
"BAĞIMLILIK, DEPRESYONA GİDEN BİR YOL OLABİLİR"
Sürekli ekran başında zaman geçirme, depresif belirtileri beraberinde getiriyor: içe kapanma, mutsuzluk, yalnız kalma isteği.
YEDAM'DA DESTEK ÜCRETSİZ VE GİZLİLİK ESASIYLA SUNULUYOR
YEDAM'a başvuranların bilgileri kesinlikle başka kurumlarla paylaşılmıyor. Hizmetler ücretsiz ve mahremiyet kurallarıyla yürütülüyor.
“KULLANIMI BIRAKMAK YETERLİ DEĞİL, TAKİBİ DE ŞART”
Bağımlılıktan kurtulmak uzun bir süreç. YEDAM, madde ya da teknoloji kullanımını bırakan bireyleri yıllar boyunca takip etmeye devam ediyor.