
ZORLU: SEÇİMİN KADERİNİ CHP’DEN HDP’YE GEÇEN EMANET OYLAR BELİRLEDİ
Adalet ve Kalkınma Partisi Belediye Meclis Üyesi Mustafa Zorlu, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "7 Haziran 2015 genel seçiminin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Halkın iradesi yine AK Parti demekle birlikte seçim sisteminin gereği tek başına hükümeti kurmak için gerekli milletvekili sayısı desteğini vermemiştir. Halkın iradesi her zaman, her şeyin üstündedir. Eminim her siyasi parti seçmenin vermiş olduğu mesajı almıştır. CHP’den HDP’ye geçen emanet oylar seçimin kaderini belirledi. Bir önceki genel seçimde %6 oy alan parti şimdi aldı. Hesaplar HDP’nin barajı geçmesi üzerine yapılmıştı ve başarılı olundu. Tabi AK Parti içinden giden milliyetçi Kürt seçmeni ile birlikte bazı konulardan rahatsız olan seçmenin de MHP’ye kaymış olduğunu düşünürsek bu oy kaybının da kaçınılmaz olduğu görülmüştür.
"HDP’YE MAZLUMU OYNATTILAR”
Diyarbakır mitinginde yapılan bombalı saldırıda AK Parti’yi bitirmek isteyen dış güçler ve onların Türkiye’deki uzantılarının projeleridir. Amaç; Kürt Milliyetçiliğini alevlendirmek ve HDP’ye mazlumu oynatmaktı. Çünkü güçlü bir AK Parti hem dış güçler hem de yurt içindeki taşeronlarının suyollarını kesmiş halkın ve devletin sırtından adeta bir parazit gibi geçinmelerinin önünü tıkamış oluyordu. Başbakanımız Davutoğlu da bu konuda, ''Kimse kriz senaryoları üzerinden kendilerine çıkar sağlamayı düşünmesin” demiştir.
"BU SEÇİM HİÇBİR GÜCÜN MİLLİ İRADE ÜSTÜNDE OLAMAYACAĞINI GÖSTERDİ”
Biz bu yola çıkarken diğerlerinden farklı olarak şunu söyledik; kimsesizlerin ve mazlumların sesi olacağız. Öyle ise kimsesizlerin, mazlumun halkımızın yanında olacağız. Ülke güçlenirken halkımız da ekonomik anlamda güçlenecek ve refaha kavuşacak. İşçi, emekli, memur, esnaf, çiftçi de güçlenecek. Bu seçimden bir sonuç çıkarılmazsa kendi tabanından hızla uzaklaşılırsa partinin erimesi de kaçınılmaz olur. Seçim sonuçları ayni zamanda milletimizin kavga, ayrıştırma istemediğini uzlaşı istediğini hiçbir gücün millet iradesinin üzerinde olamayacağını gösterdi.”
KIRKICI: AKP’NİN MUTLAK İKTİDAR HESABI BOZULDU
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Süheyl Kırkıcı, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "7 Haziran 2015 seçimlerinin öne çıkardığı 2 temel sonuç görünüyor. Birincisi AKP’nin uzun yıllardır sandıkta sağladığı mutlak iktidarı ve dolayısıyla tek başına hükümet kurma durumu bitmiştir. Yani AKP ciddi bir şekilde kaybetmiştir.
"HALK HDP’YE ÖNEMLİ BİR KREDİ TANIDI”
İkincisi ülkenin demokratikleşmesini ve barış politikalarını merkezine alan söylemiyle HDP’nin büyük bir farkla barajı aşması olarak görüyorum. Yani halk, HDP’ye Türkiye partisi olma yolunda önemli bir kredi tanımıştır. Meclis aritmetiği iktidar olma pozisyonu doğursa da CHP için bundan sonrası daha zor geçecek. Demokratikleşme çabalarına rağmen, partinin banko olarak gördüğü kesimlerini, hiç de her şeye rağmen elinde tutamayacağını görmeli.
"SİLİVRİ BAZINDA CHP BAŞARILI ANCAK KENDİMİZİ DAHA İYİ İFADE ETMEK KONUSUNDA UYARILDIK”
Silivri’miz açısından durum tam tersi. Yerel seçimlerde bize sunulan emanet oyların 7 Haziran seçiminde kendi partilerine dönmesine karşın CHP’nin aldığı oyu başarılı görüyorum. Ancak aldığımız oyların mahalle dağılımlarına baktığımızda, yerel iktidar elimizde olmasına karşın, bazı kesimlerden oy alamamamız, kendimizi anlatmak konusunda bir işaret olarak okunmalı.”
ÇEŞMECİOĞLU: CHP’DEN HDP’YE %5 OY KAYDI
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi İbrahim Çeşmecioğlu, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "CHP olarak zaten istediğimiz ve beklediğimiz bir sonuç bu. Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun parlamentoda çözülmesi gerektiğini hep söyledi. Kapalı kapılar arkasında, nelerin konuşulduğu bilinmeyen bir çözümü biz de halkımız da istemiyor. Halk çözümü seçtiği insanlarla bulabileceğini, demokratik iradeye dönük ve parlamentoda bu işin çözüleceğini söylemişti. Doğrusu da buydu. Şimdi sandıkta da bunu söyledi. Benim tahminim %5 civarında CHP’den HDP’ye oy kaydı. Çözüm için... Demirtaş da oyların ‘emanet’ olduğunun farkında. "Bize inanarak hangi gerekçeyle bize oy vermiş olursa olsunlar, emaneten oy vererek demokratik siyasetin önünü açmak isteyen hiç kimseyi mahcup etmeyeceğiz” şeklinde bir beyanatta bulundu. Bundan sonra barışın, demokrasinin, sandıklardan çıkıp meclise, cadde ve sokaklara yansıyacağını beklemek bizim yurttaş, seçmen ve siyaset yapan insanlar olarak hakkımız. Bu barışı parlamento çizgisinde, milletin seçtiği insanların sağlayacağına inanıyorum.
"HALK, HER KESİMİN TEMSİL EDİLMESİNİ İSTEDİ”
Kürt sorununun dışında iki partinin yükselişi var; MHP ve HDP. Yanılmıyorsam MHP %3,5 gibi, HDP de %6,5’tan ’e yakın bir artış sağladı. Söylediğim gibi bunlar ülkenin doğru bir çizgide temsili ve ortak yaşam iradesine olan inancından verilen oylar. Bunların gereğini yapsınlar diye bekliyoruz. İnsanları aşağılayan ve beraber yaşama arzusu ortaya koymayan bir milliyetçiliğin nasıl sonuçlar doğurduğunu Hitler’den, Mussolini’den, İdi Amin gibi faşizm yanlılarından dünya gördü ve çok çekti. Milliyetçilik dozunda olursa güzeldir. İlber Ortaylı, "Sağlıklı bir milliyetçilikte önemli bir unsur başka milletlerin milliyetçiliğine de romantik bir saygı duymaktır” diye tanımlar milliyetçiliği. Benim için de ince ve zarif bir tariftir.
"KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİ AZDIRARAK SİYASET YAPMASINLAR”
Ülkemizin üniter yapısı, toprak, bayrak konusundaki hassasiyetlere eğer HDP uyacaksa başımızın gözümüzün üstünde yeri var. Yurttaşların refahı, gönenci, herkesin eşit koşullarda ve özgürce yaşaması için siyaset yapsın ama "Diyarbakır bizim İstanbul hepimizin” demesin! Diyarbakır da bizim, İstanbul da bizim, Edirne de bizim; ülkenin bütün toprağı bizim. Kürt milliyetçiliğini eşeleyerek, azdırarak, o ateşi harlayarak hepimizi yakacak bir siyaset gütmesinler. Umarım 30-40 bin kişinin ölümü herkese ders olmuştur. Herkes şapkasını önüne koyarak düşünür ve doğru düzgün, bu topraklarda demlenen büyük kültüre yakışır bir siyaset izlemeli. Kurtuluş Savaşı’nda Diyarbakır’daki Kürtlerin Mustafa Kemal’e desteği %95’ti. Tarihi bir gerçektir. Bunu unutmasınlar.
gibi yüksek bir baraj çıtası olmasına rağmen halk herkesin temsilini sağlaması gerektiğine olan inancını ortaya koydu. Bütün görüşler burada temsil edilecek ancak demokrasi kültürü, ortak yaşam modelini birlikte kotarmayı bize öğütledi. Sandıktan demokrasi olarak bunları okudum. Seçimsiz demokrasi olmaz. Seçim demokrasinin kaçınılmaz unsurudur, herkesin saygı göstermesi lazım. Sonucu bütün partilerin iyi analize etmesi gerekir. Sandık bize; ülkede yaşayan tüm etnik gruplara eşit mesafede olmayı, geniş bir demokratik saha sağlamayı, hukuk, medeniyet ve ufuk çizgisini birlikte çizmeyi öğütledi. Bunun için mahalleme, ilçeme ve ülkeme seçimde gösterdikleri duyarlılık ve demokratik iradeye sahip çıkmaları dolayısıyla şükranlarımı sunuyorum.”
VURAL: DEVLETİN BÜTÜN OLANAKLARI AKP'NİN SEÇİMİ KAZANMASI İÇİN SEFERBER EDİLDİ AMA İMPARATORLUK HAYALLERİ SUYA DÜŞTÜ
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Ali Vural, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "İmparatorluk birilerinin hayaliydi, halk doğru bir kararla hayallerini suya düşürdü. İmparatorluk kurmak adına yapılan girişimler için devletin tüm imkânlarını seferber ettiler. Cumhurbaşkanı tarafsız kalmadı. Mitingler 75 taneden fazla televizyon kanalında yayımlandı. Daire Başkanlarına, Valilere, Kaymakamlara özel talimatlar verildi. Devlet televizyonları piyasadaki istikrarı sadece AKP koruyabilirmiş gibi yanlı propaganda yaptı. AKP camiası ülkenin gücünü yok saydı, kendinden başka kimsenin varlığının olmadığını düşündü. AKP’ye oy vermek cennete bilet almak gibi lanse edilirken, kendilerine oy vermeyenleri içi boş korku senaryolarıyla tedirgin ettiler.
"KUTSAL DEĞERLERİMİZİ İSTİSMAR ETTİLER”
Çanakkale’yi AKP kurtarmışçasına 1453 İstanbul Fethi’ni kendileri yapmış gibi kutladılar. Sadece onlara inananlar Osmanlı'nın torunuymuş gibi vurgulandı. Benim kınalı Ali’m 15 yaşında Çanakkale’de şehit olmadı mı? Benim ecdadım sabah yarım ekmek, bir tas un çorbasıyla, öğlen çeyrek ekmek, üzüm hoşafıyla karnını doyurmaya çalışıp ülkesinin müdafaasını yapmak için canını, kanını vererek Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmadı mı? 15 yaşında Cumhuriyet uğruna can verenler bizim ecdadımız değil miydi? Biz bu ülkenin varlığını, birliğini, bölünmez bütünlüğünü 12 yıldır değil, 92 yıldır savunuyoruz! Yeni Türkiye diye bir Türkiye yok, yaşanacak bir Türkiye var! Sizin eskisiyle yani Sakarya'da, Dumlupınar'da, Çanakkale’de aç susuz, buğday, yağlı un, üzüm hoşafıyla kınalı kuzuların Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve rahmetle, şükranla andığımız silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye'yle ne derdiniz var?
"TÜRKİYE, DELİ GÖMLEĞİNİ SIRTINDAN ATTI!”
Ülke % 85 bankalara borçlandırıldı, insanların beyni boşaltıldı, uyuşturulmuş bir toplum haline getirdiler ve bu halk da 7 Haziran'da gereken cevabı verdi! Deli gömleğini sırtından attı. Sizin gücünüz kimsenin gücünün üzerinde değil; alın size yeni Türkiye, alın size 400 milletvekili!”
DOĞRUL: 7 HAZİRAN, GEZİ RUHUNUN ZAFERİDİR
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Ünal Doğrul, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "Ülkemizde demokrasiye, adalete ve hakkaniyet aykırı seçim sistemi ve uygulamalarından demokrasiye yakışır, olgun ve güzel bir seçim sonucu alınmıştır. Türk toplumu siyaseten kavga istemediği gibi güçlü lider ve tek başına iktidar uygulamalarının yol açtığı hukuk ve kanun tanımaz nobranlığı ve güç zehirlenmesine dur demiştir. Dinin siyasette yoğun kullanılmasından rahatsız olduğunu, kimlik siyasetine prim vermediğini ancak bu ülkede yaşayan tüm kesimlerin söz hakkı olduğunun ve parlamentoda temsil hakkı taşıması gerektiğini oyları ile tescil etmiştir. Askeri vesayet uygulaması olarak barajının terk edilmesinin ve ülkemizde acil ve ivedi olarak siyasal partiler yasası değiştirilerek tek adam parti başkanı sultasının yıkılması aşikârdır. Hepsinden öte gezi ruhu denilen daha çok demokrasi daha çok özgürlük demek olan kimliğini, dinini, yaşamını ve kültürünü özgürce yaşamak istediğini bu millet ifade etmiştir.
"YENİ DÖNEMDE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENECEK”
Önümüzdeki dönem siyasette yeni bir başlangıçtır. Bu ülkeye karşı kendini sorumlu hisseden her parti ülke sorunlarının çözümüne ortak olmalıdır. Global ekonomik krizin kapımızda, orta gelir tuzağına yakalanmak, ağır ekonomik büyüme sorunları ile boğuştuğumuz bir dönemde siyaseten ülkenin koalisyona sürüklenmesi ağır toplumsal ve ekonomik sorunların birlikte çözülmesini kolaylaştıracağı umudunu taşıyorum. Zira barış süreci ve kapımızdaki ekonomik kriz ciddi toplumsal sorunlara gebedir. Yeni dönemde siyaset yeniden şekillenecektir. Kimlik siyaseti ülkenin sorunlarına çözüm üretmez. Ancak HDP’nin siyaseten dağ söylemini bırakıp düz ovada siyaset mecrasını parlamentoya taşıyıp Türkiye partisi olabilirse demokrasi ve Türkiye için kazanç olarak değerlendirilebilir. CHP başkanı ve genel merkez seçim stratejisi ve çalışmaları içinse laiklikten vazgeçmeyerek toplum için yakıcı ve insana dokunan asıl sorun ekonomi gündemi doğru, tutarlı ve isabetlidir. CHP, merkez partisi olma yolunda attığı adım ve yürüyüş ana istikamet olmalıdır. Genel başkanın parti için demokrasi, ön seçim, tabanın sesi milletvekili uygulamaları doğru, önemli ve başarılıdır.
"YERELDE İKTİDAR OLMANIN REHAVETİNE KAPILMADAN ÇALIŞMALIYIZ”
Silivri’deki seçim sonuçlarına bakıldığında ise yerel belediye iki dönemdir bizde olmasına rağmen bu seçim 2011 seçimlerinin altında oy alınmıştır. Yine yerel seçimde %48 oy aldıktan bir sene sonra emaneten gelen oylar MHP'ye sahibine dönmüştür. Yine iktidar olmanın rehaveti ve siyaseten tek adamlığın rahatlığı bu sonuçta etken olduğun düşünüyorum.
AK Parti’nin ise yereldeki sonucunu genelde iktidar yıpranması ve yorgunluğuna Kürt seçmenleri HDP’yi tercih etmesi sandık sonuçları göstermektedir. Bu sonuçları saygı ile karşılamak gerekir zira canımızın bile emanet olduğu dünyada sandıktaki her bir oy verilen söze emanettir. Daha çok çalışarak alacağımız daha çok yol vardır. Önümüzdeki dönemde meydanlarda verdiğimiz sözler için çalışmak zamanıdır. Girdiğimiz her seçim yeni bir sınav olup özgürlük ve demokrasi samimi söylem ve uygulamalarını halkımız özgür iradesiyle takdir edecektir.”
KOÇOĞLU: MİLLET İRADESİNE SAYGI DUYULMALI
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Mümin Koçoğlu, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "Üç dönem üst üste seçilmiş olmanın verdiği etki sonucunda AKP çok kibirli davranmaya başlamıştı. Halk son derece bilinçli ve gerekli mesajı verdi, tepkisini ortaya koydu. Milletin iradesi üstünde bir şey olmadığını, siyaset, iktidar veya muhalefet olunamayacağını gösterdi seçmen. AKP de öyle sanıyorum verilen mesajı aldı. HDP’nin aldığı oylar arasında daha önce CHP, AKP ve MHP’ye verilenler de var. Küçük partilerin seçimi kazanamasa bile kaybettirebildiğini gördük. Türkiye genelinde yaşananın aynısı aslında Silivri’de olup bitendir. Her anlamda ve manada. Olanlar olacakların sinyali. Çıkan sonuca herkes saygı duymalı ve gereğini yapmalı…”
AYEŞ: 2011 YILI VERİLERİYLE DEĞERLENDİRMELİYİZ
Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Semih Ayeş, 7 Haziran 2015 genel seçim sonucunu Hürhaber’e şöyle değerlendirdi: "Genel Seçimleri geride bıraktık. Bu sonuçlarla; kimler ne kazandı? Kimler ne kaybetti? Şimdi, 2011 ile 2015’i kıyaslayalım istedim. Böylece daha somut veriler üzerinden değerlendirme yapabiliriz kanısındayım.
2011 YILI
Seçmen sayısı: 50.189.930
AKP: 21.466.446, CHP: 11.147.652, MHP: 5.576.116
2015 YILI
Seçmen sayısı: 53.750.000
AKP: 18.761.450, CHP: 11.515.500, MHP: 7.518.500, HDP: 6.055.157
"AKP NEDEN OY KAYBETTİ?”
Seçim sonuçlarını AKP tarafından irdelediğimizde; alışılagelenden farklı olarak artık tek başına iktidar değil. Reelde, 2.500.000 civarında bir oy kaybı görünüyor. Bunu artan nüfusa orantılarsak, kaybın yüzdesi de büyüyor. Kaybın nedenlerine bakarsak, bunu birkaç madde de toplayabiliriz; AKP tabanındaki muhafazakâr-milliyetçi kanat, açılım politikasındaki hataları kabul etmeyerek oy vermemiştir. Bu ülkenin Mehmetçiğine kurşun sıkan bölücü unsurların sınır kapısında davullu zurnalı karşılanması, Barzani ile yaşanan yalancı baharın fotoğrafları halkta ve parti tabanında karşılık bulmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı makamı, devlet hiyerarşisinde önemli bir noktadır. Cumhurbaşkanı, yeri geldiğinde başkomutandır. Bu kadar önemli bir makamın siyasallaştırılması, halk nezdinde negatif bir algı yaratmıştır. Parti içinde yaşanan çift başlılık görüntüsü "biz kime oy vereceğiz?” şeklinde halkın kafasında soru işaretleri yaratmıştır. Davutoğlu’nun, Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı sorgulanmaya başlanmıştır.
Üç dönem kuralına takılan vekillerin ve Abdullah Gül sempatizanlarının partiye küstürülmesi, bir kenara bırakılması, geçmişte olduğu gibi yeni bir oluşuma doğru gidilen sürecimi doğuruyor kaygısı toplumda belirmiştir. Geçmiş dönemlerde yakalanan başarının sebeplerinden biri, teşkilatlar tarafından kabul gören milletvekili adaylarının olmasıydı. Bu seçimde, paralelci yapı ve diğer oluşumların içinde olduğu iddia edilen isimlerin temizlenmesi adına listeler genel olarak; Cumhurbaşkanı kontenjanı, Başbakan kontenjanı, bakan kontenjanları ve il başkanı kontenjanı olarak şekillendiğinden… Tabanın beklediği ve arzuladığı isimler listelerde yer almadı. Bu da beklenen hareketliliği sağlamadı.
"HDP RÜŞTÜNÜ İSPATLAMAK ZORUNDA”
Bu zamana kadar bölge siyaseti yaparak gündeme gelen HDP, 7 Haziran’da gerçekleşen legal ve demokratik bir seçimin neticesinde, yaklaşık olarak yüzde 13’lük oy oranıyla birlikte, milletin kürsüsünde sesini rahatlıkla duyurabilecek bir noktaya gelmiştir. Artık, haklarının ellerinden alındığını savunamazlar. Bölgedeki demokrasi dışı, siyasi olmayan ve illegal yapılaşmanın sonunu getiren bu seçim sonucuna bağlı olarak politik hamlelerle rüştünü ispat etmekle yükümlüdür. Kendisine verilmiş olan emanet oyların varlığı tartışılmaz. Ya bu sırat köprüsünü başarıyla geçecekler ya da söylemlerinin geçerliliği olmadığı gün yüzüne çıkacaktır.
"MHP, SAĞLIKSIZ SEÇİM SİSTEMİNE TAKILDI”
İki milyona yakın bir oy artışıyla 7 Haziran seçimlerinde başarılı bir grafik sergilese de, mevcut sağlıksız seçim sisteminden kaynaklı olarak HDP ile aynı milletvekili sayısına ulaşmıştır. Oy oranı artmış fakat ülke geneline baktığımızda, yerel seçimlerde birinci parti olduğu yerlerde bile başarıyı yakalayamamıştır. Muhtemel bir koalisyon hükümetinde olma ihtimali de yüksektir.
"CHP, DAHA İYİ OLABİLİRDİ”
Seçim döneminde AKP ve diğer partileri eleştirmek yerine, projelerini halka tanıtan, uygulanabilirliğini anlatmaya çalışan bir CHP gördük. Sonuç itibariyle oylarında bir miktar artış oldu ancak çok daha iyi bir sonuç da alınabilirdi. İdeolojiye değil halkın ihtiyaçlarına yönelik hareket ederek iktidar yolunun açılacağını gördük. CHP, halkla iç içe, doğru ve mantıklı projelerle kısır döngülerden kurtularak tüm Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayan bir parti olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.
"CHP DENGESİNİ KORUDU, AK PARTİ KAN KAYBETTİ”
Silivri seçim sonuçlarına da şöyle bir göz atalım isterseniz. Düşen AKP oylarının karşısında mevcut oylarını koruyan, halkından güvenoyunu almış bir ilçe yönetimi ve belediye var. AKP’de düşen oyların nedeni olarak; dere ıslahının bitmemesini ve şehir içi altyapısının eksikliklerini sıralayabiliriz. Uzun bir zamandır bu hizmetlerin sonlandırılmaması, yaşanan sıkıntılar neticesinde halkta oluşan negatif bakış açısının düşüşte önemli rol oynadığını yorumlayabiliriz.
Köylerdeki tapu sorunlarının da iktidar tarafından çözüme ulaştırılmamış olması düşüşün etkenleri arasındadır demek çok da yanlış olmaz kanısındayım. ”
Haber Merkezi