
MHP Silivri İlçe Kadın Kolları, Güllü Keser Başkanlığı'nda, Türk Kadının Toplumda ve Kanunlardaki konumu hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Gökhan Çelik'in konuşmacı olarak katıldığı seminerde Silivrili bayanlar bilgilendirildi.
Emekli Emniyet Müdürü olan Gökhan Çelik, kendini tanıtarak başladığı konuşmasında Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü'nün uygulamış olduğu Birleşmiş Milletler destekli paket programından bahsederek mesleğini icra ederken tamamı üç gün süren seminerler zincirinin eğiticisi olarak yetiştirildiklerini belirtti. Kadınların daha çok cefa çektiğini bildiklerini ve gördüklerini belirten Çelik konuşmasına şöyle devam etti: "Bununla ilgili bir rapor düzenlemiştim. Bu raporla ilgili Birleşmiş Milletler, Türk Polis Teşkilatı'na bu konuda eğitimci yetiştirmek üzere isim listesi istemiş. Listede adım varmış, bu konuda diğer meslektaşlarımdan biraz daha bilgilendim. Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü'nün numarası ve internet adresi şöyle; Ziya Gökalp Cad. No.40 Kızılay/Ankara, Tel: 0 312 430 55 77, info@ksgm.gov.tr. İhtiyacınız olduğunda bu numaraları kullanabilirsiniz.
"8 MART DÜNYA KADINLAR
GÜNÜ ACIKLI BİR OLAYDAN
SONRA KABUL EDİLİYOR"
8 Mart dedik, dünyada bir günü size ayırdık. Toplumda her insan her günü hak ediyor. Toplumlar 20. y.y.'a kadar hem insan hem milli duygular olarak uzun yol kat etti. 20. y.y.'da çeşitli tabular yıkılmaya başlandı. Bunlar yapılırken kadın da bir evre geçirdi. Ve sonunda bu iş yasal haklara ve düzenlemelere kadar geldi. 1977 yılına kadar 8 Mart bizi ilgilendiren bir tarih değildi. 1857 yılında Amerika'daki tekstil işçileri kadın erkek birlikte çalışıyorlardı. Fakat burada ücretlendirmede bir dengesizlik vardı. Kadınlara daha az, erkeklere daha yüksek ücret veriliyordu. Sonunda kadınlar buna itiraz ediyor ve grev başlatıyorlar. Bu grevin neticesinde o zamanki New York polisi bütün fabrikayı çalışanlarıyla beraber yakıyor. Ve 163 tane işçi burada ölüyor. Bunların birçoğu da kadın. 8 Mart tarihine denk gelen bu yangın bir sembol oluyor. Daha sonra 1917 Rus devriminden sonra kadınlar kendilerine Emekçi Halkçı Kadınlar Günü diye bir gün ayırıyorlar. Onlar daha farklı kutluyorlar. 1 Mayıs ile birleştiriyorlar. 1975 Yılında Birleşmiş Milletler, bu yılı Dünya Kadınlar Yılı ilan ediyor. Ve 1977 yılında da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak uluslar arası genel kabul düzeyinde yerini alıyor. Yani 8 Mart tarihi böyle bir acıklı ve hüzünlü olaydan sonra kabul ediliyor.
"KADIN HEP İKİNCİ
PLANDA OLMUŞ"
Çeşitli şehir efsanelerinden dolayı kadın hep ikinci planda olmuş. Dünyadaki kültürler kadına farklı bakmış. Yunanlılardan Aristo mesela, "Kadın yaratılışta eksik kalmış erkektir" demiş. Evrimini tamamlasa erkek olacakmış, yarıda kalmış kadın olmuş. Bu eksikliği kadınların sırtına yüklemişler. Yunanlılar yıllarca kadına bu değerde bakmış ve böyle nitelendirmiş. Büyük Roma İmparatorluğu'na gelirsek, Romalılar daha da ilginç, kadın doğum yaptıktan sonra çocuksa baba alıyor havaya kaldırıyor, tanrılara şükrediyor, kız ise kaldırıyor ve bırakıyor.
Hintlilere göre kadın, erkeğin yapışığıymış. Kocası öldüğü zaman kadının da mecburen ölmesi lazım. Eski Mısırlılar kadını evcil hayvanlara eşit görmüş. Evcil hayvanlara siz hangi haklara sahipseniz, erkekler de kadınlar üzerinde o haklara sahipmiş.
Çinliler kadınlara isim bile vermemiş.
Türk medeniyeti diye bir medeniyetin oluşmama sebebiyeti biraz bizim göçerliliğimizden kaynaklanıyor. Bu yüzden bazen sıkıntılar yaşamışız. Bir evimiz, yol yapma şansımız olmamış. Yollarda gezerken ama hep kadını yanımıza almışız. Savaşlara bile kadınları götürmüşüz.
Kadın anaç, doğum yapıyor, belli zamanlarda iş kaybına uğruyor. Bu zamanlarda da ticari hatayı kadınlar yönlendirmiş. Ailenin geçimini kadın sağlamış. Ve bunu sembolleştirmişiz, dünyada çift başlı kartalı kullanan ilk Türklerdir. Sebebi de bir vücutta çift başlılıktır. Bu bölücülük değildir biri kadını biri erkeği temsil eder.
Araplar'da kadınlar demir taraklarla öldürülüp kumlara gömülürken aynı çağda yaşayan biz Türkler de kadına böyle bir değer vermişiz. İslam'a geçtikten sonra Türkler bir müddet sahneden kesilmişler. Savaşçı sayımız birden bire azalmış. Kadın savaşamaz diye bir ön düşünce meydana gelmiş. Ticaretten de geri çekmişiz. Bu yüzden Türkler 607-710 yılları arasında bir sendeleme geçirmiş. Daha sonra İslam'ı daha iyi tanıdıkça ve anladıkça kadınların da ticaret yapabileceğini, gerektiğinde savaşabileceğini göz önüne getirince Türk milleti yeniden yükselişe geçmiş.
ANAYASA'NIN VERDİĞİ HAKLAR
Anayasa'nın verdiği belli hakları vatandaş olarak, belli hakları ise kadın olarak kullanıyoruz. Anayasa'nın 10. Maddesi, 'Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür.' diyor. 41. Maddesi ailenin bütünlüğü ile ilgili, 'Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayalıdır.' 90. Madde'de bir düzenleme oldu, bu da şöyle, 'Usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalara ulusal kararların aynı konuda farklı yükümler içermesi durumunda itirazlar çıkar ise milletler arası anlaşma yükümleri esas alınır.'
Seminer daha sonra soru ve cevap şeklinde devam etti. Cemile KAYAR