Metin Karakaş: Volkan Yılmaz’ın devam etmesini isterdim

Metin Karakaş: Volkan Yılmaz’ın devam etmesini isterdim

26.05.2025 11:12:01

Metropol FM'de Kamil Bilici'ye konuşan Metin Karakaş, Volkan Yılmaz'ın başkanlık dönemini “vizyoner ve hızlı” olarak nitelendirdi. Seçim sonuçlarını ise “Silivri halkı bu kez projeden çok teması tercih etti” sözleriyle değerlendirdi. Aktif siyasete dönüş sinyalleriyle dikkat çeken Karakaş, “Hizmet makamı illa koltuk değildir” diyerek açık kapı bıraktı.

Silivri siyasetinin deneyimli isimlerinden Metin Karakaş, Metropol FM'de katıldığı programda yalnızca geçmiş ve mevcut belediye başkanlarını değerlendirmekle kalmadı, aynı zamanda aktif siyasete dönüş konusundaki duruşunu da net biçimde ortaya koydu. Volkan Yılmaz'ın projelerini “gerçekçi ve vizyoner” olarak tanımlayan Karakaş, “Silivri adeta 200'le gidiyordu, devam etmesini isterdim” dedi. Seçim sonucunu ise “Bu kez halk projeden çok, insani ilişkilere önem verdi” diyerek yorumladı. Mevcut Başkan Bora Balcıoğlu'nu samimi ve sıcak yaklaşımıyla öne çıkaran Karakaş, “Başarılı olmasını içtenlikle isterim” dedi.
Röportajda en çok dikkat çeken bölümlerden biri ise siyasete geri dönüp dönmeyeceği yönündeki soruya verdiği yanıttı. Karakaş, bazı görev teklifleri aldığını doğrularken, “Hizmet etmek için illa bir makamda olmak gerekmez. Aktif siyasette olmayacağım ama her zaman katkıya hazırım” sözleriyle hem siyasete mesafesini hem de ihtiyatlı bir “hazır olma” pozisyonunu ortaya koydu. Bu açıklaması, kamuoyunda yeniden görev üstlenip üstlenmeyeceği yönündeki beklentileri diri tutmaya devam ediyor.


“VOLKAN YILMAZ'IN DEVAM ETMESİNİ İSTERDİM”
Kamil Bilici: 2019–2024 yılları arasında Silivri Belediyesi Cumhur İttifakı tarafından, Milliyetçi Hareket Partisi'nden Volkan Yılmaz tarafından yönetildi. Sizce Volkan Yılmaz'ın bu beş yıllık dönemi nasıl geçti? Hem yapılan çalışmaları hem de seçim sonuçlarını, yani görevin CHP'li Bora Balcıoğlu'na geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Metin Karakaş: Açık konuşayım, hem Silivri Belediye Meclisi'nde hem de 10 yıl boyunca İBB Meclisi'nde görev yapmış biri olarak söylüyorum: Volkan Bey gerçekten iyi bir belediye başkanlığı yaptı. Kendisini siyasi olarak da destekledim. Bu son seçimlerde de açık yüreklilikle söylüyorum; ben onun devam etmesini istedim. Çünkü tabiri caiz ise ‘araba 200'le gidiyor' derler ya, Silivri öyle bir hızla ve vizyonla ilerliyordu. Sunduğu projeler hem gerçekçiydi hem de Silivri'ye değer katacak işlerdi. Kaynaklarını bulmuştu, altyapısını kurmuştu. Silivri'ye vizyon kazandıracak adımlar atıyordu. Ben inanıyordum, başaracaktı da… Ama nasip olmadı.


“BALCIOĞLU'NUN GÖNÜLDEN BİR YAKLAŞIMI VAR”
Bora Başkan da insani yönü çok güçlü bir insan. Hakikaten biriyle karşılaştığında hemen sarılan, samimi davranan, insani değerleri ön planda bir yapısı var. Karşısındaki kişi kim olursa olsun, ona kucak açar. Düğün, cenaze, açılış demeden, kendince belirlediği programlarla insanlara temas etmeyi biliyor. Gönülden bir yaklaşımı var. Bu da siyasette önemli bir meziyet.


“BALCIOĞLU'NUN BAŞARILI OLMASINI İSTERİM”
Bora Bey'le de ayrı bir hukukumuz var. Aynı sokaklarda büyümüşüz, hayatın birçok yerinde etkileşimimiz olmuş. Onun başarısını da içtenlikle isterim. Çünkü mesele Silivri ise, bu şehirde kimin ne yaptığı değil; kimin ne kattığı önemlidir.


“SEÇİMDE VATANDAŞ ÇOK FARKLI BİR YERDEN DEĞERLENDİRME YAPTI”
Volkan Bey gerçekten proje üreten, hizmet eden biriydi. Ancak bu seçimde vatandaş çok farklı bir yerden değerlendirme yaptı. Dedi ki: “Evet, Volkan Yılmaz güzel işler yaptı ama ben artık bu hizmetten ziyade bana dokunan, düğünüme, cenazeme gelen, insani yönüyle öne çıkan birini belediye başkanı olarak görmek istiyorum.” Yani iki ismin sermayesi çok farklıydı; biri proje üretme yönünden güçlüydü, diğeri ise duygusal bağ kurma yönünden.
Dolayısıyla halk tercihini insani ilişkileri daha güçlü bulduğu Bora Başkan'dan yana kullandı. Bu da demek oluyor ki, Silivri halkı bu dönemde projeden çok temas istiyor. Ama şunu da söylemem lazım: Eğer proje bekliyorsak, altyapı ve vizyon odaklı bir yönetim bekliyorsak, Volkan Bey'in devam etmesi gerekiyordu. Çünkü o bu çizgide gidiyordu.

“KAMUOYUNDA SESLER YÜKSELMEYE BAŞLADI”
Şimdi ise gözler Bora Başkan'da. Aşağı yukarı bir buçuk yıl oldu. Tabii ki bir kuluçka süreci olur; kendine göre bir ekip kurması, organize olması gerekir, buna saygı duyuyorum. Ama artık kamuoyunda sesler yükselmeye başladı. Kendi örgütünden, çevresinden insanlar “artık harekete geçilmeli” diyor. O bekleme modundan çıkılması gerektiğini ifade ediyorlar.


“BALCIOĞLU, TÜM SİYASİ PARTİLERLE UYUMLU ÇALIŞARAK SİLİVRİ'YE HİZMET ETMELİ”
Bora Başkan Büyükşehir'i de çok iyi bilen birisi. Orada görev yaptı, sistemin nasıl işlediğini biliyor. Büyükşehir'in ve Ankara'nın imkanlarını değerlendirme potansiyeli de yüksek. Bu yüzden çatışmadan, kutuplaşmadan uzak durmalı; tüm siyasi partilerle uyumlu çalışarak Silivri'ye hizmet etmeli. Belediye Başkanı, sadece kendi seçmeninin değil, herkesin başkanıdır. Uzlaşmacı bir yapısı da var. Şimdi bunu sahaya yansıtma zamanı.

“KAFAMDA BAZI SORU İŞARETLERİ VAR”
Gerçek anlamda proje ve hizmet üretimi, önümüzdeki yıl başlamalı. Ama geçtiğimiz günlerde Bora Başkan'ın "Önümüzdeki yıl proje ve hizmet yılı olacak" dediğini okudum. Şimdi, bu olur mu? Açık konuşayım, benim de kafamda bazı soru işaretleri var.


“SİLİVRİ'DE UZUN SÜREDİR ORTAK AKIL KÜLTÜRÜNÜN KAYBOLDUĞUNU GÖZLEMLİYORUM”
Ekiplerine baktığınızda, projelerin kamuoyuyla tartışılmadan hazırlanıp sunulduğu bir yapı var gibi görünüyor. Oysa biz bir projeyi hayata geçirmeden önce mutlaka kamuoyuyla paylaşır, tartışırdık. Bu çok önemli bir başlıktır ve umarım bizi dinleyen yetkililer bu konuda gerekli tedbirleri alır. Kamuoyuyla konuşulmadan, tartışılmadan yapılan her proje bir risk taşır. Bunun sıkıntılarını geçmişte yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz. Üstgeçit meselesi bunun somut örneklerinden biridir. Eğer siz demokratik platformlar oluşturursanız –ilçe başkanlarını, meclis üyelerini, daha önce belediye başkanlığı yapmış kişileri, süreçte ciddi görev almış deneyimli insanları da dahil ederseniz– o zaman ortaya çıkan proje gerçekten doğru olur. Çünkü ortak akıl oluşur. Ama "Ben şu kadar oy aldım, ben devletim, belediye benim" gibi bir üslupla hareket ederseniz, hangi proje olursa olsun toplumda karşılık bulmaz. O zaman da taraflılık oluşur. Bu, son derece tehlikelidir. Açık söyleyeyim, ben Silivri'de uzun süredir bu ortak akıl kültürünün kaybolduğunu gözlemliyorum.
Burada sadece belediye değil, sivil toplum kuruluşları da aktif olmalı. Silivri'deki dernekler, vakıflar, odalar… Hepsinin biraz silkelenip “Biz ne yapıyoruz? Silivri'ye ne katabiliriz?” diye düşünmesi gerekiyor. Artık ‘yan geldik yattık' dönemi bitmeli.
Geçen gün mimarlarla bir toplantı yaptık, her biri müthiş insanlar. Ama bu potansiyeli değerlendirecek bir platform yok. Acaba diyoruz, Silivri Belediyesi bünyesinde bir “estetik kurulu” olsa… Yapılacak projeler bu kuruldan geçse. Çünkü her bina, her yol bu kentin açık hava müzesine eklenen birer parçadır. Onlarca yıl ayakta kalacaklar. Mimarların, şehir plancılarının, uzmanların fikrine başvurulmadan atılan imzalar eksik kalır. Oysa "Bu binanın şu cephesi şöyle olsa", "Şu rengi kullansak", "Bu yapıya şu form daha uygun" gibi değerlendirmelerle çok daha değerli işler yapılabilir. Mimarlık çok önemli bir disiplindir. Şehre karakter katar. Bu nedenle Silivri'nin geleceği için daha fazla ortak akla, daha fazla katılımcı modele ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Kamil Bilici: Aslında kent konseyleri tam da bu amaçla var, değil mi?
Metin Karakaş: Evet, bu konu zaten oraya gelecekti. Siz de, Nursel Hanım da bu konularda emek veriyorsunuz, gerçekten çok güzel işler yapılıyor ama yetmiyor. Yani kamuoyu doyurulmuyor, insanlar ikna olmuyor, demokrasi bu şekilde doygunluğa ulaşamıyor. Kent Konseylerinin ciddi bir destek görmesi gerekiyor. Görmediği zaman da işlevini tam olarak yerine getiremiyor.

“ŞEHİR İÇİN ALINAN KARARLARDA DAHA FAZLA SİVİL KATKI, DAHA FAZLA FİKİR ZENGİNLİĞİ OLMALI”

Kamil Bilici: Ben Kocaeli örneğini yakından biliyorum. Tahir Başkan orada Kent Konseyi ile yaptığı çalışmalarla kazan-kazan sistemi kurmuş. Belediye kazanıyor, kent konseyi kazanıyor, en önemlisi de şehirdeki tüm paydaşlar bu işbirliğinden faydalanıyor. Aslında bu gibi çatı örgütleri kurulsa Silivri'de de çok şey değişebilir.
Metin Karakaş: Kesinlikle katılıyorum. Bu konuda bir silkelenme gerekiyor. Belki bu programın ana mesajı da bu olur: STK'lar, kent konseyleri, çok sesliliğin güçlenmesi… Silivri'de demokrasi adına bu alanların daha fazla öne çıkması gerekiyordu. Şehir için alınan kararlarda daha fazla sivil katkı, daha fazla fikir zenginliği olmalı.

“ŞEHİR GEÇİŞ PROJESİNİN UYGUMASINDA SIKINTILAR VAR”
Kamil Bilici: Az önce kısaca değindik ama biraz daha açmak isterim… Şehir geçişi projesi yıllardır Silivri'nin en büyük problemlerinden biriydi. Özellikle şehir merkezini ikiye bölen ve çocukluğumuzdan beri gündemde olan bu ulaşım meselesi, Cumhur İttifakı döneminde Volkan Yılmaz'ın girişimiyle üst geçit projesiyle çözüldü. Ama bugün hem yayalar hem de araçlar açısından çeşitli sorunlar yaşanıyor. Mesleğiniz gereği bu konuda daha önce çalışmalarınız olduğunu da biliyorum. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu projeyi?
Metin Karakaş: Şehir geçişi konusu, Silivri'nin yapısal sorunlarının başında gelir. Evet, Volkan Yılmaz döneminde bu konuya ciddi bir müdahale yapıldı ve bir üst geçit kazandırıldı. Niyet güzeldi, çözüm arayışı doğruydu. Ancak uygulama kısmında sorunlar var. Şöyle düşünün; bir şehrin merkezine bu kadar keskin bir müdahale yaptığınızda sadece araç trafiğini değil, yaya hareketliliğini, esnafı, yaşam alanlarını da etkilersiniz. Bu iş sadece mühendislik değil, aynı zamanda şehircilik ve sosyoloji işidir.
Projenin teknik anlamda bir rahatlama sağladığı noktalar var ama detaylara inince hem araç geçişlerinde hem de yaya erişiminde çeşitli sıkıntılar yaşandığı görülüyor. Yayaların üst geçidi kullanmaması, erişim noktalarının kullanıcı dostu olmaması, hem mimari hem işlevsel eksikliklerin olduğuna işaret ediyor. Bu da bizi tekrar başa döndürüyor: Eğer proje öncesi kamuoyuyla daha güçlü bir istişare süreci yürütülseydi, bu sorunların çoğu ortaya çıkmadan çözülebilirdi.
İnşallah bir gün şu olacak: Silivri'de biri çıkacak ve “Ben Belediye Başkanı olacağım. Şehrin ortasından geçen bu üst geçidi kaldıracağım, Silivri'ye nefes aldıracağım” diyecek. Bu proje başladığında da ben bunu söyleyenlerden biriydim. Ama bugünkü değerlendirmelerim siyasi algılanmasın diye o dönem çok konuşmak istemedim. Konuyu çok yakından bilen biri de Özcan Işıklar'dır. Belediye başkanlığı döneminde kendisi bu projeyi yapmak istediğinde hep şunu söyledim: Bu işin çözümü bu değil.
Silivri sadece merkezdeki bu çukurdan ibaret değil. Yani bu ne demek? Gökkuşağı Market'in olduğu noktaya da bir üst geçit yapmamız gerekecek. Muratçeşme'de de, Gümüşyaka'da da aynı durum. Bu mantıkla şehri bölersiniz, çözemezsiniz. Hele ki şehrin ortasında bu çözüm hiç doğru değil.
O dönemde biz bu işe dörtte biri maliyetle çözüm önerileri getirdik. Alt geçitler, yan yollar, rehabilite edilmiş alanlar, transit trafik modelleri… Başkomutan Caddesi, Değirmen Durağı'ndan Kara Mustafa Sokağı'na bağlantılı alt geçitler planladık. Gümüşyaka, Değirmenköy, Çanta, Çavuşlu… Sadık Ahmet Caddesi'ne ve Özgürlük Caddesi'ne geçiş sağlayan projeler, mezarlık bölgesine yonca kavşak sistemleri… Bunlar hep uygulama projeleri olarak hazırlandı.
Tüp geçit projeleri de vardı, TEM ile E-5 arasında 50 metrelik bir koridor belirledik. Piri Paşa Mahallesi'nden geçip kütlenin arkasını rahatlatacak geçişler öngördük. Zamanında Selami Bey'in marina vizyonu da vardı. 30 yıl önce böyle büyük bir iddiayla ortaya çıkmıştı. Projeleri çizilmiş, izinler alınmıştı. Bugün maalesef gündem dışı kaldı.
Siyasi olarak sadece bir belediye başkanına yüklenmek de doğru değil. Ama artık Silivri'yi nasıl büyütebiliriz, ne tür bir misyona oturtabiliriz diye tartışmamız gerekiyor. Hüseyin Turan döneminde birlikte çalıştık. Günde dört saat uykuyla görev yaptığımız günlerdi. Bir şeyi önce hayal etmeniz lazım ki gerçekleştirebilesiniz. Devlet Hastanesi, okul, adliye gibi hizmetler belediyenin yasal görevi değil ama Hüseyin Başkan inşaat mühendisiydi. Proje ekipleri kurduk, projelere yön verdik. Kaynakları da kendi çabamızla bakanlıklardan alarak uyguladık.

“UYUMAK YOK, ORTAK PAYDADA BULUŞMAK ŞART”
Kim kazandı? Silivri kazandı. Bugün aktif olan arkadaşların da aynı üslupla çalışması gerekiyor. Uyumak yok, ortak paydada buluşmak şart. Silivri'de geçmişte belde belediye başkanlığı yapmış 3-4 değerli ismin bir platformda buluşarak vizyon belirlemesi gerekir. Tokalaşmakla, kavga etmekle, sadece alkışla veya protestoyla bu iş yürümez. Bu imkânlar gelip geçer. Ama Silivri hep burada olacak.
Ben hep şunu söylerim: Görev dediğiniz şey emanet bilinciyle yapılmalıdır. Hani Kızılderili atasözü der ya: “Bu topraklar bize atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç.” İşte biz de bu anlayışla görev yapmalıyız.

“BANA DA TEKRAR BAZI AKTİF GÖREVLER TEKLİF EDİLDİ”
Kamil Bilici: Aslında konuşacak daha çok konumuz var ama programın süresi de daralıyor. Bu yüzden doğrudan kamuoyunun en çok merak ettiği soruyu sormak istiyorum. Hatta “Metin Karakaş bugün ilçe başkanı olmalı” diyen bir kitle var. Aktif siyasete dönüşünüz ile ilgili bir gelişme ya da düşünce söz konusu mu?
Metin Karakaş: Şöyle söyleyeyim… Kadir Başkanımızın emanet ettiği vakıflar var, çok kıymetli yapılar. Bunlar, Birleşmiş Milletler kalibresinde işler yapan, uluslararası karşılığı olan, merhum Nurettin Sözen döneminde kurulan ve Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına tanımlanmış vakıflar. Biz hâlâ bu yapının içindeyiz, bu çerçevede görev yapmaya devam ediyoruz. Yani hizmet etmek için illa bir belediye makamında ya da bir siyasi partide olmanız gerekmiyor. STK'larda da çok kıymetli işler yapılabilir.
Şu anki AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Rıfat Kutlu, geçmişte benim ekibimde yer almış, siyasi sorumluluklar üstlenmiş bir kardeşimdir. Kendisine büyük saygım var. Hüseyin Başkan, zaten Silivri'ye çok şey katmış bir isimdir; biz onunla bir kardeşlik hukuku içinde büyüdük. Şu anda Beylikdüzü İlçe Başkanı olan arkadaşımız da çok yakınımdır. Parti yapısı içinde olan birçok arkadaşımızla hâlâ çok yakın temas hâlindeyiz.
Sami Başkan'a da özellikle teşekkür etmek isterim. Gerek hizmet noktasında, gerek teşkilatın geçmişten gelen vefa duygularıyla hareket etme konusunda çok iyi bir performans sergiliyor. Ekibiyle ve meclis üyeleriyle birlikte sahada bir frekans yakaladılar. Siyasetin doğal döngüsü içinde bu tür temaslar, teklifler oluyor. Evet, bana da tekrar bazı aktif görevler teklif edildi.
Ama açık konuşmak gerekirse; ben bu süreçleri hep takdirlere bıraktım. Eğer çok elzem bir ihtiyaç olursa, o zaman değerlendirilir. Ancak ben daha önce de söyledim, yine söylüyorum: Aktif siyasetin içinde olmayacağım.

“HAYIRLISI NEYSE O OLUR İNŞALLAH”
Bugün bulunduğum pozisyonda olmak çok daha rahat… Herkesle açık açık konuşabiliyorum, rahat iletişim kurabiliyorum. AK Parti'den istifa ettiğim dönemde bile insanlar beni partili biri olarak gördü. Bu beni asla rahatsız etmedi. Çünkü bu dava bana bir karakter, bir isim, bir ağırlık kattı. O görevler bana bir sorumluluk duygusu kazandırdı. Sayın Cumhurbaşkanımıza da, merhum Erbakan Hocamıza da her zaman saygı ve minnet duyuyorum. Siyasi kimliğimiz bu çerçevede şekillendi. Hayırlısı neyse o olur inşallah.

“ORTAK PAYDA SİLİVRİ OLMALI”
Kamil Bilici: Son olarak izleyicilerimize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Metin Karakaş: Silivri hepimizin. Hiç kimsenin tekelinde değil. O yüzden bu “hepimiz” kavramının içini gerçekten doldurmamız gerekiyor. Her anlamda… Dertlenerek, sorumluluk alarak, katkı sunarak... Az önce de ifade ettim, şu anda görevde olan çok pırıl pırıl insanlar var. Meclis üyeleri, ilçe başkanları, her partiden kıymetli isimler… Hepsi çok değerli. Ama ortak paydanın “Silivri” olması gerekiyor. Bunu özellikle temenni ediyorum. Silivri için ellerindeki imkânları seferber etsinler. Bundan en çok kendileri kazançlı çıkar. Ama en önemlisi, kazanan Silivri olur.

 

YORUM YAP