MEB’in hukuk tanımazlığına tepkiler dinmiyor

MEB’in hukuk tanımazlığına tepkiler dinmiyor

11.07.2015 10:51:26

Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkan Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hukuk tanımazlığını ve yaşanan süreci yaptığı basın açıklamasında değerlendirdi.  Bostan’ın açıklaması aynen şu şekilde: "Türk Eğitim Sen olarak, 10.06.2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali istemiyle açtığımız davada; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2014/1151 Y.D. İtiraz nolu ve 18.02.2015 tarihli kararı ile Yönetmeliğin "Yönetici görevlendirmede esas alınacak hususlar” başlıklı 10. Maddesinin 9. Fıkrasının, "Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına görevlendirme” başlıklı 23. Maddesinin 1. Fıkrasında hiçbir ölçüt ve duyuruya yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme, Ek-1 Değerlendirme Formunun "Açıklama” başlıklı kısmının 3. Maddesinde "en az altı ay çalışmış olma” şartının İlçe Milli Eğitim Müdürü, Eğitim Kurumundan Sorumlu Şube Müdürü ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Şube Müdürleri için aranmamasına ilişkin eksik düzenleme yönünden itirazın kabulüne karar verilmiş ve ilgili karar tarafımıza 23.06.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yargı kararlarının davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde uygulanma zorunluluğu olup, bu durum hem Anayasamızın 138. Maddesi hem de İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. Maddesinde güvence altına alınmıştır.

"YARGI KARARININ
İVEDİLİKLE UYGULANMASI
HUSUSUNDA TALEPTE
BULUNDUK”
Türk Eğitim-Sen olarak, Bakanlığa gönderdiğimiz yazıda hukuka aykırılığı yargı kararlarıyla da sabit olan görevden alma işlemlerinin iptali ile mağdur edilen tüm eğitim kurumu müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının haklarının iade edilerek göreve başlatılmaları, yönetmelikte yargı kararı doğrultusunda değişiklik yapılması ve yönetmelikte yer alan eğitim kurumları müdürlerinin değerlendirme sürecine dair hükümlerin yeniden düzenlenmesi, bu düzenleme yapılırken yargı kararının gerekçeleri de dikkate alınarak, değerlendiricilere keyfi ve sınırsız takdir hakkı bırakılmayacak şekilde, somut ve objektif ölçme ve değerlendirme kriterlerinin belirlenmesi, görev süresi sona eren tüm eğitim kurumu müdürlerinin değerlendirme işlemlerinin ertelenmesi ve yargı kararının ivedilikle uygulanması hususunda talepte bulunduk.
Yine Türk Eğitim Sen olarak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı MEB'e tebliğ edildikten sonra da bu karara istinaden haksız yere görevine son verilen okul müdürleri, okul başmüdür yardımcıları ve okul müdür yardımcılarının göreve döndürülmesi için MEB'e resmi başvuruda bulunduk.
Okul yöneticileri ile ilgili Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı, şu anda değerlendirmeye tabi tutulan 16 bin okul müdürünü ve 8 bin 400’ünün değiştiğini düşündüğümüzde yaklaşık 25 bin okul müdürünü doğrudan doğruya ilgilendiriyor. Bu karar sadece okul müdürlerini de ilgilendirmiyor. Yaklaşık 40 bin müdür yardımcısı ile müdür başyardımcısını, toplamda ise şu anda görev yapanlar ve görevden alınanlar ile birlikte 100 bin kişiyi ilgilendiriyor.

"DANIŞTAY: DUYURU
YAPACASIN, KRİTER
KOYACAKSIN SONRA
GÖREVLENDİRME YA DA
ATAMA YAPABİLİRSİN”
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının anlamı şudur: Herhangi bir kıstas koymadan müdür yardımcısı, başyardımcısı atayamazsınız. Önce duyuru yapacaksınız, kriterleri ortaya koyacaksınız, daha sonra bu görevlendirmeleri ya da atamaları yapabilirsiniz.

"OKUL MÜDÜRLERİNİN HUKUKSUZ BİR PUANLAMAYA TABİ TUTULDUĞU DANIŞTAY TARAFINDAN KARARLAŞTIRILDI”
Hatırlanacağı üzere okul müdürleri belirlenirken oluşturulan komisyonlarda 6 ayını doldurmayan şube müdürleri de görev almaktaydı. Daha 6 ayını bile doldurmayan şube müdürlerinin okul müdürlerini tanıyabilme imkânı yoktur.
Dolayısıyla bunların yapacağı değerlendirmeler akılla, izanla, hukukla örtüşmez. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bunun da yürütmesini durdurdu. Böylece okul müdürlerinin hukuksuz bir puanlamaya tabi tutulduğu en üst yargı organı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kararlaştırıldı.

"MEB HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ TARAFINDAN DANIŞTAY KARARININ UYGULANMAMASI İSTENDİ”
Ancak gelinen noktada Milli Eğitim Bakanı Danıştay kararını uygulayacaklarını basın huzurunda açıklamakla beraber, 01.07.2015 tarihinde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından gönderilen yazıda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının uygulanmaması istenmektedir.

"MEB KRALLIĞINI İLAN ETMİŞ”
Hükümetlerin görevi toplumda huzuru sağlamak, hak edenlerin yanında durmak, adaleti, eşitliği sağlamak, anayasaya, kanunlara uymaktır. Hükümetlerin görevi düşman gruplar oluşturmak değildir. Diktatörlüklerde, demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan ülkelerde bu uygulamalar kabul edilebilir. Hatta darbe dönemlerinde bu uygulamalar yapılabilir. Türkiye darbelere alışkın bir ülkedir. Ancak kınadığımız, ayıpladığımız darbe dönemlerinde dahi böyle bir uygulama yapılmamıştır.
Anlaşılan MEB krallığını ilan etmiştir. Hukuk tanımazlığı, haksızlığı ve zulmü ilke edinen bir Bakanlığın çocuklarımızı ve gençlerimizi ahlaklı ve dürüst birer insan olarak yetiştirmesi mümkün değildir. MEB resmen tefessüh etmiştir.
Okul idarecileri ilgili düzenlemeleri de içeren 01.03.2014 tarihli ve 6528 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Anayasa Mahkemesinde iptal davasına konu edilmiş olup, 9 Temmuz 2015 Perşembe Günü yapılacak Mahkeme Toplantısı Gündemine alındı ancak toplantı ertelendi. Haksızlığa uğrayan tüm eğitim kurumu yöneticilerinin umudu Anayasa Mahkemesinin vereceği iptal kararındadır.
 Umut edilir ki, Anayasa Mahkemesi, Milli Eğitimi kaosa sürükleyen ve yüz bin’e yakın idarecinin haklarını gasp eden düzenlemelere son verir.”

DANIŞTAY İKİNCİ DAİRENİN KARARI ÖZDOĞAN’IN LEHİNE SONUÇLANDI
İlçemiz birçok okul müdürü gibi Danıştay tarafından da hukuksuz olduğu kararı verilen değerlendirme sonucunda görevinden alınan Mesut Özdoğan, hakkını yargıda aradı.
İstanbul 8. İdare Mahkemesi 29.01.2015 tarihli kararıyla davacı Özdoğan’ın müdürlük görevine son verilmesine dair kurulmuş bir idari işlemin bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine hükmetti.  Davacı Mesut Özdoğan, en temel hakkı olan "dava açma hakkı”nın engellendiği, görevinin sona erdirilimesine ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığınca ayrıca bir kararname gönderilmesi gerektiğini, kazanılmış haklara saygı ve hukuki güvenlik ilkelerinin ihlal edildiğini öne sürerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istedi.
Danıştay İkinci Daire’nin kararda yer alan ifadeler şöyle: "Davacının yöneticilik görevinin, 6528 sayılı yasanın 25. Maddesinin icrası amacıyla sona erdirildiği, söz konusu uygulamanın, Milli Eğitim Bakanlığınca fiili olarak yerine getirilen bir "icrai işlem” olduğu sonucuna ulaşılmıştır.  Buna göre İdare Mahkemesi’nce işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yönetimce kurulmuş yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilemeyeceğinden bahisle davanın incelenmeksizin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nce verilen 29.01.2015 tarihli kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. Maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı kanunla değişik 3. Fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, tebliği tarihini izleyen on beş gün içinde Danıştay’a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 20.05.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.”

Haber:
Renginar M.SALİ

YORUM YAP