
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, okul müdürlerine yazdığı yazıda şu ifadelere yer verdi: “Bilindiği üzere, demokratik bir devlet yapılanmasının en önemli unsuru sivil toplum kuruluşları olup, bu kuruluşların başında da sendikalar yer almaktadır. Sendikalar ve sendikalara üye olanların sahip oldukları sendikal haklar, ülkemizin taraf olduğu 87 No'lu Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin İLO Sözleşmesi, 151 No'lu Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin İLO Sözleşmesi, 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve 2002/17, 2003/37, 2005/14 ve 2010/2 sayılı Başbakanlık Genelgeleri ile güvence altına alınmıştır.
Hukuk sistemimizde “sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi”, cezai anlamda bir suç olarak kabul edilmekte olup, Türk Ceza Kanunu'nun “Hürriyete karşı işlenen suçlar” başlıklı 7. Bölümünde yer alan 118. Maddesinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu'nun “Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi” başlıklı:
Madde 118- (1)*Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikanın veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak yada hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
YILDIRMA POLİTİKASI UYGULANMASINADAİR ŞİKAYETLER
Bu düzenlemeye göre bir kişinin belli bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikal faaliyetlere katılmaya yada katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlanması açıkça suç teşkil etmektedir. Buna karşılık, günümüzde kamuda görevli bazı yöneticilerin, sahip oldukları otoriteyi kullanarak maiyetlerinde görev yapan kamu görevlilerini bazı sendikalardan istifaya ve bazı sendikalara üye olmaya zorladıkları, üye olmamaları halinde tehdit ve baskı ile yıldırma politikası uyguladıklarına dair şikayetlere sıkça rastlanmaktadır.
“SENDİKAL FAALİYETLER BASKI DEĞİL,HİZMET AMACIYLA YAPILMALI”
Türk Eğitim-Sen olarak, insan iradesini baskı altına almanın hangi amaca yönelik olursa olsun, hangi yöntemlerle yapılırsa yapılsın, hem evrensel insani değerlere hem de milli ve manevi değerlerimize aykırı olduğuna inanıyoruz. Kaldı ki; sendikal faaliyet, çalışanlar üzerinde bir korku yaratmak, baskı oluşturmak için değil, insanların huzur ve mutluluğuna hizmet etmek amacıyla yapılan bir faaliyet olarak görülmeli. Bu anlayışla, hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm yöneticilerimizin, bu bilgiler ışığında davranmasının, hem çalışma barışını pekiştirmek hem de çalışanlardan azami verimi elde etmek açısından önemli olduğuna inanıyorum.
Kamuda yaşanan tüm gelişmeleri çok yakından takip eden bir sendika olarak, bundan sonra da aynı hassasiyet içerisinde olacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu duygularla, tüm çalışanlarımıza ve yöneticilerimize daha huzurlu ve mutlu bir çalışma hayatı diliyorum.”
Renginar SALİ