
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, şöyle konuştu: "Öncelikle güzel sözleri için teşekkür ediyorum. Bütün site sakinlerine bu güzel ortamda beraber olma fırsatını bize verdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum sevgi ile selamlıyorum.
IŞIKLAR, SİLİVRİ’NİN SON DURUMUNU VE BELDELERİN KAPANMA SÜRECİNİ ANLATTI
42 km bir sahilimiz var. Son düzenlemeleri ile 45 km idi. Bildiğiniz gibi Celaliye Kamiloba’yı Kumburgaz tarafına bağladılar, böylece sekiz belediye kalmış oldu. Toplamda dokuzdu bunların sekizi de kapandı. Celaliye ve Kamiloba’yı Büyük Çekmece’ye bağladılar. Geri kalan; Gümüşyaka, Değirmenköy, Çavuşlu, Çanta, Ortaköy, Kavaklı, Selimpaşa bunların tamamı kapatılarak tek bir belediyeye dönüştü. Dolayısıyla Selimpaşa ve Gümüşyaka arasındaki 42 km’lik bir sahil bandı var. Arnavutköy, Çatalca ve Silivri olarak en büyük yüz ölçümü olan ilçelerinden biri haline geldik. Diğer Arnavutköy ve Çatalca havzası, orman alanları olduğundan yerleşim alanları daha az. Ama bizde ne havza ver ne orman var, her tarafımız yerleşim alanı. Aslına bakarsanız yüzeysel olarak fiziki olarak en büyük ilçelerinden biri. Tabi bu birleşmenin sonucunda yeni bir durum ortaya çıktı. Sonrasında köy tüzel kişilikleri de kaldırdılar. 12 tane de köy tüzel kişiliği kalkınca köyler de dahil olmuş oldu. 35 tane mahallesi 2 mahalle arasındaki 5 km bir alanla dört buçuk yıldır boğuşuyoruz. Bunlar yapıldı derken burasının yerinden yönetimi kaldırdı. O belde halkının tüzel kişiliğinin özellikle köy tüzel kişiliği çok önemlidir idari yapıda. Şimdi tüzel kişilik kalkınca o malın sahibi hazine, mal müdürlüğü dolayısıyla ve belediyeler de mahalle olduğundan dolayı o köy mallarının tamamı satılabilir hale gelecek. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Köylü 85 yıldır, 144 yıldır olan yerinin hala tapuları yok, hala işgalci ve kiracı gibi görünüp o alanların hepsi tüzel kişilik olmadığı için satılabilir birer mal haline geldi. Şimdi buradaki hesap tabi ben bir belediye başkanı olarak burada kentin sorunlarından, gündüz yaşantısını sorunlarını ve geçmişten gelen birikmiş ne varsa onları düzeltmekle görevliyim ama bizim bir dünya görüşümüz, bakışımız ve yönetim anlayışımız size doğruları söylemek gibi bir görevimiz var. Çünkü biliyorum ki burada yaşıyoruz hepimiz büyük bir aile fertleri gibiyiz.
"ADİL BİR PLAN BEKLERDİM AMA OLMADI”
Onlarla ilgili sıkıntıları da paylaşmak istiyorum. Bu plan aşamasına nasıl geldik. Nasıl zorluklar ile buradayız. Onları da bilmenizi istedim. Bu sebepten dolayı belediyelerin kapanması ile oradaki ortak malların tamamının satılır hale gelmesi ile bir yapılaşma süreci başladı. Bir de depremden dolayı kıyı kenar çizgisinde bulunan, oturulmasında risk olan bir kentsel dönüşümle düzenlenmesi arzusundayız. Bizim bölgemizin öncelikleri bunlar. Sahilde yıllardır süre gelen bir yapılaşma 45 yıldır devam eden bir süreç var. Bu süreçte de tabi bu binalar zaman içinde imar açısından yaralanmış. İnsana af çıkar da binaya af sadece Türkiye’de var. Coğrafyanın özel yerlerinde binaya af çıkardığında yasal hale gelmiş oldu. Silivri’nin 42 metrelik sahilinde kaçak ruhsatsız gecekondu bir bina yok. Onu özellikle belirteyim. Daha önce başkan yardımcılığı meclis üyeliği yapmışlığım oldu. Bu yüzden eski dönemleri de biliyorum. Silivri, imar açısından gecekondulaşmanın olmadığı varoş yaşamın olmadığı bir bölge. Kıyılarımızda da yasal sürecini tamamlamış, hisselerini almış bir yapılaşma var. Bugün geldiğimiz bu noktada ulaşım sorununu, merkezle olan bağını, yolunu sürekli oturulabilir halde tutmak için uğraştığınız çabaların gerçekleşmesi beklerdik. Fakat yeni planda kıyı kenarında büyük bir huzursuzluk, büyük bir sıkıntı ve gecekondulaşmış gibi kıyı kenar çizgisine yeni yürürlüğe giren yasa ile 50 m bir bantla 42 km’lik sahilin tamamını bir bantla geçtiler. Aslında bakarsanız bir plan okuyan öğrenciye burayı çiz deseniz böyle çizer. Kıyıyı bırakır bir metre çeker, yeşil bandı korur. Dünyanın her yerinde idaresi budur. Ama yapılan planlar hayatın gerçekleri ile örtüşmeli. Adil bir plan beklerdik. Böyle olmadı. Planda kimsenin suçu yok. Devlet buna ruhsatını vermiş 40- 45 yıllık süre içindeki plan ancak bir o kadar zaman ile zamana yayılan bir şekilde sorun çözülmeliydi. Beklentimiz buydu. Marmara’nın denize kıyısı olan her yerinde bu sorun var. İşte böyle bir düzenleme yapıldı. İçinde bulunduğumuz bina bu bant içinde kalıyor. Doğal olarak bu binanın yıkılması gerekir. Öyle bir plan çıkartırsanız insanlar da haklı olarak paniğe kapılır. Bu binayı kamulaştırmak gibi bir zorunluluk olur. Kendi ruhsat ve iskan ile verdiğin bir malı ortadan kaldırmanın yolu ekonomik değeri hesaplar verirsiniz, sonra yıkarsınız. Birinci seçenek bu. İkincisi ise ona bir yer gösterirsiniz yapımı konusunda, kredisini verir ve en yakın yere yapılmasını sağlarsınız. Üçüncü seçenek de yıllara dayalı şekilde arsasını gösteren bir uygulama yaparsınız. Bu binalar transfere bırakılacak. Zeytinburnu’nda oturan birine Zeytinburnu’nda bir yer tahsis edilecek. O alana sahip olan kişi ile oturup anlaşmak zorunda kalacaksınız. Kim sizi kabul ederse. Hiç abartıda bulunmak istemiyorum. Milyonlarca km’lik arsa ve üstündeki binalar bir yere gidecek ama nereye belli değil. Transferler nasıl olacak çok belirsiz. 1000’lik planları yapmak yapılan 5000’ liğe aykırı yapılmadan yapılır. Bu yeşil bandı değiştirme şansımız yok. Kamulaştırma ömrü 5 yıl oldu. Kamulaştırma yaptıktan sonra kamulaştırılan alan başka bir şey yapmanız gerekiyor. Şimdi kamulaştırmanın önünü de açtılar. İstanbul sıkışmış, bu tarafa mı gönderiliyor insanlar diye soruyorlar.
"PLAN SÜRECİNDE RESMEN KAOS YAŞIYORUZ”
Biz yaptığımız seri toplantılar ile bunu itiraz ettik. Ayın 9’unda meclis toplantısında tekrar revize edilmesi amacıyla planlar geri çekildi. Aynı süreç burada yapılacak. Planlara yapılan itirazlar geri çekildi ama yine gelecektir. Sizlerden ricam itiraz etmeniz. İhtiraz süresi var. Vatandaş olarak herkes hakkını doğru kullandı. Çalışmasını yaptık ve itiraz dilekçesi ile sürece girdik. Sonra "geri çektik” dediler. Planlar sonsuz memnuniyet veremeye bilir ama hakkaniyetli davranılmalı. Ama genel mantığın oturmasını bekleriz. Plan sürecinde resmen kaos yaşıyoruz. İstanbul’da 39 belediye kapatılmak isteniyordu. 81 vali ile belediye başkanı aynı olacak. 102 kişi ile 80 milyon yürüteceksiniz. Bunu gördüm ve korktum. Şimdi düşünün demokrasi ne demek sanırım anlaşılmamış bu. Yerinden yönetimdir demokrasi. Yerel anlayışın yok edildiği bir süreç yaşıyoruz. Bu idari yapılar sayılar kapatıldı sonrasında bütün şehir haline getirildi. Valilik ve belediye sınırı eşitlendi. Şimdi il genel meclisleri de kaldırıldı. Uygulama o kadar vahşi ki yeşil alan yerler transfer hakkı deniyor. Bu alandaki mücadele ve sıkıntımız bu. Gerekli süreçlerde itirazımızı yaparak anayasal hakkı kullanarak acınılacak durumda mücadele ediyoruz. 116 hane ile kararlarımızı ortak alalım istiyoruz.
"FARKLILIKLARI ZENGİNLİK SAYAN BİR ANLAYIŞIN KALICI OLMASINI İSTİYORUZ”
Belediyeler kapanınca meclisten karar geçirip ilk defa biz mahalle konseyleri kurduk. Bunu kurumlaştırdık. Geçenlerde iyi bir jüri tarafından Türkiye’nin bu yılki belediyesi seçildik. Buralarının daha yaşanır olmasını sağlayarak hoşgörü ile farklılıkları zenginlik sayan bir anlayışın kalıcı olması gerektiğini düşünüyor ve uygulamaya çalışıyoruz. İş bulmak için istihdam ofisi kurduk, sosyal belediyecilik anlayışını kurduk. Bizi var eden, bizi biz yapan bir anlayışı ayakta tutmamız gerekiyor. Bunun adı Cumhuriyet. Allah bu memleketi korusun. Tartışma kültürünü de öğreneceğiz. Bütün fikirleri dinlemek lazım. Kentin ihtiyaçları için modernlik için beraber düşünceleri ortak zeminde paylaşmaktır. Biz seçtik siz yapacaksınız böyle bir kurtarıcı yok.
"İLÇEMİZE KATKINIZI BEKLİYORUZ”
Sizin katılımınız olmazsa 1000 yazın 1’i silin hiçsiniz o bir sizsiniz. Burası öyle ilginç ki 116 bağımsızımız var ama bunun yarısı dolmuyor. Gece gündüz bile farklı burada. 500’e göre hizmet yapıp 150’ye göre para kaynak alacaksınız. Mümkün değil. Buradaki ihtiyaç 1. Adresinizi burada kullanmanız. Böyle bir katkıyı yapmanızı rica ediyorum. Bu Pazar gününde gelip beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.”
Haber MERKEZİ