
Silivri’nin üç semavi dini bir arada barış ve huzur içinde var etmeye dayalı tarihsel mirasını ortaya çıkartan çalışmalarında hız kesmeyen Silivri Belediyesi, Tarihi ring projesinin haritasını oluşturdu. Bu konuya yaklaşımını aktaran Başkan Özcan Işıklar, "Farklı kültür, kimlik ve inançlara hoşgörü gösteren bir milletin devamıyız” derken, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünü değiştirme şansımız yok ama geleceği değiştirme imkânımız var. Dünü değiştirme şansımız yokken dünün eserlerini yok edersen geleceği kurma şansın da kalmıyor.”
IŞIKLAR: SİLİVRİ MEDENİYETLER BEŞİĞİDİR
Başkan Işıklar din turizmin artan etkisi ve bu akıma yönelik Silivri Belediyesi’nin yaklaşımını Hürhaber Gazetesi aracılığıyla kamuoyuna şu ifadelerle aktardı: "Son Peygamberimizin de kabul ettiği, onları varsaydığı Kuran-ı Kerim’de bile atıfta bulunduğu, üç tane semavi dini 2000 sene bir arada yaşatmış bir kentte yaşıyoruz. Bu eserlerin sahibi biziz. Silivri medeniyetler beşiğidir.
"İNSANLIĞIN MİRASINA SAHİP ÇIKMAK BOYUN BORCUMUZ”
Bu memleketin tapusunu aldığımız Lozan Antlaşması’na ve Birleşmiş Milletlerin tarih mirası doğrultusunda aldığı karara göre bu tarih mirasları hangi ülkede olursa olsun ‘insanlık mirası’ kabul edilir ve bunları o ülkenin bakmak ve sürdürmek gibi bir gö-revi vardır. Birleşmiş Milletlere üye olmayı kabul ediyorsanız bunu da kabul ediyorsunuz demektir. UNESCO’nun yeryüzü mirası çalışmaları vardır. Dünyanın yedi harikası böyle çıkmıştır. Bunlar yeryüzü mirası sayılacak eserler. Hem iç hukukumuz hem de Birleşmiş Milletler dünyada tescil ediyor. Mesela; Saraybosna’daki köprü yeryüzü mirasları içine alındı. Bunları çoğaltıp eserleri içine koymamız gerekir, görmemezlikten gelemeyiz.
"SAYGINLIK KAZANDIRACAKTIR”
Üniter bir devlet 2000 sene önceki tarihi kültürel mirasın korunması onlara değer verdiğini gösterir. Bizde Yunanlı gibi bakılıyor. Ortodoks olan sadece Yunanlı değil ki; İtalyan, Rus, Bulgarlar var… Dünyada 400 milyondan fazla Ortodoks olduğu söyleniyor. Topraklarımızda bulunan onların değer verdiği tarihi eserleri korursak yarın bir gün o ülkelere gittiğimizde saygınlık kazanmaz mıyız?
"FARKLI KÜLTÜR, KİMLİK VE İNANÇLARA HOŞGÖRÜ GÖSTEREN BİR MİLLETİN DEVAMIYIZ”
Osmanlı’nın 600 sene korkuya dayanmayan, saygın ve azametli bir gücü vardı. Dine ve kültürlere hoşgörü gösterdiği için Osmanlı 600 sene varlık gösterdi. Silahla kalamazsınız bir yerde. İşte bugün Amerika o kadar büyük güce rağmen Afganistan’da tutunamadı. 4 milyonluk Afganistan’dan pes etti ve çıkmak zorunda kaldı. Çanakkale’ye ülkemizi işgale gelen Avustralya’nın Anzak askerleri için Atatürk anıtlarına hitaben şunu söylemiştir: "Rahat uyuyun, anne ve babalar. Onlar artık bizim evlatlarımız!” Bir ülke düşünün ki, sizi öldürmeye gelen insanı şehit kabul edip, mezarını yapıyor ve diyorsunuz ki; ‘Onlar artık bizim evladımız’… Bu kadar hoşgörüyle bakabilen bir milletin devamıyız.
"İNOVATİF KÜLTÜR BİR REKABET STRATEJİSİ OLDU”
Dünya artık mal ve hizmet üretimi her yerde eşitlendi. Çin’de bile fiyatlar eşitlenmeye başladı. Eskiden bir kap pirince adam çalıştırılırdı, şimdi Çinli de jeen giymek, internete girmek isteyince yaşam biçimi üretilen mal ve hizmetin fiyatlarını bütün dünyada eşitliyor. Rekabet artık inovasyonda gelişiyor. İnsanlar daha farklı, kaliteli ve iyi işlerde para kazanmaya başlıyor. Ama artık Çinliyle fiyatlarımız aynılaştı. Aynılaşınca insanlar kültürde, kendini ifade etmekte yarışacak. Daha çok seyahat edecek ve geçmişine dönecekler. Dünyanın her yerinde Koreli görüyoruz. Neden? Refahı bizden önce yakaladılar artık dünya kültürlerini görmeye geliyorlar. Refah artınca insanlar arası diyalogları artıracak. Diyaloğu artırmanın en iyi yolu tarihi değerlere sahip olarak güçlenmektir.
"GEÇMİŞİNE SAHİP ÇIKAMAYAN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREMEZ”
Uluslararası arenada büyük bir devlet olmanın yolu, tarihi geçmişine ne kadar sahip çıktığı, koruduğu ve onu ne kadar geleceğe taşıdığıyla ölçülüyor. 65 milyonlu Fransa’ya 80 milyon turist sadece Paris’e gidiyorsa eğer oradaki Fransız’ı görmeye değil, insanlığın o günkü çağa göre ulaşmış kültür seviyesindeki gücü görmeye gidiyor. Geleceğin sektörü; din ve kültür turizmi, yenilenebilir enerji ve tarım. Bunların üstüne gitmezsek eğer ne çağdaş bir memleket olabiliriz ne de refah içinde. Dünü değiştirme şansımız yok ama geleceği değiştirme imkanımız var. Dünü değiştirme şansımız yokken dünün eserlerini yok edersen geleceği kurma şansın da kalmıyor.
"TARİHİN İZLERİNİ SİLMEK DEMEK; GELECEĞİN ÇAĞDAŞ DÜNYASININ TEMELİNE DİNAMİT KOYMAK DEMEKTİR”
Kobani’ye gittim, tek bir tane taş yapı yok. İnsanlığın geçmiş izlerine dair en ufak bir emare yok. Bir bozkır ortasında ne kültür, ne insanlık, ne barış, ne eğitim, ne de üretim gelişir. Hiçbir şey geliştiremezsiniz. Bu kafayı artık terk etmemiz gerekir. Işid mantığıyla kalkıp tarihi binaları, havraları, kiliseleri yok edersek aslında insanlığın geçmiş mirasının ve geleceğin çağdaş dünyasının temeline dinamit koymuş oluruz.
İşte bugün Işid’in yıktığı o binalar böyle bir tahribat veriyor insanlık tarihine aslında. Yıktıkları camiler, medreselerle İslam’ı dünyanın tanımasına ve anlamasına engel oluyorlar. Işid denilen çete İslam’a karşı yapılmış en büyük saldırıdır. Yarattıkları o kaos, kanın gövdeyi götürdüğü anlayış İslam’ı kötü göstererek dünyanın aydın yüzünden tecrit etmeye dönük bir proje aslında. Yoksa Müslümanlıkla bir ilgisi yok. Çağdaş dünyanın zenginliği ve refahı içinde yaşamak bizim de hakkımız. Bunların 10/1 sahip olmayı düşünen insanlar bu eserleri Anadolu’dan gemilere koyarak taşıyor. Taş diye sattıkları eserleri görseniz ağlarsınız, paha biçilemez.
"ROMA’NIN GÜNEŞ KABUL ETTİĞİ BİR COĞRAFYADA YAŞIYORUZ”
Ülkemizde yerin altında, Allah vergisi bir zenginlik var. Dünyada ise 50-60 sene yetecek kadar petrol zenginliği kalmış. Fosil atıkların ömrü o kadar deniliyor dünyada. Yerin altındaki zenginliğe bak… Petrolün keşfi, buhar gücünden sonra motorun keşfi 200 senedir Avrupa’ya zenginlik yaratmış. Altta zenginlik var üst ondan faydalanamıyor. Abdullah Gül; ‘Allah nasip etmiyor bu zenginliği yemeyi’ demişti bir keresinde. Neden? Cahillikten… Arap milleti Irak’tan başlıyor Afrika’nın kuzeyi ve Atlas Okyanusu’na kadar bir coğrafya. Enver Sedat, Kaddafi ve Saddam Baas Partisi'ni kuruyor. İlk tetikleme oradan başlıyor. Arap milletini ortaya çıkarmak istiyorlar. Bizim gibi homojen olmuş, tek bir bayrak altında toplanmış bir millet düşünün; Arap milletini. Amerika buraya gelirdi, bütün zenginlik burada olurdu, dünya medeniyeti buradan doğardı. Romalıların bir lafı; ‘Ex oriente lux’ yani güneş doğudan doğar. Roma burasını güneş kabul etmiş, şimdi ne halde. Arap milletini yaşatmamak için bu kavga gürültü boşuna değil. Üçünün de ortak düşüncesi, Baas Partilerini kurup Arap milliyetçilerini canlandırmaktı. 1985’e kadar grameri yoktu Kürtlerin. Mahalli bir lehçeydi. Bir millet olamadılar, oldurtmuyorlar. Aynı tezgahın içine bizi çekmeye çalışıyorlar. Türk milleti değil, Müslüman ümmeti diyor. Ümmet derseniz çapı büyük. Ümmet, Müslümanlığın tamamı. Önce millet sonra ümmet. Allah yaratırken kabile olarak yaratmış insanları. Bakara suresinde çok nettir, "Birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık’ denir. Millet vasfını ortadan kaldırmak Allah’ın emrine bile uymuyor.
"DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKTIĞIMIZ KADAR İLERİYE GİDECEĞİZ”
Kapitalizmin 1800 yılından beri uyguladığı o proje hala devam ediyor. Osmanlı’nın Küçük Kaynarca Savaşı’ndan beri sıcak denizlere inme düşüncesi devam ediyor. Türkiye’de enerji çeşitlemesine bile karşı çıkıyorlar. Rüzgâr enerjisine, HES’lere karşı çıktılar. Nükleer Santral yapamaya kalkıyorlar hala. Bize dayatmak istedikleri bu kültür yozlaşmasına karşı çıkmamız lazım. Üzerinde bulunduğumuz değerlere ne kadar sahip çıkarsak Silivri’mizi o kadar ileriye götüreceğiz.
"TOPRAKLARIMIZ ÜZERİNDE YAŞAMIŞ BİZANS VE ORTODOKS KÜLTÜRÜNÜ YOK SAYAMAYIZ”
Zenginliktir bu! Petroller biter ama bizim eserlerimiz binlerce yıl yaşar. Silivri’de sahip olduğumuz kadar tarihi eser birçok ilçede yoktur. Bizans ve Ortodoks kültürü yaşamış burada, doğal olarak miraslarına sahip çıkacağız. Bu bizden bir şey eksiltmez aksine değer katar. İnkâr mı edeceğiz? Işid ilk önce Irak’ta nüfus dairesini bastı. Türkmen nüfusunu kaybetmek için yaktılar kayıtları. Sonra camileri ve medreseleri yıktılar. Yanı başımızdalar, tehlikenin farkında değil kimse.
"AKTARMAK GELİŞMEKTİR”
Aktarmak gelişmektir. Bunlara sahip çıkarsak şehir ve medeniyet sahibi oluruz. Atatürk boşu boşuna güneş ve dil teorisini o dönemde ortaya atmadı. Bu coğrafyanın üstünde 6 bin yıldır varız diye o eserleri korumamızı istediğini için bunu ortaya koydu.
İşte tüm bu gelişmeler ve gerçekler ışığında ilk gündem bu yana benimsediğimiz; Binlerce yıllık geçmişe ve eşsiz bir kültürel mirasa sahip Silivri’mizin tarihi geçmişte yaşadığı evreleri, gün ışığına çıkarmayı sürdüreceğiz. Dönemimizde yapılan konuya ilişkin çalışmalar, belediyemizin ilgili birimleri ve birçok üniversiteden katılan bilim insanı ile ortaklaşa sürdürülüyor.
"GELECEK NESİLLERE IŞIK TUTACAK BU ÇALIŞMAYI SUNMAKTAN SEVİNÇ DUYUYORUZ”
Hazırladığımız kent rehberinde/haritada gün yüzüne çıkmış tarihi kalıntıların ve eserlerin yerleri, ulaşım olanakların ve özet bilgileri yer almakta. Böylece gelecek nesillere ışık tutacak bu kültürel çalışmayı, halkımızın yararlanmasına sunmanın sevincini yaşıyoruz.
Gelecek nesillerin tarihlerine sahip çıkmaları konusunda yol gösterici nitelikte katkı sunacak olan bu çalışmanın günümüz insanına da büyük katkıları olacaktır. Çalışmayı hazırlamakta emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ederken, halkımızın tarihi mirasımızın farkında olarak yaşaması ve hak ettiği değeri vermesini diliyorum.”