Işıklar: 2014’te neden kaybettiğinizi yine anlamayacaksınız

2009-2014 dönemi son faaliyet raporunun görüşüldüğü Nisan ayı ikinci oturumunda belediyeciliği ve hizmet etmeyi bilmemekle kendisini suçlayan Metin Karakaş’a, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın yanıtı Ezop hikâyelerinin zehir zemberek benzetmeleriyle oldu. Çağdaş kent yönetimi, bilim, akıl ve teklojileriyle inovasyon projeleri üzerinden Silivri’nin cazibe, aynı zamanda çekim merkezi haline gelmesi hedefine yönelik projeleri hayata geçirdiğini anlatan Işıklar, 2013’le ilgili de iddialı konuştu.

Sosyal ve insan odaklı belediyecilik yaptıklarını savunan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, muhalefete belediyecilik anlayışını hayata geçirdiği projeler ile yeniden tarif etti. "Başka neyi görmüyorsunuz, ne yapılmadı, neyi iş saymıyorsunuz?” diyerek Ak Parti grubunu adeta yapılan ve yapılması planlanan projelerle hizmet bombardımanına tuttu.

Toplumcu halk ve yönetiminden yana, yönetimde ‘ben’ değil ‘biz’ anlayışlı düşünceyi savunan, gelir dağılımdaki adaletsizliğe karşı sosyal belediyecilik anlayışını harekete geçirdiklerini belirten Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, faaliyetlerini şöyle değerlendirdi: "2012 yılının bundan sonrakine umut verecek. Sokakta yaşayan herkesin içini karartmayacak, bulunduğu yerle gurur duyacağı bir yönetim anlayışına özlemi giderdik. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Ezop; hayvanlar üzerinden insanlara dersler veren, insanların davranış biçimlerini anlatan, epik bir dünya klasiğidir. Bunu da Nejat Muallimoğlu, Türkiye’de çevirmiş. Nejat Muallimoğlu’nun Ezop çevirilerinde maymunlarla ilgili hikâyeler vardı. Kusura bakmayın, yanlış anlamayın benzetmeyi hayvanlar üzerinden yapmak istiyorum. Maymunlar, korktuğu zaman saklanmak istediğinde gözlerini kaparlarmış. Maymun kimseyi görmüyor ya kimse de onu görmez zannedermiş. İşte Silivri’de gözlerinizi ne kadar kapasanız da bir şeyleri görmeseniz de bütün Silivri sizi görür. Siz gözünü kapadınız, görmüyorsunuz diye bir şeylerin olmadığını sandığınız için bu sözü özellikle hatırlattım.

Karakaş’ın dediği; ‘CHP bir tane hizmet yapsa çekinmez söylerdik’ bir de Ak Parti Belediye Meclis Üyesi Zeki Tüfekçi’nin söylediği; "Ortada belediye yok”. Olmayan belediyenin olmayan meclis üyesi! Belediye yoksa sen ne yapıyorsun burada, ne işin var? 4 senede bir kere nezle olup öksürseydin bari de sesini duysaydık. Zeki Tüfekçi’nin söylediği kurumsal yapıya büyük hakarettir. Çok acımasız bir eleştiri. Şahsileştirmek ya da hakaret kastım yok, pişmanlığını duyduğuna da adım gibi eminim. Talihsiz bu sözün ne anlama geldiğini burada paylaşmak zorundayım.

Farklı bir bakış açısından bahsedeceğim. Metin Karakaş; "Belediye kiradaydı, belediye binası yaptık. Çöpleri kaldırdık. Adliye ve hastane binası yaptık. Bunlar büyük hizmetlerdi” dedi. Bunların bir tanesi özel idare fonuyla, adliye binası adliye fonuyla ve belediye binası da Büyükşehir tarafından yapıldı. Eğer ki ben 2004 yılında seçilseydim kirada olan o belediyede kalır, Kültür Merkezi’ni yapardım. Kirada olabilir, çadırda da kalabilir belediye. Silivri’ye kültürel hizmetler verebilmek için çadırda oturmaya razı olurdum. Ama öncelikle Kültür Merkezi’ni yapardım.

Sizin "Ne yapıldı belediyede, ne yaptı?” sorusunda neleri ıskaladığınızı anlatmak istiyorum. Belediyenin görevinin planlar, hastane, adliye, belediye binasını yapmak sanan anlayışın yerine artık belediyelerin merkezine ‘insan’ı koyan anlayış geldi. Dünya değişiyor, dünyada yönetimde insana olan bakış değişiyor. Devleti için var olan insan değil, insanı için var olan devlet ve yönetim anlayışını getiriyoruz.

Engelliler var Silivri’de. Bugün 1300 tane engelliye evinde bakım yapılıyor. İhtiyaçları karşılanıyor. Engelli kimlikleri çıkartılıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na üye olmasıyla maaşı ödeniyor. Merkezine ‘insanı’ koyan, sıkıntılarını çözen, sosyal belediyecilik anlayışı en büyük işlerdendir. Siz bunu iş saymadınız!

İşsizlik, yanıp yakılan insanların kapı önüne gelip, beyaz masaya oturup ahret sorularıyla; sen kimsin, nerelisin, 4 üye getirirsen işe girersin diyen anlayışı ortadan kaldırdık. 1 gecede 896 tane giriş yapan işçiyi İSKİ’ye aktarmaktan dolayı kurum 1 trilyon bedel ödedi burada Sosyal Sigortalar Kurumu’na girişi yapılmadığı için. Yandaşlarını bir yere aktarmak için işsizliği de akladınız.

Bizim 6700 kişiye eğitimler verilip, işe yerleştirilip, meslek sahibi olmasını sağlamayı iş görmüyorsunuz!

Başka neyi görmüyorsunuz, ne yapılmadı, neyi iş saymıyorsunuz? 3400 haneye düzenli olarak 1,5 aylık temel ihtiyaç gıda yardımı yapılıyor.

Fakirliği, işsizliği, çaresizliği ortadan kaldırmayı iş saymayan bir anlayışınız var!

Binalar arkasında saklanan, her şeyi; adliye, belediye, hastane binası, rezidans anlayışıyla 1 gecede 12 milyon doları bir kişinin cebine aktaran Kipa mantığını, rant anlayışını, iş sayan bir görüştesiniz. Bizdeki ise sosyal belediyecilikle, işsizliği, çaresizliği iş sayan, görev bilen bir anlayış.

Silivri’de Ak Parti’ydi, İstanbul’da Ak Parti’ydi, Ankara’da Ak Parti’ydi bir tiyatro binasının, nikâh salonu olmaması ayıbını ortadan kaldırdık bunu da mı iş saymadınız? Silivri’nin tarihi gerçeklerine uygun çok amaçlı salon, tiyatro binası, nikâh salonları yapılmasını da iş saymadınız!”

‘Belediyecilik nedir, ne değildir’ açıklamalarıyla muhalefete adeta yerel yönetimler dersi veren Işıklar’ın konuşması CHP’lilerce alkışlarla bölündü. Işıklar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Belediyecilik, Seymen’deki çocuğun ayakkabısını düşünmektir. Çavuşlu’da, Gazitepe’de, Değirmenköy’de düğün salonlarını yapmaktır. İmamın evini, okulun çatısını, boyasını, temizliğini düşünmektir. Okula, hayata yeni başlayan çocuğun masasına 45 çeşit okul malzemesini koymaktır. İnançlarla kavga etmemek, saygılı olmaktır. Esnafın kan kaybetmemesini önlemek, işini gücünü artırmak, istihdam yaratmaktır. 900 sandalyesiyle Balıkçılar Meydanında mekan açmaktır. Balıkçının buzunu düşünmektir. Kipa’nın açıldığı gün 300 tane kepenk kapatan dükkân anlayışına karşı 2 tane AVM’ye izin vermemektir. Muhtarın binasını düşünmektir. 5 yıl durdunuz. 3 tane çay bahçesi, 400 sandalyeyle. Yarların artı insanların gündüz ve arabalarıyla bile gitmeye korktuğu bir yerdi. Bugün 17 çay bahçesi, 5700 sandalye var. Bunu 10 bine çıkaracağız. Yeni doğan çocuğa, annesinin daha çok süt verebilmesi için vitaminini verebilecek kadar ince düşüncede belediyecilik anlayışımız.

Tiyatroyu düşünmektir. Pazar yerlerini, kapalı, modern bir yerde insanların alışveriş yapabileceği bir kültür düzenlemektir. Üniversitelerin, bilimin, aklın, araştırmaların, teknolojinin buraya çekilmesi için alt yapıları oluşturmaktır. 5 yıl kaldınız, İmar Komisyon Başkanlığı da yaptınız. Üniversite yapılması için bir tane girişim yok. Şimdi Silivri’nin 3 tane üniversite alanı var. 1 ay sonra mı, 5 ay sonra mı başlar, bundan sonrada kim olursa olsun buralarda üniversite olacak. Helal Et’in Tuzla Merasını bir gecede kapatması tarzında gelişmeler olmadı bizim dönemimizde. Dirençle, özellikle yapılmaması için 3 senedir İSKİ binasını taşımayarak otopark yaptırmayıp halkı cezalandırma anlayışı değildir belediyecilik.

Ezop’un bir hikayesini daha anlatacağım. İki maymunu yan yana iki kafese koymuşlar. Bir tanesinin önünde kırmızı bir buton var. Maymun kırmızı butona basıyor, içeri yemek geliyor. Yemek geliyor ama diğerinin canı yanmaya başlıyor. Anlam veremiyor. İkincisinde de aynı şey oluyor butona basana yemek diğerinde bir hareketlilik, elektrik veriyorlar. Üçüncüsünde karnı doyuyor ama maymun farkına varıyor o yemek yedikçe öbürünün acı çektiğini anlıyor. Maymun butona basmamış, açlığından ölmüş. Yanındaki maymun eziyet çekiyor diye. İşte siyasette böyle bir şey. İnsanlara aynı uygulamayı yapmışlar. İnsan butona basmış. Siz de bu mantıkla hareket etmeyin, yapmayın. Siyaseten burada üniversitenin gelmesini engellemeyin, otoparkın yapılmasının önünde durmayın, dere yatağını yavaşlatmayın, yapılacak olan çalışmalarda sıkıntıları aşmak için o butona basmayın. Basmayın da acı çekmesin Silivri halkı. Başkasının acı çekmesine rağmen siyaset yapmayın”

İmar transferleri konusuna da değinen Işıklar, 5000’lik planlarda itiraz ettikleri iki noktaya dikkat çekti. Silivri Belediyesi olarak planda önemsenmesi gereken konunun, insanları mağdur etmemek ve hak kayıplarına uğratmamak olduğunu vurguladı. Işıklar, şunları söyledi: "Vizyon projeler hazırlanıyormuş, biliyor musunuz? 42 km’lik sahile Kartal gibi beton yapacağız, birilerine peşkeş çekeceğiz, en az 3 milyar dolarlık alanlar yaratacağız! Hayaller peşinde koşmayalım. Sahilimizin yeşil bantlarını koruyarak, insanlarımıza yaşam alanları bırakacağız.

Planı 2007 yılında gördük. Bundan sonra dinleyin, 5 toplantı yapacağım. İki yere itirazımız var. Merkez planlarında emsalin 1,5’a düşmesi, ciddi bir yapı yoğunluğunda sıkıntı yaratması. 10 yıl sonra buraya 1,5 milyon nüfus öngörüsü varsa emsal düşerse, bu kadar insanı nereye koyacaksınız? O zaman ya 100.000’lik plan yanlış ya da bu plana siz aykırısınız. Transfer yazılmış, ortaya bir laf atıldı, onun savunucusu da ben değilim. 5000’lik planı da biz yapmadık. Yapan iradeye saygı gösteriyorum. ‘İtiraz alındı rant sağlandı’ dendi. İsimler verildi. 5000’lik planı bir açtık ki transferi olmayan tek yer de onlarınkiymiş. Bu kadar hakaret, mikrofonu alıp insanı saygısızlıkla zan altında bırakmak doğru mu? Bir yanlışa çanak tutulmasına karşıyım.”

Kara Mustafa Caddesi’nin yol şerit problemini değerlendiren Işıklar, muhalefetin tutumuna tepki gösterdi. Halkın tercihiyle seçilmiş olduğunu hatırlatan Işıklar, caddeyle ilgili ‘Ak Parti karar alacak, belediyeye yaptıracağız’ mantığının aşağılıkça olduğunu ifade etti. Sözlerini şöyle devam ettirdi: "Herkes görevini bilecek. Çıkarsınız ortaya bir dahaki seçim, iddialarımızı koyarız. Seçerse halk, uygularsın. Şimdi iradeye ve otoriteye saygı göstereceksin. Saygı görmek için göstereceksin. Ben AKP’nin memuru değilim. Saygısızlığın bu kadarını anlamam mümkün değil.”

Şimdiye kadar Silivri’nin üst yapılarını yapmaya odaklandıklarını belirten Işıklar, 2013 döneminde sanat ve kültür yapılarına yoğunluk vereceklerini belirtti. "Belediyeciliği 10-20 yıla yayıp düşünün” diyen Işıklar, "Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Biz yeşermeyi savunuyoruz” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.

Muhalefetten yalan ve kandırma yerine gerçekçi ve yapıcı eleştiriler beklentisini ifade eden Işıklar, Özdemir Asaf’ın, "Dost gerçekleri, düşman işine geleni, deli ağzına geleni, aşık içinden geçeni söylermiş” sözünü hatırlattı.

Muhalefete cevap verme sürecini üçüncü Ezop hikayesiyle sürdüren Işıklar, maymunların avcılara kapanlarda tutup da bırakmama inadında oldukları muz yüzünden yakalandığını paylaştı ve şöyle konuştu: "Bir şeyde inat etmeyeceğiz. İktidar biziz. Siyaset zamanı siyaseti, diğer zamanlarda belediyeciliği sadece kendi partilerime değil bütün Silivri’ye yaptım. Hiçbir ayrım gözetmedik. Engelleme inadından vezgeçelim. Size oy vermeyenleri cezalandırmak için beni sıkıştırıyorsunuz. Ben genel iktidar temsilcisinden destek beklerdim, engelleme değil. İBB’den 4 yıldır ne para ne de hizmet yardımı alamadık. Muzu bırakın yakalanıyorsunuz. Yoksa 2014’te neden kaybettiğinizi yine anlamayacaksınız. Doğru şeyleri söyleyin, abartıların altından kalkamazsınız.”

Çöp ihalesi ile ilgili süreçte ithamlarına maruz kaldığı Mustafa Günaydın’ın suçlu bulunduğunu beliten Işıklar, Gıda Bankası ile ilgili Karakaş’ın iddialarına da "Söyledikleriniz doğruysa orayı kendi ellerimle yakarım” kararlılığıyla ret etti.