Bir ilkokul öğretmeni, altı yaşındaki bir grup çocuğa resim dersi veriyormuş. Sınıfın en arkasında, derslerde dikkati dağınık olan ancak resim dersinde dikkat kesilen küçük bir kız oturuyormuş. Kız tam yarım saat boyunca, sıraya kapanmış, dikkatini yaptığı resme vermiş. Bu durum öğretmeninin ilgisini çekmiş. Küçük öğrencisine merakla ne resmi yaptığını sormuş. Kız kafasını kaldırmadan “Tanrı’nın resmini çiziyorum” demiş. Bu cevaba çok şaşıran öğretmen “İyi de kimse Tanrı’nın neye benzediğini bilmiyor ki” deyince, kız da: “ Bir dakika sonra bilecekler” yanıtını vermiş.
Bu kısa öyküde küçük çocukların hayal güçlerinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. İlkokul çocuklarına ileride ne olmayı düşündüklerini sorduğumuzda hepsi çok yaratıcı cevap verirken, aynı soruyu liseli arkadaşlara sorduğumuzda ise parmak dahi kaldırmaya cesaret gösteremiyorlar. Aslında hepimiz farklı yeteneklerle dünyaya geldiğimiz halde, bunu ortaya çıkaracak ortam bulamadığımız için olurları kabullenmiş gidiyoruz. Yani kim olduğumuzu asla bilemiyoruz. Eğitim bu konuda üstüne düşen görevi yapmaya çalışıyor. Mesleki yaşantım sürecinde birçok ebeveynle tanıştım. Kimisi dar imkânlar çerçevesinde geleneksel yöntemlerle çocuklarına yardımcı olmayı denerken, kimisi de kendi becerileri çerçevesinde çocuklarına bildiklerini aktarmaya çalışıyorlar. Çocukları kişisel yetenekleri doğrultusunda yönlendirmek için mutlaka zekâ alanları konusunda bilgi sahibi olmamız gerekir.
Ne tür bir zekâya sahipsiniz? İşte sorulması gereken soru budur. İnsan zekâsının sadece matematik ve sözel alandan ibaret olduğunu düşünmek doğru değildir. Zekânın kendini ifade ettiği farklı yolları da bilmemiz gerekir. İnsanların çoğu zekâyı daha çok akademik becerileriyle ilişkilendiriyorlar. Oysa yaratıcılık ve yetenek birçok konuda bize referans olmaktadır. Hayal gücü ile yaratıcılık aynı şey değildir. Hiçbir şey yapmadan yaratıcı olduğumuzu söyleyemeyiz. Hayal gücü ise tamamen içseldir. Görev yaptığım birçok kurumda bu konuda yaptığım çalışmalarda okul öncesi grubunun hayal dünyası hiçbir yaş grubununkine uymadığını gördüm. Küçük mucitler olarak nitelendirdiğim küçülmüş adamlar hiç aklıma gelmeyen şeyler icat edilmek istendi. Kendilerince ihtiyaç olarak gördükleri bir çok şey bu küçük mucitlerin eseri oldu.
Bu ay tanıdığımız birçok başarılı ve ünlü ismin yeteneklerini nasıl keşfedildiğinden bahsedeceğim.
Sizlere tavsiyem en kısa zamanda zeka alanını ortaya koyan bir testi çocuklarımıza uygulayalım…
Kimler matematiksel zekâya sahip?
6 Temel Özellik
     Matematik zekâsına sahip kişilerin 6 temel özelliği ise şöyle sıralanıyor:
1- Her şeyin nasıl çalıştığını sorgular,
2- Hesapları akıldan çabucak yapar,
3- Matematik etkinliklerini sever,
 4- Strateji oyunlarından hoşlanır,
5 -Mantık oyunlarına, yap-bozlara meraklıdır,
6 -Üst düzey düşünce becerilerini kullanır.
Dilsel zekâ nasıl geliştirilebilir?
•   Eğer çocuklarınız konuşmayı seviyorsa onları size hikâye okumaları için cesaretlendirin. Hikâyeyi oynamalarını, hikâyeyi tutkuyla anlatmalarını ve değişik karakterleri konuştururken farklı sesler kullanmalarını sağlayın. Çocuğunuzla sık sık kütüphaneye gidin, gazete ve dergilere abone olmasını teşvik edin.
•   Kelime oyunları oynayın,
•   Günlük okuma saatleri planlayın,
•   Hızlı okuma kurslarına katılın,
•   Okuma etkinlikleri düzenleyin,
•   Günlük tutun,
•   Şiir kasetleri dinleyin,
•   Sevdiğiniz şiir ve sözleri ezberleyin
•   Öğrendiğiniz yeni kelimeleri günlük yaşamınızda kullanın
•   İzlediğiniz bir film ya da başınızdan geçen herhangi bir öğretici olaydan sonra öğrendiklerinizi yazın. Tüm bunları yapması için çocuğunuzu da teşvik edin.

YORUM YAP