Neslihan Soydaş

Başka bir açıdan ‘Katharsis’

Katharsİs kavramını duyanınız vardır. Aristoteles'in Poetika'sında benzer kavramlarla birlikte açıklanan katharsis, o çağdan günümüze anlaşılmaya çalışıldı. Fakat hala anlamaya, üzerinde düşünmeye muhtaç olduğumuz bir kavram.
Türkçe'ye ‘arınma' diye çevrilse de bir saflaşma, temizlenme anlamlarını ihtiva ediyor. Ortaya koyulduğu çağda aslında sanat ve toplum bazında çıkarımlar yapsa da günümüzde kesinlikle toplum ve siyaset düzleminde ele alınmalı.
Sanat bağlamında özellikle ortaya çıktığı toplumu oldukça etkileyen eserlerden tragedyalar ve bu eserlerin insanlar üzerinde beklenen ve istenen etkilerini tartışan katharsis kavramı, bir bakıma istenmeyen durumların insanda ortaya çıkardığı duyguya yönelir. Tragedyalarda sahnelenen olaylar sonucunda insan korku ve acıma gibi duygu durumları ve yönelimler yaşayarak ruhunu temizlemiş olacaktır.
Yani insan, gördüğü korkunç, istenmeyen, çirkin olay veya kişi karşısında ‘ben böyle olmak istemiyorum' deme hali yaşar. İşte ‘bu kötüdür, bundan uzak durmalıyım' hissi veya fikrinin adıdır katharsis. Tam da burada neden siyaset düzleminde ele alınması gerektiğini düşündüğümü izah etmeliyim. Mâlumunuz siyaset çekişmeli ve oldukça zor bir alan. Hayat devam ettikçe kavgası da davası da bitmeyecek. Sağlam ve dik kalmaksa derdiniz en büyük sınavınız sizi eğmeye çalışanlar ve ‘doğuştan' eğilmişlerle olacak kuşkusuz. Her gün bu tıynette insanları gördükçe davanıza daha bir aşkla sarılacak, yaptığınız işte yalnız kalmak pahasına da olsa devam edecek gücü kendinizde bulabileceksiniz.
Halka sunacak tek bir makul icraatleri yokken çok ses çıkaranlar, ağızlarından bir kez bile yüksek sesle Müslüman coğrafyaları, Türk toprakları dertleri çıkmamış kimselere bakmak yeterli: işte size tragedya!
Her gün izleyip ‘Bunun gibi olmak istemiyorum' desek kâfi.

YORUM YAP