
Pir Sultan Abdal Cemevi'ne, 6 Eylül Cuma gecesi silahlı saldırıda bulunuldu. Söz konusu saldırıyla ilgili Alevi Kültür Dernekleri Silivri Şubesi, sessiz kalmayarak, tepkisini kamuoyuyla paylaştı. Cem Vakfı ve Gülen Cemaati ortaklığıyla hayata geçirilmeye çalışılan "Cami-Cemevi" projesine de tepki gösteren dernek yönetimi, Cami ve Cemevi’nin yan yana olmasına karşı olmadıklarını vurgulayarak, alevi inançlarının tanınması ve Cemevlerinin başlıca bir ibadethane olarak kabul edilmesini istedi.
DERNEK YÖNETİMİ: "ÖLÜM KORKUSUYLA KAÇIP, GELEN CANLARIMIZI DEVLET GÖRMÜYOR”
Cemevi’ne yapılan saldırıyı hükümetin Suriye politikalarının bir ürünü olduğunu ifade eden Alevi Kültür Dernekleri Silivri Şubesi, izlenen mezhepçi politika neticesinde Türkiye’ye sıçratılması istenen yangına maşa olmayacaklarının altını çizdi. Saldırıyı kınayan Alevi Kültür Dernekleri Silivri Şubesi’nin yazılı açıklaması şöyle: "Sultangazi Cem Evindeki Suriyeli Alevilere yapılan saldırı şiddetle kınıyoruz. 07.09.2013 Cuma’yı Cumartesi’ne bağlayan gece saat 03:05’de, Suriyeli Alevi misafirlerimizin kaldığı Sultangazi Pirsultan Abdal Cemevi’ne kimliği belirsiz kişiler tarafından silahlı bir saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırının asıl amacı Alevilerin, Suriyeli Alevi Misafirlere yapmaya çalıştıkları yardımı engellemeye yöneliktir. Halep’te Nusra’nın ve ÖSO’nun insanlık dışı saldırılarından kaçan Suriye Türkmen Alevileri, Türkiye’ye girdikten sonra, diğer sığınmacılarla aynı uygulamalara tabi tutularak, katilleri ile aynı kamplara yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu kamplardan ölüm korkusu ile kaçan Suriyeli Alevi kardeşlerimiz, İstanbul’a gelerek parklarda yaşamaya başlıyor. Devlet 3 bine yakın bu Canımızı görmüyor!
"HÜKÜMET; SURİYE’NİN ÜZERİNDEN YÜRÜTTÜĞÜ MEZHEP AYRIMCILIĞINDAN VAZGEÇSİN”
Alevi kurumları ve Aleviler konuyu öğrenir öğrenmez, bu canlarımıza yardımcı olmaya çalıştık, çalışıyoruz. Aleviler olarak talebimiz; barışın içeride ve dışarıda bir an önce tesis edilmesi ve AKP hükümetinin Suriye politikası üzerinden Alevi - Sünni ayrıştırma politikasından bir an önce vazgeçmesidir. Bu saldırı misafirlerimiz nezdinde tüm alevi kamuoyuna yapılmıştır. Kadim Alevi geleneğinde Misafir Mihman’dır; Mihman Ali’dir. Bu saldırıyı yapanlar ve bu saldırıya göz yumanlar bilmelidir ki, bu canlarımızı asla yalnız bırakmayacak ve yanlış yürütülen iç ve dış politikalarının mağduru olmalarına asla izin vermeyeceğiz. Biz Aleviler olarak Ulu Önder Mustafa Kemalin izinde ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ diyerek tüm insanlığı özellikle Müslüman âlemini kan kusturan iç ve dış güçleri devletleri şahısları artık kendilerine çekidüzen vermeye çağırıyoruz.
"YOLUMUZDAN, ÖZÜMÜZDEN DÖNMEYİZ, ÖLDÜRMEKLE BİTMEYİZ”
Yıllardır Aleviler katlediliyordu şimdilerde Alevilik katledilmeye çalışılıyor. Cemevini herkes yaptırabilir. Burada bir sıkıntı yok. Cami-cemevi yan yana da olabilir. Ancak burada cemevleri caminin müştemilatıymış gibi muamele yapılıyor. Cemevleri camilerin müştemilatı değildir. Cemevleri cami gibi, sinegog gibi, kilise gibi müstakil bir ibadethanedir. Bu ülkede cemevleri müstakil bir ibadethane olarak kabul edilir ve bu konuda düzenlemeler yapılır, ondan sonra kardeşlik projesi adı altında sembolik olarak bir şeyler yapıldığında biz buna karşı çıkmayız. Yıllardır Aleviler yakıldı, yıkıldı, talan edildi, genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden kesildi, biçildi. Derin tarih konularını tekrar gündeme getirmek istemiyorum ama şunu belirtmek isterim; yıllardır Aleviler katledildi, yakıldı, bitirilmeye çalışıldı, başarılamadı. Biz hep bir öldük bin dirildik, milyonlar olduk yirmi beş milyara yaklaştık, bunun arkasını durduramayacağını gören zihniyetler şimdilerde insanlarını bıraktı Aleviliği katletmeye çalışıyor içimizdeki Hızır Paşalar unutmasınlar biz mücadelemizi 14 asırdır sürdürüyoruz, kimseye öyle kolay kolay bırakmayız yolumuzu özümüzü biz bu yola başımızı yüreğimizi insan sevgimizi koyduk. Pir Sultanımız ne demiştir; "Dönen dönsün yolundan ben dönemezem yolumdam” biz asla dönmeyeceğiz ve gelecek nesillere bu yolu bu erkanı sürdürmeye çalışacağız.
"SAVAŞA VE KATLİAMLARA HAYIR”
Yüzyılın başında Ortadoğu’da Tunus, Mısır, Libya… gibi bölge ülkelerinde başlayan ve yayılan halkların demokrasi, eşitlik ve özgürlük arayışı, sömürgeci ve katliamcıların denetlediği güçlerin taktik savaşına dönüşmüştür. "Ortadoğu’ya Demokrasi Getireceğiz” diyen ABD ve ortakları demokrasi ve özgürlüklerin önünde engeldir. Ortadoğu’ya "Demokrasi” değil ama savaş, toplu katliam, kan, gözyaşı gelmiştir. Aynı sistematik politika bir sonucu olarak Ortadoğu için savaş ve katliam kanıtlanmış durumdadır. Dikkatlice bakıldığında bu demokrasi hayalleri sadece Ortadoğu ülkelerine yani Müslüman âlemine karşı yapılmaktadır.
"SURİYE’DEKİ OYUNLARA MAŞA OLMAYACAĞIZ”
Şimdiler de aynı sloganlarla komşumuz olan kardeşlerimizin yaşadığı Suriye üzerine oynan oyunlar maalesef amaç ve gaye ortak şekilde aynıdır Türkiye olarak Türk halkı olarak Aleviler olarak kesinlikle bu oyunlara maşa olmadan bu ülkelerle asla Savaş’a ve Kan dökülmesine Müslüman topraklarına böyle amaçları olan devlet ve insan topluluklarının girmesine ne yardımcı ne de sözcüsü olmayı doğru bulmuyoruz. Savaşa, katliama ve kan dökülmesine şiddetle karışıyız.”
Hazal BAŞARAN