“Silivri hayallerim bitmedi”

“Silivri hayallerim bitmedi”

21.08.2013 10:42:42


2004 yerel seçimlerinin sürprizlerindendi, CHP ile yollarını ayırmak zorunda kalan ve Genç Parti’den yeniden belediye başkanlığı şansı arayan Selami Değirmenci’nin listesinde 2. Sıradan meclis üyesi adayı oldu. Sorumluluk-vefa karışımı hislerle Değirmenci ile girdiği siyasete, daha doğrusu meclis üyeliği serüvenine devam etti ama Genç Parti’den birlikte istifa ettiler. Bağımsız meclis üyeliğinin yalnızlığına uzun süre katlanamadı, gelen teklif üzerine çok cesur bir adım atarak AK Parti saflarına katıldı. 2009 yerel seçimlerinde AK Parti Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın listesindeki tek bayan meclis üyesi oldu. Yerel yönetim sorumluluklarında ikinci dönemi tamamlarken, Silivri’yi, siyaseti, sanatı aklımıza gelen her şeyi konuştuk…
Hayalleri, bitmeyen cesaretiyle İnci Aydar…

"SİLİVRİ ESKİDEN
ŞİRİN BİR KASABAYDI”
Sevginar Uygun:
Silivri’de sürekli "değişim” kavramından bahsediliyor. Silivri’nin artık eski Silivri olmadığı söyleniyor. Katılıyor musunuz?
İnci Aydar: Her açıdan katıldığımı söyleyebilirim. Evet, Silivri eski Silivri değil. Görüntü, düşünce, yapı ve daha birçok bakımdan Silivri değişti. Kimileri eski Silivri’den bahsederken ‘köy’ diye anımsıyor. Ama bana göre eski Silivri çok modern, küçücük, şirin bir kasabaydı. Bunu kimse inkâr etmesin. O dönemdeki gençlerin yaşantısını da biliyorum bu dönemdekilerin de. Eskiden her şey o kadar doğal ve güzeldi ki. Çocukken çok karşı çıktığım "bizim zamanımızda şöyleydi” tabirini şimdilerde kullanıyorum, gerçekten çok büyük farklılık var. Serbestlik açısından benim çocukluğumda Silivri çok daha rahattı. Yazlıkçılar çok gelirdi bilhassa da öğretmenler. İstanbul’dan civar kasabalardan yazlıkçılar okullarda, sınıflarda kalırlardı. Onlara verilebilecek başka yerlerin olmaması nedeniyle sınıflara karyolalar açılır, çoluk-çocuk hepsi okullarda kalırdı. O kadar güzel ki; o okullarda öğleden sonraları voleybol maçları oynanırdı. Silivrililer ve gelen öğretmenlerden takımlar oluşturulurdu. Sabahları grup halinde denize gidilirdi. Akşamları da tamamen doğal haliyle, çamlar içindeki Kale Park’a çıkılır. Bütün öğretmen ve memur gruplarıyla mandolinler çalınır, şarkılar söylenir, oyunlar oynanırdı hep bir aradaydık. Esnaflarla dahi kurulan ilişkiler ömürlük dostluklara gidip, sürdürülmeye çalışılıyordu. Silivri, yine yazlıkçılara ev sahipliği yapıyor fakat gelen yazlıkçılar halkla iç içe değil. Belki bu durum yazlıkçıların öğretmen tabanından gelmesinden kaynaklanıyordu. Yazlıklar yoktu, hiç adet değildi evleri pansiyona çevirmek. Silivri; tek katlı, bahçesinde eriğinden çağlasına çeşitli meyve ağaçları olan bir yerdi. Şimdiki çocuklara bunları anlatsak bilemezler, biz meyveleri satın almayı bilmezdik. Tek bir yazlık sinemamız vardı, masalı, iki günde bir film değişirdi ama bütün Silivri orada buluşurdu. Film seyrederken masadan masaya sohbetler, şakalaşmalar film seyretmek Silivri’de böyle bir şeydi. Kartal Tibet’in babası da gelirdi onun filmlerini birlikte izlerdik. Çocukların koşturduğu, büyüklerin birbiriyle kaynaştığı, sohbetler içinde olduğu güzel bir ahenk vardı Silivri’de. Böyle bir kasabaya "köy” diyemeyiz. Değişim, birdenbire olmadı aslına ama anlayamadık. Göç aldıkça yavaş yavaş değişime uğradı Silivri.

"ESKİ SİLİVRİ KORUNUP, YENİ  YERLEŞİM ALANLARI AÇILABİLİRDİ”

Sevginar Uygun: "Silivri, büyürken gelişim süreci aksadı” diyenlere katılıyor musunuz?
İnci Aydar: Fikir olarak aksadı. Gelişim anlam bakımından, insanlara göre farklılık gösteriyor. Kimine göre gelişmek; yeni ve daha büyük binalar. Ama bana göre binaların değil insanların gelişmesi önemli olan. Keşke Silivri hep tek katlı bahçeli evleriyle kalsaydı. Apartmanlar da olacak ama bir sınır çerçevesinde. İnsanlar kat kullanımını kötüye kullandı diye düşünüyorum. Ne olursa olsun, sahildeki yüksek binaları gönlüm kabul etmiyor. Yurtdışında sahil kenarlarındaki yüksek yapılaşmalara müsaade edilmiyor. Şöyle de olabilirdi; Silivri’yi olduğu gibi muhafaza edip, yeni yerleşim alanlarını merkez dışına plan dahilinde büyütebilirlerdi. O zaman Silivri, kişiliğini de şehir karakterini de koruyacaktı. Çarşıdaki o minik, eski dükkânları çok seviyorum. Bir şeyler bozulmadan ilave yapılmasına varım.

"SİLİVRİ GÜZEL BİR KASABA AMA BİZ SANKİ BOZMAK İÇİN UĞRAŞIYORUZ”
Bir de Silivri’ye gelen Silivri’nin şartlarıyla yaşamalı. Göç edenler belki de bu sözlerime gücenecek ama ben nereye gidersem gideyim oranın usulüne göre yaşarım. Gittiğin yere kendi adetlerini götürmüyorsun; bence doğru olan da budur zaten. Hiçbir şekilde "oralı, buralı” tavrım yok, bu konuda yanlış anlaşılmaktan korkarım. Silivri çok güzel bir kasaba. Ama biz bozmak için her şeyiyle çok uğraşıyoruz.
Tarihi değerlerimizin korunması ve bu süreçte Kale Mahallesindeki evlerin restorasyon sürecini bu açıdan da çok önemsedim. Hala da bu konuda umudum var.

"KİM YAPARSA YAPSIN AMA BU PROJE HAYATA GEÇSİN”
Sevginar Uygun: Konuyu hatırlayalım mı?
İnci Aydar: Sanatçılar Derneği Başkanı’yken Isparta’da yaptığım bir gezide restorasyonu yapılmış eski evlere hayran kaldım. Başkana bu evleri nasıl yaptığını sordum. "İnci Hanım, çok kolay. Telefonlardaki vergileri hükümet, özel idare bu iş için geri dönüşüm yapıyor” dedi. Silivri’ye geldiğimde Hüseyin (Turan) Başkan’a söyledim, "Abla, tamam” dedi. Hemen Vali’den randevu aldı hatta toplantılara ben de katıldım.
Bizim haberimiz yok ama o zamanın Üsküdar, Beykoz, Sarıyer, Beyoğlu gibi tarihi mekanların belediye başkanlarının hepsi orada. Meğer onlar yıllardır bu imkanı kullanıyorlarmış. Ne kadar güzel bir fırsat, telefona kesilen vergiye kızmaktan vazgeçtim. Ve Vali o zaman, "İlk defa Trakya’dan bir belediye geldi bunun için” dedi. Süreç içerisinde Ahmet Korkmaz ile sokak sokak gezerek 17 evin tespitini yaptık. Hiç kimse karşı gelmedi, ev sahipleri vekaletname verdiler. Bazı kişiler tarafından yanlış söylemler dolaştı; evlerin kişilerin elinden alındığına dair. Öyle bir şey yok yalnızca yapıldıktan sonra 5 yıl boyunca evi satamıyorsunuz. Devlet bir kuruş almadan geri dönüşüm kapsamında evleri yeniliyor, bu anlaşma olmasa iş ticarete döner. Silivri’de tespit edilen 17 binanın projeleri çizildi ve onaylandı. Projelerin onay aşaması zorlu bir süreç ve bu noktada Metin Karakaş’ın büyük katkıları oldu. Seçim sürecinin ardından takip edemedik, yeni yönetime görev düşüyor. Bu sefer projelerin hayata geçmesi, yapımı için para alınıyor. Sanatla ilgili her fikrimde Hüseyin (Turan) ve Metin (Karakaş) Başkan hiçbir zaman bana karşı gelmedi. Keşke devam edebilseydi. Kale’deki havuzu işler hale getirmekti düşüncem ve sahilde el emeklerini satışa sunan hanımları da oraya taşımak. İnsanları sahilden biraz da Kale Mahallesine çekerek farklı cazibe merkezleri oluşturmak.
17 ev için ev sahipleriyle de konuştuğum bir diğer hayalim; butik otellerdi. Silivri’nin en büyük noksanlarından biri; gelenin kalacak yer bulamaması.
Sevginar Uygun: Bu proje belediye tarafından neden devam ettirilmedi?
İnci Aydar: Bilemiyorum. Hayalimi Özcan Işıklar’a da birebir anlatmıştım. Onaylanan projeler Silivri Belediyesi’nde fakat Anıtlar Kurulu’yla süreci sürdürüp sürdürmediklerini bilmiyorum. Çok fazla da karışamıyorsun. Bir yerde iktidarda değilsen dışta kalıyorsun. Sahil artık doldu, keyifle oturulmuyor. Başka alternatifler de olduğu göz önüne alınarak orasının canlanması sağlanabilirdi. Sahildeki çay bahçelerinin haricinde tarihi atmosferin verdiği keyifle havuz başında kahvelerde neden oturulmasın? Bir de o küçük evlerde Trakya yemeklerini yapan küçük işletmelerin olmasını. Kim yaparsa yapsın ama birileri bu projeyi hayata geçirsin. Önemli olan Silivri’ye bu hizmetlerin yapılması diye düşünüyorum.

"DEĞİŞELİM AMA BU SÜREÇTE ÖZÜMÜZÜ KORUYALIM”
Hala Silivri için hayallerim var. Yüksek binaları, kumsalların kapandığını görüyorum bazen hayallerim bitiyor. Benim çocukluğumda, Silivri tamamen kumsaldı. Hemen herkesin sandalı vardı. Sandala doluşur Kumluk Mevkii’ne giderdik. Müthiş bir keyifti. Bütün gün orada denize girilir, yemekler yenilirdi. Silivri’nin bu kadar büyümesi bana göre pek de iyi olmadı. Kıyaslayınca eski Silivri daha iyiydi derim. Şunu kabul etmek lazım ki dünya değişiyor. Ama değişim olurken en az zararı vererek, özümüzü koruyarak değişmesini yeğlerim. Biraz zor artık ama en azından köyleri koruyalım diyorum. Köylerde yüksek binalar olmasın, köyler köy gibi kalsın.

"SİYASİ HAYATIM HEP GÜÇLÜKLERLE GEÇTİ”
Sevginar Uygun: Meclis üyeliğiniz epey çalkantılı geçti. Önce iktidar sonra muhalefette meclis üyeliğini de yaşadınız. Siz nasıl görüyorsunuz yaşananları?
İnci Aydar: Nedense siyasi hayatım hep güçlüklerle, zor geçti. Engellerle karşılaştım ama durmadım bu bir gerçek. Metin (Karakaş) Başkan, bizi hiç boş tutmuyor. Ben mutluyum, çalışmayı severim. ‘Bu dönem muhalefet konumundayım iktidar yapsın ne gerekiyorsa’ anlayışında değilim. Seçimler bittikten sonra el birliğiyle bir şeyler yapılması taraftarıyım. Yeter ki iktidar da bir adım atarak o konuda kucak açsın.

"TÜRKİYE SİYASETİNDEKİ ŞARTLANMIŞLIK BENİ ÜZÜYOR”
Sevginar Uygun: Birlikte hareket etme noktasında Silivri meclisinde siyasi ayrım aşılabiliyor mu?
İnci Aydar: İki dönemdir CHP grubuyla çalışma içerisine giremedik. Onlar da girmek istemedi zaten. Ben çok üzülüyorum, Türkiye’deki siyasette sanki bir "şartlanmışlık” var. Onun dediği olmasın, karşı tarafa red anlayışı. Bizim dönemde de yaşadık, doğruya bile "red” dediler. Acı bir şey, benim kafamla çok bağdaşan bir şey değil. Birlikte verdiğimiz fazlaca kararlar da mevcut.

"GÜZEL OLAN HERŞEYİ KUTLARIM”
Sevginar Uygun: Kamuoyuna da yansıdı benzer konular hakkındaki gelişmeler, üniversiteler en taze örnek olarak söz edilebilir…
İnci Aydar: Üniversiteye biz aslında "hayır” demedik. Silivri’ye bir şeyler yapılıyor, yeter ki üniversite olsun. Ben başkan olsam kim olursa olsun destek isterim, sağına soluna bakmam. Hep birlikte yaptık derim, bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Lions Okulu yenileniyor. Orası benim can damarım, yüreğim. Hayran kaldım, bin kere Hamza (Kutay) ve Mesut (Özdoğan) Bey’e teşekkür ederim. Mesut Bey, çalışkan, cesur bir müdür. Öbür müdürlerimiz de öyleydi, çok daha zor şartlar altında bunu yaptılar. Okul yarımdı, eksiklikler tamamlanıyordu şimdi işin ekstralarına geçildi. Silivri’nin alt yapısının bitirilip Özcan Işıklar’ın üst güzelleştirmeyi yapması gibi bizim okulda o dönemde şimdi. Güzel olan her şeyi kutlarım. Olta Balık Restaurant’ın çevresinin düzenlenmesi çok güzel bir proje, belediyenin yapması gereken bir yerdi. Sergi Salonu, çok doğru bir adım. Diliyorum, karşı tarafta bunu diyebilsin. Bunu söyleyebildiğimiz zaman siyasi olgunluğa gelmişiz demektir.

"SİLİVRİ’YE YAPILAN HERŞEY HEPİMİZİN”
Silivri’ye yapılan her şeyden hepimiz yararlanıyoruz. Yapılan her şey hepimizindir. Çarşıdaki taş yollar, kötü bir düşünce. Özcan Başkan’a da söylüyorum. Çok girintili çıkıntılı, hatalı bir an önce yapılmış olmak için yapıldı. Yurtdışında taş döşendiği zaman üzerinden araçlar geçmiyor, yayalar geçiyor. Araçlar için çok güzel yan yolları var, onlar bunu çok önceden halletmişler. Biz Silivri için öyle bir şey düşünememişiz, mümkün de değil bu saatten sonra. Ama her gün arabayla taş yoldan tangır tungur geçilirse olmaz. Meydanlar çok güzel ama bizde öyle "meydan” anlayışı yok. Zamanında oluşturulan meydanların içine inşa edilen yeni yapılarla meydan anlayışından uzaklaşmışız. Uğur Mumcu’ya meydan demek ayıp. Silvia Oteli yıkıldı, yerine daha büyük bir bina konduruldu. O binaya baktıkça, Allah’ım bu ne büyük bir yanlış diyorum. Demek ki hala yanlış yapmaya devam ediyoruz. Silivri’nin tarihi dokusunu yaşatalım diyoruz yolları taşa dönüştürürken, yeni binalar dikiliyor. Camiyi koruyacağım diyorsun yanına apartman dikiyorsun. Yurtdışında yükseklikler kiliselere göre ayarlanıyor. Bizde biri çıkıp, "minarelere göre ayarlanacak” dese, "Vay dinciler” diye bir kesin ayaklanır. Oysa alakası yok.

"ENGELLİLERE DESTEK KONUSUNDA AK PARTİ HÜKÜMETİ ÇOK CİDDİ AŞAMA KAYDETTİ”

Sevginar Uygun: Siyasi mücadelenizi sürdürme noktasında rol oynayan iki önemli hassasiyetiniz var; Engellilere yönelik çalışmalar ve hayvanlara olan sevginiz. Yerel yönetimimizde bu iki noktada umudunuz var mı? Sizi sevindiren gelişmeler neler oldu? Mutlaka olması gerektiğini düşündüğünüz neler var? Tavsiye ya da öneri şeklinde neler söylemek istersiniz?
İnci Aydar: Hayvanlar için hiçbir şey yapılmadığını düşünüyorum, insanların da hala çok duyarsız olduğunu. Ama engelliler için hükümet çok büyük aşamalar kaydetti. Önceden adı sanı yoktu ve aileler için böyle bir durum çok büyük üzüntüydü. Engelli aileleri için hemen her türlü imkan sağlanarak, destek verildi; tedavi imkanları, ailelere maaş bağlanması gibi. İnsanların içine girmedikçe durumu anlayamıyor ama acayip bir gideri var bu sürecin. Çocuğa sunacağınız katkı kadar annenin, babanın ve kardeşlerin de desteğe ihtiyacı var. Bir evde yaşayan yatan hastayı el aldığımızda ailesindeki diğer 5 kişiyi de onun gibi ‘hasta’ olarak düşünün. Hepsinin psikolojisi bozuluyor, maddi bakımdan çöküyorlar. Sadece hastaya demiyorum aileye her türlü destek yapılmalı.


AK Parti hükümeti bunu gördü. Sorunun varlığını kabul edip buna yönelik çözümler üretilmeye başlandı. Aileler göz önüne alınarak psikolojik desteğin yanında istikrarlı bir şekilde maddi destekler sunuluyor. En önemlisi; bir anne hasta çocuğuna bakıyorsa, 5 yıl sonra devlet onu emekli edebiliyor. Yeter ki insanımız haklarını bilsin. Çok üzülüyorum, birçoğu bu karardan halen haberdar değil. Özürlü bir çocuğu olan yahut da evde hasta bakan bir hanımın çalışma şansı yok. Devletin aldığı en güzel kararlardan birisi; Hükümetin hastane ve ilaç konularında çok katkısı oldu. Engelliler dışarı çıktı. Okullarımız var, sporun içinde yer alıyorlar, olimpiyatlara katılıyorlar. Esen (İbak) Hanım Silivri’de çok önemli bir şey yaptı, bizim okulumuz şu an Türkiye’de bir numara. Okula çocuk bulamıyorduk, dışarı çıkarmıyordu insanlar çocuklarını. Bir köyde şahit oldum; tarlaya çalışmaya gitmek zorunda olan kadın çaresizlikten çocuğunu kapının önüne iple bağlamış, tek bırakamayacağı için. Ben köpeğime tasma takmaya kıyamıyor, üzülüyorum. Silivri’de bunu gördüm.

"HİÇ BİRŞEY YAPMADAN KONUŞAN İNSANLARA SİNİR OLUYORUM”
Üstte tarif ettiğim durumlardan modern ve her türlü imkana sahip okullarda eğitim aşamasına gelmişken Silivri’deki süreç bazılarının hala kenardan konuşmasına da değinmek gerekiyor. İnsanlara kolay kolay kızmam ama sinirlendiğim bir noktayı söylemek istiyorum. Gönlüm hep iyilikten yanadır, affediciyimdir. Ama hiç affedemediğim; insanların boş boş konuşmasıdır. Ne yaptım? Ne yapabilirim? Bu sorularla kendini sorgulayıp ancak ondan sonra fikirlerini söyleyeceksin. Evde oturduğu yerden sosyal medyadan insanların fikir yazmalarına sinir oluyorum. Bir şeyler yapabiliyorlarsa, sonuna kadar konuşsunlar. Önce yüreğini ortaya, elini taşın altına koysunlar, sonra istedikleri kadar konuşsunlar.
İlçemizde engellilere yönelik çalışmalara değinirken, Nursel Erel’i, Yerel Gündem 21 bünyesinde yapılanları belirtmeden geçemeyiz. Tüm bunlara fırsat veren dönemin belediye başkanı Selami Değirmenci’nin emeğini mutlaka belirtmek isterim… Engelliler okulunun yeri ve temel atılmasında da Değirmenci’nin büyük desteği oldu. Esen Hanım Bakırköy üzerinde duruyordu, "Neden Silivri’ye yapmıyoruz” dedim, "Yer bul yapalım” dedi. Selami Başkan da yer verdi, ilgilendi süreç neticelendi.
Bazı insanlar da çok nankör olabiliyor gerçi. Sel zamanı ‘Okula buradan yer mi verilir?’ diyenler de oldu. Selami Başkan yer vermekle kalmadı, ilk kez Silivri okulu inşaatında radyal temelle tanıştı. Maliyeti arttıran bir şey olmasına karşın, o şekilde yapıldı, bundan da kaçınılmadı. Sonrasında Hüseyin Başkan da, Özcan (Işıklar) Başkan da gerekli desteği verdi. Yapılan katkıları anlatırken, emeğe geçen herkesin ismini geçirmeye özen gösteririm. Bazılarının yaptığı gibi emeği geçenlerin isimini atlayarak yapılanları anlatmıyorum. Bir süreçte emeği geçen insanların onore edilmesi kimseyi küçültmez büyütür. Siyasi ayrım gerekçeleri altında insanların emeğini değersizleştirmek bunu yapanı küçültür ancak.

"SOKAK HAYVANLARIYLA İLGİLİ EKSİK VAR AMA BİLİNÇ ARTTI”
Sokak hayvanları ile ilgili çok eksik var. Geçen dönem bir barınak projemiz vardı Sinekli taraflarında hayata geçirilemedi, malum yerel iktidarı kaybettik. Bence sokak hayvanları bulundukları yerlerde bakılmalı. İnsanlar da bu konuda geçmişe göre epey bilinçlendi. Yemek değil ama sokak hayvanlarının su ihtiyacı bu sıcak günlerde çok büyük. İnsanlar evlerinin önüne bir kap su koymakla çok büyük iyilik yapmış olurlar. Sokak hayvanları yedi gün aç yaşayabilirler ama susuz bir gün dayanırlar, bunun için herkesten ricam bir kap su koysunlar mutlaka evlerinin önüne.
Belediye olarak hiç birşey yapamadık sokak hayvanları için. Gerçi barınaklarımızın hizmetini beğeniyorum. Kontrollü kısırlaştırmaları güzel yapıyor. Biraz ölümler oluyor ona üzülüyorum.

"KEDİ EVİNE KARŞIYIM”
Kedi evine karşıyım. Gerçi orada Silivri’den kediler yok , ben rica ettim bir tane aldılar. Esasen kedi evi diye bir şey olmaz. Kedi hür bir hayvandır. Siz ona sahip olamazsınız o sizi seçer, isterse sizinle kalır. Köpeğe sahip olursun, sözünü de geçirirsin ama kedi öyle değil. Yani kedi evi yapılacağına hasta hayvanlar için veya başka bir şey yapılsa daha yerinde olurdu.

"KARŞI OLDUĞUM BİR KONU DAHA VAR…”

Belediyenin bu dönem yaptığı işlerde karşı olduğum birkaç konudan biri kedi evi. Sanatevi olarak başlattırdığım Onaterlere ait evin Toplum Sağlık Merkezi olarak kullanılmasına üzülüyorum. Ali Biçen’e ait ev kullanılabilirdi.

"SİYASETİ İŞİ İÇİN KULLANANLARA KARŞIYIM”
Sevginar Uygun: Meclis üyeliğinin iki yüzü var hem yerel yöneticisizin hem de siyasetçi. Bu iki kimlik arasında neler yaşıyorsunuz…
İnci Aydar: Aslında birbirini tamamlıyorlar. Ama ben yerel yönetim yüzünü daha çok benimsiyorum hizmet açısından.

Sevginar Uygun: Siyaset engel mi hizmete yerel yönetimde?
İnci Aydar: Zaman zaman… Siyaset anlayışım farklı diyebilirim. İdeolojik mücadeleden ziyade bulunduğum yöre için hizmet etmeyi önemsiyorum siyasette. Ben siyaseti kendim için kullanmam. İşim yok işim için de hayatta kullanmam. Bunu yapanlara da karşıyım. Meclis üyesi ticaret yapmayacak bana göre. Bunu her zaman söyledim, söylemeye de devam edeceğim.

"EN UTANDIRICISI DA "İŞLERİM DAHA İYİ OLSUN” DİYE MECLİS ÜYESİ OLDUYSAN”
Sevginar Uygun: Bu konuda çok kötü örnek gördüğünüz için mi bu kadar tepkilisiniz?
İnci Aydar: Eee görüyorum. Şu anda meclis üyesisin diye iş alıyorsan benim gözümde bitiksin. Ben meclis üyeliğimi böyle bir amaç için kullanmam. İnsanlar da sizi bu yönde zorlayabilir direnmek lazım. En utandırıcısı da "işlerim daha iyi olsun” diye meclis üyesi olduysan.
Sevginar Uygun: Meclis üyeliği ve siyaseti insanların gözünde değersiz kılan tam da tarif ettiğiniz bu tarz yaklaşımlar…
İnci Aydar: Ben de aynen öyle düşünüyorum. Meclis üyeliği meclis üyeliğini yapmalı, işini bu konuya karıştırmamalı. Israrla da bunu söylüyorum. Karıştı mı işin suyu çıkıyor. O anda para kazanıyor diye mutlu olabilir kişi. Ama ömür boyu Silivri’de yaşayacaksa kişi çarşıdan başı dik geçmek de var. Kazandığı para, kaybettiği itibara değer mi? Belediye başkan adaylarına meclis üyesi seçerken çok iş düşüyor.

"SANATÇI OLARAK ÇOK BURUĞUM”
Sevginar Uygun: Meclis üyesi olarak değil de bir ressam olarak Silivri’nin en önemli eksikliği sizce ne?
İnci Aydar: Sanatçı olarak çok buruğum. Silivri sanat olarak istediğim yerde değil. Bu konuda çok mütevazi davranmayacağım sanat olarak çok güzel şeyler başlattım. Sağ olsun Belediye Başkanı Özcan Işıklar da son sergimin açılışında bunu dile getirdi beni onore etti, çok mutlu oldum. Evet ilkleri başlattım ve sanat için çok şey yaptım. Dilerdim ki devam etsin. Üç yıl arka arkaya düzenlediğimiz bir kültür sanat etkinliğimiz vardı. Yavaş yavaş başka ülkelerden sanatçılarla da irtibata geçmeye başlamıştık. Hiçbir siyasi ayrım yapmadan önemli, nitelikli sanatçıları Silivri’ye getirdik ve hiç para almadan geldiler. AK Partili bir belediyenin böyle bir imkan sunmasından dolayı da teşekkür ederek Silivri’den ayrıldılar. Sanatta siyaset yoktur.

"YOĞURT FESTİVALİNDE SANATÇILARA VERİLEN BÜYÜK PARALARA ACIYORUM”

Başlattığımız kültür sanat etkinliği yoğurt festivalinden çok farklı bir şeydi, Özcan Işıklar’ın bunu devam ettirmesini çok istedim. Yoğurt festivali bir sanat festivali değil. O benim gönlümde ayrı bir yara. Bu etkinliğin bir hafta boyunca sürmesini doğru bulmuyorum. Kutluyorsak da yerel olarak kutlayalım. Sanatçılara verilen o büyük paralara acıyorum. Yanlış anlaşılmasın sadece bu dönem için değil geçen dönem için de bunu söylüyorum. Bu kadar büyük paraların bu etkinliğe dökülmesini anlamıyorum.

"EN SİNİR OLDUĞUM LAF; ‘HALK İSTİYOR’”

Sevginar Uygun: Kaldı ki ne döktüğümüzü de tam olarak bilmiyoruz…
İnci Aydar: Bilemeyiz. Baştan aşağı her şeyi yanlış. Sanatta bir ayrıma gitmemiz lazım arttık. Ses yarışması yapıldı jüride Cüneyt Arkın. Biz yaptığımızda Garo Mafyan geldi… Bu sene anlamazsa seneye anlardı halk farkı. En sinir olduğum laf da "halk istiyor” halk bir şey istemiyor, sen sunuyorsun. O zaman iyisini sun. Halkı belediyeler eğitecek bu konuda. Yunanistan’da katıldığımız festivali unutamıyorum. Tamamen yerel sanatçıların sahne aldığı, insanların duvarları olmayan kapıdan geçip muntazam bir şekilde izleyici bölümünde yer alışı beni çok etkiledi. Ben yurt dışına gittiğimde bunları gözlemliyorum. Başkaları ne görüp alıyor bilmiyorum.

"BELEDİYE BAŞKANI OLMAYI KİM İSTEMEZ Kİ?!”
Sevginar Uygun: Silivri’ye Belediye Başkanı olmak ister misiniz?
İnci Aydar: Zor bir soru. Kim istemez ki!? Babamın yolundan gitmeyi isterim. Başkan olmanın çok zor bir şey olduğunu biliyorum. Nereye kadar o başkanlığı yapabilirsin bir de o soruyu sormak lazım…

"BİTMEYEN BİR CESARETİM VAR”
Sevginar Uygun: Karşılaşabileceğiniz zorlukların farkında olarak olmak ister misiniz? Buna cesaretiniz var mı?
İnci Aydar: Benim bitmeyen bir cesaretim var. 64 yaşına geldim bu cesareti nereden buluyorum bilmiyorum. Ancak emir altına girecek bir yapım yok. Kafama bir şey koydum mu onu yapmak isterim. Çok bağımlı kalamam başka kişi ve şeylere. Hizmetse sonuna kadar da etmek isterim. Bana ne kadar hürriyet verilir önemli olan o. Artık gençlere fırsat vermek gerekir…

Sevginar Uygun: Silivri resmi yapmak isteseniz neresi olurdu?
İnci Aydar: Kesinlikle Kale Mahallesi…

"DAHA AKTİF OLABİLME FIRSATINI DEĞERLENDİREMEDİK”

Sevginar Uygun: Röportaj dizimizin ortak anlamı bayan meclis üyeleri. Birlikte görev yaptığınız bayan meclis üyeleri hakkında ne söylemek istersiniz?
İnci Aydar: Geçen dönem ortak bir çalışma yapmamız için girişimde bulundum önce kabul edildi sonra, "Tüzüğümüze uygun değil” diyerek katılamayacaklarını belirtti dönemin bayan CHP’li meclis üyeleri. Hizmet noktasında siyasi ayrılıklara benim aklımda yer yok. Demin sordunuz "Belediye başkanı olmak ister misiniz?” diye ben aday olursam kimse hakkında kötü söz de edemem. Seçim zamanlarında bir takım politik gerekçeler belirleyici olabilir ama bana göre bunların sürekli kalması doğru değil. Hizmet ve yönetim sürecinde bunlardan sıyrılmamız, kurtulmamız lazım. Ben kendimi anlatırım, partimin yapacaklarını anlatırım.
Tülay Sinkil’i çok beğeniyorum. "Erkek gibi kadın” dedikleri bir laf var hiç hazzetmem o sözden buradan bunu da söylemek istiyorum; Sinkil kadın gibi kadın aslında. Girişkenliğini, samimiyetini, güler yüzlülüğünü seviyorum. Sinkil’e sarılırken hiç başka parti ayrımını hissetmiyorum.

Sevginar Uygun: Diğer bayan meclis üyelerine sarılırken farklı mı oluyor?
İnci Aydar: Hayır hiçbirinde bir ayrım hissetmiyorum. Elif Bilici’yi de Sevval Çolakoğlu’nu da çok seviyorum. Sevval baştan biraz çekingen duruyordu ama şimdi o da alıştı gülmeye. Suna Göçengil’in çocukluğunu bilirim, babası, dedesini tanırım. Babalarımız arkadaştı çok eski, değerli bir geçmişimiz var.
Ama şu da bir gerçek ki pasif kaldık. Çok daha etkin olabilirdik bu fırsatı değerlendiremedik. Siyasette de yerel yönetimde de kadınlarımız daha çok ve cesur olmalı. Kadınlara yönelik güzel çalışmalar yapabilirdik ama bu ne geçen ne de şimdiki dönem mümkün oldu. Meclis üyeliğinde en büyük hayalim kadın meclis üyeleri olarak Silivri’nin köylerini dolaşarak, kadın konu ve sorunlarıyla ilgilenmekti. Toplum nazarında ulaşabildiğimiz kadınlara güçlü bir mesaj verebilirdik ama olmadı. Kimseyi suçlamıyorum. Kadınlar önce kendi gücünün farkına varmalı sonra topluma bununla ilgili mesajları daha etkileyici bir süreç izleyecektir. Bu konuda daha kat etmemiz gereken çok büyük mesafeler var.

"BİRBİRİMİZDEN NEFRET ETMEYİ BIRAKALIM”

Sevginar Uygun: Son olarak ne söylemek istersiniz?
İnci Aydar:
İnsanlar artık birbirlerinden nefret etmeyi bıraksınlar. Akıl ve mantıkla seçimlerimizi yapalım, kararlarımızı uygulayalım. Silivri, vatan ve milletimize hayırlı süreçlere katkı sunalım. Ve de güzel bir seçim diliyorum Silivri’ye… Ayrıca Hürhaber’e teşekkür ediyorum, her dönem ve fırsatta görüşlerimi paylaşma imkanını bana verdiği için...

YORUM YAP