Hayat sokakta - 13 Mayıs 2015

Hayat sokakta - 13 Mayıs 2015

14.05.2015 10:50:37

Dinledikçe de hoşuma giderdi. Herkes tanırmış mahallenin bakkalındaki amcayı veya manavdaki abiyi, terzi amcayı, simitçi teyzeyi, tuhafiyeci ablayı… Mahallemizin kızı diye bir şey varmış bir kere. Öyle başka mahallenin çocukları mahallenin kızlarını asla rahatsız edemezlermiş. Kaba tabiriyle her şeyin bir raconu varmış. Sokakta oynayan çocuklar annesi evde yoksa bile komşu teyzeye aşağıdan bağırır, balkondan ekmek araları sallandırılıp hep birlikte yenilirmiş. Samimiyet varmış.
Şimdi nerde? Aslına bakarsanız o kadar da zor değil alışveriş yaptığınız esnafla tanışmak, en azından "Günaydın, Nasılsın…” demek. Gerçi esnaflardan alışveriş yapma devri de gün geçtikçe kayboluyor avm’lerin sayısı arttıkça. Gittikçe kocamanlaşan avm yapısı da eski samimiyetin yitirilmesine sebep . Bu yüzden olsa gerek yoğun, tıkış tıkış, gereksiz bir elitizm kaygısı ile tasarlanan avm yapısını oldum olası haz etmiyorum…
Evime taşınırken bazı malzemeler lazım olunca mahallemdeki nalbura gitmiştim. Beni Beşiktaş formalı genç karizmatik bir delikanlı karşıladı. "Hoş geldiniz.” Sıcak, samimi bir adamdı. Ben de severim konuşmayı zaten, ihtiyaçlarımı söyledikten sonra başladık muhabbet etmeye. Öğretmen olduğumu ve benim de Beşiktaşlı olduğumu söyleyince kan hemen çekti tabi. Şimdi size mahallemizin güler yüzlü genç esnafını tanıtmak isterim sayın okuyan.
29 yaşında bir genç adam Cemil. Malatyalı. 1993 yılında Mersin’e geçmişler. Mersin’i oldukça severmiş. Çünkü doğa ile iç içe bir hayatı olmuş. Genelde okulun hiperaktif ve popüler çocuğuymuş. Okul anıları da oldukça keyifli. Okul anısı mı yoksa haylazlık anıları mı tartışılır gerçi. Saatlerce aynanın karşısından ayrılmazmış saçlarını yapmak için. Okuldaki dersler ile pek işi olmazmış. "Hep kafam yukarıda gezerdim” diyor. Güvercinlere merakı varmış. Güvercin bakarmış. Şimdilerde bilgisayar, tablet başından kalkmayan genç nesilleri düşününce göğe bakmak daha güzel geliyor kulağa. Durmayın göğe bakalım...
Liseye geçtiğinde matematikten kaçacağı yer olan sözel bölümde okumuş. Fakat ilerleyen yıllarda üniversiteyi sayısal bölüm olan Süs bitkileri-Seracılıkta okumuş. Hatta üniversiteyi de üçüncülük derecesi ile bitirmiş. Nereden nereye? Kim demiş insan yedisinde neyse yetmişinde de o’dur diye. Abisi ablası Hollanda’da olduğu için vize başvurusu yapmış. Malum intansif tarım yapılan yegane yerlerden biri Hollanda. Fakat maalesef olmamış. Her şeyde bir hayır vardır demiş ve hayata kaldığı yerden devam etmiş. Gitmiş askere. Van- Çaldıran. Askerlik zamanları oldukça sıkıntılı, zor geçmiş. Bu süreci de atlattıktan sonra hayatına bir rota çizmesi gerekliliğini hissetmiş ve eniştesi nalbur işi için onu İstanbul’a çağırdığında bunu değerlendirme kararı almış. Böylece seracılık okuyan Cemil, nalbur Cemil olarak hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Lisedeki arkadaşı Sinem, askerlik zamanlarındaki görüşmeleri sonrası şimdiki güzel eşi Sinem olmuş. Şimdi dört aylık hamile Sinem. Hep birlikte yavru kartalı bekliyoruz…
Önceleri eniştesi ile birlikte seyyar nalbur olan Cemil, iki yıldır Değirmen Durağının oradaki dükkanında nalburluk yapıyor. Bütün müşterilerini gülen yüzüyle karşılıyor. Esnafın en çok da kaba tavırlarına kızıyor zaten. Gülen yüz önemli sonuçta. Sizi bilmem ama ben olumlu enerji aldığım insanlardan alışveriş yapmayı tercih ederim. O gün ihtiyaçlarımı almak için gittiğim nalbur Cemil şimdi benim canım arkadaşım oldu. Eşi, babası, kuzeni hepsi ile tanış oldum. Kimi zaman okuldan döndüğüm zaman ki yorgunluğumu Cemil’in söylediği çay ve hoş sohbet ile üzerimden atarım.
Mahallemizin esnafı, benim aynı zamanda canım arkadaşım hepiniz iyi ki varsınız. Gülen yüzleriniz her daim güle. Siz sayın okuyan, siz de arada bırakın avm’den alışverişi de mahallenizdeki esnaftan alışveriş yapın. Esnaf ile gidin tanış olun. Ha bu arada söylemeden geçmeyelim, esnaflarımız devletin güvenlik görevlileri değil halkın esnafıdır. O yüzden halkın takımını tutan halkın esnafı Cemil’e bu köşeden selam olsun.

YORUM YAP