Silivri'ye gelmesinin ardından ismi birçok başarı ile anılan Tekin Aslıhan ilçe futbolunun
dünü ve bugüne ile ilgili gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu.
Silivrispor ve Fenerköyspor'da aldığı başarılı sonuçlarla ismi birçok önemli
kulüpte geçen Tekin Aslıhan yeni sezonda Silivrispor dedi.
SERPİL HAMDİ TÜZÜN GERÇEĞİ
Tekin Aslıhan kimdir sorusuna oldukça samimi cevap veren Aslıhan; "Tekin Aslıhan sade
mütevazi, kimse ile çıkar çatışmasında olmayan hayatı basite alan ve aynı
şekilde yaşamaya çalışan sade bir Türk vatandaşıdır. 1966 yılında Kayseri'de
doğdum. 3 yaşındayken İstanbul'un bana göre en mükemmel ilçesi olan Beşiktaş'a geldim.
1976 senesinde büyüklerimin sayesinde Beşiktaş'ın her yıl düzenli olarak yaptığı
seçmelere katılıp lisanslı oyuncusu oldum. Burada beni seçen ve bendeki
futbolcu cevherini gören değerli hocam Serpil Hamdi Tüzün'dür, saygı ve
sevgilerimle kendisini anarım. Serpil hocam bir ekoldür altyapılarda onunla
birlikte yaşadıklarımız bir kitap olur.
İLK KUPA HEYECANIMDA ÇOCUKTUM
Beşiktaş'ta lisansım çıkmasının ardından o dönem kulübün ilk minik takımı kuruldu. O
zamanlar bizimle birlikte kadroda bulunan unutulmaz isimler arasında Gökhan
Keskin ve daha nice oyuncuyla birlikte ter döktük. 13 yaşımdan itibaren üst
düzey oyuncularla birlikte hazırlık dönemi geçirdim. Hayatımda unutamadığım ilk
kupam da o yaşta geldi. Tarihinde ilk kez kurulan kategoride İstanbul'un ilk minik
takım şampiyonluğunu penaltı atışlarının ardından kazanmıştım. İlk kupamı 13
yaşında aldım, yani ilk kupa heyecanımda çocuktum. Daha sonraki yıllarda
sırasıyla Beşiktaş'ın bütün kategorilerinde yıldız takım, B Genç, şuan ki A-2
takımlarında forma giydim.
BİR SAKATLIK YAŞANTIMI DEĞİŞTİRDİ
ettim. 1984 yılında da hayallerimizi süsleyen A takıma yükseldim. O dönemde takımın
patronu Stankovic sert mizaçlı lakin futbol profesörü diyebilirim.
Stankovic'ten de çok şey öğrendim. Birlikte top koşturduğum oyuncular arasında,
Gökhan Keskin, Ali Gültiken, Tevfik Saygılı gibi önemli oyuncularla birlikte
iyi sezonlar yaşadık. O senelerde yaşadığım talihsiz sakatlık beni bir sene
futboldan uzak tuttu. Yaşadığım bu sakatlık yüzünden de futbol anlamında gerekli
olan aşamayı da bu yüzden yapamadım. 85-86 sezonundaki şampiyon kadroda
bulundum. 1987-1988 sezonunda çok sevdiğim Beşiktaş'tan tamamen şahsımdan
kaynaklanan sebeplerle ayrılmak zorunda kaldım. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra
sırasıyla Kırıkkalespor, Kocaelispor, İstanbulspor, Kasımpaşaspor, profesyonel
olarak oynayıp çok genç denecek bir yaşta yani 28 yaşında futbolu bırakmak
zorunda kaldım.
Futbolu çok genç yaşta bırakmamın ardından adeta inzivaya çekildim, içime kapandım,
hayata küstüm. Ara sıra maçlara giderdim. Bu sıkıntılı günlerimde hiç aklımda
yokken ve tamamen tesadüf eseri teknik direktör oldum. 13 yaşında daha küçücük
bir çocukken girdiğim Beşiktaş Kulübü beni tekrar hayata bağladı. 1995 senesinde
Sayın Davut Şahin Beşiktaş altyapısına sorumlu olarak göreve gelmişti. Daha
önce gençliğimde benim de hocalığımı yapan sevgili hocam Davut Şahin, beni bir
vesile ile yanına çağırdı "Tekin, yarın gel Beşiktaş'ın ilk futbol okulunu
kurduk orada başlıyorsun” dedi. Bu şekilde de antrenörlük hayatım başlamış
oldu. Beşiktaş'ın bütün gruplarında görev aldım. Bu zaman zarfında il
birincilikleri ve Türkiye şampiyonlukları yaşadım. Avrupa'da yapılan özel bir
turnuvada gol dahi yemeden şampiyonluğu da tattım. Katkı sağladığım birçok
oyuncu oldu. Futbolda geleceğin altyapılarda olduğunu kendim bizzat yaşadım ve
biliyorum. 1995 ve 2006 yılları arasında görev yaptım. 2006'dan sonra da
çeşitli nedenlerden dolayı antrenörlüğü bırakma kararı aldım. Benim
Beşiktaş'taki hayatım 1976'da başladı ve 2006 yılında son buldu oldukça uzun
bir süre. Bazıları için bu geçen süre bir ömürdür. Şöyle de desem yanlış söylemiş
olmam, ben doğuştan Beşiktaşlıyım”.
MUHARREM EREN İYİ BİR YÖNETİCİDİR
Hayatım tesadüfler üzerine kurulu sanki. Bu da bana ilahi güçlerin lütfudur belki
bilemiyorum. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra telefonum çaldı. Çalan telefonumun
diğer ucundaki isim Muharrem Eren'di. Muharrem Başkan ile dostluğum çok
eskilere dayanır. Oğlu benim öğrencimdir. Neyse aradığında bana "Hocam biz
takımı Süper Amatör Lige çıkardık. Lakin bir takım eksikliklerimiz var. Senin
İstanbul'da çevren bizden geniştir. Bizim takımın başına iyi bir hoca ve karakterleri
iyi oyuncuları nasıl bulabiliriz bizim kulübe ve bana bu konuda bize katkı
sağlayabilir misin?” dedi. Bende kendisine "elimden gelen ne varsa seve seve
yaparım” dedim. Bizim bu telefon görüşmesinin ardından geçen bir hafta süre
sonra beni tekrar aradı ve bana, "Hocam boş ver hoca oyuncu aramayı da sen gel
birlikte çalışalım yeter” dedi. Ve Silivri maceram bu şekilde başladı.
FENER'DE NE İSTEDİYSEK YAPILDI
Silivri'ye gelirken aklımda soru işaretleri yoktu. Başkan ve hoca olarak ilk masaya
oturduğumuzda her zaman kartlarımızı açık oynadık. Gerçekten Muharrem Eren iyi
bir yönetici. Neyi ne zaman ve nasıl yapacağını çok iyi biliyor. Çalıştığım en
iyi yöneticilerdendir. Muharrem Başkanın yanı sıra köyde kaldığımız süre
boyunca köy halkından da önemli destekler gördük. Oyuncularım için yapılan
tesislerde yok yoktu. Akla gelebilecek her türlü ihtiyaç kâh başkan tarafından
kâh köy halkı tarafından yerine getiriliyordu.
İYİ FUTBOLCU SAHADA OLANDIR KENARDA OLMAZ
Fenerköyspor'da ilk sezon takımı yaparken daha önce tanıdığımız ve yeteneklerine inandığımız
oyuncuları bir araya getirdik. Muharrem Başkan ile birlikte oyuncularımın mutlu
olabilecekleri bir ortam oluşturduk. Zaman içinde bu çalışmalar sahanın içine
de yansıdı. Oyun ve skorlar da birbiri ardına gelmeye başladı. Düşünebiliyor
musunuz, bir köy takımının neler yapabileceğini kamuoyuna duyurduk. Saha içi ve
saha dışı boyutta örnek bir takım oluşturmaya çalıştık ve bunu da başardık. Kazandığı
zaman rakibini aşağılamayan, kaybettiği zaman da rakibini elini sıkabilecek centilmen
bir takım oluşturduk. Bununla gurur duyuyorum. Benim için asıl olan konu iyi
futbolcu sahada olandır kenarda olmaz. Bunu başardık iyi oyunculardan kurulu genç
bir takımın da neler yapabileceğini gösterdik.
FENERKÖYSPOR'UN OYUNCULARI KAPIŞ KAPIŞ GİTTİ
İlk sezon sonunda Fenerköyspor'da kurulan takımın hemen hemen hepsi iyi takımlara
iyi paralara transfer yaptı. Adeta kapış kapış gittiler. Gittiler de bu
oyuncular zaten liglerdeydiler o zaman neden kadrolarına dahil etmek için
Fenerköyspor'dan sonrasını beklediler? İşte bu durum bir hoca için gurur
kaynağıdır. Oyuncularımın adına sevindim. Oynadıkları takımlarda başarılarını
devam ettirdiler. Şuan liglerde aranan oyunculardır.
BAŞARIYA İNANMAK BAŞARMAKLA EŞDEĞERDİR
Fenerköyspor'da ikinci sezonda ise çok farklı bir kadro ile sezona hazırlandık çok daha az
maliyetli lakin hedefi olan bir takım oluşturduk. Kurulan takımın spor kamuoyunca
üst sıralarda yer bulamayacağını söyleyenlere de şahit oldum. Gelinen noktada
ligi iyi yerde bitirdik. Çünkü futbolculara hedef koyduk. Bu oyuncular da gerçekten
inanarak mücadele ettiler, şampiyonluğu ve BAL elemelerini ligin son haftasına
kadar kovaladılar. Ben tüm oyuncularıma teşekkür ediyorum. Fenerköyspor'u, köy
halkını ve yöneticilerini de unutmamak gerek onlarda bana güvendiler ve
inandılar birlikte iyi işlere imza attık.
TEREDDÜT ETMEDEN SİLİVRİSPOR'UN TEKLİFİNİ KABUL ETTİM
Silivri'ye ilk ayak bastığımda çok şaşırmıştım. Buraya adapte olma zamanlarımda eski
dostlarla tekrar buluşma ve muhabbetlerim oldu. Silivri'yi daha iyi tanıma
şansını yakaladım. Bu kadar çok potansiyeli olan bir ilçenin profesyonel ligde
takımının olmaması beni düşündürdü. Dost sohbetlerimde özellikle belirttiğim
konudur "Silivri'ye ilk geldiğim zaman burada kesinlikle bir profesyonel
takımın olması gerektiğini” özellikle belirttim. Bu potansiyelin Silivri'de var
olduğu kısa zamanda gördüm. Karagümrük maçı sonrası Sayın Mesut Tonta'nın
görevi bırakmasının ardından Silivrispor Kulübü Başkanı Sayın Mustafa Saral, Fenerköyspor
Kulübü Başkanı Muharrem Eren ile görüşerek benim Silivrispor ile çalışmam için gerekli
zemin oluştu. Sayın Mustafa Saral ile görüşmemizde hiçbir şey düşünmeden tereddütsüz
Silivrispor'a yardımcı olacağımı ifade ettim. Sadece onlardan istediğim beraber
çalıştığım Serhan Sezginer hocam ile devam etmek istediğimi belirttim. Bununla
birlikte de birkaç tane oyuncumu Silivrispor'a katkı sağlayacağına inandığım
için kadroya dahil ettik. Gelinen noktada da bu oyuncuların kattıkları
ortadadır.
BEN SAVUNMA YAPMAYI SEVMEM
Fenerköyspor da çalışırken idman saatlerimiz birbirine yakın olduğu için Silivrispor takımını
ve oyuncularını tanıyordum. Bundan dolayı da çok fazla bir yabancılık çekmedim.
İlk idmanımda oyuncularıma ilk söylediğim şey ise, "Ben savunma yapmayı
sevmiyorum top bizde kalsın” oldu. Onlara bir hedef koyduk. Ben geldiğimde
oyuncularımla birlikte yaptığı toplantıda koyduğumuz ilk hedef son maçı
oynamaktı. Son maçımızı oynayıp finallere kaldığımızda ise aklımızda bu maçı
kazanmak vardı 3. Lig değil. Akıllarda 3. Lig olduğu zaman oynanan maçın
önemini daha da artar. Bizim için maçı kazanmak daha önemliydi. Ve onlar da
bunu çok iyi yaptılar zaman içinde yani son maçlarını da kazandılar. 18 yılın
ardından gelen şampiyonlukta oyuncularımın tek tek hepsinin çok büyük katkıları
var. Canla başla son düdüğe kadar çalıştılar ve söylenen her şeyi teknik-taktik
anlamda yerine getirdiler. İşin özünde de tarihe geçmeyi hak ettiler. Eklemek gereken
Sayın Mustafa Saral ve yönetim kurulu çok büyük katkı sağladılar. Saha dışı
işleyişi çok iyi yaptılar.
TARAFTARIMIZ MÜKEMMEL SEVİYEDE
Bizim için yani futbol takımı için sadece maçlarımızı kazanmak yoktur. Sahadaki
maçlarla birlikte tribünlerin de gönlünü kazanmak zorundayız. Gerçekten çok zor
maçlar çıkarttık. Bu maçlarımızda taraftarımız her zaman yanı başımızda
bizlerle birlikte saha içinde mücadele ettiler sanki. Doksan dakika boyunca
susmayan takımını ateşleyen tüm gücünü sonuna kadar kullanan bir taraftarımız
var. Her türlü hava şartlarında bizi sonuna kadar destekleriler. Ben herkese
teşekkür ediyorum.
BİZİM KEMİK KADROMUZ GEÇEN SEZON OLUŞTU
Bizim çok avantajlı bir kadromuz vardı, bu avantaj ise oyuncularımın yaşları ile
ilgilidir. 10 tane oyuncumuzun yaşı 3. Ligde oynamak için uygun bu bizim için
bir avantajdır. Kemik bir kadromuz zaten elimizde bulunmakta. Bu oyuncularla
kulüp olarak anlaştık. Tercihli kullanacağımız oyuncularla ilgili bir iki tane
nokta dış transfer diğer tercihleri de kendi içimizdeki oyunculardan
kullanacağız. Dış transfer konusunda yetenekli, isteyen hedefi olan yaşı genç oyuncularla
ilgileniyor ve bu oyuncularla da en kısa zamanda anlaşma yapacağız. İyi
takımlar çok parayla kurulmaz. Takım olmayı bilen oyuncularla ve iyi bir ekiple
daha düşük bütçelerle de daha iyi bir takım oluşturulabilir. Muhtemelen bunu bu
sene kamuoyuna göstereceğiz.
ALTYAPILAR UZMANLIK İSTER
Silivri'de geçirdiğim bunca zaman zarfında ilçe gençlerinin çok yetenekli olduklarını
gördüm. Fakat üzülerek söylüyorum çocuklar sadece kendilerinde doğuştan var
olan yetenekleriyle bu zamana kadar geldiklerine inanıyorum. Maalesef
altyapıları yönetenler bunun bir iş kolu olduğuna inanıyorlar hâlbuki bu böyle
değil ve olmamalı. Altyapı eğiticiliği bir uzmanlık işidir. Bu, sevgi işidir. Bu,
çocuğa insani ve futbol olarak bir katkıda bulunmaktır. Ve gerekli imkânları sağlayıp
yarışmacılıktan ziyade yetiştiricilik ön planda olması gerekir. Altyapılarda birinci
öncelik çocuğa iyi insan olmayı iyi bir öğrenci olmayı ve yetenekleri
doğrultusunda iyi bir futbolcu olmayı öğretmek gerekir. Tabii bunları yapmak
içinde tesisleşme şarttır. Çalışabilecekleri bir ortamın sağlanması gerekir.
imkanları sağlayıp Türk Futbolu'na Silivri'de var olan oyuncuları kazandırmak. Türk
futbolcusunun çok yetenekli olduğunu biliyorum. Onlara imkân sağlandığı biraz
güvenildiği zaman çok önemli işler yapacağını yürekten inanıyorum. Silivri'de
artık bir bütün olma ve tek vücut olma zamanıdır. Kişisel ve bireysel
kaygılardan günlük çıkarlardan uzak tamamen Silivri ve Silivrispor'un menfaatleri
doğrultusunda geleceğinin temellerini atmak adına çalışmalar da bulunmak
zorundayız. Bir tane Silivri ve bir tane Silivrispor var. Bunun bilincinde olduğumuz
zaman profesyonel olmuşuz diyebiliriz.






