“Yürütmeyi tek başlı hale getiriyoruz”

“Yürütmeyi tek başlı hale getiriyoruz”

28.03.2017 12:23:59

Sevgi Yürüyüşü için Silivri'ye gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti Silivri İlçe Başkanlığı ile birlikte sahilde ‘Evet' mitingi yaptı. Bozdağ halkla buluşmasında çift başlılığın yarattığı sorunları anlattı, bol bol da CHP'ye yüklendi.

AK Parti Silivri İlçe Teşkilatının, Sevgi Yürüyüşü adı altında organize ettiği programa katılan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ayağının tozuyla AK Parti İlçe Binasını ziyaret etti. Akabinde parti binası önünden yoğun güvenlik çemberi ve vatandaşlarla birlikte sahile kadar yürüyerek, Atatürk Anıtı önünde AK Parti'nin referandum çalışmalarına özel olarak giydirilen ve üzerinde “Kararımız Net, Oyumuz Evet” yazan otobüsten vatandaşlara seslendi. Bakan Bozdağ, AK Parti Silivri İlçe Başkanı Rıfat Kutlu ile birlikte anayasa değişikliği referandumunda vatandaşlardan 'evet' oyu istedi. İlçe Kaymakamı Ali Partal, Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun, İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kemal Benli, Avukat Emrah Maşalacı, Bakanı karşılayanlar arasındaydı.

KUTLU: EVET DİYEN DE HAYIR DİYEN DE BU MİLLETİN EVLADIDIR
Açılış konuşmasını yapan İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, “Çok kıymetli Silivrili hemşerilerim, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bizim bugün toplandığımız meydan Atatürk Meydanı. Bu meydan bize alışık. Biz bu meydana alışığız. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı gece akın akın buraya yürüdük. Bayrak dalgalansın, minarelerde ezanlar yükselsin, halkın iradesiyle seçilmiş yönetimler görev başında olsun, anneler ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diye bütün Silivri halkı bu meydanda toplandık. Bugün aramızda çok kıymetli bir siyasi büyüğümüz var. Bu meydan onu da çok iyi tanıyor. 15 Temmuz'un yaşandığı gece, “Biz gerekirse burada ölelim ama meclisin sığınağına gitmeyelim, bizler sığınağa gidersek millet meydanlara çıkmaz” diyen yiğit burada. O yiğitler o gün sığınaklara gitmedi. O yiğitler uçaklarına binip darbe teşebbüsünün göbeğine indi. Yiğit insanlar da meydanlara inerek devletine desteğini verdi. Ben bu duygu ve düşüncelerle hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Önümüzde referandum süreci var. Her yurttaşımızın oy tercihine saygı duyuyoruz. Evet diyen de Hayır diyen de bizim yurttaşımızdır ama bugün Almanya'ya, Hollanda'ya, İsviçre'ye vereceğimiz cevabı bu meydanlardaki millet herhâlde biliyordur diye düşünüyorum. Her birinizi ayrı ayrı selamlıyorum. Gününüz aydınlık olsun, Türkiye'miz büyük olsun, milletimiz güçlü olsun.” dedi.

BOZDAĞ: GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN İSTİKRAR ŞART
Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Türkiye'nin daha güçlü bir ülke konumuna geleceğini belirten bir konuşma gerçekleştirdi. “16 Nisan 2017'de Türk milleti büyük bir reform, tarihi bir dönüşüm için sandığa gidecek” diyerek sözlerine başlayan Bozdağ, devamında şunları söyledi: “Büyük Türkiye'nin temellerini Evet'lerle beraber atacağız inşallah. Hep beraber gelecekte daha kuvvetli bir Türkiye için Evet diyeceğiz. 15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişiminden sonra 200 yıldır Türkiye'de süregelen hükümet tartışmalarında yeni bir aşamaya geldik. MHP'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, “Artık bu işi bitirelim” dedi çünkü Türkiye'nin bulunduğu coğrafya zor bir coğrafya. Anadolu'da bin yıldır varız ama bin yıldır Anadolu'dan bu aziz milletin kökünü kazımak için yeminli dışarıdan ve onların içeriden kullandıkları var. Uğraşıyorlar. Rabbim izin verirse kıyamete kadar var, bir ve hür olmak, toprağın daha derinlerine doğru kök salmak için bu Anadolu coğrafyasını daha müreffeh hale getiren ulu bir çınarla donatmak zorundayız. O nedenle Türkiye'nin yönetiminin istikrarlı olması şarttır.

“MEVCUT SİSTEM DARBE ÜRETİYOR”
2011'den beri yanı başımızda Suriye'de, 2003'ten beri Irak'ta savaş var. Aradaki ateş burayı yakıyor. Ölümden kaçanların imdat kapısı Türkiye. Sevgili Silivrililer bugün dünyada Türkiye dışında 10 civarında terör örgütüyle aynı zamanda mücadele eden ikinci bir ülke yoktur. Onun için güçlü iktidar şarttır. Şu anda hamdolsun istikrar var ama parlamenter sistemin doğurduğu bir istikrardan değil, lidere bağlı bir istikrar var. Türkiye'de başlangıçta güçlü bir lider olarak Atatürk çıktı, millet ardında saf durdu, istikrar kurdu. Kim kazandı? Millet kazandı. Menderes geldi, Özal geldi güçlü iktidar kurdular, yine Türkiye kazandı. Şimdi Tayyip Erdoğan var, güçlü iktidar var, istikrar var, yine Türkiye kazanıyor. Dikkat edin Atatürk'ten, Menderes'ten, Özal'dan sonra sıkıntı var, kriz var, kaos var, darbe var, muhtıra var, ekonomik çöküntü var. Çok partili siyaset geçeli 67 yıl oldu. 1960'da bir darbe yaşadık, 1980'de bir darbe daha yaşadık. 1971-1997'de muhtıra yaşadık. 2007'de muhtıra teşebbüsü, 2016'da da darbe teşebbüsü yaşadık. Sistem muhtıra ve darbe teşebbüsü üretiyor. 11 yılda 9 hükümet, 3 ekonomik kriz, 1 de muhtıra yedik. Fatura yine bize çıktı. Onun için liderlere bağlı istikrar dönemi artık sona ermelidir diyoruz. Yeniden siyasi istikrar, güçlü iktidar için milletimiz yeni Atatürk'ler, Menderes'ler, Özal'lar, Erdoğan'lar beklemek zorunda kalmamalıdır. Sistem istikrar doğurmalı. İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz şey lidere bağlı istikrar değil, sisteme bağlı bir istikrar getiriyor.

“HALKA HÜKÜMETİ SEÇME YETKİSİ VERİYORUZ”
Muhtarı, belediye başkanını, milletvekilini, cumhurbaşkanını seçiyoruz ama Türkiye'yi yönetecek hükümete gelince anayasa vatandaşa böyle bir hak tanımıyor. Bu anayasa Türk halkına kendini yönetecek hükümeti doğrudan seçme hakkı vermiyor. Hükümeti seçecekleri seçebiliyoruz. Peki, cumhuriyet nedir? Devleti yönetenlerin miras yoluyla değil, halkın iradesiyle, seçimle gelmesidir. Ben şimdi CHP'ye soruyorum; halkın doğrudan iradesiyle Türkiye'de muhtar, belediye başkanı, milletvekili, cumhurbaşkanı ve yasamaya ilişkin meclis dışında yürütme yetkisini seçen, Ankara'da yöneticileri doğrudan iktidara getiren bir mekanizma var mı? Yok. Artık yasamayı seçtiği gibi yürütme yetkisini kullanacak hükümeti, cumhurbaşkanını doğrudan ayrı oylarla aziz Türk milleti seçecektir.

“CHP HALKTAN KOPUK BİR PARTİ”
İşte bu cumhuriyetin tam anlamıyla uygulanması demektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin özü egemenliği tam anlamıyla hayata geçirmek. CHP'nin adında “halk” var ama halktan çok kopuk. Halka yetki veriyoruz yetki. Halka güç aktarıyoruz. CHP çıkmış vatandaşa, “Aman biz bu hakkı istemezük deyin” diye bu hakkı reddettirmek istiyor. Halka güç veren, cumhuriyeti tam anlamıyla uygulama koyan bu sisteme cumhuriyetçi ve halkçı olan bir parti karşı çıkamaz ama cumhuriyetle, halkla sorunu varsa onu bilemem, onu kendileri bilir.
Bu sistemde kimse %20, %30, %40, %50 ile Türkiye'yi yönetme hakkı elde edemeyecek. Türkiye'yi yönetecek iktidar Türk halkının asgari %50+1 oyunu alacak. Bu oyu alamayan Ankara'da hükümet kuramayacak. Her parti kendi partisinin tabanının alkışladığı fikir, politika, program üretmekten vazgeçip bütün vatandaşların ortak alkışlayacağı bir politika üretmekte yarışa girecektir. Bu kutuplaşmayı kaldıracak, uzlaşmayı çoğaltacak, milli dayanışmayı güçlendirecek, uçları değil merkezi kuvvetlendirecektir. Ortak akıl, toplumun ortak iyiliğini ve iradesini daima iktidara taşıyacaktır. Bundan da millet kazanacaktır.

“ŞU ANKİ SİSTEM BABAYLA OĞLU KAVGA ETTİRECEK MALZEMEYLE DOLU BİR SİSTEM”
Türkiye çok başlılıktan çok çekti. Başbakanlarla Cumhurbaşkanları arasında kavga çıkmayan dönem yoktur. Bazısını vatandaş öğrendi ama büyük çoğunluğu kamuoyuna mal olmadı. Bu kavgaların faturası her daim aziz millete çıktı. Nerede çift başlılık var orada kavga var. Bu sistemde Türkiye'nin başbakanının dilediğini bakan yapma hakkı yok, başarısız bakanı görevden alma hakkı yok. Neden? Çünkü sistem darbeyi yapanlara göre kurulmuş. Sandıkta Silivrililerin vermeyeceği iktidara Ankara'da cumhurbaşkanı yolu ile ortaklık etmek masadı ile böyle bir düzen kurulmuş. Bakın bu sistemde baba ile oğul kısa sürede hasım olur. Mahallede bir muhtar, partide bir başkan, ilçede bir belediye başkanı- kaymakam-vali var ama Türkiye'nin başına gelince iki tane baş var. Kavga çıkmasın diye ortaklığı sona erdiriyoruz ve başbakanlığı cumhurbaşkanlığı ile birleştiriyor tek başlı yürütmeyi hayata geçiriyoruz.

“YENİ ANAYASAYLA ÇİFT BAŞLILIĞI ORTADAN KALDIRAN BİR ANLAYIŞI EGEMEN KILACAĞIZ”
Silivri'nin Belediye Başkanı CHP'den değil mi? Buradan bir tavsiyem var. Çift başlılık iyiyse işin çözümü kolay. İki tane başkan atarsın, beraber gül gibi yönetsinler. CHP'nin başına iki tane genel başkan atarsın CHP'yi daha iyi yönetirler. CHP yönetimine gelince tek başlılık ama Türkiye'nin yönetimine gelince çift başlılık! Bu çifte standarttır. Tek adam düzeni kurmuyoruz. Çift başlı bir düzeni ortadan kaldırıyor, tek başlı bir yürütme ortaya koyuyoruz. Her yerde son noktayı koyan birisi lazım aksi takdirde tartışmaları sona erdirmek mümkün değildir.

“HAYR CEPHESİNDE TERÖR ÖRGÜTLERİ, CHP VE HDP VAR!”
40 yıldır Türkiye'yi bölmek için terör saldırısı yapan, askerimizi, polisimizi, masum insanlarımızı katleden bu eli kanlı PKK terör örgütü niye telaşla Hayır çıksın diye baskı yapıyor. DHKP-C, FETÖ, DAEŞ ne kadar terör örgütü varsa Hayır çıksın diye propaganda yapıyor. Soruyorum o zaman; eğer bu Evet'ler Türkiye'yi ve Türk milletini bölecekse niye Evet demiyorlar da Hayır'a çalışıyorlar? Herkes bunu vicdanına ve aklına sormalıdır. 7 Haziran'da tek başına iktidar çoğunluğu çıkmadı. Ne oldu peki? PKK bir yandan, DAEŞ bir yandan, DHKP-C bir yandan saldırdı. Bu taşeron terör örgütlerinin yularını elinde tutup kişkişleyenler teşvik ettiler ve dört bir yandan terör yeniden başladı. Türkiye'yi bölmek için uğraştılar çünkü terör istikrarsızlıktan, zayıf iktidardan, krizden, kaostan, çöken ekonomiden beslenir. Bütün bu olumsuzluklar teröre güç verir ve daha fazla eylem yapması için uygun iklim doğurur. Bu ülkeyi ve milleti bölmeye terör örgütlerinin yularını elinde tutanların gücü bugüne kadar yetmedi, kıyamete kadar da yetmeyecektir Allah'ın izniyle. Herkes milletin aklını karıştırmaya çalışıyor. Bu milletin aklını karıştırmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Bundan sonra eski Türkiye'yi bekleyenler boşuna beklerler. Allah'ın izniyle bu Türkiye eski Türkiye'yi geri dönmez bir şekilde göndermiştir. Darbelerin karşısında canını dişine takıp, cumhuriyeti, demokrasiyi, hukukui devleti korumak için tankların altına yatan bu millet eski Türkiye'nin hortlatılmasına asla izin vermeyecektir. Değerli dostlarım kararı siz vereceksiniz. Yürüdüğümüz yol önemlidir ama yolda kimlerle beraber yürüdüğümüz de bir o kadar önemlidir. Hayır propagandasını Almanya, Hollanda, Belçika ve Avusturya yapıyor. Hayır çıksın diye devlet televizyonları, devlet gazeteleri Türkçe yayınlarla ve manşetlerle çıkıyorlar. Hayır'ın her türlü çalışması serbest ama Türkiye'nin bakanlarına her şey yasak. Zayıf Türkiye, istikrarsız Türkiye, ekonomisi çökmüş Türkiye istiyorlar. PKK hayır için propaganda yapıyor, FETÖ, DEAŞ bütün terör örgütleri öyle. Ayrıca CHP yapıyor, HDP yapıyor.

“HAKEM SİZSİNİZ”
Peki, evet propagandasını kimler yapıyor? Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanı Sayın Binali Yıldırım, muhalefet liderlerinden Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Mustafa Destici yapıyor. Partilerden kim yapıyor? AK Parti, MHP ve Büyük Birlik Partisi yapıyor. O zaman terazinin bir kefesine bunları, öbür kefesine de diğerlerini koyacak, elinizi vicdanınızın üzerine koyup karar vereceksiniz. Biz böyle deyince CHP algı kirliliği yaratmak için “Hayır diyenlere terörist dediniz” diyor. Biz hiçbir yerde hayır diyenlere terörist demedik. Kim dediğimizi gösterirse biz onun bedel ödemeye hazırız. Bizim dediğimiz şu hayır diyenler bunlar, evet diyenler bunlar. Hakem olup karar verecek olan sizsiniz. Bakın kararınızı ona göre verin diyoruz.

KALABALIKTAN EVET SÖZÜ ALDI
Oyun kuran kim olursa olsun, oyunu bozan daima Türk milleti olmuştur. Ben inanıyorum 16 Nisan'da öyle bir Evet'le sandığı dolduracağız ki Allah'ın izniyle batının pas tutan kulaklarını açacağız. Bu millet dış güçlerin parmak işaretleri ile yol alacak bir millet değildir.” Konuşmasının sonunda kalabalığa, “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, güçlü yasama, güçlü yürütme, siyasi istikrar, güçlü iktidar için, yeni ve büyük Türkiye'nin temellerini atmak ve birlikte inşa etmek için, yabancı güçlerin rota tayin ettiremeyeceğini dosta düşmana bir kez daha ilan etmek için Evet mi?” diye sordu. Kuvvetli bir biçimde yükselen Evet yanıtından sonra, “Allah hepinizden razı olsun” diyerek sözlerini noktaladı.
Atatürk Meydanında yaptığı mitingin ardından, akşam saatlerinde ilçemizde bulunan sivil toplum kuruluşlarıyla Palmiye Düğün Salonu'nda bir araya gelen Bozdağ, burada da 16 Nisan'da gidilecek anayasa değişikliği referandumu kampanyasına destek beklentilerini iletti. Hazal BAŞARAN

YORUM YAP