Emre Akıncıoğlu

YKS ve bir günaydın diyebilmek...

Bir öğrencinin hayatındaki en önemli virajlardan birisi belki de birincisi YKS...

Anne babaların sevinci, heyecanı, stresi...

Evet, yine bir üniversite sınavı haftasındayız...

Yılların emeğinin sınandığı, binlerce soru ile hazırlanılan ve büyük ölçüde kalan ömrünüzdeki rotanın belirleneceğini düşündüğünüz sınavın haftası bu hafta...

Öncelikle bir sınav sistemi ülkesi olmamız nedeniyle yok saymak mümkün değil...

Ancak benim için bir LGS sınavı kadar da strese gerek yok...

Unutmayın bu tek şansınız değil, eğer allah korusun olası bir olumsuzlukta seneye daha iyi hazırlanıp daha iyi bir sonuç almak mümkün...

Zaten üniversite kazanmak için kazanmaktansa hayallerin peşinde koşmak ve buna ulaşmak için tekrar denemek benim için daha doğru...

Yıllardır hatırlatın hep şunu konuşulur; “Arkadaş sabah apartmanda asansöre biniyorum, ya asansördeki kişi bir günaydın demiyor”...

“Arkadaş adam gibi sinyal verdim yol istiyorum, yanımdaki beni sıkıştırıyor”...

Trafikte gerginlik, evde gerginlik, işte gerginlik, hayatın her alanında gerginlik...

Neden gergin olmasın ki insanlar...

Çünkü mutsuzlar...

Düşünün bir, kendi mutlu olmayan, kendi günü aydın olmayan, başkasının gününün aydın olmasını diler mi, ister mi ?...

Her sabah ayakları geri geri giderek evden çıkıp işinin yolunu tutan kişidir, asansörde günaydın demeyen, iyi günler dilemeyen, hayırlı işlerin olmasını temenni etmeyen...

Bu mutsuzluğun en önemli dönüm noktalarından biridir işte bu YKS...

Ailelerin, bir üniversiteye girsinde ne olursa olsun baskısı ile gençlerin hiç istemedikleri meslekleri seçtikleri, zorla okudukları ve hayatları boyunca bir günaydın demedikleri, kişinin istediği, kendini mutlu, huzurlu hissedeceği bir iş yerine, kahretsin yaklaşımı ile günlerinin geçeceği zamanı başlatan dönemeç...

Akıllara şu geliyor, önce para kazanmak...

Arkadaşım hayatını geçindirmek zorunda değiller mi ? diyenlere hak vermek isterim ancak durum öyle değil...

Bir işi severek yapmak, üretmek, keyif almak, devamında ortaya güzel bir şeyler çıkarmak, iş hayatındaki yükselmenin temelidir...

Bu yükselme hem mevkinin, hemde gelirinin yükselmesidir.

Yıllardır aynı yerde sayan, üç kuruşa ay sonu getirmeye çalışan insanların çoğu, sadece verilen sürede verilen işi öfleye püfleye yapanlardır enin olun...

İş hayatındaki bu mutluluk, evine, evliliğine, çocuklarına sirayet eder kişinin...

Bu mutluluk döngüsü, yarınlarını güvence altına alır...

Evet sevgili gençler, şunu unutmayın lütfen, mutluluk mu, para mı diye düşündüğünüzde önceliğiniz mutluluk olsun...

Çünkü mutlu bir insanın üretkenliği zaten o hayal ettiği kazanca kendisini ulaştırır...

Yok illa çok para ile başlamak isterseniz şunu aklınızdan çıkarmayın...

“Para ile saadet olmaz”...

 

Akılda Kalan:

“Para sayılardır, sayılar ile sonsuzdur. Mutluluğu parada arıyorsan, sonsuza kadar ararsın” Bob Marley

YORUM YAP