XXXXX

Uğur Mumcu Ölmedi


 Usta gazeteci dün yapılan çeşitli etkinliklerle bir kez daha anıldı. Yıllar da geçse anılmaya devam edecektir. Uğur Mumcu, fikirlerini unuttuğumuz zaman ölür, bugün hala aramızda. 1974 yılında "Sorumlu olmak" başlığı altında kaleme aldığı yazısının sonuç bölümünü paylaşmak istiyorum bugün sizinle. Mumcu'nun ne kadar ileri görüşlü bir aydın olduğunu bir kez daha anlatmak, hatırlatmak adına:
"Sorumluluk pınarlarından, bilinç çeşmelerinden gürül gürül akan kişilikleri, köhneleşmiş yasaların kıskacı altında yaşatmayı tek çıkar yol bilmişiz yıllarca.
Karanlıklarla beslenen korkuları, bir tel örgü, bir dikenli tel gibi sarmışız dört bir yanımıza. Yüreksizliğin özrünü bir parça da kendi küçücük dünyalarımızın mutluluğuna sığınarak gidermek istemişiz.
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız. Uygarca paylaşılan sorumluluk bilinci, özgürlüğün de, demokrasinin de tek güvencesidir. Bu güvence sağlanmadıkça, demokrasinin temeline bir tek taş bile konmuş olamaz.
Unutmayalım ki "cesur bir kez, korkak bin kez ölür." Önemli olan, insanın böyle bir toplumda bir "mezar taşı" gibi suskunluk simgesi olmamasıdır."

KARAKAŞ, KIRGIN
Cuma günkü köşemde Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın Öztekler ile yaptığı görüşmeye Silivri Belediyesi Eski Başkanı Hüseyin Turan'ın yanı sıra Metin Karakaş'ın da katıldığını yazmıştım. Karakaş, arayarak bu görüşmeye katılmadığını belirtmiş. Düzeltir, özür dileriz.
Yıllardır her konuda birlikte hareket ettiğini görmeye alışık olduğumuz Hüseyin Turan ve Metin Karakaş'ın Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın Öztekler ile yaptığı son görüşmede fikir ayrılığına düşmüş olması beni de şaşırttı.
Karakaş, görüşmeye katılmadığı gibi bundan sonra Özcan Işıklar ile makam konumu gereği dışında hiçbir şekilde bir araya gelmeme kararını da bildirmiş. Meclis ve Silivri'yi ilgilendiren konular dışında Işıklar ile ilişkisine mesafe getirme kararlılığını paylaşmış.
Işıklar'ın Karakaş'a küsme şansı olmadığı gibi, Karakaş da böyle bir imkana sahip değil bana göre. İnsanlar siyaset yaparken, sevindiği kadar üzüldüğü noktaların varlığı da aynı ölçüde kaçınılmaz oluyor. Ama Karakaş, Işıklar'ı belki de en iyi tanıyan, anlaması gereken isimlerden biri. Bu ikili ne Işıklar Belediye Başkanı olduğunda tanıştı ne de Karakaş, Başkan Yardımcısıyken, Muhalefet Grup sözcüsü olduktan sonra.
Karakaş, Selami Değirmenci üzerinden Işıklar'ı vurma çabalarının sonucunu farklı biçimde geçmiş dönemde en iyi hisseden isim.
Şimdi düne kadar onun canını yakma yöntemini almış, bugün Işıklar'a karşı kullanıyor. Evet, can acıtma noktasında başarılı da sayılabilir ama bunun kime ne yararı var düşünmek lazım. Karakaş, bir başkasının mutsuzluğu veya canının yanmasıyla mutlu olabilecek biri olmayacak kadar vicdan sahibi.
Işıklar için söylediği, "Eleştiriye tahammülü olmayan kişiyi eleştirmenin bir anlamı yok" değerlendirmesini filmi 4 yıl geriye sararak düşünmesini rica ediyorum. O zaman Silivri'nin Belediye Başkanı 'kardeşim' dediği Hüseyin Turan'dı.
Yine Silivri Beledi Başkanını kast ederek söylediği, "Artık bize verdiği kadar değeri biz de ona vereceğiz" sözü olması gerekeni ifade ediyor tam da. Ama muhalefet ve grup sözcüsü kendini bu kadar değersiz hissetmişse, Başkan Işıklar'ın da bir ihmali var demek. Hani hep söyler ya "Başkasını değersizleştirmek sizi daha değerli yapmaz" sözünü Silivri Belediye Meclisinin iktidar meclis üyeleri kadar muhalefetinkiler de önemlidir. Hatta kendi meclis üyelerinden daha çok ilgiyle yaklaşımı zorunlu kılar muhalefete yönelik olan.
Karakaş, Işıklar'ı karalama yapmakla suçluyor. Yerel seçim sürecinde belki de Işıklar'a en yakın basın mensubu olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim, yerel basından beklediği en önemli şey tarafsız olması ve kesinlikle AKP'ye saldırmamasıydı. Özellikle Karakaş’a... CHP'nin politikası dışında Işıklar, rakiplerine yönelik saldırı yapılmaması üzerinde hassasiyetle durdu. Sonuçta bir seçim ve yarışa giriyorsunuz ama zor da olsa etik sınırlarını korumak önemliydi ve Işıklar bunu önemsediğini her zaman vurguladı.
Seçildikten sonra ne oldu? Bence herkese olanlar oldu. Silivri Belediyesi'nin idaresi tabi ki Işıklar'da ama sorumluluk tüm seçilmişlerde. İster iktidar ister muhalefet. Işıklar'ın muhalefeti kırdığı ölçüde onlar da karşılığını ziyadesiyle verdi. Yanlışlar, eksiklikler tabi ki söylenecek. Bunu anlatmak en başta muhalefetin görevi. Kişisel düşmanlıklara, kırgınlıklara yol açacak durumlar ne kişiler, ne temsil edilen kurumlara yakışmaz kaldı ki Silivri'ye yarar sağlamaz.
Işıklar, kendini ispat etme çabasında ve işlerinin yoğunluğunda muhalefete yeterli ilgiyi, anlayışı göstermemiş olabilir, hatta kendi tabanına bile gösteremedi. Ama bence eksikliklerinin farkında. Belki bizlerin de artılarının farkına daha çok varma zamanı. Bardağı her zaman boş tarafından değil, ara ara dolu tarafından bakmak da gerek. Her yanlışın ortaya çıktığı ortamda, doğru yapılan işler de kendini hissettiriyor. Tarla sürüldü, ekim yapıldı artık hasat zamanı.
İyi haftalar!

YORUM YAP