Emre Akıncıoğlu

Tebrikler Anadolu Efes...

Alıştık tabi... Üst üste 5. kez finalde bir Türk Takımı...

Önce üç yıl üst üste Fenerbahçe, devamında iki yıl üst üste Anadolu Efes...

Ve toplam 5 finalde ülkemize gelen 2. Euroleague Kupası...

Final Four aslında işin pastası, kazanılan kupa ise pastanın üzerindeki çilek...

Koca sezonda dörtlü finale kalabilmek ve bu basketbol şölenine dahil olabilmek, gerçekten büyük başarı...

Bize bu alışkanlığı kazandıran Obradovic'e de çok şey borçlu basketbolseverler...

Hayal gibiydi...

Yıllar boyu hep başka ülke takımlarının mücadelesini seyrederken, son beş sezondur hep ay yıldızlı bayrağımızı bu büyük arenada görebilmek çok önemli...

Aslında bu sezonda yine lobiler devredeydi turnuva süresince...

Öncelikle Real serisinde aynı Fenerbahçe'nin CSKA serisinde olduğu gibi, hakem kararları yüzünden ancak İstanbul'daki son top final four getirdi Anadolu Efes'e...

Devamında Almanya, sporcuların, idarecilerin ailelerini Final Four'a almadı...

Diğer üç takımım aileleri oradayken bize engel çıkardılar...

Yayıncı kuruluşu almadılar...

Artık son nokta dayanamadı Ergin Ataman, basın toplantısında bunu açık açık söyledi...

Euroleague yönetimi de beklemiyordu bu açıklamayı, buz gibi bir hava oldu basın toplantısında...

Hoş Bayern maçının o son saniyesindeki inanılmaz hatalı hakem kararına gösterdiği tepki nedeniyle ilk kez bir koça ceza vermişti aynı yönetim...

Bu kupa biraz da Euroleague Yönetimine ve hakemlerine armağan olsun...

Dün akşam yine inceden inceden hatalı hakem kararları olmadı değil, net sportmenlik dışı faulü, pozisyonu izlediklerini halde çalmayan hakemler, bir çok kararları ile beni ekran başında çıldırttı...

Yine de öyle ya da böyle Larkin ve Micic liderliğinde, belki klasik olacak ama hakemleri de yönetimide yenerek kupayı kazandı Anadolu Efes...

Bu süreçte benim için en büyük hayal kırıklığım Jasikevicius oldu...

Yok yok kupayı kazanamaması değil konu, kupayı kaybetmesine çok sevindim...

Kazanmak için her şeyin mubah olduğunu zanneden bir zihniyet ile tabiri caiz ise rakiplerine dayak atan bir oyun tarzı koydu ortaya bu sezon Litvanya'lı Koç...

Burada Barcelona'nın yaptığı yatırım nedeniyle önceleri hafiften sona doğru neredeyse açık açık hatalı kararlar ile desteklenen bu sertlik başta Vesely olmak bazı sporcuların sakatlığına bile neden oldu...

Şöyle düşünebiliriz sahada izin verildi ise adamın suçu ne...

Hırsıza izin verilirse hırsızlık hak mı olur derim bende...

Obradovic gittiğinde ben de çok istemiştim Jasikevicius'u...

Ancak bu sene ki davranış şeklini görünce hiç haz etmem Fenerbahçe'nin başında görürsem...

Obradovic'te sert bir Koç ancak onun sertliği kendi takımına idi...

Sahada dayak atan değil, basketbol oynayan takımlar izletti bizlere hep...

Sonuç olarak yine bir Euroleague şampiyonluğu kutluyoruz ülke olarak...

Ner olarak şu oldu, oynamak isteyen takım, sistemi oynatmamak üzerine olan takımı yendi...

Sevgili Aydın Örs'ün yine Lacivert Beyazlılar ile kazandığı Koraç Kupasıyla başlayan sonrasında, Ergin Ataman, Tanyevic ve Obradoviç'le ilerleyen bu süreç, artık çıtanın hep yükseklerde olacağı bir spor haline getirdi basketbolu...

Basketbolu seviyorum...

Her saniye içinde hissettirdiği heyecanını seviyorum...

Bitirmeden önce son cümlem şu olsun...

Futbolda yeteri kadar fanatizm yaşıyoruz lütfen basketbolu rahat bırakın...

 

Akılda Kalan: Geçen sene yarım kalan ve büyük ihtimal ile yine Anadolu Efes'in şampiyonluğu ile tamamlanacak sezon için dün akşam Ergin Ataman şöyle dedi; “Bize bu akşam iki kupa vermeliler”...

YORUM YAP