XXXXX

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıkların Muhalefetin Eleştirilerine Patlarcasına Yanıtlarını Yılbaşı Telaşı İçinde Vermektense, Sonrasında Aktarmayı Uygun Bulduk.

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın muhalefetin eleştirilerine patlarcasına yanıtlarını yılbaşı telaşı içinde vermektense, sonrasında aktarmayı uygun bulduk. 2009 yılı ile ilgili önceliği Işıklar'ın yerel yönetim olarak hedefleri ve bunlarla ilgili gerçekleştirdiklerine verdik. Muhalefetin işi yapılanları değerlendirmek olumlu veya olumsuz yönde, ki genelde ikinci durum gerçekleşir siyasi nedenlerle, biz de basın olarak söylenenleri kamuoyuna yansıtırız.
AKP, kendi içindeki güçlükler ve imkansızlıklar, geçmiş dönemde iktidar olmanın sebep ve sonuç ilişkisi nedeniyle bir çok konuda muhalefet noktasında dik duramadı. Gerçekleştirdiği birkaç çıkışta da kendi ayağına kurşun sıkar durumunu aşamadı. Silivri Belediyesi'nin son 9 ay içinde ilk ve sürekli gündem maddesi kamuoyu yansıyan şekliyle eski dönemden devir alınan  borçtu. Muhalefet bunu 'borç edebiyatı' olarak değerlendirse de parasızlık ve imkansızlığın geride insanlara düşünecek çok fazla şey bırakmadığını herkes kişisel yaşantısından yola çıkarak çok rahat söyleyebilir. Çok büyük borcu olan insan sinemaya gitmeyi düşünmez, evinde tadilat yapmayı da, yeni bir araba almayı veya misafir çağırıp eğlenmeyi de aklından geçirmez. Hatta normal bir yaşantı koşullarını terk ederek, gecesi gündüzüne karışır. Alile içi ilişkiler bozulur. Parayla saadet olmaz ama parasız hiç olmaz! Bunun için 2009 yılında görevi devraldığından bu yana Silivri Belediyesi'nin borç dışında çaktığı her çivi takdiri sırf bu nedenle hak ediyor. İmkansızlıklar içinde yapılan çalışmaları eleştirmek, hatta bir de şikayet etmeye kalkarsanız Silivri'yi düşündüğünüz konusunda ikna edecekleriniz fanatiklerinizle sınırlı kalır. Keşke daha fazlası yapılsaydı. On çivi yerine yüz çakılsaydı diyebilirsiniz. Bunun sorumluluğu sadece iktidarda olamaz.
"Benden sonrası tufan", "Benimle yaparsan ortaya koyduğunun bir kıymeti olur, yoksa yok sayarım" mantığından yola çıkarak iktidara yöneltilen eleştiriler, Silivri ile ilgili yapacaklarının önüne birer set oluşturur. Muhalefette kim olursa olsun bu hataya sıkça düşülür… Oysa muhalefeti ifade eden şeyler ret’ler değil, evet’lerdir. Muhalefet doğal olarak karşı durmayla özdeşleştiği için günümüz siyasetinde, evet’in kıymeti bir başka anlamlıdır. İnsanlara sorgulama imkanı verir. Muhalefet kendi peşin hükmünden taviz verdiği ölçüde, başkalarının kendisiyle ilgili aynı düşünce kalıplarını ortadan kalkmasına yol açar. Ne ekerseniz onu biçersiniz!
Hiçbir 'evet' kendi başına bir şey ifade etmez onu tamamlayan, anlamlandıran 'hayır'lar önemlidir.  Nasıl ki iktidar kadar muhalefet de tek başına bir şey ifade etmeyeceği gibi.
Işıklar, inatçıdır ama mantıklıdır, makuldür ya da olması gerektiğini bilir. 2009'dan farklı olarak 2010'da bürokratik kimliğinden taviz vererek, uzlaşıyı, işbirliğini, yeri gelince eğilebileceğini hissettirmeli. Muhalefet seçimi kaybetme psikolojisinde hata yapma konusunda daha geniş hakka sahipken, Işıklar, sorumluluk sahibidir. Silivri'de yapılan ve yapılmayan her şeyin sorumlusudur. Muhalefet kendine oy verenlere karşı, Işıklar veren ve vermeyenlere karşı sorumluluk taşır. O da yetmedi, hizmet etme görevi var.
Silivri'nin büyük umutlarını sırtlayan ekibin seçimi kazanmakla anılacağı başarı dönemi sona erdi. Şimdi 5 yıllık görev süresi içinde yapmayı vaat ettikleriyle ilgili aşamadayız. Seçim başarısı size 6 ay rüzgar olur, teknenizi yüzdürmek için kürek olur… Şimdi fırtınalı bir denizin ortasında, kıyıdan epey uzakta üzerek geri dönme imkanınız olmayan bir noktadasınız. O gemiyi fırtınadan çıkartmak, huzurlu sularda hedefe doğru yüzdürmek, tüm bu zaman içinde bulunan Silivrililerin memnuniyetini sağlamakla yükümlüsünüz. Ne kadar iyi olursanız çıta o denli yükselir. Bunun için her geçen gün bir öncekine nazaran daha çok beklentiye icraatla yanıt vermeniz gerekir.
Silivri'nin iktidara kadar muhalefete de ihtiyacı var,  halkının verdiği göreve saygı duyan siyasetçilere de aynı zamanda. Ama herkes kendi önemini icraat ve söylemleriyle belirler. Kendi alan ve görevinin farkında olarak hareket etmeli. Fayans ustasına ihtiyaç duyduğunuz noktada bir tesisatçı gelirse kendi alanında ne kadar iyi olursa olsun sizin bir işinize yaramaz. Muhalefet gibi muhalefet, iktidar gibi iktidar olmak gerekir. Tabi herkesin yoğurt yiyişi farklıdır… Işıklar'ın sıkça vurguladığı bir tespiti var; Kedinin beyaz veya siyah olması bir önem taşımaz, önemli olan fare tutması. Geri batıl inançlar devreye girince o siyah kedi bizi farelerden kurtarsa da onunla ilgili önyargımız silinmez! Siyasette de öyle olduğuna kim itiraz edebilir ki!? Yani hem fare tutacaksınız hem de 'kara kedi' gibi yerleşmiş batıl bir inançla insanların korkularını beslemeyecek durumunuz bulunmasa daha iyi olur. Örneğin adı her ne kadar AK da olsa Silivrililerin zihninde çağrıştırdığı 'karanlık' nedeniyle eski iktidarımızın 'kedi tutma' durumu tercih edilmemesine yetmemesi gibi.
İktidar olmak sizi daha önemli şahsiyetler yapmaz, değerinizi arttırma imkanı verebilir. Muhalefet olmak da kimseyi önemsizleştirmez. İster iktidar ister muhalefet, Silivri'ye hizmet etme imkanı aynı oranda.
Silivri halkı gözünün hizmetlerle boyanmadığını da çok net olarak ortaya koydu. Samimi olun, özünüzü hiçbir paravan gizleyemez zaten. Belki az iş ama öz yapın. İnsanların gönlünü kırmadan, incitmeden sorumluluklarınızı yerine getirirseniz bu yürüdüğünüz yolu aydınlatacaktır.
İYİ HAFTALAR!

YORUM YAP