Cemil Kenar

Sihirli el

Futbolu konuşanlar genellikte takım dizilişi, kim iyi kim kötü oynadı, kim girdi, kim çıktı, atılan, yenen, kaçan golleri ve hakem kararlarını saatlerce anlatıyorlar.

Bunları anlamak için futbol uzmanı olmaya gerek yok ki, herkes görüyor. Futbolun içinde başka hikâyeler olmalı.

Mesela Beşiktaş'ı yenen Alanyaspor'un hocasına basın toplantısında soru soran olmadı!

İlginç değil mi?

Oysaki Çağdaş Atan maç öncesi röportajında oyun felsefesini, stratejisini, maçın nasıl geçeceğini net olarak anlattı. Maç tam da onun planladığı gibi geçti.

Bu röportajı bir tek ben mi izledim?

Çağdaş Atan'ın bu özgüvenini cesaretini, hocanın bu tiyosuna karşı hamleyle cevap veremeyen Beşiktaş cephesini durumunu merak eden kimse yok mu?

Mesela yine aynı maç sonu Sergen Yalçın hakeme, ‘Benle öyle konuşamazsın, kabadayılık yapma' gibilerinden bir şeyler söylüyordu ki ses kısıldı!

Seyircisiz maçlarda topa her temasta pıt pıt sesi ekrandan duyulurken saha içi konuşmalarının duyulmaması ilginç değil mi?

Her hangi bir maçı hiç sansürsüz tüm çıplaklığıyla izlediğinizi düşünün ne imparatorluk kalır, ne de krallık…

Her hangi bir takımın maç konuşması veya devre arası konuşmaları yayınlansa nasıl olur?

Eskiden soyunma odasında antrenör konuşur herkes dinlerdi. Şimdi yine antrenör konuşuyor ama en az üç ayrı dilde tercüme ediliyor.

Antrenör konuşurken aynı anda 10-15 kişi kendi aralarında konuşuyor. Normal hayatta bunun adı curcunadır.

Mesela Ziraat Türkiye Kupası eşleşmelerine bakın. Süper Lig takımları hepsi kendi sahasında oynadı. Hepsine de alt liglerden gelenler paylaştırıldı.

Bu nasıl bir kuradır?

Torbadaki el ne hassas bir elmiş!!! Değil mi?

Dolayısıyla futbol istatistiki veriler dışında içinde türlü oyunlar çeşitli hikâyeler barındıran son derece eğlenceli bir oyundur kaderine terk edilemez diyorlar…

YORUM YAP