Özkan: Helal kazanç-helal lokma

Özkan: Helal kazanç-helal lokma

2.05.2020 10:49:05

Silivri Müftülüğü Vaizi Fatih Özkan, helal kazanç ve lokmaya dikkat çektiği yazında görüşlerini şöyle ifade etti: “Küresel bir köy haline dönüşmüş dünyamızın kimi sakinleri obezite ile mücadele ederken kimilerinin hala açlık sorunuyla baş etmeye çalışması hayli trajiktir. Ne yazık ki insanı, varlığı ve kâinatı değerlerden arındırma amacına hizmet eden politikalar, insanlığın bu alandaki çıkmazlarını ve bunalımlarını daha da artırmaktadır.

Müslüman hem üretirken hem de tüketirken zihin ve gönül dünyasında Yüce Yaratan'ın emir ve yasaklarını, O'nun belirlediği ölçüler ve ilkeleri göz önünde bulundurmakla yükümlüdür. Çünkü bu aynı zamanda müminin ahiret hayatını etkileyecek önemdedir. Yüce Allah, “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” ( Necm, 53/39) “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onu görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onu görecektir.” (Zilzâl, 99/7-8) buyurmaktadır.

İSLAM DİNİ HER TÜRLÜ HAKSIZ KAZANÇ YOLLARINDAN UZAK DURULMASI İSTENMEKTEDİR

Şu ayet-i kerimede ise, İslam dininin haram kıldığı her türlü haksız kazanç yollarından uzak durulması istenmektedir: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisâ, 4/29)

MÜSLÜMANIN AMACI, ÇOK FAZLA KAZANMAK DEĞİL HELÂL KAZANMAKTIR

Müslümanın amacı, çok fazla kazanmak değil helâl kazanmaktır. Yani İslam'da kâr, meta ekonomik bir sınırla takyit edilmiştir. Zira meşru hedeflere meşru yollardan varılır. Ahlaki sınırlamalarla, insanlara konan deruni frenler, kanunun ve polisin giremediği yerlerde fonksiyonlarını icra eder. (bk. Sabahattin Zaim, İslam Ekonomisinin Temelleri, s.34-35.)

Ancak imana sırt çevirmiş ya da mümin hassasiyetini yitirmiş kimseler için değer ölçütü nitelik değil, "tekâsür" yani niceliktir, çokluktur. Böylesi mal yığar ve onu sayar durur. Malının kendisini ebedî yaşatacağını sanır”. (Hümeze, 104/2-3.)  Oysa Kur'an Temiz bir toplum için temiz bir nesil, temiz bir nesil için de haram maldan arınmış temiz kazançlarla (tayyibât) beslenmek gerekir diyordu. ( A'raf, 7/58,Al-i İmrân, 3/38, Bakara, 2/168.) Helal duyarlılığının azalmasının getireceği tehlikelere dikkat çekmiş, endişesini şöyle dile getirmişti Rasulullah (s.a.s.); “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçirdiği malı helalden mi, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmayacak” . ( Buharî, Büyû', 7, Nesâî, Büyû', 2)

Bir başka zaman ise şunlar dökülecekti dudaklarından; “Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” buyurdu. (Müslim, Zekat 65. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 3)

KUSURLU BİR MALI, AYIBINI SÖYLEMEDEN SATMAK BİR MÜSLÜMANA HELAL OLMAZ

Allah'ın Elçisi  iş ahlakına aykırı tutum ve davranışları sert bir dille kınamış, pazarda malının ayıp ve kusurunu gizleyerek, müşterilerini aldatan birini görünce; “Bizi aldatan bizden değildir” (Müslim, Îman, 164) ikazını yapmış ve; “Kusurlu bir malı, ayıbını söylemeden satmak bir Müslümana helal olmaz” (İbn Mâce, Ticârât, 45) buyurarak, varsa malın ayıp ve kusurunu söylemenin, tarafların birbirlerine karşı dürüst davranmalarının, alışverişin helal ve bereketli olmasının en önemli şartlarından biri olduğunu belirtmişlerdir. Başkasının malına tamah ve hakkına tecavüzdense Nebî'nin şu kutlu sözlerine kulak vermek en doğru seçim olacaktır: “Zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikâk, 15; Müslim, Zekât, 120.)

“BU ELE CEHENNEM AZABI DOKUNMAYACAKTIR!”

Konumuza ilişkin örnek olacak bir başka altın şahsiyet ise Muaz b. Cebeldir. O evine helal bir lokma götürebilmek için bağda bahçede elleri nasır bağlayana dek çalışırdı. Bir gün Efendimiz'in huzuruna geldiğinde, Peygamberimiz ellerini uzatmış ama Muaz ellerini O'na uzatmakta mahcubiyetinden tereddüt etmişti. Efendimiz bu tereddüttün sebebini sorunca; "Ya Rasulallah! Tarla bahçe işlerinde çalışmaktan ellerim nasır tuttu. Sizin ellerinizi incitmek istemediğimden ellerimi size uzatmadım!" demişti. Efendimiz: "Uzat ey Muaz uzat o ellerini!" demiş, sonra o ellerin nasır bağlayan avuç içlerini öpmüş ve demişti ki: "Bu eller Allah ve Resulü'nün sevdiği eldir. Bu ele Cehennem azabı dokunmayacaktır!" (Ahmed b. Hanbel, el- Müsned, c. 1, s. 405, 41651.

Özetle ifade edecek olursak, yolsuzluk, hırsızlık, gasp, faiz, tefecilik, rüşvet, kumar, şans oyunları vb. yollarla servet elde etmek; alkollü ve uyuşturucu maddelerle alım satımı meşru olmayan diğer ürünleri satmak; emeğin hakkını vermemek, alınan maaş ya da ücretin karşılığında istenilen standartta iş ve hizmet üretmeyerek işvereni zarara uğratmak; eksik ölçüp -tartmak, müşteriye fahiş fiyatla mal satmak, sahte mal üretip tüketicilere zarar vermek, sattığı malın ayıp ve kusurunu gizlemek, korsan yollarla kitap, cd vs. kopyalayıp satmak, hileli yollarla insanların mallarını yemek, mirastan paylarını vermemek gibi meşru olmayan yol ve yöntemlerle elde edilen kazanç haramdır ve böyle bir kazançla alınıp tüketilen gıdalar da helal değildir. (Helal Kazanç Helal Tüketim, DiB,s.64)

Değerli kardeşlerim geliniz bu vesileyle inandığımız Kitaba sadakat ve ümmeti olmakla şerefyab olduğumuz Kutlu Elçi'nin rol modelliği ışığında, Müslüman onuru ve ferasetine yaraşacak bir yaşam sürme irademizi yineleyip yenileyelim ve O'nun öğrettiği şu duaya gönülden amin diyelim: “Allah'ım! Bana helal rızık nasip ederek haramlardan koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” ( Tirmizî, Deavât 111)

#Evde Kal Helal Kazançla Kal

YORUM YAP