Cemil Kenar

O Ağacın Altı

Bizim insanımızın başkalarının yaptığına, ettiğine karşı büyük merakı vardır. Arada bir karşılaştığımız oluyor.

-Abi takım çalıştırıyor musun?

-Hayır.

-Peki, ne yapıyorsun?

-Emekliyim.

-Başka iş yapıyor musun?

-Emekli olduktan sonra 17 ülke, 154 şehir, görülmesi gereken 842 yer gezmişim. Şimdi Çevre Derneği'nde ‘O ağacın altında' tavla oynayıp arada sırada yazılar yazıyorum. Pandemi kısıtlamaları bitene kadar böyle, sonrasına bakacağız diyorum.

‘O ağacın altı' ne abi' diyor?

Bilmiyor!

Evet, ‘O ağacın altını biraz tanıtmamız esprisini anlatmamız lazım…

Prag'da, Franz Kafka Müzesi bahçesinde işeyen hareketli heykeller, Brüksel'in şehir merkezinde işeyen çocuk heykeli var.

Görmek ve resim çekmek için her gün binlerce insan oralara gidiyor. Dünyanın her yerinde böyle efsaneler uydurulmuş, kurgulanmış hikayeler var.

Tarihsel kültürel anlamda dünyanın en zengin coğrafyasında yaşıyoruz ama bu tür semboller, ikonlar üretme tanıtma konusunda hiç birimiz yaralı parmağa işemiyoruz…

Dolayısıyla ‘O Ağacın Altı'nın esprisi burada saklı.

Gittiğin yerin oturduğun mekânın bir özelliği bir farkı olmalı.

O ahşap tabela oraya laf olsun diye asılmadı.

Farkında olanlar için bahçenin en rahat, en güzel yeri.

Ben olsam, diye başlayan inanılmaz fikirler hikâyeler anlatılıyor. Bir gün memleket, bir gün tarih, çevre, tarım, bir gün kerkenezler kurtarılıyor, hele bir de tavla merakınız varsa işte onun kurtuluşu yok!

Yenilen pehlivana dönseniz bile kurtulamazsınız…

Bağımlılık yapıyor. Zarlarla konuşmaya başlayanlar için yan tarafta ‘Ağlama Duvarı' bile var.

Baktınız şansınız tutmuyor, gele atıyorsunuz. Danışman Dede az ilerde! Çaktırmadan danışıyorsunuz…

Ben öyle yapıyorum.

Sonra her attığınız düşeş oluyor!!!

Tavla partileri başladı mı, tüm memleket meseleleri unutuluyor. Toplarken al dört deyip zarı attığınızda dört pul almanın keyfiyle gele atmanın, pul kırmanın, kırılmanın stresi inanılmaz esprilere konu oluyor…

Bir oyunda attığı zarla iki açığı göremeyen biri ‘Ah Beee' deyince, diğeri, ‘Ne oldu arı mı soktu' dedi ve gülmekten kırıldık…

Düşünsenize fonda gölgesinde mevsimler boyunca oturduğunuz şarkı, önünüzde çay simit veya sade Türk Kahvesi ve üç atışta altı kapı yapmışsınız!!!!

 

Şimdi orada olmak vardı anasını satayım….

YORUM YAP