XXXXX

Kimimiz Öldük, Kimimiz Nutuk Söyledik

Geçtiğimiz hafta içi, Twitter'daki hesabımda (www.twitter.com/kaangkts) köşe yazılarımı günler öncesinden kaleme almam ve mesleki tabirle "konserve" yayınlanması için; "bir gün bir felaket olacak ve millet can derdindeyken, benim laylaylom bir yazım yayınlanacak..." diyerek ironi yapmıştım... Nereden bilirdim bu kadar "ileri görüşlü" olabileceğimi?
Son zamanlarda, bir plan ve akış dahilinde yazıyorum; yazı konularımı önceden belirliyor, bir porgram dahilinde ilerliyorum. Geçtiğimiz haftaki dört yazımı da, hafta sonundan yazdım, yani hafta başladığında, benim cuma günkü yazım yayına hazır halde Sevginar'da bekliyordu. Hafta içi iş tempom, bir de üstüne haftada üç gün, iki özel üniversitede devam eden eğitimlerim yüzünden, zamanı ekonomik kullanmaktı amacım. Çarşamba günü, şehit haberlerini aldık. Yine de yazı akışına müdahale etmek istemedim.  
Bu gibi olaylarda, duygusal davranıp, eksik informasyon ile acele kalem oynatmak, hatadır. Hele hele, hamaset edebiyatına kaçanlardan hiç olmadım. Olayları, makul, mantıklı bir biçimde, objektif ve serinkanlı olarak uzaktan gözlemlemek, yorumlamak tercihimdi hep... Bunun için bekledim, tam bilgisayarın başına oturacakken, Van'daki deprem haberi ile "sarsıldım"...
Daha doğrusu, her iki olayda da, olayların acılığından çok, ortaya sürülen söylemler, su yüzüne çıkan zihniyetler sarstı beni...
Şehitlerimizi toprağa verdik... Çok sevdiğim o dizelerdeki gibi, "kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik..."
Her yurttaş gibi, ben de her şehit haberi sonrası söylenen "bıçak kemiğe dayandı" , "sözün bittiği yerdeyiz" edebiyatından bıktım... Ama bir kesimden ayrı olarak ben, intikam söylemlerinden, kanın kanla temizlenmesinden, savaşa kalıcı bir çözüm bulunamamasından, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk Ordusu'nun düşürüldüğü acziyetten, göz göre göre ölüme yollanan evlatlardan, "vatan sağolsun" lafının bir vakurluk timsali olmaktan çıkıp, bir "kabullenmeye" dönüşmesinden de bıktım...
Savaş dedim evet, bilerek söyledim. Şunu kabullenmek zorundayız, terörün amacı da, şekli de farklıdır. Türkiye'nin 30 yıldır yaşadığı olay, terörlükten çoktan çıkmıştır. Kalabalık bir yere bomba koyar, patlatırsın, üç kişiyi öldürmek değil, ses getirmektir amacın, terör budur. 30 yılda -en az- 50 Bin canın yitirildiği bu durum, terör falan değil, savaştır. Türkiye, düşük yoğunluklu bir cephe savaşındadır. Bu savaşı da, PKK ile değil, ABD ve İsrail ile yapmaktadır.

Haberin devamı 25.10.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP