Ferhan Tezcan

Kardeşlik düşmanlığa mı döndü?

1960'lı yıllardı. İlk adıyla Dolmabahçe stadında Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş lig maçlarını oynuyorlardı. Stadta 12 direk vardı. 4'üncü direğe kadar Beşiktaş taraftarı, 7 direk arası Fenerbahçe, sadece 1 direk arası da Galatasaray'ın olurdu. Taraftarlar arasında müthiş bir dostluk vardı. Beraber maça gelir, beraber çıkarlardı. 1909'daki ilk rekabet 2-0 Galatasaray'ın galibiyeti ile bitmişti. İki kulüp din, mezhep, ırk ayrımı olmaksızın büyüyen rekabet ortamında tüm ülkenin gündemini meşgül ediyorlardı. Siyasi ve ekonomik sıkıntılar bile bir hafta,iki hafta unutuluyordu...
23 Şubat 1934'de ilk büyük kavga yaşandı. Fenerbahçe ve Galatasaraylı oyuncular birbirine girmiş,tekmeler, kafa atmalar, yumruklar havada uçuşmuştu. Bu kavgaya seyircilerde karışınca ortalık savaş yerine dönmüştü. O zamanki ''Mıntıka Futbol Heyeti'' Fenerbahçe'den 9, Galatasaray'dan 8 futbolcuya uzun süreli cezalar vermişti.. Tabii bu hengamede Beşiktaş'a yaramış, o sezonu şampiyon kapamıştı.
Galatasaray ve Fenerbahçeli futbolcuların bir bölümü aynı evlerde oturuyor, birbirleriyle dostça ve kardeşce geçiniyorlardı. Bu dostluk ve kardeşlik seyircilere de sıçramış, aynı dost ve kardeşlik içinde geçinip gidiyorlardı.

CANAYDIN'A ''FAİR PLAY '' ÖDÜLÜ
Beşiktaş'da onlardan aşağı kalmıyordu. Bu rekabet üç kulüp arasında arada kavgalara rağmen gayet güzel gidiyordu. 2002 yılında bugün dahi kimsenin unutmadığı Fenerbahçe-Galatasaray maçına gelindi. Galatasaray'ın o zamanki başkanı merhum Özhan Canaydın'dı. Maç Fenerbahçe açısından baskılı başlamış goller sıralanmıştı. Galatasaray'ın medeni başkanı her Fenerbahçe golünden sonra rakip takımın oyuncularını alkışlıyordu. Bu sahalarımızda pek görülmeyen bir durumdu. Skorun 6-0 olmasından sonra da Canaydın kalkıp Fenerbahçeli yöneticileri tebrik etmişti. Alışık değildik. Fenerbahçeli yöneticilerde alışık değildi. Bu olay günlerce konuşuldu. Özhan Canaydın 2002 senesinde ''Dünya Fair Play'' ödülüne aday gösterildi. Kazandı da. Ama Canaydın ölünceye kadar Galatasaray camiası tarafından eleştirildi. Ancak bu şerefle mezara gitti.

KUPA MAÇI SAVAŞA DÖNDÜ
Beşiktaş ile Fenerbahçe kupa maçında birbirleriyle eşleşmişti. O sakin giden maç Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel'in ''ateşlemesiyle'' sanki bir meydan muharebesine dönmüştü. Beşiktaş'ın deneyimli hocası Şenol Güneş Fenerbahçe'lilerin attığı bir maddeyle başından yaralanmıştı. Hastaneye kaldırıldı. Fenerbahçeliler uzun süre ıitiraz ettiler. Maç sonu da tartışmalar bitmedi. Sonrasında da rövanş maçına Beşiktaş gitmedi ve kupada saf dışı kaldı. Üstelik bir yıllık bir kupa cezası da aldı. Bugün bile hala Beşiktaş ile Fenerbahçe arasındaki bu konu konuşuluyor, ancak yine de bir uzlaşma sağlanamıyor.

FATIH TERİM'E 10 MAÇ CEZA
20018-2019 sezonunda Kasım ayında Galatasaray ile Fenerbahçe Türk Telekom Arena'da karşı karşıya geldiler. Galatasaray bir ara 2-0 öne geçmişti. Ancak bir kaos içinde olan Fenerbahçe eksik kadrosuna, hocasız kalmasına rağmen oyunu bırakmamış skoru dengelemişti. Hakem Fırat Aydınus'un da yetersiz kalmasıyla maçı sonu bir savaş alanına döndü. Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim tam 10 maç ceza almıştı. Yardımcısı Hasan Şaş'ın da ondan farkı yoktu. İki takım futbolcularını birbirlerinden ayırmak bayağı zor olmuştu. Maç günlerce konuşuldu. Asıl amacı insanları birleştirmek olan futbola büyük bir leke sürülmüştü. O lekenin izleri daha silinmeden yani yaklaşık beş ay sonra geçen hafta rövanş için iki takım yine karşı karşıya geldiler.

TRİBÜNLER İNLİYOR
Türk futbolu yıllardır bu kavgalardan hep dersini almıştır. Ama bu ders alma bir türlü sona ermiyor. Nitekim Fenerbahçe-Galatasaray maçından bir saat öncesine kadar bütün tribünlerden “Fatih Terim'' ve ''Hasan Şaş' 'aleyhine dakikalarca teahürat yapılıyordu. O iki takımın 100 yılı aşkın kardeşliklerle dolu birlikteliklerine düşmanlık iyice yerleşmeye mi başlamıştı. Futbol sonunda bir 'temaşaa' 'sporu. Bütün dünya futbolun üzerinde dönüyor. İnsanlar ne kadar ayrı mesleklerden olurlarsa olsunlar futbol denince bir yerde birleşiyorlar. Bu birleşme arkadaşlığı, dostluğu ve iletişimi de beraberinde getiriyor.
Geçmişi mutlaka unutalım. Unutalım ki, geleceğe o parıltılı gözlerle umutla ve özveriyle bakalım.

YORUM YAP